DEM Parti Grup Başkanvekili Koçyiğit, “IŞİD’e karşı direnenlere ceza verilirken, IŞİD adına katliam yapanlar ise dün Yargıtay kararıyla tahliye edildiler. Sözün tam bittiği yerdeyiz” dedi.
Category
🗞
HaberlerDöküm
00:00Öncelikle Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız ııı Cevdet Yılmaz'a
00:10hoş geldin demek istiyorum. Perama. Sayın Başkan, değerli
00:14milletvekilleri ve ekranları başında bizleri izleyen değerli
00:18Türkiye halkları. Başta Kobani Kumpas davasında tutsak edilen
00:22Selahattin Demirtaş'ı, Figen Yüksekdağ, Leyla Güven'i, Ayşe
00:27Gökhan'ı, Semra Güzel'i, Bekir Kaya'yı, Selçuk Mızraklı'yı,
00:31Sevtap Akdağ, İlk Nur Bilol'u. Gezi davasında tutsak edilen
00:36Can Atalay'i ve onun şahsına biz tüm gezi tutsaklarını,
00:40iktidarın tutumunu eleştirdiği için Filistin halkının hakkını
00:45savunduğu için tutuklanan gençleri ve eşitlik, özgürlük,
00:49demokrasi mücadelesinin bedelini zindanlarda direnerek
00:53ödeyen bütün siyasi mahpusları saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
01:01Yine temel hak ve özgürlükleri için sokakta, fabrikada,
01:06tarlada direnen emekçi halklarımızı, kadını yok sayan
01:11politikalara ve uygulamalara karşı geri adım atmadan
01:14yaşamları, hakları ve özgürlükleri için direnen
01:19geleceksizlik ve umutsuzluk dışında bir seçenek bırakmayan
01:24iktidara karşı yaşamı ve hakları için kararlılıkla her
01:30gün mücadele eden gençleri en işten dileklerimle
01:33selamlıyorum. Selamlamalarımın ardından da bütün bütçe
01:38sürecinde gece gündüz demeden biz burada bu faaliyetleri
01:42yürütürken gerçekten büyük bir özveriyle çalışan bütün meclis
01:47çalışanlarını, yasama uzmanlarını, senograf
01:50arkadaşları, kavasları, çay dağıtanları, yemek servisi
01:54yapanları, yemekleri yapanları yani ez cümle bu sürece katkı
02:00koyan her bir emekçi arkadaşı danışmanlarımızı da çok çok
02:04teşekkür ediyor. Buradan selamlamak istiyorum. Sayın
02:08Başkan, Sayın Milletvekilleri Türkiye'yi demokrasiden,
02:12eşitlikten, adaletten daha fazla uzaklaştıracak bir
02:17bütçe teklifini görüşüyoruz. Halktan alan ama halka geri
02:21vermeyen, halkın vergilerinden oluşan büyük kaynağı iktidarın
02:26kaymağına dönüştüren bir bütçenin kendisini
02:29konuşuyoruz. Bu bütçede ne ekmek var ne de adalet. Halkın
02:34payına düşen ise yine yoksulluk ve yine sefalet. Bu bütçe halk
02:40için yokluk bütçesi, iktidarınız içinse varlık ve
02:45bütçesidir. Adil gelir dağılımı, sosyal adalet ve
02:50refah. Bu bütçenin neresinde? Okula aç gitmek zorunda kalan
02:55çocuklar, çocuklarının cebine harçlık koyamayan anne ve
02:59babalar. Sefalet ücretiyle bırakalım ayın başını, ayın
03:04sonunu, ayın ortasını getiremeyen milyonlar. Umudunu
03:09yitirdiği için iş aramaktan vazgeçerek bu ülkeyi terk etme
03:13arayışı içinde olan gençler. Yaşam güvenliği tehdit ve
03:18tehlike altında olan kadınlar, grevi yasaklanan emekçiler. Bu
03:24bütçenin neresinde? Iki bin yirmi dört yılı bütçeniz halkın
03:29işçinin, emekçinin, emeklinin, dar gelirlinin kadınların ve
03:34gençlerin hiçbir sorununu ne yazık ki çözmedi. Iki bin yirmi
03:38beş bütçesi de çözüm sorunları çözmek yerine daha da
03:42ağırlaştıran bir bütçe olarak karşımızda durmaktadır. Evet,
03:46halk aç yatarken bu sistemin sahipleri ve çevresi tok
03:51kalkıyorsa ortada büyük bir kriz var demektir. Bu krizin
03:55sonucu olarak Türkiye'de gelir eşitsizliği her geçen gün daha
04:00da derinleşmekte daha da artmaktadır. Öve öve
04:04bitiremediğiniz cumhurbaşkanlığı hükümet
04:06sistemiyle ekonomik göstergeleri tarihin en dip
04:10seviyelerine ulaştırmayı başardınız. Iki bin yirmi dört
04:14yılında dünya sefalet endeksinde Türkiye beşinci
04:19sıradadır. Gıda enflasyonunda dünyanın ilk beş ülkesinden
04:23biridir. OİSİD ülkeleri içerisinde yüzde kırk beşlik
04:28enflasyon oranıyla açık ara birinci sıradayız. Ama OİSİD
04:32ortalaması sadece ve sadece üç nokta yedi. Statistiklerle
04:38şöyle biliyoruz. Milli gelir şöyle artıyor demeniz hiçbir
04:43şeyi hiçbir karşılığı yok. Uydurulmuş rakamlardan oluşan
04:47matematik sizi kurtaramaz. Sosyolojiye bir bakın.
