Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi, 'Özgür ve eşit yaşamda ısrarcıyız, savaşlara karşıyız' kampanyasını başlattı. Kampanya kapsamında barışın önemi vurgulanırken, panel, konferans ve atölye çalışmaları düzenleneceği belirtildi.
(ANKARA)- Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi, "Özgür ve eşit yaşamda ısrarcıyız, savaşlara karşıyız" kampanyası başlattığını açıkladı. Açıklamada, "Barış ihtiyacı yakın tarihte güçlü olduğu kadar bugün güçlü olmamıştı hiç. Barış istiyoruz, barış istemeliyiz, barışı inşa etmeliyiz. Bu aynı zamanda geleceği birlikte inşa etmek demektir" denildi.
DEM Parti Kadın Meclisi, "Özgür ve Eşit Yaşamda Israrcıyız, Savaşlara Karşıyız" başlıklı deklarasyonunu açıkladı. DEM Parti Genel Merkezi'nde yapılan açıklamada, deklarasyonu DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Sevilay Çelenk okudu.
hbrlr1.com/cbtbyylckckckl
(ANKARA)- Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi, "Özgür ve eşit yaşamda ısrarcıyız, savaşlara karşıyız" kampanyası başlattığını açıkladı. Açıklamada, "Barış ihtiyacı yakın tarihte güçlü olduğu kadar bugün güçlü olmamıştı hiç. Barış istiyoruz, barış istemeliyiz, barışı inşa etmeliyiz. Bu aynı zamanda geleceği birlikte inşa etmek demektir" denildi.
DEM Parti Kadın Meclisi, "Özgür ve Eşit Yaşamda Israrcıyız, Savaşlara Karşıyız" başlıklı deklarasyonunu açıkladı. DEM Parti Genel Merkezi'nde yapılan açıklamada, deklarasyonu DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Sevilay Çelenk okudu.
hbrlr1.com/cbtbyylckckckl
Category
🗞
HaberlerDöküm
00:00Kendi bekasını ve devamlılığını her şeyin önüne koyan
00:04anti demokratik, militarist, eril ve otoriter yönetimler
00:08savaşları dünyanın her yerinde kaçınılmaz bir beka sorununun
00:13sonucu olarak göstermeye ve savaşı meşrulaştırmaya
00:17çalışır. Fakat dünya deneyimlerinin ve savaş
00:20karşıtı hareketlerin bizlere sık sık hatırlattığı gibi
00:22savaşlar kaçınılmaz değildir ve savaşın kazananı yoktur. Bütün
00:27savaşlar geride büyük bir enkaz bırakır. Savaşlar bedensel
00:32bütünlüğe, yaşama hakkına ve insanlık onuruna saldırıdır.
00:36Hayatlar gider, kentler yıkılır, doğa, tarih, kültür
00:41ve sanat mirası geri dönülemez bir biçimde tahrip edilir. Bu
00:46büyük acıların, bu kıyımın ve bu zulmün yirmi birinci yüzyılda
00:49tekrar tekrar yaşanması kaçınılmaz değildir. Bugün
00:53dünyanın her yerinde yeniden bir topyekun savaşa
00:57sürüklendiğimiz hissiyatı güçlenir ve bu yöndeki
01:01emareler çoğalırken kaçınılmaz olan tek şey güçlü bir savaş
01:05karşıtı hareketi örgütleme gerekliliğidir. Bu hareketin
01:09evrensel ölçekte desteklenmesidir. Oysa maalesef
01:13savaş karşıtlarının ve savaş karşıtı örgütlenmelerin
01:17güçlenmesinin kaçınılmaz olduğunu anlatmak güç olmasa da
01:21bu karşıtlığı mücadele kanallarına yönlendirmek ve
01:24hayata geçirmek oldukça güç. Nitekim iyi iki büyük
01:28emperyalist paylaşım savaşını yarattığı büyük yıkım ve bu
01:31savaşlarla eş zamanla yaşanan sor kırımlar da savaşlardan
01:35kesin biçimde kaçınma politikasını getirmedi. Büyük
01:39savaşların üzerinden elli yıl geçmeden Avrupa'da eski
01:43Goslavya topraklarında yaşanan etnik savaşlar aynı korkunç
01:47savaş gündemlerinin içine ne kadar hızla düşebileceğimizi de
01:51gösterdi. Aynı dönemlerde vuku bulan Rwanda sor kırımı savaş
01:56ve sor kurum tehdidinin dünyayı terk etmediğini ve hiçbir zaman
02:00kendiliğinden terk etmeyeceğini barış için
02:03örgütlenmek ve bu konuda mütemadiyen çalışmak
02:07zorunluluğunda büyük bir netlikle açığa çıkardı. Suriye'de on
02:12üç yılı geride bırakan iç savaş döneminde Şengal'de yaşanan ve
02:16yetmiş beşinci ferman olarak anılan IŞİD'in Ezidi
02:19soykırımından sonra ya da Rojava'da yaşanan katliamlardan
02:23sonra da savaşın ve çatışmaların sonu gelmiyor.
