Category
🗞
HaberlerDöküm
00:00Sevgili Cumhuriyet TV izleyenleri hoş geldiniz yayınımıza. Bildiğiniz üzere uygulanan
00:19ekonomi politikası her geçen gün emekçi kesimleri biraz daha zora itiyor diyebiliriz.
00:24Her geçen gün aslında yeni işçi eylemlerini, işçi grevlerini duyuyoruz. Çünkü kötü
00:28çalışma koşulları, kötü ücretler, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin yeterince
00:32alınmaması işçileri canından bezdirdi. Bunun yanında elbette bu önlemlerin alınmaması
00:37ciddi iş kazalarına da neden oluyor. Ölümlere tabiri caizse katliama sebep oluyor.
00:42Son olarak Sakarya'da gördük bunu. Makarna fabrikasında bir patlama gerçekleşti ve bir işçi
00:47hayatını kaybetti. Orada elbette ilerleyen günlerde neler olacak, patronlar gerekli
00:52cezaları alacak mı olayında takipçisi olacağız ve bugün konuşacağız. Bunun yanında
00:56Türkiye'nin dört bir yanında devam eden işçi eylemlerini Emek Partisi Gaziantep
01:01Milletvekili Sevda Karaca'dan dinleyeceğiz. Hoş geldiniz.
01:04Hoş bulduk. Merhabalar.
01:06Efendim şimdi Sakarya'daki olayla başlamak istiyorum. Oraya ilişkin de elbette haberler,
01:12programlar yaptık ve aslında orada hem patronların mevcutta şüpheliyken, orası
01:19bir suç mahalliyken fabrikaya gitmesi belki bir delil yok edilip edilmeyeceğine ilişkin
01:24tartışmalar oldu. Hem de daha önce de o fabrikada bir yangın çıktığı aynı sebepten
01:28dolayı aynı yerde ve buna dair uyaran personelin patrona dilletemediği için işten
01:33ayrıldığına ilişkin iddialar var. Sizden dinleyelim. Sakarya'daki olaya ilişkin siz
01:38hangi duyumları aldınız ve nasıl yorumlarsınız?
01:42Şimdi Sakarya'daki patlama öncesiyle sonrasıyla Türkiye'de gerçekten açık bir sömürü
01:49terörünün nasıl canlara mal olduğunun bir göstergesi oldu. Maalesef biz hep böyle
01:55can kaybına neden olan ağır çalışma koşullarını böylesi iş cinayetlerinden sonra konuşmak
02:03durumunda kalıyoruz ama tıpkı kadın cinayetlerinde olduğu gibi, tıpkı çocuk istismarı vakalarında
02:09konuştuğumuz gibi bu iş kazası adı verilen ama aslına bakarsanız açık bir sömürü
02:15terörü olan bu türden iş cinayetlerinin sistematik olduğunu konuşmamız lazım.
02:21Nitekim Sakarya'da yaşadığımız bu oba makarna fabrikasındaki süreçte öncesiyle sonrasıyla
02:27bunun ne kadar sistematik olduğunu, işçilerin canının ne kadar kıymetsiz olduğunu bize
02:32bir kere daha gösterdi. Şimdi elbette bu bir süreç ve mesela örneğin makine mühendisleri
02:39Sakarya İl Temsilcisi ön inceleme raporlarıyla birlikte şu açık gerçeği ortaya koydu.
02:46Fabrika içinde değirmen diye tanımlanan alanda bir toz patlaması gerçekleşiyor ve
02:53daha önce buradan pek çok işçinin ortaya koyduğu da bir gerçeklik var. İşçiler bu
03:00toz kaçağının patlamaya neden olacağını defalarca kez idareye bildirdiklerini
03:07uyarıda bulunduklarını, bunun can kaybına neden olacak büyük bir patlamaya neden
03:12olacağını defalarca ilettiklerini ifade ediyorlar ama asla kulak asılmamış bu gerçeğe.
03:18Patlamada o yüzden tam bir can pazarı yaşandı tam da işçilerin söylediği gibi.
