Emily in Paris: Fransız kültürüne aşk mektubu mu, Amerikan kendini beğenmişlik projesi mi?

  • geçen hafta
#EkranAşkına #EmilyinParis

T24 yazarı Prof. Dr. Ayşe Naz Bulamur ile T24 editörü Hazal Sipahi’nin dizi, film ve belgesel gibi yapımları tartıştığı Ekran Aşkına’nın yeni bölümünde Netflix’in Emily in Paris dizisi mercek altında.

Şikago’da yaşayan genç Emily, çalıştığı pazarlama firmasının Paris şubesine gönderilir. Fransızca bilmediği için ciddiye alınmasa da şirketin yıldızı olur. “Olağanüstü Amerikalı Emily,” sadece ofisin değil Paris’in de gönlünü fetheder. Paris’i değiştiren yüzler listesine seçildiğinde Amerikan kültürünün Paris’teki hakimiyetini görürüz. Nitekim Emily’nin Paris maceralarını sosyal medyada takip eden milyonlar aslında şehri bir Amerikalının gözünden izlemeyi tercih ederler.

Peki ya siz, çalışmak için mi yaşıyorsunuz? Yoksa, yaşamak için mi çalışıyorsunuz?
Transcript
00:00T24 ekranından herkese merhaba. Ben Ayşenaz Bulamur.
00:13Ben Azal Sipahi. Ekran aşkına da bizlere ekrana bağlayan dizi, film, belgesel gibi yapımları inceliyoruz.
00:19Peki Naz Hocam bu hafta mercevimizde hangi yapım var?
00:23Netflix dizisi Emily in Paris'te Fransız ve Amerikalıların nasıl temsil edildiğini tartışalım.
00:28Şikago'da bir pazarlama firmasında çalışır Emily ve iş için Paris'te taşınır.
00:34Önceleri Fransızca bilmediği için küçümsense de sonra da çalıştığı Savoy firmasının yıldızı olur.
00:40Biz aslında Paris'i bir Amerikalı bir kadının gözünden izleriz.
00:44Evet Emily de eski bir dizi diyebiliriz. Yani 4. sezonun 2. kısmı ilerleyen günlerde yayınlanacak.
00:51Geçtiğimiz günlerde de 4. sezonun ilk kısmı yayınlandı.
00:55Emily in Paris'in yaratıcıları dizi için Fransız kültürüne bir aşk mektubu dese de
01:00dizi ilk sezonundan itibaren çok fazla eleştiriye maruz kaldı aslında.
01:05Çok tartışmalı bir dizi oldu. Biz de bunları ele alacağız zaten şimdi.
01:09İlk olarak sizin de söylediğiniz gibi Fransız kültürünün ve Amerikan kültürünün dizide nasıl işlendiğini konuşalım.
01:15Dizideki kültürel stereotipler nasıl hocam?
01:18Öncelikle Emily'nin yaşadığı Şikago'nun lakabı Rüzgarlı Şehir.
01:23Ve biz aslında Şikago rüzgarlarının esni bir Paris'i izliyoruz.
01:28Ve dizinin açılış sahnesinde Emily Michigan gölü kenarında azimle koşuyor.
01:33Ve tam ilerici Amerikanın sembolü.
01:36Kendisiyle yarışan, hızlı koşan, azimli genç kadın Amerika rüyasının adeta bir reklam yüzü.
01:43Ve ilk bölümün aslında bu Şikago'nun ışıl ışıl gökdelenleriyle başlayıp
01:49Fransa'daki bir elektrik kesintisiyle bitmesi de bana çok ironik geldi.
01:54Ve Emily de Amerika'daki konforlu hayatından sonra Paris'te asansörsüz bir binanın 5. katında yaşamaya başlar.
02:03Duş alırken su kesilir, klima yoktur.
02:06500 yıllık tesisatı olan binalarıyla Paris medeniyetten uzak bir şehirdir.
02:13Ve pistir de ayrıca.
02:15Sokaklar sigara kokar.
