Sendikaya üye olduktan sonra işten çıkarılan Polonez işçileri açlık grevine devam ediyor. Yapılan açıklamada "İtibar diye dünyanın her tarafında caka atanlara sesleniyorum. Biz bu ülkenin alın teriyle geçinen yurttaşlarıyız" ifadesi kullanıldı.
Category
🗞
HaberlerDöküm
00:00Bizler polonez işçileri olaraktan tam yüz kırk üç gündür
00:05anayasal halk mücadelesi veriyoruz. Ve bu fabrikada yüz
00:11kırk üç gündür işçiler sendikaya üye oldukları için ve
00:17işten kırk altıncı koddan hırsızlık ve yüz kızartıcı
00:22suçtan atıldıkları için tam yüz kırk üç gündür anayasal halk
00:27mücadelesi arayış yolundalar. Ve bizler bu mücadeleyi Çatalca
00:34Kaymakamı'ndan başlayaraktan İstanbul Valiliği'ne ve
00:38Çalışma Bakanlığı'na kadar bu olayı tüm Türkiye'nin gündemine
00:44taşımaya çalıştık. Ve buradaki on dokuz köyde çalışan kadın
00:50işçilerimize yapılan bu muameleyi kabul etmediğimizi
00:54birlikte yaptığımız mücadeleyle anayasadan ve
00:58yasalardan kaynaklı haklarımızı hem alanlarda hem
01:04fabrika önünde kullanmaya başladık. Ve artık Çalışma
01:09Bakanlığı'nın bu olaya müdahil olduktan sonra bu fabrikanın
01:14denetimini yaptırdıktan sonra buradaki atılan işçilerin
01:18tamamının sendikadan dolayı anayasal hakkını kullandığı
01:23işten atıldığını Türkiye Cumhuriyeti Çalışma Bakanı
01:28kendisi sitesinde açıkladı ve hala da sitesinde bu yayın
01:34durmaktadır. Ve o günden bugüne Çalışma Bakanı bu konuyu
01:40çözmek için işçilere söz verdi. Türk İş Konfederasyonumuza söz
01:45verdi. Ve bizi makamına çağırdı. Makamında Sayın Bakan
01:51bize aynen kadın arkadaşlarımıza kullandığı
01:54cümle şu. Bu fabrikanın sahipleri, Ürdünlü Kraliyet
01:59Ailesi bizim Türkiye Cumhuriyeti'ni çadır devleti
02:04zannediyor dedi. Yüksek perdeden konuştu. Yanında
02:08çalışma genel müdürleri SSK genel müdürleri bakan
02:13yardımcılarının olduğu kendi makamında konuştu. Ve bizim
02:18kadınlarımızın gözünün içine baka baka bu Ürdünlülerin
02:22buranın çadır devleti olmadığını hem bu makama
02:27çağıracağım ve sendikayı çağıracağım bu sorunu
02:30çözeceğim dedi. Ama tam otuz günü geçmesine rağmen Sayın
02:34Çalışma Bakanı değil çağırmayı hiçbir kelime bile o günden
02:40sonra konuşmuyor. Bugün Adliye Sarayı'nın önünde kurulan bu
02:44barikatları polis barikatlarının tecdid altına
02:49alınan polonez işçileri tam iki buçuk aydır tehdit edilerekten
02:54ters kelepçeler yapılaraktan dışarı çıktıklarında basın
03:00basın haklarını açıklama yapmalarına izin veril
03:05meyerekten hep baskı ve tehditle karşı karşıya kaldık.
03:09Ve anayasanın bize vermiş olduğu anayasal halk yürüyüşümü
03:14polis tarafından saatlerce engellendi. Ve fabrikanın önünde
03:20yüz kırk gündür yaptığımız mücadeleye dışarıdan basın
03:25organların gazetecilerin bile içerideki yaşananları çekmesin
03:31diye basın organların bile alınmadığı bir ortamı yaşadık.
