• 3 ay önce
Kalp kırıklığı deyince, üçüncü sınıf derginin quzi gibi duruyor ancak ayrımcı söylemden bahsediyoruz. Bu ayrımcılığa tolerans göstereceğimiz yerler var mı? Yoksa bu durumdan haz mı duyuyoruz?
Güvenli alanda alınan her türlü ön yargılı tutum, herkes için yorucu olabilir.
Öfkelenmeyi bir kenara bırakıp ‘birileri beni anlayabilir’ demek lazım Ben de her şeye rağmen birilerini anlamaya çalışıyorum.
Birine derdini anlatmak iyi gelebilir. Ama bunu hangi motivasyonla yapıyoruz? Sağ duyu bu nedenle önemli. Ortamı domine ederek mağduriyetten haz mı alıyoruz, iyileşmeye mi çalışıyoruz?
Canımızı yakan kişiyi affedebiliyor muyuz?
Döküm
00:00Yani senin minnoş kalbinin kırılmasının kimsenin ilgilendiğini düşünmüyorum, ilgileneceğini de düşünmüyorum.
00:06Bu durumun daha kamusal görünmesi gerekiyor.
00:15Merhaba sevgili izleyenler, kısa dalga ekranlarında bundan sonra altı bölümlük bir seriye başlıyoruz.
00:22İlişkileri konuşacağız.
00:23İnsanın kurduğu her türlü ilişki bizim yayınımızın konusu olacak.
00:29İlk yayınımızda kırılganlıklar, eşitlik, mağduriyet, fail mağduriyet ilişkisini konuşacağız.
00:35Konuğum Ozan Ünlükoç, kuratör ve çok yakında bir sergisi olacak ve bu sergide tüm bu bahsettiğimiz konuları konuşacağız.
00:45Ve bizim yayınımızın da ana gündemi kırılganlıklarımız olacak.
00:49Hoş geldin Ozan.
00:51Hoş buldum, teşekkür ederim.
00:52Hemen ben serginle başlayalım, konu konuyu açacaktır diye düşünüyorum.
00:56Serginin ismi ortada, yirmi dört Ekim'de İMÇ'de olacak.
01:00Evet.
01:01Bize konuyu biraz açar mısın?
01:04Tabii.
01:05Sergi ortada, İmalatanin İMÇ'deki yerinde olacak yirmi dört Ekim'de.
01:11Umut Azat Akgel'in solo sergisi.
01:14Sergi üzerine bir yıldır çalışıyoruz Umut'la.
01:19Ve Paolo Freire'nin Ezilenlerin Pedagojisi ekseninde dönen bir sergi.
01:26İlişkilerdeki iktidar döngüserliğini oyun temasıyla aslında işliyor bir yandan da.
01:33Burada kırılganlıklarımız, mağduriyetlerimiz, kimliklerimizin aslında bazen bizim gördüğümüz iktidarın başkalarına nasıl yüklendiği.
01:46Ve bu iktidarı bizim nasıl sahiplendiğimiz üzerine bir soru soruyor temel olarak.
01:52Paolo Freire'nin Ezilenlerin Pedagojisi metni çok eski bir metin.
01:57Hem de çok sevdiğim bir metindir.
01:59Orada temel olarak ilk soru aslında ezilen biri, bir grup, bir sosyallik neyse bir ezme ihtimali olduğunda kendi iktidarını rol model alır mı diye soruyor.
02:12Ve olası bir durumda biz eşitlik mi istiyoruz yoksa bu kimliklerin ya da ezilme durumunun bize verdiği ayrıcalıklarla biz mutlu muyuz diye soruyor.
02:25Bunlar bu sorular ekseninde bu sergiyi aslında inşa ettik.
02:30Özetle bu şekilde.
02:32Yanıtı var mı sorulara peki?
02:34Bu sorulara yanıt bulmaktan ziyade aslında bir araç bulmak yani sağduyuyu keşfetmek belki de önemli olabilir.
02:46Çünkü hepimiz potansiyel failler olduğumuzu fark ettiğimizde belki daha sağduyulu davranabiliriz.
02:53Nasıl yani hepimiz potansiyel potansiyel failleriz?
02:57Mesela ben de bir fail miyim?
02:59Neyi kastediyorsun burada Ozan?
03:01Sen de bir failsin.