03:22Bakın bu ülkede işçiler üç kuruşluk paralara ekmek derdiyle çocuklarının karnını
03:28doyurabilmek için ölümüne koşullarda çalıştırıyorlar diyoruz ya hep. Bile bile
03:34bu koşullara itiliyorlar diyoruz ya hep. İşte Oba Makarna'da işçiler bu ağır
03:40koşullar altında çalıştırılırken aslında çok küçük önlemlerle gerçekten üç kuruş
03:46para harcanacak alınan, para harcanarak alınabilecek iş güvenliği önlemleriyle
03:52bu cinayetlerin önlenebileceğini ortaya koyuyorlar. Ama bu işçilere sürekli olarak
03:58bir canının değersiz olduğunu hissettiren, aslında bakarsanız işçinin onuruyla,
04:04haysiyetliyle birlikte canıyla oynayan bir düzenek kurulmuş durumda. Etrafa pek
04:10çok can ve metal parçaları da savruluyor. Bu nedenle işçi arkadaşların aslında
04:16yardım çığlıklarının da karşılıksız kaldığı bir tabloyla karşı karşıya kalıyoruz.
04:20Dolayısıyla biz bu Oba Makarna'nın işçilerine üç kuruşluk iş güvenliği
04:26önlemini çok gören bu fabrikanın yine işçilerin cebinden, işçilerin ücretlerinden
04:33kesilerek oluşturulan bütçeden teşvik üstüne teşvik aldığı bir gerçekliği de
04:39bu vesileyle konuşmak durumundayız. Yani bu Gaziantep'li bir özgüçlü ailesi,
04:45üretim yapamaz duruma gelen Oba Makarna'yı 2005'de satın almıştı ve AKP'li yıllarda
04:51hızlıca büyümüştü bu fabrika ve hisselerinin %27'sini Bahreynli bir firmaya satıyor
04:59ve Türkiye'nin en büyük, dünyanın ise ikinci büyük üreticisi haline geliyor.
05:04Bu böyle kendiliğinden olmuyor. Yani iyi bir yatırım yaptık, çok akıllıca bir
05:09davranış sergiledikle olmuyor bu büyüme rakamları. Bu büyüme rakamlarının tamamını
05:15hepimizin, bu halkın cebinden çıkan vergilerden, oluşturulan bütçeden bu patronlara aktarılan
05:23teşvikler sağlıyor. Teşvik alıyor ve vergi ödemiyor bu patronlar. Teşvik alıyorlar
05:29ve fabrika içerisinde gerekli iş güvenliği önlemini almıyorlar. Teşvik alıyorlar,
05:35aynı zamanda çeşitli siyasi bağlantılarla ve bu iktidar bir patron iktidarı olduğu
05:43için hiçbir bağlantıya gerek kalmadan da iş yeri içindeki denetimleri askıya
05:48aldırabiliyorlar. İşçilerin şikayetlerinin üstüne yatan işçi sağlığı ve iş güvenliği
05:55uzmanlarının parasını kendileri verdikleri için onları emir kulu haline getirebiliyorlar.
06:01Çalışma Bakanlığının hiçbir denetimi söz konusu olmadığı için de bunlar raporlanamıyor
06:07ve bu iş cinayeti yaşandıktan hemen sonra siz de programın başında ifade ettiniz,
06:12gidip delilleri karartmasının suç sanki işçilerdeymiş gibi göstermesinin de önünü
06:18açan bir düzenek kurulmuş durumda. Biz açık bir biçimde işçinin canını değersizleştiren
06:23bir düzeneyin orta yerinde Oba Makarnayı konuşmak durumunda konuşuyoruz maalesef
06:29ve biz bugün Oba Makarnanın sadece bir örnek olduğunu patlamaya hazır bir bomba
06:34gibi ülkenin 167 sanayi bölgesinde Oba Makarnaya benzeyen yüzlerce fabrika olduğunu bizzat
06:43işçilerden duyuyoruz, bize bunun bilgilerini veriyorlar, denetimlerin nasıl engellediğini
06:48ortaya koyuyorlar ve tek tek oradaki riskleri de işçiler raporluyorlar. İşçilerin bildiği
06:54gerçeği ise Çalışma Bakanlığı tümüyle kulağını kapatmış durumda.