04:51Toplumsal bir psikolojiye bir bakın. Karınlarını doyurmak
04:55için umutlarını yiyen insanlara bir bakın. Sokaklarda yürüyen
05:00insanların yüzü gülüyor mu diye sormak istiyoruz size. Insanları
05:05yarımlarına güvenle bakabiliyor mu diye sormak
05:08istiyoruz size. Bunun cevabını aramanız gerekiyor. Çünkü ölçü
05:13tam da budur. Daha doğmamış çocukları borçlandırdınız.
05:18Türkiye çocuk yoksulluğunda AB birincisi. OİSİD'i de ikinci
05:24sırada ve ülkede her beş çocuktan biri aç olarak okula
05:30gidip geliyor. Sizler burada bütçeye evet oyu kullanırken
05:34binlerce çocuğun yatağa aç gittiğini sabah okula beslenme
05:39çantası götüremediğini acaba biliyor musunuz? Sizler
05:43ellerinizi kaldırırken yoksulun tenceresinin kaynamadığını
05:48gerçekten görüyor musunuz? Biliyor musunuz? Aile Bakanlığı
05:53verilerine göre dört milyon hane yardıma muhtaç. Ne demek bu?
05:58Toplam bir buçuk milyon on beş milyon ııı yurttaş aslında
06:03sosyal yardımlarla yaşama tutunmaya çalışıyor. O
06:08anlamıyla siz sosyal refahı değil muhtaçlığı arttırdınız.
06:13Bakın yoksulluk sınırı yetmiş bin TL. Açlık sınırı yirmi iki
06:18bin TL. Peki asgari ücret ne kadar? Sadece ve sadece on yedi
06:24bin iki TL. Emekli maaşı ne kadar? On iki bin beş yüz TL.
06:29Ve yaklaşık dört milyon emeklinin kök ücreti on bin
06:33TL'nin altında. Işte bu tablo yanlış ekonomi
06:37politikalarınızın ve yanlış tercihlerinizin bir sonucudur.
06:42Çünkü ekonomi politikalarınızın merkezinde insan yok, doğa yok,
06:47yaşam yok. O anlamıyla bunun yerine koyduğunuz aslında
06:52sermaye var, rant var, kalan var. Yani aslında sosyal
06:58adalet yok. Sosyal adalet sadece anayasada yazan cümleden ibaret
07:03oldu. Peki ne haber? Ihale var, birilerini ihya etme var. Bir
07:09avuç insanın şatafatı için milyonlar sefalet içinde
07:14yaşıyor. Halka yaşam garantisi yok ama yandaşlarınıza
07:18müteahhitlerinize bolca dolar garantisi var, hazine garantisi
07:23var. Bakın bu politikalarınızın sonucunda sermaye giderek
07:28büyürken emek ise küçülüyor. Emeğin milli hasladan aldığı
07:32pay her geçen gün geriliyor. Işsizlik fonuna dahi göz koyan
07:37bir anlayışınız var. Fonu işsizlere değil, patronlara
07:41tahsis ettiriniz. Önerimizdir. Işsizlik fonunun adını da
07:45değiştirin sermayeye, yanlaşa, kıyak fonu diye biz buradan isim
07:51önermiş olalım. Her koşulda sermaye hep kazanan olurken
07:55emekçiler ise hep kaybeden oluyor. Yani aslında sizin
08:00açınızdan kasa hep kazanıyor, hep kazanıyor. Şimdi eflasyonu
08:06düşürmek için acı reçeteyi sürekli halka yazıyorsunuz. Tüm
08:10yükü ücretçilerin ve emeklilerin omuzlarına
08:14yıktınız. Şerbeti siz baldıran zehrini bu ülkenin emekçi
08:19milyonları içiyor. Bu hak mıdır? Bu reva mıdır? Adalet
08:25bunun neresinde? Vergilerle, zamlarla, yurttaşın canına
08:31okurken, yandaş şirketlerinizin borçlarını bir bir affettiniz.
