• 5 dakika önce
CHP, eğitimin sorunları ve çözüm yollarını ortaya koymak üzere başlattığı "Eğitim Zirvesi" toplantılarını bu kez Giresun’da düzenledi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, "AKP aşırı sağ bir parti. Yoksulluklardan beslenen bir parti. Yoksulluğu yenmek isteyen bir parti değil, yönetmek isteyen bir parti. Toplumu barıştırmak isteyen değil, kutuplaştırmak isteyen bir parti. Ülkede gelir var, refah var, para var ama onu yandaşlarına harcamak isteyen bir parti" dedi.
Haber: Esra Nur Pervan  
(GİRESUN) - CHP, eğitimin sorunları ve çözüm yollarını ortaya koymak üzere başlattığı "Eğitim Zirvesi" toplantılarını bu kez Giresun'da düzenledi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, "AKP aşırı sağ bir parti. Yoksulluklardan beslenen bir parti. Yoksulluğu yenmek isteyen bir parti değil, yönetmek isteyen bir parti. Toplumu barıştırmak isteyen değil, kutuplaştırmak isteyen bir parti.

hbrlr1.com/cbdyctywkckckl

Category

🗞
Haberler
Döküm
00:00Biraz önce Sayın İl Başkanımız da sevgili milletvekilimiz de
00:06eğitimle ilgili yaptığımız çalışmalarla ilgili sizlerle
00:10bir bilgi paylaştılar. Her sabah sabah olduğunda yirmi
00:18milyon öğrenci okula gidiyor. Yedi milyon öğrenci üniversiteye
00:22gidiyor. Bir nokta iki milyon öğretmen okula gidiyor. Bir
00:26milyon öğretmen atınıp okula gitmeyi bekliyor. Yirmi milyona
00:31yakın akademisyen, yardımcı destek sınıflarındaki
00:34personelde çeşitli alanlarda çalışıyor. Toplamda otuz
00:38milyona yakın insan her sabah eğitimle ilgili iş yapıyor.
00:43Annelerini, babalarını ya da kardeşlerini ya da eşlerini
00:47sayarsanız aslında Türkiye'de seksen altı milyon nüfus
00:51içerisinde her gün eğitimle ilgili bir şey konuşmayan kimse
00:55yok. Türkiye gibi ciddi gelir dağılımı haberlisizliği olan
01:00Türkiye gibi çok ciddi yapısal sorunları olan adaletten
01:05sağlık sistemine dış politikadan iç politikaya bölgenin arası
01:09kalkınma eşitsizliklerine çözüm üretmek isteyen, gelişmekte olan
01:14ülkelerde en temel eleşenlerden bir tanesi eğitim. Her eğitimde
01:20iyi sonuç alırsanız ülkenizi kalkındırmak mümkün. Daha
01:24eğitimde iyi sonuç alırsanız toplumda şiddeti azaltmak
01:27mümkün. Çocuklarınızın, gençlerinizin geleceği umutla
01:31bağlamak sağlamak mümkün. Sanayinizi geliştirmek mümkün.
01:36Teknolojinizi geliştirmek mümkün. Ama eğer bunu
01:39başaramazsanız tıpkı geride kalan yirmi iki yılda Adalet ve
01:43Kalkınma Partisi'nin başaramadığı gibi o zaman lise
01:47öğrencilerinizin başarılı liselerdeki öğrencilerinizin
01:50yüzde doksanından fazlasının yüklük dışına çıktığını
01:53görürsünüz. Üniversitelerdeki öğrencilerinizin yurt dışına
01:57çıkmayı hayal ettiğini görürsünüz. Öğretmenlerinizin
02:02yarıya yakınının daha iyi bir iş diyorsan ben başka bir iş
02:06yaparım dediğini görürsünüz. Halkınıza ne zaman sorulsa
02:10umutsuzlukla dolu resimler çizildiğini görürsünüz. Eğitim
02:15Türkiye'nin en temel meselesi. Sağlıkta, ekonomide birçok şeyi
02:20çözebilecek beraber ve süratle sonuç alabiliriz. Örneğin
02:26ekonomiyi bilim dışı yöntemlerle yönetmezseniz ülkede
02:30büyük bir ekonomik kriz yaratmazsınız ve hızla sorunu
02:33çözebilirsiniz. Sağlıkta yandaşlarınızı beslemezseniz
02:38kamu kaynaklarını yandaşlara değil de kamu hastanelerine
02:42harcarsanız sağlık sistemini harcarsanız sorunları
02:45çözebilirsiniz. Geçilmeyen yollara, köprülere,
02:49hava yollarına para harcamazsanız kamu sağlık
02:52yatırımları arttırabilirsiniz. Ama eğitimde her kaybettiğiniz
02:56günün bir karşılığı var. Her kaybettiğiniz gün uzun yıllara
03:01sahibi bir sonuç eritiyor. Çünkü bugün yedi yaşında olan bir
03:05çocuk mezun olduğunda üniversiteden yirmi iki,
03:09yirmi üç yaşında olacak. Ve iki bin kırkların iki bin kırk
03:13beşlerin dünyasına doğru yol alıyor olacak. Teknolojinin
03:16geldiği durumu düşünün. Yapay zekanın geleceği durumu
03:20düşünün. O dönemde dünyanın ne hal alabileceğini bugünden
03:24anlamak bile mümkün değil. Dolayısıyla seksen altı milyon
03:27nüfusu olan çok ciddi gençler nüfusu olan bir ülkeyi geleceğe
03:32hazırlamaktan daha önemli hiçbir iş olamaz Türkiye'de.
