- Yaban hayvanları genel görüntüler - Doç. Dr. Lokman Aslan'ın baykuşu muayene etmesi - Doç. Dr. Lokman Aslan'ın konuşması - Yaban hayvanları genel görüntüler - Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi bünyesinde Yaban Hayvanlarını Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi kurulmasına öncülük eden Doç. Dr. Aslan, nesli tükenme tehlikesi bulunan toy, porsuk, kaya kartalı, telli turna ve sakallı akbabanın yanı sıra birçok yaban hayvanını tedavi ediyor - Doç. Dr. Aslan:"Temiz bir çevre, sağlıklı hayvan, huzurlu insan üçlüsü olmadan doğa olmaz" - "Kaçak avcılıkla yaralanan, hastalanan, yuvadan düşen tüm yaban hayvanlarının tedavisini yapıyoruz. Genel olarak hastanemizde hayvanların yüzde 40'ını tedavi ederek doğaya kazandırıyoruz"VAN (AA) - CEMAL AŞAN - Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Lokman Aslan, bölgede herhangi bir nedenden yaralanmış ya da aciz düşmüş yaban hayvanlarını tedavi ederek doğal yaşam alanlarına bırakıyor.Bilinçsiz avcıların hedefi olan, yeterince beslenemediği için bitkin düşen, yuvasından düşerek yaralanan yüzlerce yaban hayvanı, aynı zamanda YYÜ bünyesinde Yaban Hayvanlarını Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi kurulmasına öncülük eden Aslan sayesinde, sağlığına kavuşuyor.Küçükken ailesinin koyunlarına baktığını, rahatsızlanarak ölen hayvanlara çok üzüldüğünü anlatan Aslan, bunların etkisinde kalarak veteriner olmaya karar verdiğini söyledi.
Veteriner hekimliğin topluma sağladığı yararları, mesleğe girdikten sonra daha iyi anladığını belirten Aslan, "Temiz bir çevre, sağlıklı hayvan, huzurlu insan üçlüsü olmadan doğa olmaz." dedi.
- "Siyah akbabayı ilk kez görüyordum"Türkiye'de yaban hayvanları veteriner hekimliği ve yaban hayatı kavramlarının yeni yeni oluştuğu dönemde, hayvan hastanesine ölmek üzere olan bir siyah akbaba getirildiğini ifade eden Aslan, "Siyah akbabayı ilk kez görüyordum. Kimse sahip çıkmayınca biz bakımını üstlendik. Tedavisini de yaparak hayata döndürdük." diye konuştu.
Aslan, şöyle devam etti:"Bu konuda araştırma yaparak yaban hayatına daha faydalı olacağımıza inandım. Hekimliğin üretime dayalı bir meslek olmadığı, çevrenin, yaban hayatının zincir halkalarının hepsinin birbirinden önemli olduğu kanaatine vardım. Yaban hayvanlarıyla ilgilenme yolunu seçtim. Gönüllü olarak 5 yıl bu işi yaptım. Ancak tek başına bu hizmetlerin yapılamayacağını gördükten sonra YYÜ Yaban Hayvanları Koruma Rehabilitasyon Merkezi'ni kurarak kurumsallaşmasını sağladık. Bölge genelinde kaçak avcılıkla yaralanan, hastalanan, yuvadan düşen tüm yaban hayvanlarının tedavisini yapıyoruz. Genel olarak hastanemizde hayvanların yüzde 40'ını tedavi ederek doğaya kazandırıyoruz. Amacımız hayvanları rehabilite ederek hiç zayiat vermeden doğaya kazandırmak." - "Karasu sulak alanı yok olma tehlikesi yaşıyor"Doğanın bozulması durumunda bunun telafisinin mümkün olmadığına dikkati çeken Aslan, Van Gölü havzasındaki Karasu sulak alanının yok olma tehlikesi yaşadığını vurguladı.Sulak alanın korunmaması durumunda birçok tür ve bu zincirle beslenen hayvanların Van 'a gelmeyeceğini belirten Aslan, şunları kaydetti:"Sonrasında biz tekrar bir sulak alan oluşturmak için milyonlarca para harcasak, o sulak alanı oluşturamayız. Onun için bize doğal miras olan, çocuklarımıza miras bırakacağımız doğanın bozulmamasını sağlamalıyız. Şarkılara konu olan allı turnaları, kuğuları, leylekleri görmek istiyorsak doğayı, yaban hayatını korumalıyız. Merkezimize nesli tükenen birçok hayvan geliyor. Bu vesileyle Van Gölü havzasında yaşayan türler hakkında bilgi sahibi oluyoruz." - "Teknoloji doğayı bozuyor"Aslan, insanların, hayvanların ve bitkilerin, bir halkanın birbirinden ayrılamaz parçaları olduğunu, doğal yaşamın devam edebilmesi için sulak alanların yok edilmemesi, ormanların yakılmaması, hayvanların da bilinçsizce öldürülmemesi gerektiğini dile getirdi.Doğada yaşamanın insanların olduğu kadar bütün canlıların da hakkı olduğunu kaydeden Aslan, şunları söyledi:"Sanayileşmenin gelişmesiyle insan her şeye tahakküm eder, kendi kendini öldürür duruma geldi. Son yüzyılda bunun farkına varılmasına, uluslararası sözleşmeler yapılmasına rağmen yaban hayatı yeterince korunmuyor. Teknoloji doğayı bozuyor. Eskiden bir günde kestiğimiz ağacı şimdi makinelerle 5 dakikada kesiyoruz. Biz doğal mirasları ne kadar koruyabilirsek, ileriye o kadar huzurlu, refah seviyesi yüksek toplum taşıyabileceğiz. İnsanlar arasındaki barışı, huzuru, mutluluğu sağladığımız gibi çevre ile de barışık olmalıyız."Son 20 yıl içinde doğanın faydasının daha iyi anlaşılır duruma geldiğine dikkati çeken Aslan, "(Her şey insan için) dersek, bütün ormanları bitirirsek, insan da kendini bitirir. Eğer biz, bir yerde kurtları yok edersek, domuzlarla uğraşmak zorunda kalırız. Çünkü domuzların biyolojik düşmanları var. Doğa bir denge üzerine kurulu. Dengeyi ortadan kaldırırsak, yaban hayatını bozarız. Yaşamak ne kadar bizim hakkımız ise bütün canlıların da bu hakkı vardır." diye konuştu.