08:36Teşvikleriniz, kredilerinizle yandaşlarınızı ihya ettiniz.
08:42Bugün milyonlar tarihin en büyük borç ve haciz kıskacında
08:48çırpınıyor. Kitabını yazdığınız ekonomi ortada. Şimdi gelin
08:53sokaklardaki umutsuzluğun, sefaletin filmini çekin.
09:03Bugün halkın en önemli gündemlerinden biri asgari
09:07ücrettir. Seçim sürecinde yılda iki defa asgari ücrete zam
09:12yaparken seçim sonrası bunu teke indirdiniz. Bu emekçilerin
09:17değil, iktidarın aslında kendi hesaplarını, kendi siyasi
09:22hesaplarını gözettiğini net bir şekilde ortaya koymaktadır.
09:26Sizin derdiniz seçim, halkın derdi ise geçim. Halkla
09:31aranızdaki uçurum bu kadar büyük işte. Bugün asgari ücret
09:35genel ücret olmuş durumda. Milyonlarca aile asgari ücretle
09:40yaşamaya mahkum edilmiş durumda. Sene başında on yedi bin iki
09:45TL olan asgari ücretin yüksek enflasyon karşısındaki real
09:50alım gücü sadece on iki bin TL oldu. Yani açlık sınırının
09:56altında kaldı. Siz bu ücretlerle bırakın bir ayı bir
10:01gün bile yaşayabilir misiniz? Gerçekten bunu sormak
10:04istiyoruz. Buradan da söylüyoruz. Gelin asgari ücreti
10:08en güncel yoksulluk sınırının yarısı oranında arttıralım.
10:13Asgari ücret tespit komisyonunu demokratikleştirelim. Yapısını
10:18katılımcı ve çoğulcu yapalım. Sendikadan yana, işçiden yana,
10:23emekçiden yana bir yapıya büründürelim çağrımızı buradan
10:28yenilemek istiyoruz. Sendikal temsil arttırılmadan sadece
10:32Cumhurbaşkanı'nın lütfuyla belirlenmiş bir asgari ücretin
10:36bu ülkedeki milyonların yarasına derman olmayacağını
10:41görmeniz gerekiyor. Buradan tüm baskılara, ağır çalışma
10:46koşullarına rağmen, madenlerde, fabrikalarda, iş
10:50yerlerinde, grev yasaklarına rağmen hakkını savunan, direnen
10:54tüm emekçileri de selamlıyorum. Dem parti olarak yanınızdayız.
11:00Mücadeleniz, mücadelemiz, sözünüz sözümüzdür.
11:09Sevgili kadınlar. Evet, bu bütçede kadın yok. Kadının adı
11:14da yok. Kadınlar ayrımcılığın, yoksulluğun, şiddetin en ağır
11:19yükünü taşımaya devam ediyorlar. Kadına yönelik şiddetle en
11:23etkin kadına yönelik şiddetle etkin mücadele edilmiyor ve
11:29yasa uygulanmıyor. Kadınlar koruma altında öldürülüyor.
11:32Altı bin iki yüz seksen dört esnetiliyor. Tazik hapsi
11:36uygulanmıyor. İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmenin
11:39bedelini kadınlar yaşamlarıyla ödüyor. Şüpheli şekilde hayatını
11:44kaybeden rejim kaba için kaybedilmesinin ve
11:47katledilmesinin üstünün kapatılması gibi örnekler
11:51aslında iktidarın bu alanındaki yetersizliğini açık ve net bir
11:56şekilde ortaya koyuyor. Kadınlar evlerinde, iş yerlerinde
12:01güvende değiller. Sığınma evleri ve şunun gibi güvenlik
12:05mekanizmaları hali hazırda yetersizliğini koruyor. Iktidarın
12:10şiddetle mücadelede sınıfta kaldığını bir kez daha buradan
12:15ifade etmek istiyoruz. Iktidarın kadın düşmanı
12:19politikalarıyla birleşen ekonomi politikaları yüzünden
12:22kadınlar yoksulluğu, işsizliği, ilikleri ne kadar yaşıyor ve
12:28hissediyor. Bütçede kadınlara ayrılan kaynaklar aile
12:32vurgusunun gölgesinde kalıyor. Iktidar kadınların
12:36kazanımlarına göz dikiyor. Eş başkanlık sistemini bertaraf
12:39ederek kayyum politikalarıyla kadınların örgütlü mücadelesini
12:44hedef alıyor.