06:59Şimdi Sayın Karaca siz de söz ettiniz aslında, sermayeyi önceleyen bir politika yıllardır
07:04sürdürülüyor, ekonomi krizinde derinleşmesi altında işçileri sendikalaşmaya biraz daha itiyor.
07:10Şimdi birazdan o eylemleri de dinleyeceğiz sizden. İşte Polonez işçilerinde bunu görüyoruz,
07:15Akçanlar tekstilde görüyoruz, yine Fernas Madencilik'te çünkü kötü ücretler, kötü koşullar,
07:20can güvenliği yok, işçiler sendikalaşmak istiyorlar ama karşılarında da her daim kolluğu
07:26görüyorlar. Siz de aslında kolluk kuvvetleriyle bu direnişleri ziyaretlerinin sırasında sıkça
07:31bu konuyu tartışıyorsunuz. Aslında orada hukukun da kime göre, neye göre işlediğine ilişkin
07:36tartışmalar yürütüyorsunuz. Sizden dinleyelim, şu anda Türkiye'nin dört bir yanında da
07:40aslında işçilerin bir biçimde bu kötü koşullara, bu kötü anlayışa direndiğini görüyoruz.
07:46Evet, aslına bakarsanız genel seçimlerin hemen sonrasında iktidar bir orta vadeli
07:52program açıkladı ve bu orta vadeli program, şimşek programı açık bir biçimde özellikle
07:58işçilere şu gerçeği söyledi. Bağıra bağıra söylediler. Dediler ki, dününüzü arayacaksınız.
08:04Çünkü bizim bu programımız ağır bir vergi yükü getirecek, aynı zamanda işçilerin
08:12ücretlerinin düşmesini kendisine dayanak alacak, sömürüyü arttıracak. Bununla beraber
08:19aynı zamanda işçilerden kestiğimiz bütün o ücretleri, iş güvenliği önlemlerini,
08:27işte destekleri biz patronlara aktaracağız, apaçık bir biçimde söylediler. Her ne kadar
08:34bunu işte işçi ücretleri arttıkça enflasyon artıyor. O yüzden biz işçi ücretlerinin
08:39belirli bir düzeyde tutmak durumunda görüyoruz kendimizi. Bu yine halkın esenliği için,
08:45refah için diye açıklasalar da hayatın gerçekleri Şimşek programının, AKP iktidarının,
08:51ekonomi programının açık bir yalan ve talan politikası olduğunu işçilere zaten anlattı.
08:58Bakın geçtiğimiz süre içerisinde biz geçim derdi bu kadar artarken, en temel ihtiyaç
09:04malzemelerinin fiyatları her gün etiket değiştiricisine artarken, çocukların okul
09:10masrafları, eğitim, sağlık masrafları artarken işçilerin ücretlerinin sabit tutulduğunu gördük.
09:16Her sene Temmuz ayında gerçekleştirilen ara zam, asgari ücreti ara zam, bu dönem
09:23orta vadeli program dolayısıyla gerçekleştirilmedi ve Ocak ayının beklenmesi söylendi.
09:28Orta vadeli program yenilendi, daha da kötü bir tablo konuldu önümüze. Şimdi bir bütün
09:35olarak emeğiyle geçinenlere, hücretiyle hayatını sürdürenlere de şu söyleniyor.
09:40Gerçek enflasyon ne olursa olsun, tüketim malzemelerinin fiyatı nereye yükselirse
09:47yükselsin, kiralarınız nereye tırmanırsa tırmansın, bu ülkede elektrik faturaları
09:54nereye varırsa varsın, sizin ısınma ihtiyacınız ne kadar yükselirse yükselsin, biz sizin
10:01hücret artışınızı bizim öngördüğümüz enflasyon oranında arttıracağız dediler
10:07ve enflasyon oranında da açık gerçek bir yalan politikası izlediler.
10:12İşçiler bunu iş yerlerinde bakın aldığı ücretin, ücreti aldığı günün akşamında
10:18tümüyle bitmesi olarak yaşıyor.
10:20Evet.
10:21İşte ülkenin dört bir tarafında kiracı ve ev sahibi kavgaları artık birbirine
10:26kurşun sıkma noktasına gelmiş durumda.