03:35O yüzden de eğitimi konuşmaya devam ediyoruz. Arkadaşlarım da
03:39söylediler. Gölge kabine sistemiyle tıpkı dünyadaki
03:42diğer Angola sakson ülkelerde olduğu gibi kıta Avrupa'sındaki
03:45bazı uygulamalarda olduğu gibi muhalefetteyken iktidarmış
03:49gibi çalışarak ve iktidarı çok yakından takip ederek ve
03:53eleştirerek çözüm önerek Cumhuriyet Halk Partisi'nin
03:57iktidarı hazırlamaya çalışıyoruz. Cumhuriyet Halk
03:59Partisi yerel seçimler ve tarihi bir seçim sonucu aldı.
04:02Ve bin dokuz yüz yetmiş yediden bu yana aldığımız en yüksek
04:07oyla Türkiye'nin birinci partisi oldu. Türkiye nüfusunun
04:11yüzde altmışını Türkiye ekonomisinin yüzde seksenini
04:14Türkiye'de Berbiz'in toplandığı yüzde seksen yediyi Cumhuriyet
04:18Halk Partisi belediyeleri yatıyor. Ben burada her
04:21bölümünüzün emeğini kestirebildiğimden dire sunu
04:24aldığı sonuç için de hepinizi ayrı ayrı tebrik ediyorum,
04:27teşekkür ediyorum, hayırlı uğurlu olsunlar.
04:33Tabii önümüzde büyük bir ödev var. Uzun on yıllara dayanmış
04:39bir karşı devrim sürecinin şu anda son aşamalarını yaşıyoruz.
04:44Yirmi iki yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi'nin öncesi
04:47var. Yirmi iki yıllık tarihi var. Bir müptesavatı var. Adalet
04:52ve Kalkınma Partisi aşırı sağ bir parti. Adalet ve Kalkınma
04:56Partisi yoksulluklardan beslenen bir parti. Yoksulluğu yenmek
05:01isteyen bir parti değil. Yönetmek isteyen bir parti.
05:05Toplumu barıştırmak isteyen değil. Kutuplaştırmak isteyen
05:09Ülkede gelir var. Refah var. Para var. Ama onu yandaşlarına
05:15harcamak isteyen bir parti. Bir örnek verirsen bu salonda kaç
05:19emekli var? Emekliler emek altında değil mi? Emekliler on
05:24iki bin beş yüz lira maaş alıyorlar. Eğer Türkiye'nin
05:27başına Adalet ve Kalkınma Partisi faciası gelmemiş
05:31olsaydı emekliler iki bin iki yılındaki gelir düzeylerinde
05:36olmuş olsa vardı. Bugün bizim büyük baskımızda on iki bin
05:39beş yüz lira oldu değil mi? Asgari ücret. Emekli maaş. En
05:43düşük. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidar olduğu gün bu
05:47ülkede emekli maaşı bir buçuk asgari ücretli ve yirmi altı
05:51bin liraya yakın maaş alıyorlar olacak. Emekliler. Öğretmenler
05:54her ay beş çeyrek altın daha fazla alıyorlar. Yani bugünün
05:58parası yirmi bin lira fazla alıyorlar. Öğrenciler Tayyip
06:03Erdoğan'ın deyimiyle kırk beş liracık. Bu kırk beş liracık.