Veteriner hekimliğin topluma sağladığı yararları, mesleğe girdikten sonra daha iyi anladığını belirten Aslan, "Temiz bir çevre, sağlıklı hayvan, huzurlu insan üçlüsü olmadan doğa olmaz." dedi.
- "Siyah akbabayı ilk kez görüyordum"Türkiye'de yaban hayvanları veteriner hekimliği ve yaban hayatı kavramlarının yeni yeni oluştuğu dönemde, hayvan hastanesine ölmek üzere olan bir siyah akbaba getirildiğini ifade eden Aslan, "Siyah akbabayı ilk kez görüyordum. Kimse sahip çıkmayınca biz bakımını üstlendik. Tedavisini de yaparak hayata döndürdük." diye konuştu.
Aslan, şöyle devam etti:"Bu konuda araştırma yaparak yaban hayatına daha faydalı olacağımıza inandım. Hekimliğin üretime dayalı bir meslek olmadığı, çevrenin, yaban hayatının zincir halkalarının hepsinin birbirinden önemli olduğu kanaatine vardım. Yaban hayvanlarıyla ilgilenme yolunu seçtim. Gönüllü olarak 5 yıl bu işi yaptım. Ancak tek başına bu hizmetlerin yapılamayacağını gördükten sonra YYÜ Yaban Hayvanları Koruma Rehabilitasyon Merkezi'ni kurarak kurumsallaşmasını sağladık. Bölge genelinde kaçak avcılıkla yaralanan, hastalanan, yuvadan düşen tüm yaban hayvanlarının tedavisini yapıyoruz. Genel olarak hastanemizde hayvanların yüzde 40'ını tedavi ederek doğaya kazandırıyoruz. Amacımız hayvanları rehabilite ederek hiç zayiat vermeden doğaya kazandırmak." - "Karasu sulak alanı yok olma tehlikesi yaşıyor"Doğanın bozulması durumunda bunun telafisinin mümkün olmadığına dikkati çeken Aslan, Van Gölü havzasındaki Karasu sulak alanının yok olma tehlikesi yaşadığını vurguladı.Sulak alanın korunmaması durumunda birçok tür ve bu zincirle beslenen hayvanların Van 'a gelmeyeceğini belirten Aslan, şunları kaydetti:"Sonrasında biz tekrar bir sulak alan oluşturmak için milyonlarca para harcasak, o sulak alanı oluşturamayız. Onun için bize doğal miras olan, çocuklarımıza miras bırakacağımız doğanın bozulmamasını sağlamalıyız. Şarkılara konu olan allı turnaları, kuğuları, leylekleri görmek istiyorsak doğayı, yaban hayatını korumalıyız. Merkezimize nesli tükenen birçok hayvan geliyor. Bu vesileyle Van Gölü havzasında yaşayan türler hakkında bilgi sahibi oluyoruz." - "Teknoloji doğayı bozuyor"Aslan, insanların, hayvanların ve bitkilerin, bir halkanın birbirinden ayrılamaz parçaları olduğunu, doğal yaşamın devam edebilmesi için sulak alanların yok edilmemesi, ormanların yakılmaması, hayvanların da bilinçsizce öldürülmemesi gerektiğini dile getirdi.Doğada yaşamanın insanların olduğu kadar bütün canlıların da hakkı olduğunu kaydeden Aslan, şunları söyledi:"Sanayileşmenin gelişmesiyle insan her şeye tahakküm eder, kendi kendini öldürür duruma geldi. Son yüzyılda bunun farkına varılmasına, uluslararası sözleşmeler yapılmasına rağmen yaban hayatı yeterince korunmuyor. Teknoloji doğayı bozuyor. Eskiden bir günde kestiğimiz ağacı şimdi makinelerle 5 dakikada kesiyoruz. Biz doğal mirasları ne kadar koruyabilirsek, ileriye o kadar huzurlu, refah seviyesi yüksek toplum taşıyabileceğiz. İnsanlar arasındaki barışı, huzuru, mutluluğu sağladığımız gibi çevre ile de barışık olmalıyız."Son 20 yıl içinde doğanın faydasının daha iyi anlaşılır duruma geldiğine dikkati çeken Aslan, "(Her şey insan için) dersek, bütün ormanları bitirirsek, insan da kendini bitirir. Eğer biz, bir yerde kurtları yok edersek, domuzlarla uğraşmak zorunda kalırız. Çünkü domuzların biyolojik düşmanları var. Doğa bir denge üzerine kurulu. Dengeyi ortadan kaldırırsak, yaban hayatını bozarız. Yaşamak ne kadar bizim hakkımız ise bütün canlıların da bu hakkı vardır." diye konuştu.
Category
🗞
Haberler