02:26Bundan da öte Kürt sorununun bir çözümsüzlüğe
02:29sıkıştırılmak istendiği ve Kürtlere savaşın dayatıldığı
02:33da hem Türkiye'de hem Orta Doğu coğrafyasında yaşanan bütün
02:38çatışmalardan açıkça görülüyor. Son olarak Rusya'nın Ukrayna
02:42işgaliyle başlayan savaş süreci gibi İsrail ve Filistin
02:46savaşı ııı Gazze'de ve Lübnan'da yaşanan korkunç
02:49katliamlarda bu çıkar mücadelesinin çapını ve
02:53ölçeğini genişletti. Bugün artık yeni bir dünya savaşının
02:57yani üçüncü dünya savaşının mümkün olmayacağını hiç kimse
03:01tereddütsüz ifade edemeyeceği gibi bu konuda çalışanlar
03:04üçüncü dünya savaşının Orta Doğu'da ve Ukrayna'da süren
03:08savaşlar gibi bir vekalet savaşı olarak çoktan
03:11başladığını da söylüyor. Türkiye'ye daha yakından
03:15bakıldığında ise Kürt sorunuyla ilişkili olarak genel geçer
03:18tanımlar çerçevesinde sıcak bir savaş yaşandığı egemen
03:23söylemde kabul görmemekle birlikte savaşın hem doğrudan
03:26hem dolaylı etkilerine oldukça sert bir biçimde maruz
03:30kalındığı da kolaylıkla anlaşılabilir. Cumhuriyet
03:34tarihinin tamamına yayılan bu çatışma özellikle son kırk
03:37yıllık süreçte kısa süreli bir çözüm süreci deneyimi dışında
03:41neredeyse kesintisiz bir hal almıştır. Kürt sorunu da
03:45onurlu bir barış için iki bin on üç iki bin on beş tarihleri
03:49arasındaki barış ve çözüm sürecinde olduğu gibi tarihsel
03:54muhataplıkları dikkate alan ve muhatapların sözünü işitir
03:57kılan bir müzakere süreci elzemdir. Bu hakikate rağmen
04:01bugün İmralı'da ulusal ve uluslararası mevzuata ve insan
04:05haklarına tümüyle aykırı tam iletişimsizlik koşullarındaki
04:09bir tecrit pervasızca sürdürülüyor. Bütün ceza
04:13evlerinde özellikle idari gözlem kurullarının hukuk dışı
04:17uygulamalarıyla gündeme gelen hak ihlalleri bu tecritle
04:20devamlı oluşturuyor ve tecridi tüm topluma yaygınlaştırıyor.
04:25Uluslararası toplum ve uluslararası örgütlenmeler Kürt
04:28sorunu etrafında Türkiye'de ve Orta Doğu'da yaşanan hak hukuk
04:31ihlallerine karşı bir yanıt üretemediği gibi güçlü bir
04:35savaş karşıtı hareketin gelişmesine de yardımcı
04:38olmuyor. Egemen devletler Türkiye'den Avrupa ve ABD'ye
04:42İran'dan Rusya ve Çin'e bu topraklarda kendi çıkarlarını
04:46gerçekleştirmeyi ve korumayı her şeyin üstünde tutuyor. Bu
04:50çatışmalı süreçlerin sıcak savaş dönemlerinin ürettiğinden
04:54farklaşmalar gösterse de ürettiği yapısal şiddet,
04:57ırkçılık, yoksulluk gibi toplum hayatını her yönüyle etkileyen
05:02sonuçları vardır. Emek sömürüsü alanında ise savaş halinin bir
05:06ve güvenlik sorununu gündemde tutarak her tür toplumsal
05:11itirazı, toplantı gösteri özgürlüğünü ve en başta ifade
05:17özgürlüğünü geri plana itmesi, grev gibi sendikal hak
05:22taleplerini kriminalize etmesi de aynı doğrudan etkiler
05:26kapsamındadır. Savaş ve çatışma bölgelerindeki yerlerini
05:30yitirmiş, yerinden yurdundan edilmiş nüfusun kitlesel göçü
05:34göçün çoğu zaman ölümcül koşullarda gerçekleşmesi,
05:38göçmenler ve mültecilerin sığındıkları ülkelerde maruz
05:41kaldıkları dışlama ve ırkçı saldırılarda savaşın dehşet
05:46verici hakikatinin ayrılmaz bir parçasıdır. Kadın katli
05:50vakalarındaki olağanüstü artış bile Kürt sorununu kuşatan
05:54eril, militarist ve cinsiyetçi dilden ve pratiklerden ayrı
05:57düşünülemez. Yine çocukları hedef alan şiddet vakaları da
06:01bu doğrultuda değerlendirilmelidir. Çünkü
06:04savaşlar eril, militarist ve cinsiyetçi şiddet dilini ve
06:08pratiklerini en uç noktalara vardırır. Savaşın sona