02:17Ama oysa Sylvie, Emily'nin patronuna göre de asıl iğrenç olan Şikago'nun önüne pizzasıdır.
02:24Ve onun kokusuna dayanamaz.
02:27Bir başka klişe belki de bu Paris'in sürekli bir özgür bir aşkla özdeşleştirilmesi.
02:34Bu şıpsevdi Fransızlar, evli bekar fark etmeksizin herkesi flört ediyor.
02:39Evliler birbirini aldatıyor.
02:42Emily diyor ki herhalde sevgilim evinde harem kurdu.
02:46Acaba çok eşlilik Fransa'da yasal mı?
02:49Fransa'ya özgü bir şey mi?
02:51Diye sorarken aslında Amerikanın da geleneksel ve ahlakçı olduğunu bir yandan vurguluyor.
02:58Hatta Amerikalıların evlenince yüzük takmasıyla övünüyor.
03:03Sanki bütün maceralar sadece Fransa'da yaşanır.
03:07Ve güya Amerika'da aykırı aşk yoktur düşüncesindeyiz.
03:12Fakat dizinin sevdiğim tarafı tırnak içinde ukala Amerikalılarla da dalga geçiyor olması.
03:19Çünkü Emily Fransızca'nın seksist bir dili olduğunu söylese de kendisi Fransızca bilmiyor aslında.
03:26Ve bu Şikago'daki sevgilisi de tam tipik, farklı kültürlere açık olmayan, değişik ülkelerde gezmek istemeyen bir Amerikalı.
03:35Ve Emily Paris'te taşındığı anda Paris'e gelmek yerine sevgilisini bırakıyor.
03:41Onun dışında bir de Madeline var.
03:44Emily'nin Amerikalı patronu.
03:46O da tırnak içinde oldukça görgüsüz temsil edilmiş.
03:49Ve Fransa'da kültürünü bilmediği için şirketin bütün müşterilerini birbirine düşürüyor.
03:55Evet hep bu şey vurgusu da var.
03:57Biz buraya Amerikan perspektifini getirmeye geldik zaten şirkete de falan gibi.
04:02Ama burada nasıl bir uyumsuzluk yaşanıyor, ne kadar uyuyor onu da izliyoruz dizide.
04:09O pislikten bahsettiniz.
04:11Mesela Emily bir erkekle beraber olduktan sonra o erkek Emily'nin kokusu üstünden gitmesin diye duş almıyor.
04:18Yine orada Fransızların pis olduğuna dair bir yorum var.
04:22Ve YouTube'da da Fransız özellikle içerik üreticilerinden çok fazla tepki videosu var Emily'in Paris'e yönelik.
04:31Hani işte buradaki stereotipler ne kadar gerçek, ne kadar değil, ne oluyor, ne bitiyor.
04:37Ya da işte sizi nasıl temsil ediyorsunuz, ne yapıyorsunuz falan diye konuşan eleştiren çok fazla içerik mevcut.
04:44Friendly Space Ninja diye bir YouTube hesabı da bunun Fransız kültürüne bir aşk mektubundan ziyade bir Amerikan kendini beğenmişlik projesi olduğunu söylüyor.
04:55Ve dizide de Emily'ye aslında iyi davranan tek tük Fransız var.
05:00Yani aynı zamanda kaba oldukları, arkadaş canlısı olmadıkları da söyleniyor Fransızların.
05:07Ve bu tek tük iyi davranan kişilerden çoğunluğu da aslında Emily'yi arzulayan erkekler.
05:13Gerçekten bu erkekler de ah Emily gelsin, Amerikalı.
05:16İşte Emily biz ona aşık olalım diye bekliyormuş gibi Fransız erkekleri de.
05:21Bu noktada gelelim dizinin karakterlerine Emily ile başlayalım.
05:24Lily Collins tarafından canlandırılan Emily nasıl bir karakter?
05:28Birazcık giriş yapmışsınız detaylandıralım hocam.
05:30Öncelikle Emily Amerikan iş etiğini çok güzel temsil ediyor.
05:35Bu 18. yüzyılda Benjamin Franklin işte erken kalkan yol alış der.