03:04Hepimiz yanlış yapmaya müsaitiz.
03:06Hepimiz birilerini kırmaya müsaitiz.
03:08Bütün bunlar böyleyken birbirimize yaklaşımlarımızın daha toleranslı olma ihtimali var mı diye aslında ya da olsa keşke diye bir soru aslında.
03:20Çünkü sergi ilk başladığımızda Umut'un yaşadığı bazı olaylar, sosyal olaylar vardı.
03:30İşte Umut'un kırıldığı, çok hayata küstüğü bir zamanda bu sergiye başladık.
03:36Ben de ona şöyle demiştim.
03:38Yani senin minnoş kalbinin kırılmasının kimsenin ilgilendiğini düşünmüyorum, ilgileneceğini de düşünmüyorum.
03:44Bu durumun daha kamusal görünmesi gerekiyor.
03:46Ayrıca senin kalbin kırıldıysa senin kırdığın kalplerden de bahsedebiliriz belki.
03:52Şimdi fail deyince aklımıza tabii çok büyük büyük olaylar geliyor.
03:56Mesela sen bana dedin ya işte sen de bir fail olabilirsin diye.
04:00Şimdi ben tabii birdenbire nasıl adam mı öldüreceğim?
04:04Ya da işte hani tacizci mi olacağım falan gibi böyle çok büyük kavramlar kafama geldi.
04:11Ama kastın birinin kalbini kırmak kadar böyle basit demeyelim ama canını sıkmak bile beni fail durumuna iten bir şey herhalde anladığım.
04:21Kalp kırıklıkları ve ilişki gibi böyle şeyler söyleyince işte bir böyle üçüncü sınıf bir derginin işte crazy falan gibi görünüyor.
04:30Öyle duyuluyor galiba ama aslında bir ayrımcı söylem, bir nefret söylemi olabilir, ırkçılık olabilir.
04:42Ki bunu yapıyoruz zaman zaman.
04:44Birine diyoruz ki ne kadar kilo almışsın, gittikçe şişmanlamışsın diyoruz.
04:49Burada bile fail oluyorum aslında bir anlamıyla.
04:52Evet bunları öğrenmek öğrenmek dışında bunları yaptığımız ya da bunları nasıl evrileceğine dair...
05:00...ya da bunlardan nasıl dersler çıkaracağımıza dair bir aslında öğrenme sürecinde bazılarımız.
05:07Bazılarımız da bunun üzerinde bir tahkümü kuruyor, sormak gerekiyor.
05:12Evet korkunç bir şey.
05:14Bu küçük laflar çok kırıcı olabilir, korkunç olabilir.
05:18Asla affedilemez olabilir.
05:20Ama buradaki sağduyu dememin sebebi aslında burada tolerans geliştirebileceğimiz yerler var mı?
05:29Biz birini bu haklı olduğumuz durumdan duyduğumuz hazla mı cezalandırıyoruz?
05:35Bu haz kendi içinde bir iktidar sosu barındırıyor mu?
05:39Nasıl örnekler üzerinden açabilir miyiz?
05:41Yani nasıl bir haz duyma bu Ozan?
05:44Ben bu kaygan zeminde bir sürü şey bulabilirim.
05:50Kimliğim doğrultusunda yapılan her türlü yanlışın altını çizebilirim.
05:55Bazen de görmezden gelirim.
05:57Yani.
05:58Bunu düşünmüş olamayabilir.
06:01Homofobik bir şey söylemiş olduğunuza dair bir kaş kalkması, bir iman sezebilirim.
06:07Bunu buna yönebilirim.
06:09Ben şu anda burada bir konuğum.
06:11Acaba beni egzotik bir meyve gibi mi servis ediyorsunuz?
06:15Yoksa gerçekten candan bu sergiyi merak ettiğiniz için mi konuşuyorsunuz?
06:20Buna dair çok kılıklık gelen sorular sorabilirim ve buradan inanılmaz şeyler çıkartabilirim.
06:26Hayatın içerisinde çok var bunlar.
06:28Sürekli bir şeyin olumsuz yönünü kurcalayan ve karşımızda insanın işte bana şöyle yaptı, böyle yaptı falan diye sürekli...
06:37...kafa yorduğumuz günlük yaşamımızda işlerle karşılaşıyoruz.