10:28Bir taraftan da buna karşı tek tek mücadele etmenin olanaklı olmadığını gören işçiler
10:34bununla mücadele edebilmek için örgütlenmesi gerektiğini dünden daha fazla oranda
10:39anlamış durumdalar ve sendikalaşma mücadelelerinde olduğu bir dönem var.
10:442024'ün yaz aylarında biz ülkenin dört bir tarafında üç temel noktada işçilerin
10:53bakın birincisi ücretlerinde artış istemeleri.
10:57Çünkü artık ortalama ücreti asgari ücreti varmış durumda.
11:00İkincisi işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması korkunç koşullarda çalıştırılmanın
11:08bir miktarda olsa sağlanması aslında bakarsanız yasanın gerektirdiklerinin
11:14patronlara bir zorunluluk olarak ortaya konulan işçi sağlığı iş güvenliği yasasının
11:19gerekliklerin asgari düzeyde de olsa bir biçimde uygulanmasını talep ediyor işler.
11:24Üçüncü ve en temel noktalardan bir tanesi de bu haklarını garanti altına alabilmek
11:29için işçiler sendikalaşmanın bir zorunluluk olduğunu görüyorlar ve 2024 bir tarafında
11:34sendikalaşma mücadelesi var.
11:36Bunun karşılığında ne cevap alıyorlar?
11:38Bir, ücretlere kesinlikle hayatın gerektiği oranda zam yapmayan patronlar bir de dalga
11:45geçer gibi %3'lerden %5'lerden bahsediyorlar.
11:48Haysiyetiyle oynuyorlar işçilerin.
11:50İki, işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin tek bir önlem bile almıyorlar.
11:56Üstüne bir de cevap olarak üç işçinin yaptığı işi bir işçiye indirebilmek için
12:02işçileri işsizlikle tehdit ediyorlar.
12:04Ülkenin dört bir tarafında bugün patronların bizzat patron örgütleri ağzıyla aman
12:09sakınak istemeyin bak işsizlik kapıda diye işine tehdit ettiğini görüyoruz.
12:13Üçüncü nokta ise bizzat devlet gözetiminde gerçekleştiriliyor.
12:17İşçilerin örgütlenme hakkı anayasal bir hak olan örgütlenme hakkı patronlar ve
12:24devlet iş birliğiyle tümünü ortadan kaldırılmış durumda.
12:28Hali hazırda örgütlü olan iş yerlerinde toplu iş sözleşmelerinin yapılması engelleniyor.
12:35Çok uzun süren davalara konu olan bu yetki meselesiyle patronlar bizzat yargı sopasını
12:41kullanarak işçilere devlet benim yanımda siz hiçbir şey yapamazsınız diyor.
12:46Üçüncü bir nokta ise bu açıdan devlet ve sermaye iş birliğini gösteren bakın
12:52işçilere karşı fabrika içlerinde işlenen bütün suçları işçiler ve sendikaları
12:58apaçık bir biçimde ortaya koymalarına rağmen tek bir işlem yapmayan bir tek
13:03işlem bile yapmayan devlet, bakanlıklar, onların il kurumları, patronlar,
13:10sendikalaşma mücadelesi veren işçileri gazçılıkla, özel mülkü tehdit etmekle,
13:17onların kişisel haklarını sınırlamakla, özel mülkiyet hakkını sınırlamak gibi
13:24Bir de 46 gibi bir silah da var.
13:27Aynen öyle.
13:29Ve işte dördüncü bir noktada devlet ve sermaye iş birliğini gösteren bu
13:34sendikalaşma mücadelesi süreçlerinde aslında bizzat iş kanunu eliyle
13:39patronlara bir hediye olarak sunulmuş olan bu işten atma kodlarında
13:44canların istediği gibi kullanıyorlar.
13:47Bakın canlarının istediği gibi demen bir abartı değil.
13:50Çünkü patronun beyanı esas işçilerin atıldığı noktada.
13:54İşçilerin sendikalaştığı için atıldığının ses kayıtları ortaya çıktığı
13:59pek çok direniş örneğinde bile biz patronların sırtlarını devlete yaslayarak
14:05bunu gerçekleştirdiğini görüyoruz.
14:07İşçiler artık şunun da farkında bu noktayı da ifade etmek istiyorum.
