Genco Erkal, Anka'ya Konuşmuştu: Diyorum Ki 'Bizi Bu Kadar Artık Enayi Yerine Koyamaz Bu İnsanlar. Bir Şey Yapmak Lazım'

  • 3 ay önce
Bu sabah yaşamını yitiren usta sanatçı Genco Erkal, “İmparator” adlı yeni tiyatro oyunu üzerine ANKA Haber Ajansı’na verdiği özel röportajda, “Ben, yaptığım işe çok inanıyorum. Her sabah, akşam dinlediğim bütün haberler bana bir mücadele gücü veriyor. Diyorum ki ‘Bizi bu kadar artık enayi yerine koyamaz bu insanlar. Bir şey yapmak lazım.’ Ben sanatçıyım. Kendi dilimle ne yapabilirsem onu yapıyorum" demişti.
(İSTANBUL)- Bu sabah yaşamını yitiren usta sanatçı Genco Erkal, "İmparator" adlı yeni tiyatro oyunu üzerine ANKA Haber Ajansı'na verdiği özel röportajda, "Ben, yaptığım işe çok inanıyorum. Her sabah, akşam dinlediğim bütün haberler bana bir mücadele gücü veriyor. Diyorum ki 'Bizi bu kadar artık enayi yerine koyamaz bu insanlar. Bir şey yapmak lazım.' Ben sanatçıyım. Kendi dilimle ne yapabilirsem onu yapıyorum" demişti.
Usta tiyatro oyuncusu Genco Erkal, "İmparator" adlı oyunun yanı sıra Türkiye gündemine dair açıklamalarda da bulunmuştu.

