Asıl adı Şerif Çırık olan Mahsuni Şerif, 1940 yılında Kahramanmaraş`ın şimdilerde Afşin, o yıllarda ise Elbistan`a bağlı Berçenek Köyünde doğmuştur. Ozanlık geleneğinin güçlü olduğu Elbistan, Alevi inancının en saygın de delerinin ve erenlerinin yetiştiği bir bölgedir. Dedeleri, Tunceli`nin Hozat ilçesine bağlı Bargeni köyünden çıkmış Anadolu’nun netameli günlerinde ora ya savrularak gelip Elbistan ovasını mekân tutmuşlardır. Bargeni, Alevi ocaklarından mürşit ocağı olarak kabul gören Ağuiçen ocağının merkezidir.
Kalender Çelebi ayaklanması sırasında Anadolu`nun çeşitli bölgelerin den sökün eden Alevi Türkmenler, Nurhak Dağları’na sığınmış, ancak Osmanlının bu ayaklanmayı kanlı bir şekilde bastırmasından sonra çevre yörelere dağılmışlardır. Bu nedenle Elbistan Ovası’nda farklı bölgelerden gelmiş, farklı ocaklara mensup Alevi Türkmenler bugün de yaşamaktadır. Birçoğu baskılar nedeniyle Sünnileşmiş olsa da gerek aşiret adları gerekse yerleştikleri bu bölgelere verdikleri adlar, şecerelerini ortaya koyuyor.
Okul çağı geldiğinde köyü Berçenek’te ilkokul olmadığı için Elbistan`ın Alembey Köyü`nde bulunan Lütfü Efendi Medresesi’nde Kur`an kurslarına giden Mahsuni Şerif, böylece eski yazıyı da öğrenmiş, ilköğrenimini ancak 1956 yılında köyüne ilkokul yapılmasıyla tamamlayabilmiştir.
12 yaşından itibaren amcası Aşık Fezali (Behlül Baba)`den saz çalmayı öğrenen Şerif Çırık, Alevi yol ve erkanı ile tasavvuf bilgisini Şakir ve Cırık Baba`dan öğrenmiştir. Cırık Baba, saz çalıp nefesler de söyleyen bu kara kuru mahcup delikanlıya "Mahsuni" mahlasını vermiştir.
Şerif Çırık bir yandan Mahsuni mahlasıyla deyişler çalıp söylerken bir yandan da Mersin`de Astsubay Okuluna devam eder. 1960 yılında Ankara Ordu Donatım Teknik Okulu`na devam eden Âşık Mahsuni, sonunda ordudan kendini kovdurtarak istediği yaşam biçimine kavuşmuştur.
Artık Mahsuni`nin mekânı aşıkları, ozanların buluştuğu muhabbet sofralarıdır. Ankara`da elinde sazı sık sık usta âşıkların sofralarına konuk olur. İsmini yeni yeni duyurduğu yıllarda Âşık Veysel ve diğer ünlü ozanlar, büyük bir kitle tarafından tanınıyordu. Mahsuni Şerif, ilk plağı "İşte Gidiyorum Çeşmi Siyahım"ı yaptığı 1967 yılında henüz yirmili yaşlarının başındaydı.
1967`den 1980`li yılların başına kadar Türkiye`de bir Mahsuni Şerif kasırgası esmiştir.
Anadolu halk ozanlığı geleneğinde önemli bir kilometre taşı olan Âşık Mahsuni Şerif, 17 Mayıs 2002`de Köln`de Hakka yürüdü. Âşık Mahsuni Şerif son yüzyılda yaşayan halk ozanlarının kuşkusuz en ünlüsüydü. O nedenle öldüğünü haber yapan yazılı basın ve televizyon kuruluşları onu "yüzyıla damgasını vuran ozan" olarak tanımladı. Ölümü, Türkiye`de ve Türklerin yaşadığı ülkelerde büyük yankı uyandırdı. Mahsuni Şerif, hiçbir halk ozanına, sanatçıya, hatta politikacıya kolay kolay nasip olmayacak görkemli bir törenle son yolculuğuna uğurlandı.
Kalender Çelebi ayaklanması sırasında Anadolu`nun çeşitli bölgelerin den sökün eden Alevi Türkmenler, Nurhak Dağları’na sığınmış, ancak Osmanlının bu ayaklanmayı kanlı bir şekilde bastırmasından sonra çevre yörelere dağılmışlardır. Bu nedenle Elbistan Ovası’nda farklı bölgelerden gelmiş, farklı ocaklara mensup Alevi Türkmenler bugün de yaşamaktadır. Birçoğu baskılar nedeniyle Sünnileşmiş olsa da gerek aşiret adları gerekse yerleştikleri bu bölgelere verdikleri adlar, şecerelerini ortaya koyuyor.
Okul çağı geldiğinde köyü Berçenek’te ilkokul olmadığı için Elbistan`ın Alembey Köyü`nde bulunan Lütfü Efendi Medresesi’nde Kur`an kurslarına giden Mahsuni Şerif, böylece eski yazıyı da öğrenmiş, ilköğrenimini ancak 1956 yılında köyüne ilkokul yapılmasıyla tamamlayabilmiştir.
12 yaşından itibaren amcası Aşık Fezali (Behlül Baba)`den saz çalmayı öğrenen Şerif Çırık, Alevi yol ve erkanı ile tasavvuf bilgisini Şakir ve Cırık Baba`dan öğrenmiştir. Cırık Baba, saz çalıp nefesler de söyleyen bu kara kuru mahcup delikanlıya "Mahsuni" mahlasını vermiştir.
Şerif Çırık bir yandan Mahsuni mahlasıyla deyişler çalıp söylerken bir yandan da Mersin`de Astsubay Okuluna devam eder. 1960 yılında Ankara Ordu Donatım Teknik Okulu`na devam eden Âşık Mahsuni, sonunda ordudan kendini kovdurtarak istediği yaşam biçimine kavuşmuştur.
Artık Mahsuni`nin mekânı aşıkları, ozanların buluştuğu muhabbet sofralarıdır. Ankara`da elinde sazı sık sık usta âşıkların sofralarına konuk olur. İsmini yeni yeni duyurduğu yıllarda Âşık Veysel ve diğer ünlü ozanlar, büyük bir kitle tarafından tanınıyordu. Mahsuni Şerif, ilk plağı "İşte Gidiyorum Çeşmi Siyahım"ı yaptığı 1967 yılında henüz yirmili yaşlarının başındaydı.
1967`den 1980`li yılların başına kadar Türkiye`de bir Mahsuni Şerif kasırgası esmiştir.
Anadolu halk ozanlığı geleneğinde önemli bir kilometre taşı olan Âşık Mahsuni Şerif, 17 Mayıs 2002`de Köln`de Hakka yürüdü. Âşık Mahsuni Şerif son yüzyılda yaşayan halk ozanlarının kuşkusuz en ünlüsüydü. O nedenle öldüğünü haber yapan yazılı basın ve televizyon kuruluşları onu "yüzyıla damgasını vuran ozan" olarak tanımladı. Ölümü, Türkiye`de ve Türklerin yaşadığı ülkelerde büyük yankı uyandırdı. Mahsuni Şerif, hiçbir halk ozanına, sanatçıya, hatta politikacıya kolay kolay nasip olmayacak görkemli bir törenle son yolculuğuna uğurlandı.
Category
🎵
Müzik