12:49Kadınların yönettiği belediyelerin açtığı destek
12:53evleri, sığınma evleri, alo şiddet hatları ve kreşler birer
12:58birer yok ediliyor. Buna karşın biz tüm alanlarda toplumsal
13:03cinsiyete duyarlı bir bütçeleme yaklaşımını hayata geçirmek
13:07için canla başla çalışıyoruz. Erkek ergemen sistem baskı ve
13:12cezasızlık politikalarıyla erkek şiddetini teşvik eden
13:16ederken biz kadınlar bu düzeni değiştirmek için direnmeye
13:21devam ediyoruz. İpeker'den Gülistan Doku'ya, Pınar
13:25Gültekin'den Hande Kader'e kadar şiddet gören ve katledilen
13:30kadınların hesabını sormak bizim açımızdan tarihi bir
13:34sorumluluktur. Zinciyan azadi diyerek özgürlüğe, eşitliğe ve
13:40dayanışmaya olan inancımızla mücadeleye devam ediyoruz.
13:48Kadın özgürlüğü ve feminist mücadele bu ülkede en güçlü
13:54yıldırılamaz dinamik olmaya devam edecektir. Erkek devletin
13:58tüm baskılarına karşı kadın dayanışması kazanacaktır.
14:03İstanbul Sözleşmesi'ni fesh ederek kadınları
14:06durdurabileceğin yanılgısına kapılabilirsiniz. Ama ben size
14:10söyleyeyim. Kadınların mücadele sözleşmesini zinciyan azat
14:17durduramayacaksınız.
14:24Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, adalet
14:28üretmeyen bu bütçe tabii ki mevcut sistemin bir ürünü
14:32olarak karşımızdadır. Bütçeniz yönetim sisteminizin bir
14:36röntgenidir. Kuvvetler ayrılığı dengesini ortadan kaldırarak
14:41yasama yürütme yargı başta olmak üzere gücüt kendisinde
14:45toplayan yurttaşı ile yurttaşı ise halkları ve kazanımlarıyla
14:49birlikte daha da güçsüzleştiren muhtaçlaştıran bir
14:54cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin yarattığı çoklu
14:57krizleri hep beraber yaşıyoruz. Güçlü demokrasi gerçek adalet
15:03hukukun üstünlüğü herkesi kapsayan bir özgürlük
15:07anlayışı sisteminizin neresinde? Yeni sistem dediniz,
15:12hukukun üstünlüğünde, insan haklarında, demokratik
15:16standartlarda, düşünce ve basın özgürlüğünde Türkiye'yi
15:20uluslararası endekslerde en sona yerleştirmeyi maşallah
15:25başardınız. Dış politikanızdan küt kazanımlarını hedef alan
15:30planlarınızı çıkardığımızda geriye bir dış politikanız
15:34kalmaz. Iç politikanızdan yasakları, hukuksuzlukları,
15:39kayyumları, kumpasları çıkardığımızda bir iç
15:43politikanız kalmaz. Ekonomi politikanızdan yandaşları
15:47zengin etmeyi, israfı, yolsuzluğu, talanı, faizi,
15:53rantı çıkardığımızda geriye bir ekonomi politikanız kalmaz.
15:58Yargı sisteminizden özel, istisnai hukukunuzu, siyasi
16:04yargılamalarınızı çıkardığımızda geriye ortada
16:07bir şey kalmaz. Işte sisteminizin özeti tam da
16:12budur. Oysa vesayeti statikoyu kaldıracağız dediniz. Yerine
16:18yerine yargı vesayetinizi, kayyum vesayetinizi ve siyasi
16:25vesayetinizi koydunuz. Toplumu adeta kuşattınız. Parlamento
16:31üzerinde yürütmenin vesayetini sağladınız. Şimdi tahkim
16:36etmeye çalışıyorsunuz. Cumhurbaşkanı yardımcısı Sayın
16:40Cevdet Yılmaz iki gün önce burada bu kürsüde konuşurken
16:43şöyle bir ifadede bulundu. Geçmişte bu ülkede halktan
16:48yetki ve rıza almadan yönetme hakkını kendinde gören
16:51topluluklar hakkını kendinde gören topluluklar gördü dedi.
16:56Doğru. Ama buradan sormak istiyorum Sayın Yılmaz'a.
17:00Vesayet bittiyse kayyumlar hangi halktan yetki alıyor? Hangi
17:05halktan rıza aldı kayyumlar? Var mı bir cevabınız? Sayın
17:10Yılmaz'a buradan sormak istiyorum. Yine Sayın Cevdet
17:13Yılmaz şu kürsüde konuşurken meclisteki milletvekili
17:17yaklaşık yüzde kırk beşi bütçe müzakerelerine doğrudan söz
17:22alarak katkıda bulunmuştur dedi. Az önce Sayın Meclis
17:25Başkanımız da açılış konuşmasında aynı noktanın
17:29altını çizdi. Peki buradan yine soruyorum. Sizlerin muhalefetin
17:34sunduğu katkının yaptığı önerilerin tek bir tanesini
17:38gerçekten dikkate aldınız mı? Bu bütçede bir virgül
17:42oynattınız mı? Bir cümlenin yerini değiştirdiniz mi? Hayır.