05:41Ve bu sözleri de çok güzel itselleştirmiş Emily.
05:45Zaten işe iki saat erken gidiyor.
05:48Partide iş konuşulmaz kuralını çiğniyor.
05:51Ve bir arkadaşı ona diyor ki Amerikalılar çalışmak için yaşıyorlar.
05:56Biz ise yaşamak için çalışıyoruz.
05:58Amerikalıların dengesi bozuk.
05:59Onlar mutluluk nedir bilmiyorlar aslında diyor.
06:03Fakat ne kadar onun çalışma azmi eleştirilse de aslında şirketin yıldızı,
06:08müşterilerin favorisi ve en kritik toplantılarda Emily'nin orijinal fikirleri sayesinde başarılı oluyorlar.
06:17Ve arkadaşları da onun daha iyi ve daha yeni fikirlerinden korktuklarını açıkça ifade ediyorlar.
06:26Ve sırf şirketin değil Paris'in de bir favorisi olmuş.
06:30Hatta Paris'te değiştirilen yüzlerden biri olarak seçiliyor.
06:35Bir dergi kapağında olağanüstü Amerikalı Emily yazısını görüyoruz.
06:40Belki de aslında Paris'teki bir Amerikan kültürüne olan bir hayranlık ya da bir hakimiyet de mevcut.
06:47Ve bu karakter bir de ahlak polisliğini de oynuyor.
06:51İşte reklamlarda kadınları metallaştırmayalım mesajını haklı olarak veriyor.
06:56Ama Fransızlara toplumsal cinsiyet eşitliği dersini veren de bir Amerikalı bu durumda.
07:03Evet yani Emily'nin daha çok böyle hani yeni içine girdiği kültüre uyum sağlamak,
07:08entegre olmak hani oralardan güzellikler çıkarmaktan ziyade
07:13kendi Amerikanlığını aslında bu kültüre dayattığını görüyoruz.
07:16Sizin de demin söylediğiniz gibi Fransızca bilmiyor Emily.
07:20Ve hani Emily bir odaya girdiğinde orada hani ikili bir konuşmada olan Fransızlar bile İngilizce konuşmaya başlıyor.
07:29Yani Emily'nin sadece o odada bulunması yetiyor.
07:33Ve hani buna yönelikle çok eleştiri geldikten sonra ikinci sezonda Emily'i Fransızca kursuna giderken görüyoruz.
07:41Burada da işte hani en azından dizi böyle birazcık birazcık her sezon gelen eleştirileri dikkate alıyorunun bir göstergesi gibi yorumlamak mümkün bunu da.
07:52Kendisinin çok sevilebilir bir insan olduğunu düşünüyor ama iyi bir arkadaş değil, iyi bir partner değil.
07:59Hani izleyici de aslında Emily'yi sevsin isteniyor benim hani o portrelinin işe baktığımda ama hani bu çok mümkün olamıyor.
08:08Genelde gerçekten çok korkunç bir karakter diye hep yazılmış, çizilmiş, konuşulmuş.
08:15Mesela ona tek tük iyi davranan Fransızlardan Camille, yakın arkadaşı.
08:20Camille'in 17 yaşındaki erkek kardeşiyle cinsel bir münasebet yaşıyor 20'lerinin sonlarındaki Emily.
08:28Ve aslında hani bu bir şakaymış gibi geçiştiriliyor.
08:31Yine Fransız kültüründe sanki bunlar bir şakayla geçiştirilebilecek bir şeymiş gibi konuşulurken aslında burada bir istismarın olduğunu da gözden kaçırıyor oluyoruz.
08:42Yine Camille'in ona hayatının kapılarını sonuna kadar açan Camille'in 5 yıllık erkek arkadaşı Gabrielle'e de bir şeyler yaşamaktan çekinmiyor Emily.
08:52Yani işte aslında ahlakçı ama nasıl oluyor?
08:56Yani o zaman ayrılardı diyebiliriz ama yine de hani Gabrielle'de tam nesine tutuldunuz o Gabrielle'in onu da anlamıyorum.
