Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), bugünlerde salgının ikinci dalgası ile boğuşan Avrupa’yı üçüncü dalga için uyardı ve şu önemli tespitte bulundu; “Birinci dalgadan sonra alt yapıyı kurmayı ihmal ettiniz.” Çin, Güney Kore gibi Asya ülkeleri ile karşılaştırıldığında Avrupa’nın kalıcı önlemlerden çok aşıya bel bağladığını söylemek yanlış olmaz.
Aşı konusunda da Çinliler, her ne kadar yeterli testleri yapmamış olsalar da, ki bu çok önemli, Avrupa ve Amerikalı ilaç şirketlerinden öndeler ve aşıyı acil durumlar için kullanıyorlar. Çin ilaç firması Sinovac örneğin, üçüncü fazda. Endonezya, Türkiye ve Brezilya gibi pandeminin tavan yaptığı ülkelerdeki binlerce denek üzerinde test ediliyor. Türkiye’nin de sipariş vermeye hazırlandığı aşı ile ilgili ayrıntılı bulguların bu ay sonuna kadar açıklanması bekleniyor. Yine Çinli şirket Sinopharm da iki ayrı aşıyı üçüncü fazda test ediyor. Bu aşı da halihazırda Birleşik Arap Emirlikleri, Arjantin, Peru, Fas ve Bahreyn gibi ülkelerde deneniyor. Wall Street Journal’in haberine göre, Çin yurtdışında üniversite eğitimi gören gençlere bu aşıyı yapıyor. Şu ana kadar 93 bin kişinin aşılandığı tahmin ediliyor. New York Times da, Çin’de karaborsaya düşen Korona aşısının 600 ila 1500 Dolar arasında satıldığını yazdı.
Aşının bulunması kadar güvenirliliği de önemli. Örneğin Çinli Sinovac’ın Brezilya’daki klinik testleri geçtiğimiz günlerde, bir denekte ağır yan etkiler görüldüğü için durduruldu. Oysa Sinovac, daha önce kullanılan yaygın ve başarılı olan bir yöntem ile üretti Korona aşısını. Boğmaca ve tetanoz aşılarında kullanılan bu yöntem ile vücuda, virüsün etkisizleştirilmiş, öldürülmüş hali zerk ediliyor. BioNTech’in kullanıldığı Mesajcı RNA yöntemine göre ise bugüne kadar onaylanıp üretilen hiçbir aşı yok. Sadece klinik araştırma sonuçları mevcut. Asıl kanser tedavisinde ümit bağlanan bu yöntem ile virüsün genetik bilgilerini içeren RNA ile vücutta antikor üretimini sağlamak mümkün. Antikorlar Korona’nın hücrelere girmesini ve enfeksiyonu engellediği gibi, ağır akciğer iltihaplanmasını da önlüyor, en azıdan teorik olarak. RNA için yapılan en basit tanımlama, DNA’nın tek sarmallı kardeşi tanımlaması. Söz konusu aşının insanın genetik yapısını bozacağına yönelik endişeleri BioNTech firması defalarca yalanladı.
Uzmanların en fazla endişe duydukları konu, bağışıklığın ne kadar sürdüğü, hangi yaşlarda hatta hangi ülkelerde daha etkili olduğu. Virüs mutasyona uğradığında aşı ne kadar faydalı olacak? Şu an umut bağlanan aşıların çoğu birden fazla kez uygulanması gereken ve çok düşük ısılarda depolanması gereken aşılar. Ve bütün Korona aşılarının primer yani birincil bilgilerine henüz ulaşılmış değil. Ama en önemli ve en çok endişe edilen konu, aşıların uzun vadeli yan etkileri. Aşıların bulunması işte bu yüzden onlarca yıl sürüyor. Aşılar ile ilgili nihai kararı elbette Dünya Sağlık Örgütü verecek, ama aşıyı kullanmak bireylerin kendi kararı. Tabii aşı zorunluluğu getirmeyen ülkelerde.
Aşı konusunda da Çinliler, her ne kadar yeterli testleri yapmamış olsalar da, ki bu çok önemli, Avrupa ve Amerikalı ilaç şirketlerinden öndeler ve aşıyı acil durumlar için kullanıyorlar. Çin ilaç firması Sinovac örneğin, üçüncü fazda. Endonezya, Türkiye ve Brezilya gibi pandeminin tavan yaptığı ülkelerdeki binlerce denek üzerinde test ediliyor. Türkiye’nin de sipariş vermeye hazırlandığı aşı ile ilgili ayrıntılı bulguların bu ay sonuna kadar açıklanması bekleniyor. Yine Çinli şirket Sinopharm da iki ayrı aşıyı üçüncü fazda test ediyor. Bu aşı da halihazırda Birleşik Arap Emirlikleri, Arjantin, Peru, Fas ve Bahreyn gibi ülkelerde deneniyor. Wall Street Journal’in haberine göre, Çin yurtdışında üniversite eğitimi gören gençlere bu aşıyı yapıyor. Şu ana kadar 93 bin kişinin aşılandığı tahmin ediliyor. New York Times da, Çin’de karaborsaya düşen Korona aşısının 600 ila 1500 Dolar arasında satıldığını yazdı.
Aşının bulunması kadar güvenirliliği de önemli. Örneğin Çinli Sinovac’ın Brezilya’daki klinik testleri geçtiğimiz günlerde, bir denekte ağır yan etkiler görüldüğü için durduruldu. Oysa Sinovac, daha önce kullanılan yaygın ve başarılı olan bir yöntem ile üretti Korona aşısını. Boğmaca ve tetanoz aşılarında kullanılan bu yöntem ile vücuda, virüsün etkisizleştirilmiş, öldürülmüş hali zerk ediliyor. BioNTech’in kullanıldığı Mesajcı RNA yöntemine göre ise bugüne kadar onaylanıp üretilen hiçbir aşı yok. Sadece klinik araştırma sonuçları mevcut. Asıl kanser tedavisinde ümit bağlanan bu yöntem ile virüsün genetik bilgilerini içeren RNA ile vücutta antikor üretimini sağlamak mümkün. Antikorlar Korona’nın hücrelere girmesini ve enfeksiyonu engellediği gibi, ağır akciğer iltihaplanmasını da önlüyor, en azıdan teorik olarak. RNA için yapılan en basit tanımlama, DNA’nın tek sarmallı kardeşi tanımlaması. Söz konusu aşının insanın genetik yapısını bozacağına yönelik endişeleri BioNTech firması defalarca yalanladı.
Uzmanların en fazla endişe duydukları konu, bağışıklığın ne kadar sürdüğü, hangi yaşlarda hatta hangi ülkelerde daha etkili olduğu. Virüs mutasyona uğradığında aşı ne kadar faydalı olacak? Şu an umut bağlanan aşıların çoğu birden fazla kez uygulanması gereken ve çok düşük ısılarda depolanması gereken aşılar. Ve bütün Korona aşılarının primer yani birincil bilgilerine henüz ulaşılmış değil. Ama en önemli ve en çok endişe edilen konu, aşıların uzun vadeli yan etkileri. Aşıların bulunması işte bu yüzden onlarca yıl sürüyor. Aşılar ile ilgili nihai kararı elbette Dünya Sağlık Örgütü verecek, ama aşıyı kullanmak bireylerin kendi kararı. Tabii aşı zorunluluğu getirmeyen ülkelerde.
Category
🗞
Haberler