06:42Mesela işte kuir karakterlerin işte bugün çok fazla her yerde yer alıyor olması inanılmaz harika bir şey.
06:51Ama bugün yeni bir kavramdan bahsedebilirim.
06:54Pandalamak diye.
06:56Pandalamak, birini çok sevimli bulmak ve o sevimliliğiyle aslında onu egzotize etmek ve ayrımcılaştırmak.
07:04Ayrımcı bir tutum sergiliyor olmak.
07:06İyi niyetli görünebilir, çok sevimli görünebilir ama buna pandalamak diyoruz.
07:11Bu benzer bir şekilde aslında büyük bir ayrımcılık ve iyi niyet göstergesi gibi görünse de aslında çok tehlikeli bir şey.
07:18Oriyantalizmi hatırlattı bana birden.
07:20Değil mi? Çünkü birbiriyle çok konuşuyor aslında.
07:23Egzotik meyve dememin sebebi de bu.
07:25Ben nasıl sergilendiğimi bilmiyorum ki.
07:27Bazen de bunun böyle olmama ihtimalini düşünmek güzeldir.
07:31Bazen birinin tavrı öyledir ve aslında öyle demek istemiyordur belki de.
07:36Biraz buna marj bırakarak değerlendirmek ve biraz yargıyı sona bırakmak belki iyi olabilir.
07:42Aslında çok fazla mesela queer meselesi üzerinden yürüyoruz diye buradan örnek veriyorum.
07:49Ama ezilen ve toplum tarafından sürekli baskı gören ezilen insanlar da bir ortama girdiğinde sürekli yargılanacağını düşündüğü için böyle tepkiler vermesi bana bazen doğal geliyor.
08:05Ama bununla yaşamak sanıyorum zor.
08:08Burada güvenli alan meselesi önemli.
08:12Tabii ki güvensiz alanlarda çok gardımız yüksek davranabiliyoruz ama güvenli alanlarda benzer bir tutum bazen çok herkes için yorucu olabiliyor.
08:23Böyle devam etmek de zor.
08:26Burada işte eşitlenmeyi aramak arzusu bence önemli.
08:32Bazen fırsat eşitliğinin olmadığı bir düzlemde karşı tarafın o kadar da bu imkanlardan yararlanmıyor olduğunu aynı toolları sizin kadar kolay kullanamıyor olduğunu görüyor olmak gerekebilir belki.
08:50Bazen eğitimde eşit olmadığımız yerlerde aslında birine bunu uzun uzadıya anlatabilecek gücü bulmak gerekiyor sanki.
09:00Eğer eşitlenmek istiyorsak çünkü fırsat eşitliğinin olmadığı bir düzlemde aman canım internet var açıp açıp okuyuversin diyemiyoruz bazen.
09:09Evet eşitlenmek kavramı da herhalde serginin de konusu ama hepimizin hayatta bir eşitlik beklentisi söz konusu.
09:19Ama sen bunu aynı zamanda sen mağdur da olabilirsin ve iktidar da olabilirsin gibi bir kavramla sunuyorsunuz.
09:30Yani eşitlenmek herkesin arzusu mu bence bu önemli bir soru.
09:34Bence herkesin arzusu değil.
09:36Yıllardır aynı yapılan hata üzerinden bir grup insan aynı şeyi tekrar tekrar anlatıyor bize.
09:44İşte şu zaman şöyle bir şey yapmıştınız, bu zaman böyle bir şey olmuştuk.
09:48Bugün başka bir gün veya eşitlenmiş olmalıyız artık hani bu kadar eziyet karşılıklı çekmiş olmalıyız galiba.
09:56Burada eşitlenmek herkes istiyor mu bilmiyorum.
09:59Geçmişin intikamını başkalarından aldığımız çok zaman var.
10:02Benim de var.
10:03Benim de öfkem var.
10:04Bana yapılan arkadaşlarıma yapılan şeye çok öfkem var tabii ki.
10:09Ama öfkelenmeyi bir kenara bırakıp birileri beni anlayabilir artık demek gerekiyormuş gibi.
10:18Başka türlü sürekli parçalara bölüneceğiz ve o bölünen parçalar birbirlerini hiç yala kurmayacaklarmış gibi.
10:25Herkese dikkat edecekmiş gibi geliyor bana.
10:27Birileri beni anlayabilir.
