Bakan Özhaseki: "2026'da Avrupa Birliği ülkelerine sattığınız malı nasıl ürettiğinizi ispat etmek durumundasınız" "Yeşil dönüşüm ihtiyari konu değil mecburiyettir" Kocaeli'de düzenlenen ödül törenine katılan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, "2026'dan itibaren...
Bakan Özhaseki: "2026'da Avrupa Birliği ülkelerine sattığınız malı nasıl ürettiğinizi ispat etmek durumundasınız"
"Yeşil dönüşüm ihtiyari konu değil mecburiyettir"
KOCAELİ - Kocaeli'de düzenlenen ödül törenine katılan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, "2026'dan itibaren Avrupa Birliği ülkelerine herhangi mal satıyorsanız nasıl ürettiğinizi ispat etmek durumundasınız. Karbon salınımındaki oranınızı göstermek zorundasınız. Yani ülkeyi, ortamı kirleterek mi ürettiniz, yoksa titizlik gösterip yeşil dönüşümü sağlayıp mı ürettiniz. Eğer ürünü çevreyi kirleterek üretmişseniz sizden ek vergiler alınacak.
hbrlr1.com/cbiyfbblkckckl
Bakan Özhaseki: "2026'da Avrupa Birliği ülkelerine sattığınız malı nasıl ürettiğinizi ispat etmek durumundasınız"
"Yeşil dönüşüm ihtiyari konu değil mecburiyettir"
KOCAELİ - Kocaeli'de düzenlenen ödül törenine katılan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, "2026'dan itibaren Avrupa Birliği ülkelerine herhangi mal satıyorsanız nasıl ürettiğinizi ispat etmek durumundasınız. Karbon salınımındaki oranınızı göstermek zorundasınız. Yani ülkeyi, ortamı kirleterek mi ürettiniz, yoksa titizlik gösterip yeşil dönüşümü sağlayıp mı ürettiniz. Eğer ürünü çevreyi kirleterek üretmişseniz sizden ek vergiler alınacak.
hbrlr1.com/cbiyfbblkckckl
Category
🗞
HaberlerDöküm
00:00Bakanlığımızın iş yükünü çok fazla olduğunu herkes söylüyor
00:05zaten. Malum üç tane isimden oluşuyor. Üç tane ayrı konudan
00:09oluşuyor. Çevre, şehircilik ve iklim değişikliği. Her birinin
00:16kendine göre önemli bir alanı var. Bu dönem bir de üzerimize
00:21depremin getirmiş olduğu yükler ve özellikle Marmara
00:26çevresinde olabilecek bir depremin olası bir depremin
00:29hazırlıkları konusu kaldığı için çok daha zor ve ağır bir
00:35yükle karşı karşıyayız. Bizler bir deprem ülkesiyiz. Bu net
00:41gerçeği hepimiz bilelim ve öyle hareket edelim. Bir kümes bile
00:46yaptıracaksak bu gerçeği bilerek hareket ederek
00:49yaptıralım. Bilim adamları diyorlar ki hime dayalardan
00:54başlayarak alplere doğru uzanan çizgi üzerinden beş tane
00:58riskli ülke var. Birisi Türkiye.
01:03Aletli ölçümün başladığı neredeyse yüz yıldır ölçülen
01:09bir ortamdan bugüne kadar gelindiğinde denizlerimizde ve
01:13karalarımızda meydana gelen altı ve üzerinde şiddetle
01:16yıkıcı diye tarif ettiğimiz deprem sayısı iki yüz otuz bir.
01:22Sadece karamızda meydana gelen ana karamızda meydana gelen
01:26altı ve üzerinde şiddetli yıkıcı deprem sayısıysa altmışın
01:31üzerinde. Ölen insan sayımız yüz otuz bin. Maddi hasar
01:36milyarlarca dolar. Ve yine bilim adamları diyorlar ki
01:41nüfusumuzun yüzde yetmişi birinci ve ikinci derecede
01:45deprem bölgelerinde yaşıyorlar. Bu ciddi bir saygı arkadaşlar.
01:51Şu anda Türkiye'de kırılmamış tespit edilebilen edinmeyen de
01:56vardır. Edilebilen dört yüz seksen beş tane fay hattı var.
