Diyarbakır’da bir köşkün yalnızlığı!

  • geçen ay
Diyarbakır’ın Bağlar İlçesi’nde 1990’da yerinden sökülerek Dicle Üniversitesi’ne taşınan Bağ Köşkü’ne ne yapılacağına ve nasıl kullanılacağına 34 yıldır karar verilemiyor.

Category

🗞
News
Transcript
00:00Önünde bulunduğumuz bu köşk, koskoca Bağlar ilçemizin yıkılan, yakılan, virane olan köşklerinden biri ve nasıl ki 1990'larda orası korkunç bir betonlaşma imara giriyor ve bu köşk, o büyük binalar, çirkin binalar, beton binalar arasında yalnız kalıyor, sahipleri artık koruyamaz hale getiriyor, geliyor.
00:31Sonra bir şekilde üniversite aktarılıyor. Bunun tarihini biraz arka planına açıklayacağım. Zaten çok merak ediyordum. Daha önce burada akademisyenlik yaparken bu köşkün tarihini hep merak ederdim.
00:43Ama bu merakımı bu sene giderebildim, bu merakımı. Şeyhimiz Dükkan tarafından yazılan Tozu Kalsın diye bir kitapta Halit Ölmez abimizin anlatımlarıyla bu köşkün son sahibi kendisi zaten. Bu köşkü o hibe ediyor üniversiteye.
01:01Şimdi biraz tarihsel geçmişine bakalım. Bu köşk 1925'te Boti Tahir Bey tarafından yapılıyor. Yapılıyor ama kendisi kullanmıyor. Sonra Fuat Bey'e satılıyor. O zamanın değeri 1000 altın değerinde ona satılıyor.
01:20Tabi o köşkü o zaman bağlar, ilçemizde zaten bağ köşkü, etrafta hep bağlık, bademlik böyle ağaçlıklı yerler. Eski fotoğraflarda onu görebiliyoruz ama 90'larda bu inşaatlaşma ile beraber şey oluyor.
01:39Bu köşkü artık orada mahzun, virana kalıyor. Tesadüfen Halit Ölmez bir taziyede iken 1990'lı yıllarında olacak. Dönemin rektörü Sedat Arı Türk, bir de saha doktoru Şeref İnalöz, bir de o dönem Zülküf Gülsün rektör yardımcısı taziyede kendi aralarında konuşurken bu köşkün son sahibi Halit Ölmez konuşmalara kulak misafiri oluyor.
02:05Şeref İnalöz doktor, Şeref İnalöz diyor ki hocam ya bir eski köşkü bulsak, sonra taşıyıp üniversitede tekrar yapsak nasıl olur falan. Arı Türk de diyor bulun yapalım, taşıyalım diyorlar.
02:20Tabii dönem böyle geçiyor. Sonra acil bir durum daha ortaya çıkıyor. O zaman eski belediye binamız var. Şu anda Ulu Camii'nin kenarında, köşesinde. O bina yıkılıyor, yerine şimdiki yapı yapılırken o binanın taşlarından yapalım diyorlar.
02:37Üniversite teklif ediyor. Maalesef o taşlar heba oluyor. O dönem o bina taşınamıyor, yapılamıyor. Sonra bir gün bu Halit Ölmez binanın sahibi, bu köşkün sahibi randevu alıyor Sedat Arı Türk'ten.
02:52Köşkü size heba edelim, yıkılmasın, yok olmasın diye Sedat Arı Türk'te dönemin mimarlık fakültesi rektörü, dekan yardımcısı Zülküf Güneli'yi çağırıyor. Konuyu ona açıyor, bu işi halledin diyor.
03:09Tabii tescilli bir yapı olduğu için bürokratik işlemleri uzun sürüyor, en sonunda hallediyorlar. Sonra gidiyorlar öğrenciler, mimarlar taşları tek tek numaralandırıp, orijinal yapısına uygun olarak üniversitede kurgulamak istiyorlar.
03:28Ondan sonra üniversite bu alana taşınıyor, ondan sonra taşların numaraları karışıyor. O dönemdeki üniversitedeki mimarlık fakültesi, mimarlar diyor ki biz ne yapalım, ne edelim, işi içinden çıkamıyorlar. En son yine Halit Ölmez iki tane taş ustası buluyor.
03:47Taş ustaları geliyor, duruma bakıyorlar, eski fotoğraflara bakıyorlar, diyorlar ki tamam biz yaparız, biz numara numaradan anlamayız, biz orijinal yapısına uygun yaparız, bize karışmayın diyorlar. Ve o taş ustalarının sayesinde bugün bu bina gerçekten yine estetik güzelliğiyle ortaya çıkmış oluyor.
04:08Tabii bu bina 90'da, 91'de geliyor büyük ihtimalle, tam o net tarihlerini bilmiyorum. O günden bugüne kadar hiç işlev kazanmadı, işlevlik faaliyete geçmedi.
04:21Neden? Aslında bu yöneticilerin böyle tarih kültür para getirmiyor diye büyük ihtimalle ben ona inanıyorum. Ranta ve paraya ve kariyere bulaştıkları için, zamanlarını onunla geçirdikleri için böyle tarih kültür yalnız, mahzun ve kaderine terk ediliyor. Ben onu söyleyeyim.
04:44Yine o Şeref İnalhoz'un kızı şu anda Gaziantep Üniversitesi'nde Profesör Doktor Serap İnalhoz birkaç yıl buraya uğraşıyor ki babasının adına burayı müzeye çevirsin. Eşya topluyor falan filan, üniversiteyle görüşmeler yapıyor falan.
05:02Ama en son 3 yıl önce aslında bir tadilat geçiriyor bu bir yapı. İşten bir değişiklikler falan yapılıyor. Ama yine deprem oluyor, şu oluyor bu oluyor diye bahaneler altına ya da güvenlik sıkıntısından dolayı yine şu anda bina ne yapılacağı, kaderinin ne olacağına dair bir karar verilmiş değil yöneticiler tarafından.
05:28Yani üniversitenin idarecileri tarafından. Dolayısıyla bu yapının en kısa sürede yaşam kazandırılması, yaşam alanı olarak değerlendirilmesi ya da tarihsel özüne uygun bir şekilde müze olarak değerlendirmesi için gerçekten bir an önce adım atılması konusunda yöneticileri duyarlılığa davet ediyorum.
05:52Maalesef bağlarda böyle ihtişamlı ya da çift katlı yapı olarak şu anda yok. Bağlarda 2-3 tane var, küçücük ve tek katlı olarak kalmışlar. Onlara da köşk diyemeyiz yani böyle o zamanki şimdiki kulübe ya da gibi bir yapı tarzında.
06:10Hastanesinin bahçesinde bir tane var, Kuruçeşme'de petrol arkasında var, Kaynartepe'de bir tane var ama harabe, binalar arasında sıkışıp kalmış. Bildiğim kadarıyla araştırdığım 3 tane var, onlara da köşk diyemeyiz tam.
06:24Ama o dönemdeki görkemli köşklere örnek gösterilebilen bir yapı bu. Dolayısıyla bunun önemi büyük. Yani bağlardan kala kala bu tozu kaldı yani. O bağlar hepsi yok edildi, köşkler virane oldu, yıkıldı ama bu bari bunu kazanalım, bu kaderi yalnızlık ve terk edilmişlik olmasın.
06:54Altyazı M.K.

Önerilen