SURİYE'DE İŞKENCE MAĞDURLARI REJİMİN ZİNDANLARINI ANLATIYOR - "Gördüğüm çürümüş cesetleri ve üzerindeki kurtları unutamıyorum" (2) - Beşşar Esed rejiminin üç kez tutuklayarak işkence ettiği Vefa Necip ile röportajAFRİN/ANKARA (AA) - MERYEM GÖKTAŞ/ÖMER KOPARAN - Beşşar Esed rejiminin üç kez tutuklayarak işkence ettiği Vefa Necip, serbest kalan kadınların maddi ve psikolojik desteğe ihtiyaç duyduğunu söyledi.
Necip, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Şam kırsalında Ağustos 2012'de Esed rejiminin kontrol noktasında tutuklandığını belirterek, başından geçenleri şöyle anlattı:"O sırada göç edenlere yardımcı olmak amacıyla yardım kuruluşlarıyla çalışıyordum. Yaşadığım bölge o süreçte abluka altındaydı. Ancak siviller giriş çıkış yapabiliyordu. Esed rejimi tarafından aranan kişiler listesinde olduğumu bilmiyordum. Esed rejimi bölgesine geçiş yaptığımız sırada rejim askerleri üzerimize silah doğrultarak bizi bulunduğumuz araçtan indirdi. Hiçbir şey söylemeden araçta bulunan bir bayan arkadaşım ve şoförle tutuklandım. Şam’ın güneyinde bulunan Yarmak karakoluna götürdüler bizi. O esnada benim için onlara karşı operasyon düzenleme, adam kaçırma, öldürme, yaralama suçlarını işleyeceğim konusunda istihbarat aldıklarını belirterek beni tutukladılar. Ailemden kardeşlerimi birkaç ay önce tutuklamışlardı. Hedefleri ailemin tamamının tutuklanmasıydı."Farklı sorgu merkezlerine götürüldüğünü, hepsinde ayrı ayrı sorguya çekildiğini belirten Necip, "224 nolu askeri istihbarat merkezine nakledildim. Her şey yeniden başlamıştı. Artık korkudan dilim tutulmuştu. Sustuğum için bana çok zarar veriyorlardı. Daha sonrasında Mezze’de bulunan 227 nolu merkeze nakledildim. Burada da 65 gün kaldım. Her gün zincirlere vuruluyorduk. Küçük hücrelerde onar kişi kalıyorduk. Bu günleri hiçbir şekilde unutamam. Kan kokusu... Gözlerimizin önünde ölen insanlar... Sandalyelerde elektrik veriyorlardı. Tırnak çekiyorlardı. Allah yerine Esed’in bir olduğunu ve büyük olduğunu söyletene kadar işkence ediyorlardı." diye konuştu.
- "Kadınlardan neredeyse hepsi aileleri tarafından terk ediliyordu"65 günün sonunda 215 nolu istihbarat merkezine nakledildiğini aktaran Necip, bu birimde geçirdiği 75 günden sonra ise Adra Cezaevine gönderildiğini söyledi ve şunları paylaştı:"Adra'da Samir ve Hammadi adlı komutanlar gelirlerdi. Toplam 350 kadındık ve onlardan çok korkardık. Küfür ederlerdi. Döverlerdi. İşkence ederlerdi. Hapishanede hiçbir şekilde tedavi yoktu. Hatta kadınlardan biri kalp krizinden dolayı hayatını kaybetti fakat kimse müdahale etmedi. Neredeyse hiçbirimizin suçu net olarak söylenmiyordu. Sadece terör suçlamaları yapılıyordu. Gözlerimle gördüğüm her şeyi kaydediyordum. Gün gelecek buradan çıkacaktım. Kadınlardan neredeyse hepsi aileleri tarafından terk ediliyordu. Çoğu genç kadının bu tutuklamalardan dolayı hayatı karardı."
http://beyazgazete.com/video/webtv/guncel-1/suriye-de-iskence-magdurlari-rejimin-zindanlarini-anlatiyor-gordugum-curumus-cesetleri-ve-uzerindeki-kurtlari-unutamiyorum-2-725209.html
Necip, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Şam kırsalında Ağustos 2012'de Esed rejiminin kontrol noktasında tutuklandığını belirterek, başından geçenleri şöyle anlattı:"O sırada göç edenlere yardımcı olmak amacıyla yardım kuruluşlarıyla çalışıyordum. Yaşadığım bölge o süreçte abluka altındaydı. Ancak siviller giriş çıkış yapabiliyordu. Esed rejimi tarafından aranan kişiler listesinde olduğumu bilmiyordum. Esed rejimi bölgesine geçiş yaptığımız sırada rejim askerleri üzerimize silah doğrultarak bizi bulunduğumuz araçtan indirdi. Hiçbir şey söylemeden araçta bulunan bir bayan arkadaşım ve şoförle tutuklandım. Şam’ın güneyinde bulunan Yarmak karakoluna götürdüler bizi. O esnada benim için onlara karşı operasyon düzenleme, adam kaçırma, öldürme, yaralama suçlarını işleyeceğim konusunda istihbarat aldıklarını belirterek beni tutukladılar. Ailemden kardeşlerimi birkaç ay önce tutuklamışlardı. Hedefleri ailemin tamamının tutuklanmasıydı."Farklı sorgu merkezlerine götürüldüğünü, hepsinde ayrı ayrı sorguya çekildiğini belirten Necip, "224 nolu askeri istihbarat merkezine nakledildim. Her şey yeniden başlamıştı. Artık korkudan dilim tutulmuştu. Sustuğum için bana çok zarar veriyorlardı. Daha sonrasında Mezze’de bulunan 227 nolu merkeze nakledildim. Burada da 65 gün kaldım. Her gün zincirlere vuruluyorduk. Küçük hücrelerde onar kişi kalıyorduk. Bu günleri hiçbir şekilde unutamam. Kan kokusu... Gözlerimizin önünde ölen insanlar... Sandalyelerde elektrik veriyorlardı. Tırnak çekiyorlardı. Allah yerine Esed’in bir olduğunu ve büyük olduğunu söyletene kadar işkence ediyorlardı." diye konuştu.
- "Kadınlardan neredeyse hepsi aileleri tarafından terk ediliyordu"65 günün sonunda 215 nolu istihbarat merkezine nakledildiğini aktaran Necip, bu birimde geçirdiği 75 günden sonra ise Adra Cezaevine gönderildiğini söyledi ve şunları paylaştı:"Adra'da Samir ve Hammadi adlı komutanlar gelirlerdi. Toplam 350 kadındık ve onlardan çok korkardık. Küfür ederlerdi. Döverlerdi. İşkence ederlerdi. Hapishanede hiçbir şekilde tedavi yoktu. Hatta kadınlardan biri kalp krizinden dolayı hayatını kaybetti fakat kimse müdahale etmedi. Neredeyse hiçbirimizin suçu net olarak söylenmiyordu. Sadece terör suçlamaları yapılıyordu. Gözlerimle gördüğüm her şeyi kaydediyordum. Gün gelecek buradan çıkacaktım. Kadınlardan neredeyse hepsi aileleri tarafından terk ediliyordu. Çoğu genç kadının bu tutuklamalardan dolayı hayatı karardı."
http://beyazgazete.com/video/webtv/guncel-1/suriye-de-iskence-magdurlari-rejimin-zindanlarini-anlatiyor-gordugum-curumus-cesetleri-ve-uzerindeki-kurtlari-unutamiyorum-2-725209.html
Category
🗞
Haberler