02:01Ne zaman kırılacak? Hangi şiddete kırılacak? Gece mi bizi
02:05yakalayacak? Gündüz mü yakalayacak? Doğrusu çok
02:09bilemiyoruz. En son altı Şubat'ta bundan bir buçuk sene
02:14kadar önce karşı karşıya kaldığımız dokuz saat arayla
02:18iki tane şiddeti depremin bile yıkıntıları, hasarı hala onu
02:25anlatmak, bilmek için büyük bir çaba içerisinde bir gayretle
02:28devam ediyoruz. On sekiz tane ilimiz etkilendi bu iki
02:33depremde. On dört milyon insan zarar gördü. Altı yüz seksen
02:40bin konut yüz yetmiş bin civarında iş yeri harap oldu,
02:44yıkıldı. Dile kolay. On dört milyon insanın zarar gördüğü
02:50bir ortam sekiz yüz elli bin bağımsız birim yıkıldı veyahut
02:55da yıkılıyor hala. Bir uçtan devam ediyor. Elli bin üzerinde
02:59şehidimiz var. Maddi hasar yüz milyar doların üzerinde. Işin
03:05manevi zararını zaten tarif edecek bir şey yok. Çünkü her
03:09gittiğimizde her ev teslimatında birisinin
03:12içmek istediğimizde muhabbet ederken ev sahibi deprem
03:16gecesinden başlıyor. Kayıtlarını söylüyor, evladını
03:20anlatıyor, ağlamaya başlıyor. Biraz sonra heyet olarak hep
03:24beraber ağlıyoruz. O manevi acıyı ölçecek bir alet hala
03:29icat olmadı. Bize düşen doğrusu bu kuralı bilmek, deprem
03:36ülkesi olduğumuzu bilmek, buna uygun hareket etmek, dünyanın
03:41en büyük şantiyesi diyebiliriz. Dört bin üç yüz
03:45otuz üç tane köyde de şu anda köy evi yapıyoruz. Merkezleri
03:50yıkılan Hatay gibi, Adıyaman gibi, Kahramanmaraş, Malatya
03:54gibi şehirlerin merkezlerini yapıyoruz. Meydanlarını
03:57yapıyoruz. Yeni meydan oluşturuyoruz. Meydana açılan
04:00ana caddeleri adam etmeye çalışıyoruz. Altyapılarıyla
04:04ilgili ben altmış beş milyar lira temin ettim. Bütün
04:07şehirlerin su, kanal, arıtma tesisi gibi tesisleri
04:11yeniliyoruz. Yüz binlerce ev yapılıyor. Şu anda yetmiş altı
04:16bin konutu teslim ettik. Sene sonuna kadar iki yüz bini
04:20tamamlayacağız. Gelecek senenin ortalarında ve sonuna doğru da
04:23inşallah bütün hak sahiplerinin haklarını vermiş olacağız.
04:27Bizim de amacımız doğrusu ülkemizin doğasını koruyarak
04:32halkınmayı sağlayabilmek. Ikisi mümkün mü? Evet mümkün. Bunu
04:37yapabiliriz biz. Arı nasıl ki çiçeklerden polen toplayıp
04:41dünyanın en kıymetli yiyeceğini yaparsa ve bunu yaparken hiçbir
04:46çiçeğe de zarar vermezse biz de bir taraftan kalkınmamızı
04:50sağlayabiliriz. Bir taraftan da en güzel o bal gibi
04:55tesislerimizi yapabiliriz. Hep böyle bir hedef içerisinde
04:59koşuyoruz. Bir taraftan da tabii ki iklim değişikliğinin
05:03getirmiş olduğu birçok sorunla da karşı karşıyayız. En son
05:07veriler dünyanın kabul ettiği veriler dünyanın ısısının bir
05:11nokta kırk beş derece arttığı içinde bulunduğumuz Akdeniz
05:15Havzası'nın ise daha fazla oranda arttığı eğer bu iki
05:19dereceye çıkarsa önce gıda krizinin kopacağı üç dereceye
05:23yükselirse bu ısı dünyada birçok yerde iklim krizinden dolayı
05:28çölleşmenin başlayacağı ve insanların da milyonlarca
05:31insanın göç tehdidiyle karşı karşıya kalacağı şeklinde.
05:36Bazen şunu duyuyoruz. Ya bir derecede ne olur ki? Arkadaşlar
05:43bu dışarıdaki ısı otuzdan otuz bire çıkmış gibi bir şey
05:46değil. Vücudunuzun ısısını düşünün. Iki derece artarsa
05:50vücut ısınız ne hale gelirsiniz bir düşünün. Onun gibi kabul
05:54edin. Ve gerçeklerinde büyük bir tehlikeyle karşı
05:59karşıyayız. Bunun sebebi de sanayi devrimiyle birlikte
06:04üretimin korkunç çekirdeği artması onun tüketimi
06:09tetiklemesi ve neticesinde dışarıya atmış olduğumuz
06:12atıklar ve üretirken ortaya salmış olduğumuz karbon
06:16salımı. Ülke olarak tarihsel bir sorumluluğumuz uzun boylu
06:20olmamasına rağmen biz bunu isteyerek, bilerek bir görev
06:25gibi, bir ibadet gibi görüp yapmaya devam ediyoruz. Her
06:28sene iki nokta bir milyar ton çöp dışarıya atılıyor. Bir
06:34başka veriye göre tehlikesi sekiz milyon ton atık atılmaması
06:40gereken atık okyanuslara karışıyor. Birçok insan
06:45özellikle iki milyardan fazla insan temiz suya ulaşamıyor.