14:11Bakın adeta bir ahtapot gibi bugün patronlar.
14:17Bu patronlar bulundukları üretim havzasında hem bütün ihracat rekorlarını
14:25kırabilecek ölçüde destekler ve teşvikler alıyorlar.
14:30Bizde ekonomik olarak tümüyle sömürüyorlar.
14:33İki işçilerin içi sağlığı ve iş güvenliği koşullarına uygun olmadan
14:38üç kişinin yaptığı işi bir kişi yapmaya zorlayacak bir düzenek kurmuş durumdalar.
14:45Üçüncüsü şehrin bütün mülki amirleriyle yerel yöneticileriyle en aşağıdan en üste kadar
14:53açık ilişkiler kurmuş durumdalar.
14:56Birbirlerini destekliyorlar.
14:58Bir noktada şu bizzat kendileri bugün mecliste yasama faaliyetini yürüten
15:05o yasama faaliyetinin bir parçası olan bu yasaları çıkaran konuma gelen milletvekilleri halindeler.
15:11İşte biz mesela bunu nerede görüyoruz?
15:14Pernas'ta görüyoruz.
15:16Bunun başkaca pek çok örneği var.
15:18Ama ben bu ahtapotun kollarının sadece AKP ile sınırlı olmadığını ifade etmek istiyorum.
15:24Bu bahsettiğimiz patronlar bugün muhalefetin içerisinde de bu ahtapotun kolları olarak düzeneklerini kurmuş durumdalar.
15:31Sadece AKP iktidarının, milletvekillerinin patronu olduğunu düşünmeyelim.
15:35Bugün ana muhalefet partisinin ve kendini muhalefet partisi olarak ifade eden başka bazı partilerin de içinde
15:41aynı zamanda işte bu suçları göz göre göre işleyen ama iş, hak, hukuk, adalet sözlerine geldiğinde
15:48bu cümleleri kurmaktan erinmeyen milletvekilleriyle dolu.
15:52Peki son kertede aslında şunu da konuşmayı çok isterim.
15:55Şimdi dedim ya aslında kollukla sık sık bir karşıya geliş var.
15:58İşçiler jandarmadan, polisten yer yer şiddette görüyorlar sık sık gözaltılar.
16:03Hatta işte sendika avukatları da oluyor gözaltına alınanlar yalnızca işçiler değil.
16:08Dolayısıyla orada aslında böyle bir baskının karşısında devam eden ve sürekli de yükselen bir karşı duruşu görüyoruz.
16:15Bu tabloyu nasıl okumak gerekir?
16:17Şimdi devletin kolluk güçleri adeta yukarıdan verilen talimatlarla patronların özel güvenliği haline dönüştürülmüş durumda.
16:27O kadar çok örnek var ki buna ilişkin sayabileceğimiz.
16:31Şimdi Antep'te de 32 gündür devam eden bir direniş var.
16:35Akçanlar Tekstil işçileri bu vergi düzenine ve yedili çalışma sistemi adı verilen patronun canının istediği zaman işçilerin izin kullanabileceği,
16:45patronun canı istemiyorsa izin falan kullanamayacağı düzeneğe karşı 32 gündür direniyorlar.
16:53Ve işçiler biraz önce konuştuğumuz o patronların emrine serilen yasal düzenlemelerle işte bu bahsi geçen hakları tümüyle ortadan kaldıran kodlarla işten atılmış durumdalar.
17:05İşlerini geri istiyorlar ve taleplerinin de aynı zamanda gereğini yerine getirilmesini istiyorlar.
17:10Akçanlar patronunun Antep'te Antep'in en büyük iki otelinde sahibi olduğu gerçeği var.
17:17Bu otellerde arta kalan yemekleri yedirdiği işçilere bir de bu otellerin önünde eylem yapmayı kendiliğinden yasaklama gücüne sahip olabiliyor Akçanlar patronu.
17:34Biz polisle Akçanlar işçisi karşı karşıya geldiğinde işçilerin onlara şu soruyu sorduğunu görüyoruz.