10:29Bu kavram herhalde bizim hayatımızda kendimizi daha iyi hissedebileceğimizin bir yöntemi galiba.
10:37Birileri beni anlayabilir cümlesi.
10:39İnsanı rahatlatan da bir duygu, bir cümle.
10:42Ben de birilerini anlayabilmeye çalışıyorum çünkü her şeye rağmen.
10:46Her şeye rağmen büyük harflerle yazılıyor.
10:50Evet.
10:51Şimdi kırılganlıklarımız denildiğinde benim aklıma gelen şey bu kırılganlıkları tamir etme duygusu.
11:02Çünkü yola devam etmek gerekiyor bu hayatta ve o kırılganlıklarla yaşayamıyoruz.
11:09Gündemimize sürekli gelen bir kırıldım duygusuyla başa çıkabilmek ve hayata devam etmek zor.
11:17Sen bu meseleye nasıl bakıyorsun?
11:21Yani burada onu iyileştirmek için ne yapmak lazım?
11:26Sergi buna bize bir şey söylüyor mu?
11:29Kimsenin kurtarıcısı değiliz bence.
11:32Hepimizin kırılganlıkları var.
11:35Hepimizin büyük travmaları var.
11:37Ama bunları herkesten çıkaramayacağımızı biliyor olmamız lazım sanki.
11:43Benim çocukken yaşadığım korkunç olayın meselesi, muhatabı sen olmamalısın sanki.
11:49Kırılganlık derken bundan bahsediyorum.
11:52Bazen kucağımıza o kadar ağır bir bomba bırakılır ki, o kadar trajik bir şey birdenbire anlatılır.
11:59Kucağımıza bırakılır ki yani aslında sergide Umut'un yapmaya çalıştığı ve genelde camla, cam metaforuyla...
12:07...çok fazla camın kırılması, camın kırılması, camın Umut'un üzerine kırılması gibi şeyler var.
12:12Bunlar biraz aslında buradan besleniyor.
12:15İşte birdenbire çok trajik böyle ölüm, tecavüz ve korkunç bir hikaye anlatılıyor benim kucağıma.
12:24Ve ben o anda onu dinleyebilecek durumda olmayabilirim.
12:28Benim başka bir şeyim tetikliyor olabilir.
12:30Ben birine bir şey anlatırken ki bu kadar korkunç hikayelerin, haberlerin olduğu bir Türkiye'de...
12:36...bunu birine anlatırken bir icazet alma ihtiyacı hissediyorum.
12:41Ya biraz seni tetikleyebilecek bir şey anlatabilirim.
12:44Seni rahatsız edebilecek bir şey anlatabilirim.
12:46Bazen de öyle bir şey anlatıyor ki ben bunu yaşadım ve herkes hizaya girsin.
12:51Şimdi bir dakika bu biraz benim üzerimde kurulan bir iktidar oluyor şu anda.
12:55Yani kırılganlıklarımızın iktidara dönüştüğü mesele burası zaten.
13:00Ben anlattığım şeyin vehametini biliyorum ve bunu birine anlatırken bu kadar kolay ve rahat davranmamalıyım.
13:09Bunu da biliyorum.
13:10Çünkü hepimiz korkunç şeyler yaşamışızdır elbette.
13:13Ama birbirimize bunları anlatacak alanlar her zaman bulmayalım lütfen.
13:17Çünkü zaten her gün kötü bir şeye uyanıyoruz zaten.
13:20Evet, o zaman peki karşılıklı diyaloglarda ve insan ilişkilerinde...
13:27...her türlü ilişkide bir sağduyu kavramı geliyor, önümüze konuluyor.
13:33Sağduyulu olmamız gerekiyor gibi bir çağrışım hissettim.
13:37Burada da yani şöyle de anlaşılmasın tabii ki yani birbirimize iyi geliriz.
13:41Birbirimizin yaralarını sarmamız gereken anlar olabilir.
13:44Ama bunu hangi motivasyonla yaptığımız, o yüzden sağduyu dedim.
13:48Yani benim kucağıma bırakılan ağır bir yük var.
13:51Ben bunda ne yapacağımı bazen bilemiyorum.
13:53Yani birdenbire bana korkunç bir hikaye anlatılıyor.
13:57Ve benim de dikkatli olmam gerekiyor bununla ilgili.