06:49Ve böyle gidersek iki bin elli yoluna doğru vardığımızda
06:53dünya nüfusunun on milyar civarında olacağı ve milyonlar
06:58insanın hatta şöyle söyleyelim rakam var ama yüz milyonlarca
07:02insanın ülke değiştirmek için sınırları zorlayacağı ve bunun
07:08da harfleri beraberinde getireceği tespitleri var.
07:12Aslında merhum Sezai Karakoç'un bir sözünü okumuştum, buraya
07:16aldım. Şöyle söylüyor. Tabiatın israfı, insanoğlunun israfıdır
07:21diyor. Cenabı Allah bu düzeni bir denge üzerine yaratmış. Bu
07:27dünyayı bir denge üzerine yaratmış. Ne fazla var ne eksik
07:30var. Ama siz bunu talim ederseniz bozarsanız bu düzeni
07:35o sizden dönüyor, geliyor, intikamını alıyor. Ama en büyük
07:39sebep olarak durağın bir deniz ısınma ve bir de evsel
07:44atıklardan ortaya çıkmış olan azot ve fosfor. Başkanım Allah
07:50razı olsun söyledi. Kocanın bir sorumluluğu gözükmüyor. Ama
07:54şehir ismi söylemiyorum. Neredeyse Marmara'ya kıyısı
07:58olan şehirlerin yüzde ellisi kaba tutucularla pisliği
08:02tutuyorlar, olduğu gibi veriyorlar. Bir bir iki bin
08:07yirmi altıdan itibaren Avrupa Birliği ülkelerine herhangi bir
08:11malı satıyorsanız ki şu anda belirlenmiş altı tane sektör
08:15var. Burada sormaya başlayacaklar. Nasıl
08:18ürettiniz diyecekler. Bu sektörler demir, çelik,
08:21alüminyum, kimento, gübre, elektrik ve edecek. Siz nasıl
08:27ürettiğinizi ispat etmek durumundasınız. O karbon
08:30sağlamındaki oranınızı göstermek zorundasınız. Yani
08:33özetle ülkeyi kirleterek mi ortamı kirleterek mi ürettiniz?
08:39Yoksa hakikaten ııı o konuda çok titsizlik gösterip yeşil bir
08:45dönüşümü sağlayıp mı ürettiniz, dışarıya satıyorsunuz, onu
08:49soracaklar. Eğer kirleterek üretmişseniz sizden ek vergiler
08:53alınacak. O ek vergi belki satışınıza değmeyecek,
08:56yarınızı götürecek, dışarıya ihracat yapamayacaksınız. Böyle
09:01bir tehditle ve tehlikeyle karşı karşıyayız. Tabii bu konuda
09:05herkes bir gayret içerisinde biz de bakanlık olarak sorumluluk
09:09bizde olduğu için özellikle sanayi odalarımız ekibimizi
09:13istediklerinde arkadaşlarımızı gönderiyoruz. Şu ana kadar dört
09:16binden fazla sanayicimize eğitim verildi. Yani gelecekte
09:20bir buçuk sene sonra karşınıza çıkacak olan manzaranın ne
09:24olduğunu şimdiden çok iyi görmenizi sağlamaya
09:28çalışıyoruz. Bir taraftan Paris iklim anlaşmasına taraf olduk.
09:32Iki bin elli üç net sıfır emisyon komisyonu nihayeti de
09:35sözümüz var. Tavuklarımızı yerine getirmeye çalışıyoruz.
09:39İklim kanunu hazırladık, meclise havale ediyoruz yakın
09:41zaman içerisinde. Sonra bir taraftan da korona
09:45alanlarımızı çoğaltıyoruz, yeşil alanları artırıyoruz.
09:48Orman varlığını son yıllarda artıran nadir ülkelerden
09:52birisiyiz Türkiye olarak. Atık su arıtma tesislerimizin sayısı
09:56bin iki yüz elliye çıktı neredeyse. Nüfusu yüzde doksan