• 4 ay önce

Category

🗞
Haberler
Döküm
00:00200 kilometre boyunca kırılan fay burası.
00:06Öncelikle 17 Ağustos 1999 yılında meydana gelen İzmik ya da Gölcük Depremi adıyla
00:16andığımız depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet dinliyoruz.
00:23Anıları huzurunda saygıyla eğiliyoruz.
00:27Yakınlarını kaybedenlere de tekrar başsağlığı diliyoruz, sabırlar diliyoruz onlara.
00:3517 Ağustos'ta kırılan fay hattı biliyorsunuz Gölcük'ten başlayarak Düzce'ye kadar devam eden şu hat üzerinde
00:44200 kilometre boyunca bir hattı kırdı.
00:47Artık bu fay üzerinde 250 yıl daha enerji birikmesi gerekiyor ki
00:54aynı büyüklükte bir deprem meydana gelsin.
00:58Hat üzerinde bu büyüklükte bir deprem beklemiyoruz.
01:01Ancak ekranda gördüğünüz siyahla gösterilmiş hatlar Türkiye'de yıkıcı depremlere neden olabilecek faylar.
01:10Bu bize neyi gösteriyor?
01:13Burada geçmişte bu çapta büyüklükte depremler meydana geldiyse bunlar kendiliği yeterli enerji biriktirdiğinde tekrar edecekler.
01:23Dolayısıyla bu beyaz yıldızların olduğu yerlerde gelecekte, yakın gelecekte veya daha uzak gelecekte deprem beklemeliyiz.
01:32Bunun yakınlığı ve uzaklığını neye göre tayin edebiliriz?
01:35Ne kadar eskiye gidiyorsa en son deprem tarihi tehlike o kadar yakın demektir.
01:42Biz fayların hareketlerinde hız miktarlarını, yıldız hız miktarlarını uydu verilerinden görüntüleri işleyerek çıkartabiliyoruz.
01:52Bu geçmişteki depremlerden son meydana gelen yıkıcı depremlerden itibaren fay hızını kullanarak bir gerginlik hesabı yaptığımızda karşımıza çıkan tablo bu şekilde olacak.
02:06Mavi koyu mavi ve açık mavi renkler burada enerjinin henüz birikmediğini, deprem üretme enerjisinin henüz tamamlanmadığını,
02:26deyim yerindeyse bunların soğuk faydalı olduğunu söyleyebiliriz.
02:30Sarıdan kırmızıya doğru gittikçe gerginliğin arttığını görüyoruz.
02:36Onlara da yine deyim yerindeyse sıcak faylar diyebiliriz.
02:41Kırmızı renktekiler bizim için en yakın tehdit oluşturan, kırılmaya en yakın faylarımız.
02:48O anlamda baktığımız zaman doğudan başlayarak gidecek olursak Erzurum ve Erzincan tarafında, Bingöl tarafında, Yedisopayı.
02:57O taraftan bu tarafa geldiğimizde batıda Sakarya'nın güneyinde Geyve ve Pamukkavu hattı.
03:06Yine Marmara Denizi'nin içerisindeki faylarımızın var olduğu söylenilen bunun üzerinde tartışmalar biliyorsunuz.
03:15Orada gerginliklerin yüksek olduğunu görüyoruz.
03:18En kattında deniz içerisindeki fayların gergin olduğunu görüyoruz.
03:22Bandırma üzerindeki faylarımızın diğerlerine göre daha gergin olduğunu görüyoruz.
03:28Yine Ege Denizi'nin Ege bölgesinde İzmir çevresinde, Manisa İzmir çevresinde bazı faylarımızda gerginliklerin yüksek olduğunu söylemek mümkün.
03:40Burada da epey bir enerji birikmesi söz konusu.
03:45Şimdi tabii ki biz sürekli ülke olarak depremlerle sınanan bir ülkeyiz.
03:52Bununla ilgili yapmamız gereken şey artık depremlerle birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor.
03:59Ne zaman deprem olacak diye endişelenmektense bununla ilgili tedbirlerimizi almak ve artık depremlerde can kayıpları yaşamamak durumundayız.
04:12Hem yetkililerin alması gereken önlemler var ama öbür taraftan da vatandaşlarımızın da alması gereken önlemler var.
04:23Bu anlamda yasal anlamda 1999 depreminden bu yana tabii ki pek çok sayıda yasal düzenleme çıkartıldı, kentsel dönüşüm yapıldı ama henüz istediğimiz seviyelerde değiliz maalesef.
04:40Baktığımızda özellikle büyük şehirlerimizi dikkate alacak olursak Marmara bölgesinde, Ege bölgesinde hala yapı stoğunun çok eksik ve bir çoğunun da mühendislik hizmeti almadan inşa edilmiş binalar olduğunu görüyoruz.
04:56Bunları hızlı bir şekilde dönüştürmemiz gerekiyor çünkü bu bizim artık 6 Şubat depreminden sonra da ülkenin meydana gelen hasar, kaybettiğimiz canları geri döndürmemiz mümkün değil.
05:12Ama onların yanında ülkemiz üzerinde de büyük bir ekonomik yük getirdi biliyorsunuz. Allah göstermesin Marmara bölgesinde veya İzmir çevresinde bu büyüklükte bir deprem yaşadığımız takdirde çok daha büyük kayıplarımız söz konusu olabilir.
05:31O anlamda çalışmaları biraz daha hızlandırmamız gerekiyor. Biraz daha etkili yöntemler geliştirmemiz gerekiyor kentsel dönüşüm anlamında. Vatandaşın kentsel dönüşümüne ilgisini arttıracak yeni yöntemler bulmamız gerekiyor.
05:48Risk azaltma anlamında baktığınız zaman risk yönetimi anlamında nüfus yoğunluğunu ve ekonomik yoğunluğu belli bir bölgede çok yüksek düzeye çıkartmak her zaman bir ülke için çok büyük risktir.
06:03Onun için bizim 800 bin km2 topraklarımız var. Hem nüfus yoğunluğunu hem de ekonomik yoğunluğumuzu, ağır sanayimizi, endüstriyel tesislerimizi bir bölgede Marmara bölgesinde veya Ege bölgesinde toplamak yerine Türkiye coğrafyasına daha fazla yayarsak o zaman riski azaltmış oluruz.
06:25Çünkü böyle büyük bir deprem meydana geldiğinde etkilenecek tesis sayımız veya etkilenecek insan sayımız çok daha az olacaktır.
06:34O anlamda sadece doğal harfetler bağlamında değil, biyolojik harfetler anlamında da bu bize katkı sağlayacaktır.
06:44Çünkü COVID-19 pandemisinde yaşadığımız gibi çok daha az nüfusun yaşadığı şehirleri kapatıp onun etkilerini sınırlandırmak çok daha kolay olur.
07:04Yani bana göre Marmara'da o kadar yakın bir tehdit söz konusu değil. Şu anda herkes orayı söylüyor ama bunlar daha gergin.
07:34Marmara'da yaşadığımız gibi etkilerini sınırlandırmak çok daha kolay olur.
07:49Marmara'da yaşadığımız gibi etkilerini sınırlandırmak çok daha kolay olur.
08:04Marmara'da yaşadığımız gibi etkilerini sınırlandırmak çok daha kolay olur.
08:34Marmara'da yaşadığımız gibi etkilerini sınırlandırmak çok daha kolay olur.