09:04O da kötü yani Camille'den yüz bulamayınca Emily'e gidiyor, Emily'den yüz bulamayınca Camille'e gidiyor.
09:09Yani aslında hani bir konuşmuştuk size de hani erkek portrenel işiyle alakalı gerçek bir portrene gibi de düşündük ama bu onun kötü bir erkek olduğunu silmiyor önümüzden.
09:23Ve hani tüm bunları ek olarak ilk sezonda özellikle beyaz olmayan sadece iki karakterimiz var.
09:28Biri Emily'nin çalışma arkadaşı Julien, biri de Koreli-Amerikalı oyuncu Ashley Park'ın canlandırdığı Mindy Chen.
09:35Çinli bir karakteri canlandırıyor tabii bir de Mindy Chen. İlerleyen dakikalarda birazcık daha detaylandıracağız.
09:41Daha sonrasında yine eleştiriler gelince yani Paris çok multikültürel bir yer niye böyle bir temsil yok dendiğinde de.
09:48İkinci sezonda işte Emily'nin sevgilisi Alfie'yi görüyoruz. Farklı karakterler giriyor. Bir de tabii ki bir fecayet daha var.
09:55Ukraynalı bir karakter olarak Petra isimli bir karakter giriyor diziye. Bir bölümünde yer alıyor. Emily'nin kursanı arkadaşı.
10:02Hani ne sorunlu Petra'ya dair? Birincisi Petra Ukrayna değil Rusya ismi yani Rus bir isim.
10:09İkincisi de Petra'nın portrelin işi. Alışverişte bir hırsızlık yapması üzerinden görüyoruz. Petra'yı tanıyoruz.
10:18Ve bu hani özellikle Doğu Avrupalı kadınların zaten bu negatif stereotipleri üzerinden yaşadıkları pek çok şey varken bunu da yeniden üretmiş oluyor.
10:29Bu kadar kötü şeyden sonra birazcık da güzel şeylerden konuşalım istiyorum hocam. Ve soruyorum sizin favori karakteriniz kimdi ve neden?
10:37Şimdi Fransız devrimiyle Amerikalı patronlarından kurtulan Sylvie'yi çok sevdim. Ama en favori karakterim benim Paris aslında cizide.
10:47Çünkü bu sokak müzisyenleri pandemi gösterileriyle sokağın ruhu yansıtılmış. Ve çok kültürlü bir şehir.
10:55İşte Yunanlı, İtalyan, İngiliz, Çinli karakterler var. Fakat tabii ki şefe göre de bu gri Paris'e ışık getiren de Emily bu kadar çok kültürlü bir şehir olsa da.
11:09Ve ben sosyal medyanın da bir karakter olarak kullanılmasını sevdim. Özellikle 3. sezonun bir hikaye ile özetlenmesi de çok akıllıca geldi bana.
11:20Evet. Benim de favori karakterim Sylvie oldu. Yani kişilerden konuşacaksak sizinki gibi.
11:2550'li yaşlarında bir kadının böyle cinselliğini çok güzel özgür bir biçimde yaşaması ve buradan güçlendirici bir yerde duruyor olması benim hoşuma gitti.
11:34Bir de dizideki bir finansal okuryazarlık eksikliği meselesi var. Onu konuşalım istiyorum.
11:42Mesela işte Paris'teyiz ve 3.5 sezondur hiç metroya girmedik, binmedik. İşte buna dair bir ter kokuyordu metro deniyor. Bir kere binmiş Emily kaybolmuş ve kötü bulmuş.
11:54O yüzden bir daha binmemiş bilgisi bize veriliyor sadece. Ama hani hiç metromuz yok.
11:59Ve yani hani Emily'nin Paris'te yaşadığı bir hayatı yaşamak için sizce ne kadar maaş alıyor olması lazım hocam?
12:07Çok herhalde bizim hayal edemeyeceğimiz bir miktar olması lazım.
12:11Şimdi zaten Emily lüks ürün pazarlama şirketinde çalışıyor ve patrona Sylvie diyor ki müşteriler bize standartları yükseltmek için para veriyor, düşürmek için değil diyor.