hbrlr1.com/cbwbiblykckckl

Category

🗞
Haberler
Döküm
00:00Ben bu oyuna aslında epey uzun zamandır çalışıyorum, pandemi öncesi başlamıştı, kağıt üstünde çalışmaları, metin üzerinde öncelikle başlamıştı ve birazcık ertelendi tabi pandemi bizim bütün elimizi ayağımı kestiği için duraklamak zorunda kaldık, biraz bitmesini bekledik.
00:22Araya Ahmet Arif'ten bizim Şahdamarım oyun girdi, o da bize biraz geciktirmiş oldu bu projeyi ama bu projeyi ben dediğim gibi uzun zamandır çalışıyorum, çok ilginç bir kitap, Polonyalı bir çok ünlü, bizim ülkemizde de tanınıyor kitaplarının pek çoğu Türkçe'ye çevrilmiş Ryszard Kapuçiński adında bir gazeteci yazar,
00:50bütün dünyayı dolaşmış, Afrika ile özel ilgili, Latin Amerika ile ilgili, tabi Sovyetler Birliği ile de ilgili bir çok röportaj kitabı var, hep gittiği yerde bir sürü değişik kişilerle konuşup kitaplarını öyle yazmış.
01:08Burada da şöyle bir geçmişi var bu projenin, ünlü tabi 44 yıl saltanatı süren Etiyopya İmparatoru Haile Selasiye'nin devrildikten sonra onun yanında sarayda çalışanlar, onun hizmetkarları ama arada bakanlar gibi de önemli kişiler de var.
01:33Yakalanmamak üzere çünkü onları deviren cunta diyelim onların peşinde, yakalanmamaktan korkarak yer altına gizleniyorlar, bu Polonyalı gazeteci yazar gidiyor onları buluyor ve araya bir takım insanları koyarak onları saklandıkları yerlerden buluyor.
01:59Sizinle görüşmek istiyorum diyor, bize anlatın durumu anlatın diyor, bunlar çok korkuyorlar aman başımıza bir şey gelir, sakın ismimizi söyleme, bizden söz etme, tamam konuşalım ama bizi koru çünkü başımıza bela gelebilir, böyle bir yüz kişi demeyeceğim o 70-80 kişilik bir röportajlar silsilesinden dilimize Afrika Aslanı diye çevrilen bir kitap çıkıyor ortaya.
02:29Sonradan değişiklik ülkelerde İngiltere'de, Polonya'da tabi ve başka ülkelerde, Amerika'da değişik uyarlamalar yapılıyor bu kitap üzerinden, ben de bunların hepsini izledim, inceledim, hiçbiri de beni çok fazla tatmin etmedi ama dedik ki ben kendi uyarlamamı yapacağım.
02:52Bizim uyarlamamız aslında bir İngiliz'in Colin Teevan'ın yaptığı bir uyarlamanın Türkçesi üzerinden ben onu kendime göre geliştirdim.
03:03Tabi çünkü yani bu öyle bir konu ki çok kapsamlı bir konu ve her ülkede hangi yönetmen bunu ele alırsa, biraz kendi ülkesinin durumunu düşünerek, paralelliklerini düşünerek ve mesela bizim için önemli olan başka bir ülke için o kadar önemli olmayabilir, İngilizler başka yerlerine ilgi çekiyorlar ama ben bizim gözümüzde, bizim seyircimize en etkili olabilecek neyse,
03:32onu yapmaya çalıştım, baya uzun bir metin çalışması oldu, önce tabi Türkçe'den çevrildi, İngilizce'den çevirdim, sonra da üstünde dramaturji çalışması yaptım.
03:45E aşağı yukarı iki buçuk üç aylık da bir prova süreci var, bu oyunun değişik versiyonları, bazen yedi sekiz kişi, bazen daha kalabalık, bazen tek kişi, bazen üç dört kişiyle değişik değişik oynanmış, biz burada iki kişilik bir versiyon yaptık.
04:07Bana Enes Sarı bu oyunda eşlik ediyor, bir oyuncu arkadaşım, müziklerini Nazım Çınar yaptı, sahne tasarımını Duygu Sağrıoğlu'nun bir çalışmasından uyarladık, giysileri Özlem Kaya, işte ışık tasarımını Hakan Özipek, arkasında da baya emek veren bir güçlü kadro var bu oyunun.
04:36İşte şimdi başladık, bu akşam ikinci oyunu oynayacağız, gene hala çok fazla gerilim ve heyecan var, merak ediyorum, nasıl karşılanacak bu oyun Türkiye'de diye, ama ilk gecesinde çok güzel geri dönüşler aldık, seyirciyi baya harekete geçiren bir oyun oldu, oturdukça daha da ilerleyeceğini düşünüyorum bu reaksiyonların.
05:04Yani Türkiye çok değişen ve büyük dramatik değişimlere sahne olan bir ülke, mesela ben hayatımda resmi olarak dört tane askeri darbe yaşadım, gayri resmilerini saymıyorum, bir sürü darbe, gizli darbeler de yaşadım, bu son dönemde sivil darbeleri de yaşamış olduk.
05:29Yani güya demokrasi var ama tam tersine baya ciddi bir sivil darbe ve tek adam rejimi bizi doğrudan doğruya diktatörlüğe götürüyor, yani ister istemez her şeye bir kişi karar verirse, bütün atamalar, yargı, her şey onun emrinde olursa, ordu, polis teşkilatı, eğitim yani aklınıza ne gelirse,
05:59bu ülkede hep tek kişinin ağzından çıkan sözcüklere bağlı, maalesef öyle bir dönem yaşıyoruz, bir de giderek bu iktidar tabi huzursuz korkuyor, sorunun geldiğini de görüyor, o zamanda muhalefet hareketine hiçbir tahammül yok.
06:19En ufak bir şey olunca örnek olsun diye, başkaları da aynı şekilde konuşamazsın, ters bir tepki veremesin diye hemen durduruluyor, işte davalar açılıyor, içeri atılıyor, şu anda mesela ülkemizde sadece siyasi nedenlerle hiçbir adli yani hukuki gerekçesi olmadan,
06:49insanlar ne kadar yatacaklarını bilmeden hapisteler, yani böyle bir şey insanın aklı almıyor ama maalesef öyle, çünkü istemediğini beğenmediğini hemen yarın oraya yolluyor, yatırıyor, ondan sonra biliyorsunuz yargıçlar değiştiriliyor, savcılar değiştiriliyor,
07:12yani tamamen istediği gibi kukla gibi oynatıyor herkesi, istediği kararları da çıkartıyor, ama ben bunu böyle devam edebileceğini zannetmiyorum, yani artık bu iktidar maalesef sonuna, maalesef değil, özellikle sonuna ulaştı, yani bundan sonra artık devam etmesine imkan yok.
07:34Çünkü iyi kötü bakın mesela Etiyopya'dan bahsediyoruz ama Etiyopya'da meclis yok, muhalefet partisi yok, bir demokratik bir gelenek yok ama bizde iyi kötü cumhuriyetin ilanıyla birlikte giderek gelişen,
07:55tabi aralarda büyük kesintileri uğrar, başı belaya girer çıkar ama gene de köklü bir muhalefet ve bir demokratik gelenek var yani, bu kadar kuvvetli askeri darbeler gelmesine rağmen devam edemediler, gene de demokratik düzene geçmek zorunda kaldılar.
08:18O yüzden ben bunun da devam edeceğini zannetmiyorum, çünkü artık bu ülkenin kanına iliğine işlemiş bir demokratik gelenek var yani, insanları öyle kolay kolay susturamıyorsanız en azından ülkenin yarından fazlasını susturamıyorsunuz ve bugün belki böyle bir frenleyebilirsiniz ama o frenler patlayacaktır çok yakın zamanda diye düşünüyorum.
08:48Ben yaptığım işe çok inanıyorum ve devamlı bütün bu sorunları yaşıyorum, içimde duyuyorum, çok beni sarsıyor yani her sabah akşam dinlediğim bütün haberler bana da bir mücadele gücü veriyor, diyorum ki bizi bu kadar artık enayi yerine koyamaz bu insanlar, bir şey yapmak lazım.
09:14Ben sanatçıyım, kendi dilimle, kendi görevim, işim, o çerçeve içinde ne yapabilirsem onu yapıyorum, işte ne bileyim Ahmet Arif'i getiriyorum, Nazım Hikmet'i getiriyorum, Gogol getiriyorum, şimdi de bu imparatoru getiriyorum gündeme, yani bir çeşit muhalefetin sesiyim ben ve muhalif sanatçıların da sesiyim.
09:44Bakınız ta Nazım Hikmet'ten buraya, Ahmet Arif'ten bu yana gelen bir geleneğin sözcüsü ve temsilcisi olarak bulunuyorum sahnede.
09:56Biz seyirciden çok büyük...

Önerilen