17:41Diyorlar ki biz artık yemekleri yedirip bizi hastanelik eden, canımızda oynayan, biz bir iş kazası geçirdiğimizde bunun bir iş kazası olduğunu ortaya çıkarmamamız için bizi tehdit eden,
17:54işte iş yerinde bir sağlık sorunu yaşadığımızda bir ambulans bile çağırmayan, mesai bitmeden hastaneye gidemezsiniz diyerek süt işleyen patronun hakkında bu zamana kadar bir sürü yere şikayette bulunduk.
18:07Bir tek şikayetimizin gereğini bile yerine getirmediniz ama siz şimdi aman da patronun otelinin namı düşmesin, aman da efendim şehrimizin namı kötüye gitmesin diye patronun önüne kalkan oluyorsunuz diye soruyorlar.
18:22Aynı şey Polonez fabrikasında da gördük işte. Polonez işçilerinin kaburga kemiklerini kıracak kadar hırslanan, hepimiz izledik değil mi görüntüleri, bizzat emniyet müdürünün kendisine nasıl bir gözü dönmüşlükle işçilere saldırdığını,
18:38sanki kendi mülküne, sanki kendi fabrikasına, sanki kendi evine yönelik bir eylem varmış gibi sahiplenen bir noktada bir hırsla yürüyen bir emniyet müdürü bu gücü bu cüreti nereden alıyor diye soruyoruz ve bu sorunun çok açık bir cevabı var.
18:56İşçiler dün Ankara'nın göbeğinde de bunu ifade ettiler çünkü bu devlet bütün araçlarıyla, yasası, yasaması ve aynı zamanda yargısı ve kolluğuyla patronların düzeneyinin bir çarkı haline gelmiş durumda.
19:15Dün çalışma bakanlığı önünde siz bizi duymadınız, hiçbir şikayetimizi kale almadınız, patronun her söylediğini emir telakki ettiniz, önümüze jandarma polis diktiniz, bizim nasıl koşullarda çalıştığımızı biz belgelememize rağmen tek bir sefer bile gelip de ne oluyor burada diye sormadınız, biz o yüzden sesimizi size daha iyi duyurabilmek için çalışma bakanlığı önüne geldik dedi işçiler.
19:44Ve işçileri çalışma bakanlığının kapısına bile yaklaştırmadı polis, gerekçe sorduk, valilik emri dediler, gösterim valilik yasağını dedik, öyle bir yasağa gerek yok dediler.
19:56Hukuku bile kendilerine uyduran patronlar, kolluk güçleri aracılığıyla bu düzeneyi sağlıyorlar. Bakın Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bir üyesi Ferhat Nasiroğlu, Fernas Madencilik'te açıkça suç işliyor.
20:15Bu suç belgelerle sabit ortaya konmuş durumda, AKP'li milletvekilinin o parlamentoda suç işlediğini söylemek isteyen Fernas işçileri meclise dün sekiz buçuk saat boyunca yaklaştırılmadı.
20:33Neden sorusunu sorduk biz? Ben sizin aracılığınızla buradan açıklamak istiyorum bunu. Bize dediler ki, meclisin başkanlığı meclisin etrafında, yüz metre etrafında herhangi birinin eylem ve etkinlik yapmasının yasaklanması talebiyle başvuru yaptı.
20:53Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin başkanının görevi meclisin itibarını korumaksa eğer, bunu her zaman söylüyor Numan Kurtuluş biliyorsunuz, acaba o itibarı hakkını arayan işçinin önüne taburlarca polis koyarak mı koruyacak?
21:11İşçilerin derdi olan ve bu derdi mecliste dile getirmek isteyen işçilerin karşısında tabur tabur asker dizerek mi koruyacak acaba? Ne demek insanların parlamentonun yüz metre etrafına bile yaklaşamaması?
21:27O meclisin de aynı zamanda Nasıroğlu gillerin meclisi olduğunu bir kere de meclis başkanı diliyle eviyle ilan edilmesi demek oluyor. Bu çok açık bir gerçeklik ve her seferinde işçiler eylem yaparken, seslerini duyurmaya çalışırken bütün kolluk güçleri, mülki amirler işçilere yasaları hatırlatıyorlar.