06:12ermesiyle birlikte ne bu dil ne de şiddet pratikleri
06:15buharlaşıp gider. Şiddet gündelik hayatta yerleşik hale
06:19gelir ve normalleşir. Savaşlarla gelen insani ve
06:23maddi yıkım kadınların ve çocukların hayatında savaşın
06:27real olarak yaşandığı dönemi çok aşan olumsuz ve onarılmaz
06:31sonuçlar yaratır. Kadınlar savaş dönemlerinde çok özel
06:36biçimlerde ve özel yöntemlerle mağduriyetlere maruz
06:39bırakılıyor. Savaş ve çatışmalarda kadın bedeninin ve
06:43düşman topraklarının aynı işgal tasavvurunun konusu olduğu bu
06:47konuda yapılan pek çok araştırma ile açığa çıkarılmıştır. Kadın
06:51bedeni fetih mantığı ile ele geçirilen, teşhir edilen ve
06:56yağmalanan toprak ya da mülkle devamlık içinde militarist
07:00söylemde içerilir. Bunun savaşlardaki sonuçları
07:03kadınları hedef alan tecavüz, taciz ve işkencelerdir. Yalnızca
07:09bedenlerinin değil, kişisel eşyalarının ya da giysi ve iç
07:13çamaşırlarının da ele geçirilmesi işgalci tarafından
07:17giyilmesi, aşağılayıcı pozlar eşliğinde teşhir edilmesi yaygın
07:21bir durumdur. Kadınların da gerek özel gerek toplumsal
07:25yaşamlarında bu duruma karşı ürettiği ve çoğu zaman başka
07:29yolların tüketilmesinden kaynaklı öz savunma gibi mücadele
07:33yöntemleri söz konusudur. Bu da savaş ve barış ile ilişki
07:36ilişkili üzerinde düşünmesi düşünülmesi gereken bir başlık
07:40oluşturur. Özel yaşamlarında bu noktaya itilen kadınlar
07:44arasında Çilem Doğan ve Nevin Yıldırım ilk akla gelen
07:48isimlerdir. Rojava'da Işık barbarlığına karşı savaşan
07:53kadınlar da bu anlamda IŞİD ve mücadelede kadın savunması
07:57olarak mücadelenin önemli ve öncü bir gücünü oluşturmuştur.
08:01Bu nedenle sadece savaşın mağdurları olarak değil,
08:05kadınları mücadeleyi ve savaşı geriletmek ve barışı inşa etmek
08:10için pozisyon alan aktif özneler olarak evletmek de çok
08:14önemlidir. Aynı zamanda barış inşasında kadınların aktif rol
08:18almasının önemi de savaşın yaşandığı her bağlamda yeniden
08:22bu vurgulanmalı ve açıklanmalıdır. Çünkü toplumsal
08:26ve ulusal siyasal mücadelerde yer alan sosyalist ve feminist
08:30kadın meclisleri ve kadın hakları savunucuları kadar
08:33feminist teorisyenler ve akademisyenlerin de kabul ettiği
08:37temel hakikat cinsel şiddetin ve cinsiyet eşitsizliklerinin
08:40savaş dinamikleri içine derin bir biçimde kök saldığıdır. Bu
08:45temel hakikatin bilgisini her daim canlı tutmak ve
08:48toplumsallaştırmak gerekir. Bugün yeniden savaş karşıtı
08:53perspektifleri güçlendirmek gereken bir kavşaktayız. Barışı
08:56ihtiyacı yakın tarihte bugün olduğu kadar güçlü olmamıştı
09:00hiç. Barışı istiyoruz. Barış istemeliyiz. Barışı inşa
09:04etmeliyiz. Bu aynı zamanda geleceği birlikte inşa etmek
09:08demektir. Bu perspektif doğrultusunda Dem Parti kadın
09:12koordinasyonu olarak özgür ve eşit yaşamda ısrarcıyız.
09:16Savaşlara karşıyız. Başlıklı kampanyamızı başlatıyoruz.
09:20Kadınların barış talebini en güçlü şekilde dile getirmek
09:25güçlendirmek, savaşın kadınlar, çocuklar dezavantajlı hayatlara
09:30mahkum edilmek istenen tüm kesimler üzerindeki yıkıcı
09:33etkilerini görünür kılmak ve küresel barışın tesis
09:36edilmesine katkıda bulunmak istiyoruz. Bu amaçla
09:40uluslararası toplumla ve Türkiye'deki ilişkili tüm
09:42kesimlerle sivil toplum alanındaki kadın, çocuk, emek,
09:46ekoloji, LGBTİ artı örgütlenmeleriyle yerel
09:50yönetimlerimiz ve il teşkilatlarımızla farklı
09:53alanlarda temaslar ve ağlar kurarak barışın sesini
09:56yükseltmek istiyoruz. Önümüzdeki altı aylık süreçte