• 11 yıl önce
"Biliyor muydunuz, alıç ağacının çiçekleri normalde beyaz renkte olur. Ama bu farklı."
Farklı bir ağacın hikayesini izlemek için başladım bu filme. Ağaca doğru esen rüzgar içimi ısıtsın istemiştim.
Sonra onlarla tanıştım.
Jing ve San.
Yaşadıkları dönemin bütün sıkıntılarına rağmen birbirlerini "bekleyen" iki koca kalp.
Şeker gibi başladı onların hikayesi. San, Jing'e bir şeker uzattı ve "Al," dedi. O gülümseyerek reddetti, yanlarındaki çocuğa vermesi gerektiğini söyledi. San'ın cevabıysa şöyleydi: "Şekerin sadece çocuklara verildiğini kim söylemiş?"
Çocuk olmadığını ima etmişti, ama hem kendisi hem de Jing çocuktu aslında. Çocuklarınki gibi masumdu onların sevgisi, usul usul başlamıştı.
Dereden geçerken San'ın elini tutmaya bile çekinmişti Jing. Kısa bir sopayla, birbirlerine bağlanarak yürüdüler.
Dönemlerinin aşka yasak koyan bakışları altında aşklarını yaşadılar gizlice.
Kaçtılar, saklandılar. Bazen bıraktılar...
Film boyunca San'ın sadakatini, şefkatini görüp özendim. Kızı uzaktan izleyişini için acıyarak ve takdir ederek izledim.
Jing'in masumiyetine rağmen, bu hikâyenin kahramanı San'dı bence.
Kaçıp nehrin kenarında ilk buluştukları zaman ikisi için fazla büyük gelen paltonun içine girdiklerinde, Jing çekindiğini belli etmemeye çalışarak ona şöyle söyledi:
+Bir yıl daha gözetim altında olacağım.
San, hiç tereddüt etmedi:
-Seni bir yıl beklerim.
+25 yaşıma girmeden önce annem aşık olmama izin vermez.
-25 yaşına gelene kadar beklerim.
+25'imde bile seninle olamazsam?
-O zaman hayatım boyunca beklerim.
San, beklemekten çekinmedi. Sanki bunlar çok kolay cümlelermiş gibi çıkıverdi ağzından. Ama onun için kolaylardı zaten. Çünkü Jing'i bekleyecekti, bir başkasını değil.
San Jing’in Annesine usulca "Gitmeden önce bir ricam olacak," dedi. "Ayağının bandajını sarması için Jing'e yardım etmek istiyorum." Anne ifadesini bozmadan ricasını kabul etti: "Evimiz biraz küçük, sizi yalnız bırakmak zor olacak," demeyi de ihmal etmedi.
San yere eğilip kızın ayağındaki bandajları yeniden, düzgünce bağlarken üçü de sessizce ağlıyordu.
Filmin belki de en sevdiğim sahnesi nehrin iki ayrı tarafından birbirlerine bakarken, sanki son kez görüşüyorlarmış gibi usulca ağlamaları ve sanki iki kolunu uzatarak karşıya geçebileceklermiş gibi kollarını açıp birbirlerine uzaktan sarılmalarıydı.
Acı çektikleri zamanlarda bile gülümsediler. Birbirlerine bakarken ağlamamaya çalıştılar. Olabildiğince iyi düşündüler. Alıç ağacını görmeyi çok istediler, çiçekleri kırmızı açan o meşhur alıç ağacını.
Onların aşkı beni çok etkiledi gerçekten.
Jing "Hata yapmaktan hep korkardım. Bu defa hiçbir şeyden korkmuyorum," dediğinde derin bir nefes aldım.
Hikayenin gerçek olması insanı hikayeye daha da bağlıyor.
Jing, San'a "Seni tanıdığım için çok mutluyum," demişti. Ben de onları tanıdığım için çok mutluyum.
Filmin sonunda çıkan o yazı
"Seni ne bir ay ne de bir yıl daha bekleyebildim. 25 yaşına gelene kadar da bekleyemedim. Ama hayatım boyunca bekledim."

Category

🎵
Müzik

Önerilen