17:47Parlamentonun etkisini ve gücünü giderek zayıflattınız.
17:51Denetim yetkisini ortadan kaldırdınız. Atanmış
17:55bakanlarınızın muhalefetin eleştirilerini ve önerilerini
17:59yok sayan kibirli, üstlenci, seçilmiş iradeye, siyasi
18:05muhalefete ayar verme çabası pervasız çıkışları işte bu
18:10vesayet ilişkisinin en iyi özetidir. Oluşturduğunuz
18:15yürütme sisteminin halkla, halk iradesiyle, seçilmişle,
18:20sandık iradesiyle, emekçiyle, hak arayanlarla, demokratik
18:25siyasetle gerçekten bir sorunu var. Istiyorsunuz ki herkes
18:30biat etsin. Hiç kimse itiraz etmesin, sesini yükseltmesin,
18:35sizi eleştirmesin ve hak talep etmesin. Aslında kendiniz için
18:41dikensiz bir gül bahçesi istiyorsunuz. Ama söyleyelim
18:46öyle bir dünya yok. Bu hayaliniz asla gerçekleşmeyecek.
18:50Yanlışlarınızın karşısında toplumsal itirazlar yükselmeye
18:55devam edecek. Siyasal itirazlar yükselmeye devam edecek. Halk
19:01yaptığınız yanlışlara ses çıkarmaya devam edecek. Bu da
19:06böyle biline. Her defasında yurttaşa, siyasal ve
19:10toplumsal muhalefete yasaları hatırlatan sizlersiniz. Ama
19:16söz konusu iktidarınızın siyasal öncelikleri olduğunda
19:20AYM ve ahim kararlarını tanımayan da yine sizlersiniz.
19:25Anayasayı rafa kaldıran ve yargıyı siyasallaştırarak kendi
19:30emrine sokanlar da yine sizlersiniz. Hukuk devleti
19:34ilkesini yerle yeksan ettiğiniz gibi sosyal devleti de ortadan
19:39kaldırdınız. Hep beraber ellerinizi Fatiha için
19:43kaldırabilirsiniz. Depremde, yangında, selde, afette,
19:48pandemide yoktunuz. Halkı kendi çaresizliğiyle baş başa
19:54bıraktınız. Önceliğiniz hep iktidarınız, yandaşlarınız,
19:58holdingleriniz oldu. Sistemi şirketleştirdiniz, şirketleri de
20:03sistemleştirdiniz. Bu hakikati ve bu gerçeği görmeniz
20:08gerekiyor. Pratiğinizle yüzleşmeniz gerekiyor. Bu
20:12ülkeyi nasıl bu hale getirdik diye kendinize sormanız
20:16gerekiyor. Içinde bulunduğumuz ikinci yüzyılın tarihsel
20:20sorumluluğu, cumhuriyeti güçlü demokrasi, gerçek bir adalet ve
20:25kalıcı, onurlu bir barışla hak temelli eşit yurttaşlıkla
20:30buluşturmaktır. Ülkeyi krizlerden çıkaracak yol
20:34haritası budur. Halka ve ülkeye asla kazandırmayan yolunuzu da
20:39haritanızı da değiştirmekle karşı karşıyasınız. Değişimden
20:44dönüşümden kaçamazsınız. Değişmeyenin aşıldığı bir çağda
20:49yaşıyoruz ve bu gerçeği hiç kimse göz ardı edemez
20:54etmemelidir. Sayın milletvekilleri, değerli
20:57halklarımız, dünyadaki savaşların toplumsal
21:01çatışmaların temelinde aslında ulus devlet modeli yapmaktadır.
21:05Ulus devlet organize sömürü düzeni ve şiddet tekeli
21:10demektir. Çünkü ulus devlet modeli toplumsal çeşitliliği,
21:14renkliliği, farklılığı, tekliğe indirgeyen toplumsal gerçekliği
21:19tek bir potada eritmeyi hedefleyen bir modelin adıdır.