12:22Yani o yüzden dizide sanki zevk eşittir lüks. Hani bu çerçevede de karakterler tabii ki ter koktuğu söylenen metroya binmek istemez.
12:33Çünkü o firmanın zaten imajını düşürür, standartları düşürür. Biz elit kesimin biraz yaşadığı bir Paris izliyoruz.
12:42Böyle bir rüya görüyoruz ve bu rüyada paha biçilmez ki Sylvie önceleri McDonald'sa bile burun kıvırıyor aslında.
12:50Yani ucuz hamburgerlerin reklamını yapmak istemiyor Paris'te. Böyle bir zengin bir şehir izliyoruz biz de.
12:57Evet yani düşündüğümüzde işte bir lüks bir markanın yöneticisinin maaşının Glaston'a göre 41 ile 75 bin euro arasında yıllık değiştiğini okudum ben de.
13:09Hani Emily en tepeden şey yapalım 75 bin euro işte ayda 6 bin euro kazanıyor.
13:14Influre sırımsı işler yapıyor o yüzden hani biraz da oradan falan ama yine ne yaşadığı ev ne o Chanel çantaların içindekiler ne işte Paris'in taşlı sokaklarında yürüdüğü Louboutinler sanki hani bunlarla karşılanmayacakmış gibi.
13:30Ve evet dizi çok da reklam da alıyor aslında. Tabii bu ürünlerin dizide yer almak için sıraya girdiğini de pek çok markanın biliyoruz.
13:40Ama mesela hani bir yandan da Emily moda hakkında pek de konuşmuyor.
13:45Yani 80'si de mesela Carrie'nin işte o ayakkabılarını karşılamak için nasıl finansal sıkıntılar çektiğini görüyoruz.
13:53Ya da işte Devil Wears Prada'da karakterimizin işte hani dergiye gelen kıyafetlerden güzel giyinmeye başladığını görüyoruz.
14:01Ama hani Emily'de bu değirmenin suyu nereden geliyor bir de yani bu kadar sen eğer kıyafete para harcayan biriysen nasıl kıyafet hakkında bu kadar az konuşuyorsun kısmı var.
14:12Ve ben Emily'nin çok da kötü giyinmeyi düşünüyorum.
14:16Peki sizin dizide problematik bulduğunuz başka şeyler var mıydı Naz Hocam?
14:22Önce kıyafete değinirsek bence dizi zaten bu tırnak içinde zevksiz Amerikalı klişesini desteklemek için Emily'yi özellikle kötü kötü giydiriyor.
14:34Evet Fransız karakterlerimiz güzel giyiniyor değil mi? Yani Sylvie ve Camille bence ilgini giyiniyorlar baya.
14:39Evet yani sanki dizideki mesaj şu hani bir Amerikalı kadın okumuş olabilir, çok iyi para kazanıyor olabilir, çok lüks markaları edinebilir.
14:49Ama gene de şık olamaz.
14:51Mesajı verilmesi için bence Emily özellikle o şekilde giydiriliyor.
14:56Ve patronu Sylvie zaten diyor ki sen diyor zarafetin, lüksün düşmanısın diyor Emily'ye.
15:04Yani bu şekilde bir Amerikalı portresi var.
15:07Yani o yüzden 80'lisideki o New Yorklu havalı karakterler gibi değil.
15:12Ama bir diğer problem de bana göre özgürlükçü Paris'in Çinli bir kadını ateerkil toplumundan kurtarıyor olması.
15:22Mindy'nin babası zengin, ünlü bir iş adamı ve kızı Çin'e yerleşsin diye işte son model araba vermek istiyor, ev almak istiyor.
15:32Ama Mindy Paris'i o kadar çok seviyor ki bütün bunları reddedip Paris'te yaşamaya başlıyor.
15:38Çok fazla şarkı söylüyor sokaklarda.
15:40Ve hep İngilizce ya da Fransızca şarkı söylediğini görüyoruz.