03:35Tarlalarda işçiler dövüldü. Tarlalarda işçilerin
03:40kaburgaları incindi. Ve dün akşam itibariyle o gün
03:45tarlalardaki dövdükleri işçilerin engelli işçiler
03:49olduğunu buradan bir kez daha söylüyorum. Engelli işçileri
03:54bile tarlalarda dövecek kadar vicdanlarını kaybedenlere
03:59sesleniyorum. Buradaki işçiler Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin
04:04işçileri. Bu işçiler tertemiz bu ülkenin anaları, bu ülkenin
04:11bacıları, bu ülkenin genç kızları, bu ülkenin babaları
04:16burada Ürdünlü, Pakistanlı, yabancı yoğunluklu bir işçi
04:22yok. Bunların hepsi Türkiye Cumhuriyeti'nin işçileri. Ve
04:27biz anayasal halk yürüyüşümüze engeller konuyor. Işte yanımız
04:32Adalet Sarayı. Çatalca Adalet Sarayı. Işte çıksınlar.
04:38Içerideki hakimler çıksın. Içerideki savcılar çıksın.
04:44Içerideki hukukçular çıksın. Bizim Ankara'ya yürümemiz
04:50anayasaya aykırı mı değil mi? Buradaki talimat verenlere
04:58desinler ki ne? Bizim Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda
05:04işçilerin seyahat özgürlüğü var. Işçilerin anayasal
05:09sendika hatları var. Desin işte biz elimizdeki terazilerle
05:15elimizdeki lambalarla bu adalet saraylarında maalesef adı saray
05:23olan yerlerde adaletin kalmadığını ve adaleti savunan
05:28hukukçunun olmadığını, adaleti savunan savcının olmadığını,
05:34adaleti savunan hakimin olmadığını görüyoruz ve
05:39elimizde terazilerle lambalarla adalet arıyor polonez işçileri.
05:45Işte bizim isyanımız buna. Biz işçiler olarak da
05:50geçinemiyoruz. Biz artık zordayız diyoruz. Biz vergide
05:56adalet istiyoruz diyoruz. Biz özelleştirmelere karşıyız
06:01diyoruz. Işte burada polonez işçileri aylardır evlerine
06:07ekmek götüremiyor. Tam beş aydır eşi felçli olan, çocuğu
06:14kanserli olan, hastası olan kadınlarımız tam kırk dokuz
06:20saattir burada aç ve susuz olaraktan sadece anayasanın
06:27onlara verdiği sendika haklarını istiyor. Eğer burada
06:31şu çadırda adalet sarayının önünde buradaki polonez
06:38işçileri kırk dokuz saattir açlık krevindeler. Kefenlerini
06:45giydiler. Ve buradaki olacak bütün olumsuzluklardan başta
06:51Çatalcakay makamı, İstanbul Valisi, İçişleri Bakanı,
06:58Çalışma Bakanı buradaki işçilerin ölümünden buradaki
07:04işçilerin sağlığından sorumludur. Ve biz tek bir şey
07:10istiyoruz. Işimizi istiyoruz. Adalet istiyoruz. Hukuku
07:16istiyoruz. Bu memlekette insan gibi yaşamak istiyoruz. Başka
07:22bir şey istemiyoruz biz. Çok bir şey istiyoruz arkadaşlar.
07:26Polonez işçilerine de farkın olmuş. Ve sizde inşallah korkudu
07:32yok mu? Biz şu tarayın içinde adalet dağıtacak yürekli bir
07:38tane savcı yok mu? Bir tane hukukçu yok mu? Bir tane hakim
07:44yok mu? Sizin Allah'ınız yok mu? Isyan ediyoruz artık.
07:49Yeter. Yeter. Yeter. Adalet istiyoruz. Hukuk istiyoruz.
07:56Anayasa hakkımızı istiyoruz. Başka bir şey istemiyoruz.