21:23Türkiye'de yüz yılı aşkın bir süredir farklı kimlik, inanç ve
21:28kültürleri inkar ederek ayakta kalmaya çalıştı. Başta Kürtler
21:33ve Alevler olmak üzere, farklılıklara karşı
21:37tekleştirici politikalar uygulandı. Kadınların özgürlük
21:41mücadelesi büyük baskılarla karşılaşmış, işçi sınıfının
21:46mücadelesi ve sendikal örgütlenmeleri, askeri darbeler
21:50dahil şiddetle karşılık bulmuştur. Bakın sadece bir
21:54örnek vereceğim. Alevlerin bu ülkedeki eşit yurttaşlık
21:58talebi sürekli reddedilmekte Cemevlerinin ibadethane statüsü
22:04kabul edilmemektedir. Oysa ki Alevi, Ezidi, Hristiyan,
22:08Musevi inancında veya herhangi bir inançta olmayan tüm
22:14yurttaşların ortak vergileriyle finanse edilen diyanet işleri
22:18toplumun sadece bir kesimi için hizmet üretmektedir. Inançları
22:23tekleştirmeye çalışan bir politikanın varlığı bu tekçi
22:28ulus devlet sisteminin yapısal sorunu olarak karşımızda
22:32durmaktadır.
22:37Alevileri ve Cemevlerini kontrol altına almak için
22:41Kültür Bakanlığı'na bağlı Alevi Bektaşi Kültür ve Cemev
22:45Başkanlığı'nı kurdunuz. Çözümünüz gerçekten bu mudur?
22:48Bir inancı siyasi iktidarın güdümüne sokmaya çalışmak
22:52çözüm müdür? Oysa Aleviler hiç kimseden sadaka ve lütuf
22:56beklemiyorlar. Alevi toplumunun tek bir beklentisi vardır.
23:00Gasp edilen eşit yurttaşlık haklarının bir an önce teslim
23:05edilmesidir. Bütün inançların, kimliklerin, kültürlerin talebi
23:09eşit yurttaşlık ve özgürlüktür. Artık görmeniz ve kabul etmeniz
23:15gerekir. Tekçilik politikasıyla farklılıkları tekleştiremezsiniz.
23:20Kürtleri kendi kimliğinden, Alevileri kendi inancından,
23:25farklı tüm kimlikleri kendi kültürlerinden koparamazsınız.
23:30Tek kimliğe, tek inanca, tek mezhebe, tek bakış açısına
23:34indirgeyemezsiniz. Baskı ve şiddet politikası devletin
23:39ulusunu bir arada tutmaya yetmez. Tutamaz. Toplumsal
23:45barışı ve birlikteliği sağlayamaz. Halklar demokratik
23:49ulusun içerisinde kendini o toprağa, o göğün altına ait
23:54hissettiği sürece bütünleşir. O aidiyeti sağlamanın tek yolu
23:59da yurttaşın kendi kimliğiyle, kendi gibi var olup yaşam
24:04kurabilmesini sağlayabilmektir. Bundan
24:07korkulmaması gerekir. Ancak böyle vatan ortaklaşır, ancak
24:12böyle cumhuriyet demokratikleşir. Ancak böyle bir
24:18arada yaşanır. Ancak böyle ortak gelecek tahili kurulabilir
24:24ilerletilebilinir. Çözüm ulus devletin tek tüpleştirici
24:29pratikleri karşısında yer alan ve demokratik, eşit,
24:32özgürlükçü, çoğulcu, ulus gerçeğine dayanan demokratik
24:37ulus paradigmasını hayata geçirmekten tüm
24:41farklılıkları tanıyarak onları güvence altına alan
24:44farklılıkları devlet ve toplum için bir tehdit olarak değil
24:49zenginlik olarak gören anlayışı geliştirmekten geçer.
24:53Işte bu demokratik gelecek ancak cumhuriyetin de
24:57demokrasiyle buluşmasıyla mümkün olabilir. Dışlayan değil
25:03kapsayan, inkar eden değil, ikrar eden, ayrımcılık yapan
25:08değil, eşitlikte birleştiren bir demokratik sistem yeni bir
25:13toplumsal sözleşme bu toprakların, halklarımızın
25:18hepimizin hakkıdır. Sayın Başkan değerli hazirun. Bakınız
25:23değişmesi gerektiğini söylediğimiz sistemin yarattığı
25:27toplumsal yıkımların ve acıların en yoğun yaşandığı
25:31aylardan biri olan Aralık ayındayız. Aralık ayı bu
25:35coğrafyada toplumun belleğinde derin izler bırakan Roboski
25:40katliamının da aynı zamanda yıl dönümü. Burada hakikatler
25:45gün yüzüne çıkarılmadı. Geçmişle yüzleşme sağlanmadı
25:49ve cezasızlık politikalarıyla failler ve emri verenler
25:54sürekli olarak korundu. Işte bu sistemin bu sistemin toplumda
25:59yarattığı en büyük kırılmalardan birisidir.