14:01Bu dikkatli olmam gerektiği duruma dair ben nasıl...
14:06...sakin bir şey, nasıl iyi bir diyalog kurabilirim?
14:10Buraların iyi yolunu aramaya çalışıyorum.
14:13Hepimizin bir sürü şeyi var.
14:15O yüzden sağduyu dedim.
14:16Buradan bu iktidar bize hazmı veriyor.
14:18O anda bütün sohbeti domineme etmek istiyorum.
14:21Bazen olur hani karşılıklı içeceğiz, işte birileriyle buluşuruz arkadaş ortamında.
14:26Biri çok büyük bir hikaye anlatır.
14:29Çok trajik bir hikaye anlatır.
14:31Çok yaşıyoruz aslında bunu.
14:33Neden bunu şu anda anlattın?
14:35Yani biz şu anda bunu neden duyuyoruz?
14:38Bu anlatılan hikaye, kendi güvende hissettiği için mi anlatıldı gerçekten?
14:43Ya da bir mağduriyet.
14:45Belki de öyledir.
14:46Güvende hissediyordur.
14:47Ve onu kucaklamamız gerekiyordur ki böyle anlar çok yaşadım ben.
14:50Hani o anda kucaklamamız gerekiyordur ve o anda ona iyi geliriz gerçekten.
14:54Bazen de öyle olmaz.
14:56Kan donar bazen.
14:58Evet.
14:59Buradaki, buradaki bir böyle yüksek okuma yapıyormuşum gibi görünebilir ama...
15:05...burada benim kucağıma bırakılan şey bazen benim hareket alanımı çok engelliyor.
15:09Eğer bunu aşacaksak...
15:13...biz LGBT aktivistler buna öğrenilmiş güçlülük derdik, gullüm derdik bir zamanlar.
15:20Kulakları çınlasın.
15:22Belgin Anne şöyle demişti.
15:24Bu sonra da çok kullanıldı her yerde.
15:27Biz yıllar evvel bir Seksenler Lubunyu olmak diye bir siyah pembe üçgen derneği olarak...
15:33...bir sözü tarih projesi yapmıştık.
15:35Belgin Anne orada şöyle anlatmıştı.
15:37Biz gullümü işkence odalarında öğrendik.
15:39Orada bir kahkaha atarak bir araya gelmekten bahsediyor.
15:45Belki de, belki de böyle bir şeydir yani.
15:48Belki de yaralarımızı sarmak böyle olmalıdır.
15:51Birilerinin hizaya gelmesi değil de...
15:53...belki de yaralarımıza kahkaha atmaktır.
15:55Belki de çözüm.
15:56Bunu sergiden bağımsız ben böyle yaptığım için söylüyorum.
16:00Hani hem de konu konuyu açsın diye de bir yandan da.
16:05Belki de böyle yapmamız gerekiyordur ve hizaya gelmememiz gerekiyordu.
16:08Sonuçta psikolog değiliz yani ikimiz de.
16:11Bir meseleyi konuşuyoruz, hayat tecrübelerimizle konuşuyoruz ama...
16:15...çok karşılaştığımız hikayeler bunlar.
16:18Anlattıkların o yüzden kıymetli geldi Ozan bana.
16:21Bir ortamda oturduğumuzda biri bir şeyi anlatma duygusu gerçekten hissediyor olabilir ama...
16:30...sürekli olarak bir mağdur psikolojisi yayarak ortamda aslında...
16:36...o ortamın iktidarı da olabilir.
16:38Hepsi birbirine böyle tam beyin yoran psikolojik şeyler bunlar belki ama...
16:44...oluyor sanki.
16:46Bu hazır...
16:48...bundan bahsetmişken şöyle de bir hikaye anlatayım.
16:54Yakın zamanda kaybettiğimiz çok da önemli bir aktivist Ganimet.
16:59Ganimet yıllar evvel bir...
17:02...feminist forumda işte konuşuluyor, taciz konuşuluyor ve işte ağır bir oturum.
17:07Ganimet'e söz geldi.
17:10O zamanlar daha fazla böyle etkinliklerin rahatça yapılabildiği bir zamandan bahsediyorum.
17:15Ganimet şöyle dedi, cümleye şöyle başlamıştı.
17:20Ben her hafta tecavüze uğruyorum.
17:23Beş kere falan.
17:26Ve üzülüyorum başta.
