• 5 yıl önce
20 Ocak 1990...
Rus tankları Bakü sokaklarında ölüm saçtı.
O gecenin sabahında, dünya daha önce görmediği bir direniş destanıyla tanıştı.
Başkent Bakü’ye giren Rus tanklarının önüne geçip vücutlarını siper etti Azerbaycan halkı.
Tek silahları inançlarıydı.
147 şehit verdiler.
Dökülen kan boşa değildi.
Bir halk bağımsızlığını, özgürlüğünü kanıyla- canıyla tüm dünyaya ilan etti.
İnsanları eze eze Bakü’ye girdi o tanklar.
Rus ve Ermeni askerler, çocuk, yaşlı, kadın gözetmedi.

Moskova emri verdi, Bakü'deki Sovyet tankları ve zırhlı araçlar katliam yapmakta gecikmedi.
Azerbaycan halkının zulme razı olmaya, boyun eğmeye niyeti yoktu.
Halk direndi, Moskova kan dökmeye devam etti.
Her türlü savaş suçu işlendi o sokaklarda. Yaralılara yardıma gelen doktorlara, hemşirelere bile acımadılar.
Otobüslerdeki yolcuları kurşuna dizdiler, evleri taradılar.
Saklanmaya çalışanların üzerine projektörlerle ışık tuttular.
Kaçamadı kimse, bulup vurdular.
Yaralıları bile süngüden geçirdiler.
O kanlı gecede, 147 Azerbaycanlı kahramanca şehit oldu.
744 kişi yaralandı.
O gece olağanüstü hal ilan edilmesinden Azerbaycanlıların haberi bile yoktu. Çünkü Sovyetler tek bilgi kaynağı olan devlet televizyonunun enerji panelini patlatmıştı.
Bir soykırımdan farksızdı yaşananlar.
Oysa o günlerde Azerbaycan Sovyetler Birliği sınırları içindeydi.
Yani Sovyet askerleri kendi topraklarında kendi vatandaşlarını katletti.
Sovyetler, tarihinde ilk kez bir Sovyet şehrine silahlı kuvvet gönderip can aldı.
Bu, aslında dönemin Sovyet Lideri Mihail Gorbaçov'un son çırpınışlarıydı.
O yıllarda hiç bir Sovyet ülkesinde Azerbaycan’daki gibi bir bağımsızlık hareketi yoktu.
Milyonlarca insan azatlık, yani Bağımsızlık Meydanı’nı günlerce terk etmemişti.
Gorbaçov'un amacı, bağımsızlık isteyen Azerbaycan’ı susturup, korkutup, Sovyetlerin dağılmasının önüne geçmekti.
Ama tüm yaptıkları- yapacakları, Azerbaycan halkının özgürlük ve bağımsızlık için daha fazla bilenmesine neden olacaktı. Sovyetlerin sonunu hazırlayacaktı.
Sovyet kuvvetleri, katliam yapıp Bakü’de kontrolü ele geçirdi ama Azerbaycan’ı kaybetti.
Azerbaycanlılar Sovyetleri reddetti.
Ve bu, birliğin çöküşünün başlangıcı oldu.
Bağımsızlık yangını diğer ülkelere de sıçradı.
Vahşete rağmen, bir gün sonra 1 milyondan fazla Azerbaycanlı yine orada, azatlık meydanındaydı.
Sovyet silahlarının gölgesinde şehitlerini toprağa verdiler.
O günlerde Moskova’da direnen biri daha vardı. Modern Azerbaycan’ın kurucusu olan Haydar Aliyev.
Ertesi gün, Azerbaycan temsilciliğine gitti.
Talebi sert ve netti.
Katliamı planlayanlar ve uygulayanlar cezalandırılmalıydı.
Sovyet katliamı karşısında kimse susmadı, korkup vazgeçmedi.
Direndi ve direniş, özgürlüğün kilidini açtı.
Kanlı geceden 1 yıl 9 ay sonra, Azerbaycan 18 Ekim 1991'de bağımsızlığını ilan etti.
Dünya 20 Ocak Katliamı karşısında kördü, sağırdı.
Hatta fazlası. Alkış tutar gibi, o katliamın emrini veren Gorbaçov'a, 10 ay sonra Nobel Barış Ödülü takdim edildi.
Oysa, çok değil 5 yıl sonra Gorbaçov bile, suçunu itiraf edecekti.
Her yıl 20 Ocak günü Bakü’de sabah saatlerinden gece yarısına kadar yüz binler şehitliğe akın ediyor.
12 yaşındaki Larisa, 13 yaşındaki İlgar, eşinin ölümüne dayanamayıp kendi canına kıyan hamile Ferize ve kendilerini tankların önüne atan 147 kahraman.

Azerbaycan halkı, 29 yıldır, o kanlı gecede destan yazanları saygı ve minnetle anıyor…


http://www.haberglobal.com.tr/
https://www.facebook.com/HaberGlobal/
https://www.twitter.com/HaberGlobal
https://www.instagram.com/haberglobal/

#haber #haberglobal #canlı #sondakika #turkey #live #news #türkiye #haberler

Category

🗞
Haberler

Önerilen