Soma Maden Faciası sonrasında ortaya çıkan gerçekler, sorunun sadece özelleştirme, taşeronlaştırma ve iş güvenliği ihmali gibi basit bir çerçevede ele alınamayacağını göstermiştir. Facia son 10 yıldır bilinçli olarak seçilmiş ekonomik büyüme politikalarının sürdürülemez olduğunu açık biçimde ortaya koymuştur. Facianın esas belirleyicisi AKP’nin seçtiği ve artık sınırlarına dayandığı büyüme modelini ne pahasına olursa olsun sürdürme inadı olduğunu düşünüyoruz.
Bu inadın bir sonucu olarak; İşin kolayına kaçılmış. Cari ve biyokapasite açığını hızla artıran sektörler teşvik edilerek büyüme sağlanmaya çalışılmıştır. Bu kolaycı büyüme politikalarına engel olarak görülen her düzenleme, her yasa teker teker ya iptal edilmiş ya işlemez hale getirilmiştir. İhale Kanunu yüzlerce kez değiştirilmek, büyük projeler ÇED süreçlerinden kaçırılmak zorunda kalınmıştır. Maden işçilerinin güvenliği için ILO 176 gibi sözleşmeleri imzalamaktan kaçılmıştır. Bu sürdürülemez ekonomik büyüme modelinde inat etmek Soma gibi daha nice facialara davetiye çıkarmaktadır. Daha çok inşaat için daha fazla demir-çelik ve çimento, daha çok demir-çelik için milyarlarca dolarlık enerji ve hurda demir-çelik ithalatı yapılmak zorunda kalınıyor. Bu yapı sürdürülebilir değildir. Hayali enerji talep tahminleriyle savurgan ve verimsiz enerji kullanımının bir bileşkesi olan Türkiye’nin enerji politikaları kalkınma ve enerji bağımsızlığı söylemini kullanarak Türkiye’yi içinden çıkılması mümkün olmayacak bir kömür tuzağına sürüklemektedir. İşte bu tuzağın bir ayağı kömürlü termik santrallarsa, diğer ayağı da kömür madenleridir. Türkiye’nin daha çok elektrik üretmeye değil, ürettiği elektriği daha akıllı kullanmaya ihtiyacı vardır.
...
Soma’da 301 maden işçisinin yaşamını söndüren felakette rolü olan hükümet mensupları ve devlet görevlilerinin, işveren ve işletmede görevli temsilcilerinin ve diğer bütün sorumluların hiçbir savsaklamaya uğramadan yargılanması ve hak ettikleri cezaya çarptırılmaları vicdanı sızlayan kamuoyunun ve partimiz Yeşiller ve Sol Gelecek’ in beklentisidir. Bu davanın tarafı ve takipçisi olacağız.
YEŞİLLER VE SOL GELECEK PARTİSİ
Bu inadın bir sonucu olarak; İşin kolayına kaçılmış. Cari ve biyokapasite açığını hızla artıran sektörler teşvik edilerek büyüme sağlanmaya çalışılmıştır. Bu kolaycı büyüme politikalarına engel olarak görülen her düzenleme, her yasa teker teker ya iptal edilmiş ya işlemez hale getirilmiştir. İhale Kanunu yüzlerce kez değiştirilmek, büyük projeler ÇED süreçlerinden kaçırılmak zorunda kalınmıştır. Maden işçilerinin güvenliği için ILO 176 gibi sözleşmeleri imzalamaktan kaçılmıştır. Bu sürdürülemez ekonomik büyüme modelinde inat etmek Soma gibi daha nice facialara davetiye çıkarmaktadır. Daha çok inşaat için daha fazla demir-çelik ve çimento, daha çok demir-çelik için milyarlarca dolarlık enerji ve hurda demir-çelik ithalatı yapılmak zorunda kalınıyor. Bu yapı sürdürülebilir değildir. Hayali enerji talep tahminleriyle savurgan ve verimsiz enerji kullanımının bir bileşkesi olan Türkiye’nin enerji politikaları kalkınma ve enerji bağımsızlığı söylemini kullanarak Türkiye’yi içinden çıkılması mümkün olmayacak bir kömür tuzağına sürüklemektedir. İşte bu tuzağın bir ayağı kömürlü termik santrallarsa, diğer ayağı da kömür madenleridir. Türkiye’nin daha çok elektrik üretmeye değil, ürettiği elektriği daha akıllı kullanmaya ihtiyacı vardır.
...
Soma’da 301 maden işçisinin yaşamını söndüren felakette rolü olan hükümet mensupları ve devlet görevlilerinin, işveren ve işletmede görevli temsilcilerinin ve diğer bütün sorumluların hiçbir savsaklamaya uğramadan yargılanması ve hak ettikleri cezaya çarptırılmaları vicdanı sızlayan kamuoyunun ve partimiz Yeşiller ve Sol Gelecek’ in beklentisidir. Bu davanın tarafı ve takipçisi olacağız.
YEŞİLLER VE SOL GELECEK PARTİSİ
Category
🦄
Yaratıcılık