26:02Cezasızlık politikasının kendisi. Bu politika yaraları
26:07daha da derinleştirmektedir. Biz siz dosyanın kapandığını
26:11düşünebilirsiniz. Ama bu yaralar toplumsal hafzadan asla
26:16silinmez. Iki bin yirmi dört yılının ilk on bir ayında yedi
26:21yüz dokuz mahpus yaşamını yitirdi. Bu nasıl oluyor? Bir
26:25düşünün. Bu sizin iktidarınızda oluyor. Hasta tutsakların
26:29yaşamlarının son dönemlerini bile ailelerinin sevdiklerinin
26:34yanında geçirmesine izin vermeyen gerçekten ceberut bir
26:39sistemle karşı karşıyayız. Hasta tutsaklar ölüme mahkum eden
26:44bir düzenle karşı karşıyayız. Alanen bir istisna hukuku
26:49uygulanıyor. Hukuk bir yandan halka karşı suç işleyenlere
26:53cezasızlık zırhı olurken muhalif kesimlere yönelik de
26:57bir intikam aracına dönüştürülüyor. Tehdit olarak
27:00görülen yurttaşlar yargı eliyle sindirilmeye çalışılıyor. Bu
27:05hukuksuzluğu kabul etmemizi mi istiyorsunuz? Asla. Bugün Hatay
27:11halkının seçilmiş iradesi yani vekili Can Atalay. Gezinin
27:16intikamını almak amacıyla cezaevinde rehin tutulmuyor mu?
27:19Bu meclis Anayam Asya Mahkemesi'nin kararını her gün
27:23uygulamayarak demokrasiye kaybettirmiyor mu? HDP Eskeş
27:28genel başkanlarımız ve onlarca siyasetçi yoldaşımız Komani'de
27:32IŞİD karanlığına karşı çıktıkları için ve IŞİD Kobani'de
27:37yenildiği için şu anda cezaevinde rehin olarak
27:40tutulmuyorlar mı? Arkadaşlarımıza dört yüz yılı
27:44aşkın cezalar verildi. Ahimin kararlarına rağmen sekiz yıldır
27:48tutsaklar IŞİD'e karşı dinenlere ceza verilirken IŞİD adına
27:53katliam yapılanlarsa dün yargıtay kararıyla tahliye
27:57edildiler. Şimdi söyleyelim. Sözün tam bittiği yerdeyiz.
28:02Tuzun koktuğu suyun çürüdüğü bir eşikteyiz. Bu gerçekleri
28:08yok mu sayalım? Görmezden mi gelelim? Hukuk ve adalet
28:12terazisindeki bu ikilik bir asırdır halklarımıza dayatılan
28:17tekçi, redçi, inkarcı sistemin bir sonucudur. Bunu görmeniz
28:23gerekiyor. Eduardo Adaletsizlik iktidarın yiyeceğidir der.
28:30Hukuku çiğnediniz, yasaları yediniz, kanunları
28:34bitirdiniz. Bu ülkenin ekmek kadar, su kadar en temel
28:38ihtiyacı gerçek bir adalet ve hukuk sisteminin inşasıdır.
28:43Hakikatle yüzleşme ve gerçek, onarıcı bir adaletin tesisi
28:49demokrasinin olmazsa olmazıdır. Onun için seksen
28:53beş milyon adına buradan haykırıyoruz. Adalet, adalet,
28:57adalet.
29:03Sayın Başkan, değerli halklarımız yanı başımızda
29:08Suriye'de yaşanan kriz hali tüm coğrafyayı etkileyebilecek bir
29:13potansiyel barındırmaktadır. Suriye halklarıyla çözümde,
29:18barışta ve demokraside buluşmayan, baskıda,
29:22çözümsüzlükte ısrar ederek ayakta kalacağını düşünen rejim
29:27çöktü. Suriye halkları şimdi bir belirsizlik ve
29:31istikrarsızlık içerisinde ortak geleceğini arıyor. Esas
29:35sonrası ortaya çıkan güçler Suriye'de siyasi istikrarı
29:39sağlamak, toplumsal barışı tesis edip halkların savaşsız ve
29:43çatışmasız özgürce yaşamasına katkı sunmak yerine halk
29:48halkların canı ve kanı pahasına bu topraklardan pay kapma
29:53siyaseti yüzüyor. Suriye için kritik olan halkların ortak bir
29:57geleceği, demokrasiyi ve barışı birlikte inşa edebilmesidir.