15:44Yanlış hatırlamıyorsam hiç Çince konuştuğunu ya da şarkı söylediğini görmüyoruz.
15:50Yani Çinli kimliğinden sıyrılmış bir kadın aslında sahnede alkışlanıyor.
15:56Ve en büyük destekçisi de Amerikalı Emily.
15:59Yani Batı gene bir kurtarıcı rolünde dizide.
16:02Evet hatta işte Çinli bir karakter olan Mindy Chen aslında Koreli Amerikalı bir oyuncu tarafından oynandığı için de çok eleştiriliyor.
16:10Bunun üzerine Mindy karakterinin bir tarafı da Koreli yapılıyor hatta dizide.
16:16Ama hani Çince bir şarkı duymamamızın sebebi de bu olabilir diye düşünüyorum aslında.
16:22Çinli bir oyuncu da olmaması.
16:24Bir diğer problematik şey Mindy'nin yapımla alakalı bir durum.
16:30Darren Star yapımcısı ve hani dizinin zaten 80'siyle daha çok karşılaştırılmasının sebebi de yine aynı yapımcıyı paylaşmaları oluyor.
16:40Yine Lily Collins dizinin yapımcılarından.
16:42Ve 2021'de dizi en iyi TV dizisi ve TV dizisi en iyi kadının oyuncu dağlarında iki altın küreye aday oluyor.
16:49Bunun üzerine insanlar şaşkın bir hale geliyorlar.
16:54Ve hani ne oldu ne bitti diye bakıldığında aslında burada Hollywood Foreign Press Association'ın 30 üyesinin 2019 yılında Emineyim Paris'in setinde ağırlandığını görüyoruz.
17:05Ve işte kurumun itibarına bu büyük bir darbe vurmuş oluyor.
17:10Çünkü kayırmacılık konuşmaları yapılıyor.
17:13Zaten bu kurumda jüri üyelerini oluşturan kimseler.
17:18Ve aynı yıl benim en sevdiğim dizilerden olan I May Destroy You'nun da aday gösterilmemesi çok dikkat çekici oluyor.
17:30Peki hocam sizce Emineyim Paris neden izlenir?
17:33Ben Emine'nin iş odaklı olmasını sevdim.
17:36Birçok eleştirmen bu Netflix dizisi kimler geldi kimler geçtiği için ah bu da Türkiye'nin Emineyim Paris dizisi demiş ama bence ilgisi yok.
17:45Burada evet kadınların cinsel özgürlüğü var ama odaklarında hep kariyer var aslında.
17:51Bu hayallerinin peşinde koşan azimli kadınlar görmek benim hoşuma gitti.
17:56Evet bence de hani böyle arkada dönsün diye evde ses görüntü olsun diye.
18:01İşte Paris'i yine bir Amerikalı'nın gözünden eğer portrelerin içini izlemek istiyorsak o zaman da izleyebiliriz.
18:07Ve bu demin de söylediğim her sezon eleştirileri biraz birazcık daha dikkate alıyor olması ve her sezonun aslında bir öncekinden daha az problematik olması da aslında umut var ediyor.
18:19Peki neden izlenmez dersiniz?
18:21Böyle sürekli sevgili değiştiren şık karakterleri neredeyse her dizide izlemek mümkün.
18:29Bir de dediğim gibi yani Paris'i biz bir Amerikalı kadın gözünden görüyoruz ve Emily Cooper'ın soyadı da bir uygun hale sokmak aslında hale yola koymak anlamında.
18:40Ve o da hem çalıştığı firmayı onarıyor hem de sevgilisinin kalbini onarıyor.
18:45Hani belki de Chicago Rüzgarları'nın eski bir Paris'i izlemesek de olur.
18:50Evet ben de bu problematik pek çok başlığı neden izlenmez sorusunun cevabı olarak söyleyeceğim.
18:57O zaman izninizle bir sonraki bölümde buluşmak üzere diyelim mi?
19:01Evet bir sonraki Ekran Aşkı'na da tekrar görüşmek üzere.
19:04Görüşürüz.

Önerilen