21:49Diyorlar ki, 2019-11 sayılı gösteri ve yürüyüş kanunu var, şöyle bir kanun var, böyle bir kanun var. İşçiler artık ezberlemiş durumda bu kanunları. Neden biliyor musunuz? Çünkü o kanunların işçiler kadar patronlar için de geçerli olduğunu söylemek istiyorlar madde madde.
22:06İşçileri adeta bir hukukçu haline getirmiş durumda bu devlet. Ama işçiler için geçerli olan yasaların hiçbiri patronlar için geçerli olmadığını son 8 aydır biz işçinin kaburgasını kırarak, onu yere yatırıp kafasını ezerek, ona burada eylem yapamazsın çünkü patronunuz istemiyor, patronunuzun gururu kırılıyormuş, patronunuzun kalbi kırılıyormuş diye cümlelerle söyleyen polisler eliyle söylüyoruz.
22:32Ama mesele sadece polisler değil, onlara bu emri veren mülki amirler, o mülki amirlerin bizzat artık bağlı bulunduğu AKP teşkilatı ve saray iktidarını takenlisi.
22:44Evet. Sayın Karaca çok teşekkür ediyorum değerlendirmeleriniz için.
22:49Ben çok teşekkür ediyorum. Son bir not aktarmak isterim.
22:52Fernas işçileri meclise dün yaklaştırılmadılar, Fernas malencilik işçileri seslerini mecliste duyuramadıkları için bizzat Fernas Holding'in önünde bugün seslerini duyurmak için sabah saatlerinde oradalardı ve oradan yakapaça gözaltına alındılar.
23:09Bu nasıl büyük bir güç ve kudret ki Holding'in önünde seslerini duyurmak isteyen işçilere mülkiyet dokunulmazlığı gerekçe gösterilerek yakapaça gözaltına alınıyor.
23:2323 işçi arkadaşımız şu an gözaltında, işçilerden biri direğe tırmandığı için ona ayrı bir muamele gösterilmiş durumda ve o şu an başka bir karakolda sorgulanıyor.
23:36Biz de çok yakından takip ediyoruz maden işçilerinin Ankara'daki direnişini ve bu mücadelenin başka mücadelelere güç verebilmesi için de her zaman işçilerin yanında olduğumuzu söylemek istiyorum.
23:46Aslına bakarsanız Sayın Karaca ben de son bir notla sizi uğurlamış olayım. Ne kadar büyük bir güç dediniz ya aslında ne kadar büyük de bir korkudan söz edebiliriz.
23:558 tane işçinin sadece hakkını araması bile patronları bu kadar ürkütüyor. İlerleyen günlerde bu sayılar arttığında, baskı arttığında patronlar nasıl dayanacaklar, neler yapacaklar göreceğiz. Sizlerle de konuşacağız. Teşekkür ediyorum.
24:08Ben çok teşekkür ediyorum. İyi yayınlar.
24:10Hoşçakalın.
24:12Sevgili Cumhuriyet TV izleyenleri, Emek Partisi Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca bizimleydi.
24:18Sayın Karaca'nın da ifade ettiği gibi iktidarın genel seçimlerin ardından açıkladığı orta vadeli program kapsamında emek kesimi her geçen gün giderek ezildi.
24:27Vergi yükleri arttı, ücretlere zam gelmedi, işçilerin yaşam koşulları zaten kötüydü daha da kötüleşti.
24:34Buna tabii ki işçiler de hayır diyerek yanıt verdiler.
24:37Türkiye'nin dört bir yanı da aylardır grevleri, eylemleri görüyoruz.
24:40İşçiler patronlardan haklarını istiyorlar, hak ettikleri ücretleri istiyorlar ve iş sağlığı, güvenliği, önlemlerinin alınmasını istiyorlar.
24:48Tabii kolluğun da ciddi biçimde müdahalesiyle karşılaşıyorlar.
24:52Sayın Karaca'nın aktardığı iktidarın sermaye kesimine yakın durduğu, kolluğun da polisleri koruduğu, hatta hukukun bile patronların lehinde işlediği.
25:01Ancak görülen o ki işçilerin de öfkesi ve yükselttikleri ses giderek büyüyor.
25:07İlerleyen günlerde neler olacak sizler için aktarmayı sürdüreceğiz.
25:10Şimdilik noktalayalım, hoşçakalın.