17:29Sonra arkadaşlarıma söylüyorum.
17:32Arkadaşlarım diyor ki büyük müydü diyor.
17:35Sonra gülüyoruz biz.
17:37Ve geçiyor.
17:39Siz şimdi anlattınız işte o kadar tecavüz işte sonrasındaki travma vesaire.
17:44Ben bir trans kadın olarak...
17:47...seks işçiliği yapıyorum ve bunu çok maruz kalıyorum.
17:50Ben bunun hangi biri için yardım alabilirim ki?
17:53Söylediğiniz bana değmiyor demek istiyor aslında.
17:56Şimdi anlattığım şey biraz sert olabilir.
17:59Belki de kesersiniz bilmiyorum.
18:02Burada söylemeye çalıştığım şey bu.
18:04Öğrenilmiş güçlülük dediğim ve gullüm dediğim şey bu.
18:08Bazen bazı hikayeler bazı insanlara değmez.
18:11Bazen bazı hikayelerde bazı insanlar o kadar hizada da durmaz.
18:15Ganimet o gün o etkinlikte çok anlamsız gelen ve çok ona sıkıcı gelen...
18:20...ve onun hayatına hiç değmeyen bir şeye böyle cevap verme ihtiyacı hissetmişti.
18:24Bu benim yorumum tabii ki.
18:27Çok değdiğim, çok da...
18:30...inanılmaz vakit geçirdiğim biri olmasa da çok fazla bir arada iş yaptığım biri.
18:36Şimdi aslında demek istediğim tam olarak biraz böyle.
18:40Bu çok ikilicikte görünse de çok başka yerlerinden çekilip başka yerlere çekilecek...
18:46...ve çok benim hiç politik olarak aynı yerde olmayacağımı düşündüğüm yerlere çekilebilecek cümleler olsa da...
18:52...buradaki marjlar kıymetli.
18:54Bu yüzden özellikle sağduyu deme ihtiyacı hissediyorum.
18:57Evet.
18:58Bir de affetmek üzerine konuşmak isterim.
19:03Kırıldığımız, kırıldığımız, kalbimizi, canımızı yakan bir insanı affedebilir miyiz?
19:12Affetmek nedir?
19:15Ben affediyor muyum diye düşündüm.
19:21Affetmiyorsun herhalde sen.
19:24Ajda Pekkan'ın şarkısı var.
19:28Affetmem Asla Seni diye.
19:30Yakut Yüklü Dal Olsan Affetmem Asla Seni.
19:32Ben de affetmem galiba.
19:34Ama affetmeye çalışıyorum tabii ki.
19:38Çünkü öbür türlüsü çok ağır.
19:41Evet.
19:42Sırtımda kocaman bir yük.
19:44Yani birini affetmediğini kendine hatırlatmak da bence zor bir şey.
19:50Çünkü sürekli olarak o ateşi körükleme ihtiyacı hissediyoruz ve o ateş sürekli körüklenemez.
19:55Bu kadar fazla şey hatırlayamam ben.
19:57Bu kadar kötü hikaye hatırlayamam.
19:59Evet.
20:00Ozan kırgınlıklarımız, kırılganlıklarımız, affetme konusu, eşitlik duygusu, mağduriyet çok geniş kavramlar.
20:11Kısa süre içerisinde bunları konuştuk.
20:13Ben çok teşekkür ederim yayına katıldığın için.
20:16Ben teşekkür ederim.
20:17Son bir şey söyleyelim.
20:19Belki kırılganlıklarımızla başa çıkabilmek için, belki kendimizle yüzleşebilmek için...
20:25...ya da insanlarla temas halinde olabilmek için sergi önemli olduğunu düşünüyorum.
20:31Birlikte düşünelim belki de böyle bir adım açar.
20:34Evet, güzel olur.
20:35Yani yirmi dördündeki sergiyi de çok merakla bekliyorum.
20:39Sevgili izleyenler, Ozan Ünlükoç bizimleydi.
20:43Bir sergi üzerinden kırılganlıklarımızı ve eşitlik duygusunu aslında konuşmuş olduk.
20:49Yeni yayınlarda yeniden karşınızda olacağız.
20:51Güzel konularımız olacak.
20:53Bizi izlemeye devam edin.
20:54Şimdilik hoşçakalın.

Önerilen