06:08Bugünkünden iki ya da üç kat simite göre altına göre
06:12değişiyor. Daha kıymetli bir paraydı. Dolayısıyla öğrenciler
06:16yoksullaştılar, emekçiler yoksullaştılar, emekliler
06:20yoksullaştılar. Ortada bir gelir var. Örneğin
06:24Cumhurbaşkanı'na sorduklarında efendim onların sırtında yumurta
06:29köpesi yok. Emeklilere nasıl o maaşı vereceğiz? Türkiye'de
06:33her emekliye sadece asgari ücret oranında sadece asgari
06:38ücret oranında emekli maaşı veriliyor olsaydı bütçeye
06:43yaratacağı maliyet Adalet ve Kalkınma Partisi'nin bu yıl
06:47yandaş şirketlerden affettiği vergi kadar. Dolayısıyla ortada
06:51bir para var. Sen o beşli şehrinin vergisinden mi
06:55düşüneceksin? Yoksa emeklilere mi vereceksin? Sen geçinmeyen
06:59yollara mı vereceksin? Yoksa çocukların okul ihtiyacını
07:02karşılayacaksın. Sen bunu yandaşlarına mı vereceksin?
07:05Öğretmenlere ya da öğrencilere mi vereceksin? Bu bir siyasal
07:08tercih. Bu girişi neden yaptın? Şunun için. Sonuç itibariyle
07:13ortada güçlü bir ekonomi var. Büyük bir ülke var. Fakat
07:18kaynakları korkunç bir adaletsizlikle davranıyor. Bunu
07:22böyle sürmesi için ne lazım? Buna itiraz etmeyecek nesiller
07:26lazım. O yüzden Adalet ve Kalkınma Partisi itaatkar,
07:30kanaatkar, dindar ve kindar nesiller istiyor. Biz ne
07:34istiyoruz? Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller
07:38istiyoruz. Eleştirmeyi bilsin, düşünmeyi bilsin,
07:42sorgulamayı bilsin, dünyayı okuyabilsin, sonra istediği
07:46partiye gitsin, oy versin istiyor. Yani aktif, sorumlu
07:50yurttaşlar istiyor. Bir tarafta yurttaşlarını bir tebaa gibi
07:55gören ve onların başında kendini konumlandırmış ve asla
07:59sorgulamamak isteyen bir zihniyetle bir tarafta
08:02demokratik, katılımcı, adil bir dünya kurmaya çalışan bir
08:06anlayış var. Eğitimde çok sorunumuz var. Otuz milyon
08:09insanın eğitimde olduğu bir ülkede okul öncesinden hayat
08:14boyu öğrenmeye kadar yüksek öğretimden meslek eğitimine
08:16kadar özel okulların yaşadığı sorunlardan özel okul
08:20öğretmenlerinin yaşadığı sorunlardan öğrencilerin
08:23sorunlarına kadar onlarca farklı alan var. Bu nedenle
08:28arkadaşlarım da söylediler. Dört beş Kasım'daki kurultaydan
08:32sonra on bir Kasım'da ben görgenliği eğitim bakanı olarak
08:35görevlendirdim. Devasa bir alan. Saatlerce konuşulabilir,
08:40tartışılabilir. Tabii bir yayın seçim süreci yaşadık.
08:43Akabinde Mayıs ayında bir eğitim mitingi gerçekleştirdik.
08:47Sizler de biliyorsunuz bu ülkede çok çeşitli mitingler
08:51oldu. Donates mitingi oldu, patates mitingi oldu. Sizin
08:55bölgede fındık çay mitingleri oldu. Ama ülkenin bir numaralı
08:59sorunuyla ilgili bugüne kadar hiç miting yapılmamıştır.
09:00Hatırlarınız var mı? Ilk defa bir eğitim mitingi
09:03gerçekleştirdik. Tematik mitinglerimizin ilk günü
09:06İstanbul'da gerçekleştirdik. Sonra Türkiye'ye yüzyılı
09:10maaliyet modeli adını verdikleri kendi siyasi
09:12partilerinin çağ dışı eğitim manifestosunu itiraz ettik.
09:17Danıştay'da dava açtık. İletim Bakanlığında açıklamalar
09:20yaptık. Bulduğumuz bütün kanallarda bu itiraz etmeye
09:23devam ediyoruz. Hala danıştay'da davası sürüyor.
09:25Sonra öğretmenlik nesli kanun teklifiyle Mayıs'ta boğuşmaya
09:30başladık. Hem danıştay'da mülakatlara ilgili dava
09:33açtık. Çünkü bu arkadaşlar on bir Nisan iki bin yirmi üçte
09:37çıkıp mülakatı kaldırdık dediler. Yetmedi bakanları on
09:41iki Mayıs iki bin yirmi üçte gerçekten kaldırıyor musunuz
09:44diye sorduğunda komşu yüzünüzün müddet vekili Mahmut Özel o
09:47zaman bakan mıdır? Dedik evet. Mülakatları kaldırdık. Peki
09:51bakan ne dedi? Mülakatları kaldırmak ne demek dedi ya?
09:54Mülakatları mülakat gibi yapacağız dedi. Bu ne demek?
09:57Yirmi iki yıldır mülakatları mülakat gibi yapmıyorduk.

Önerilen