30:02Suriye halkları kendi geleceğini kendisi
30:06belirleyecektir. Buna saygı duyulması gerekir. Kürt halkı
30:11iki bin on birden bu yana Kuzeydoğu Suriye'de Rojava'da
30:15büyük bedeller ödeyerek topraklarını ve bu topraklardaki
30:20bütün halkları savunmaya, korumaya devam etti. Yaşadığı
30:25toprakları ve yaşam alanını çetelere karşı korudu. IŞİD'e
30:30karşı korudu. Aynı zamanda bütün dünyanın yakından takip
30:34ettiği üzere sadece Suriye için değil Orta Doğu için umut olan
30:39her kimliğin, her inancın ve özellikle de kadınların eşit
30:44özgür olduğu bir yaşamı ve yönetim modelini inşa ettiler.
30:49Fakat bugün özellikle iktidarın Kürt karşılığı dış
30:54politikasıyla Suriye'de tek güvenli alan bu topraklar bir
30:58kez daha istikrarsızlık ve kaos alanına dönüşme riskiyle karşı
31:04karşıyadır. Kuzeydoğu Suriye yönetiminin hangi etkilisi
31:08konuşursa diyalog, iş birliği ve görüşme çağrısı yapıyor.
31:13Türkiye için bir tehdit oluşturmadıklarını söyleyip
31:17duruyorlar. Ama iktidar tüm bu çağrılara kulaklarını tıkıyor.
31:22Kürtlerin birlikte yaşadığı, halklarla ortak bir gelecek
31:26kurma arayışını, ortak kazanımlarını boğmaya çalışmak,
31:30oradaki çete iş yapılarıyla iş birliği arayışına girmek ne
31:34Suriye halklarına ne de Türkiye halklarına ne de Türkiye'ye
31:39hiçbir şeyi kazandırmaz. Kürtleri Suriye'de nefes
31:43alamayacak hale getirmek için bütün imkanlarınızı seferber
31:48etmek sizlere ne kazandıracak? Sormak istiyoruz. Bu topraklara
31:53ne kazandıracak? Halklarımıza ne kazandıracak? Geleceğe ne
31:58bırakacak? Sormak istiyoruz. Suriye'de istediğiniz Kürt
32:02kazanmasın politikasının burada Türkiye'de yaşayan milyonlarca
32:07Kürt'ün duygularında yaratacağı kırılmayı görmeniz
32:11gerekir. Bakın Rojava'da sivil yaşam alanlarına yönelik yapılan
32:16siyah saldırıları aralıksız sürüyor. Yapılan saldırılarda
32:20dün özgür basın emekçileri Nazım Taş'tan ve Cihan Bilgin
32:27katledildi.
32:38Bu iki resme iyi bakın. Bu iki resme iyi bakın. Çünkü Nazım
32:45Taş'tan ve Cihan Bilgin iki bin on dört yılında IŞİD
32:49saldırılarını ve buna karşı verilen Rojava halkının, Kovane
32:53halkının verdiği o destansa mücadeleyi anan saniye saniye
32:58Türkiye'ye ve dünyaya, dünya halklarına duyurmuş iki
33:01gazeteciydi. Ama ne yazık ki bugün siyah saldırı sonucunda
33:07katledildiler. IŞİD'in saldırılarına tanıtık edenin
33:12bu gazeteciler bugün artık aramızda yoklar. Bu tablo size
33:17bir şey anlatıyor mu? Bizim için çok şey anlatıyor.
33:21İnsanlığa karşı istenen bu saldırıyı kınıyor, basın
33:24emekçilerini saygıyla anıyor ve buradan yüreği yanan bütün
33:29halkımıza da başsağlığı dileklerimizi iletmek istiyorum.
33:32Iktidar savaş halinde basının dokunulmazlığını güvence altına
33:38alan uluslararası iktidarı savaş halinde bile basının
33:43dokunulmazlığını güvence altına alan uluslararası sözleşmelere
33:47uymaya bu sözleşmelerin gerekliklerini yerine getirmeye
33:51ve bu saldırıyla ilgili derhal açıklama yapmaya çağırıyorum.
33:56Karşı istenen suçlara artık son verilmelidir. Bu konuda biz
34:01sürekli uyarıyoruz. Çözüm yolunu da gösteriyoruz. Dünya
34:05uyarıyor. Bu politikalarınız bugün olduğu gibi uzun vadede
34:09de daha büyük sorunlar ve istikrarsızlık yaratacaktır. Kürt
34:15sorunu böyle çözülmez. Kürt Türk kardeşliği böyle kurulmaz.
34:20Buradan bir kez daha çağrı yapıyoruz. Suriye'de demokratik
34:24geçişin sağlanması ve yeni bir toplumsal sözleşmenin
34:28yapılabilmesi için yapıcı bir politika izleyin. Barışçıl bir
34:32politika izleyin. Diyaloğu esas alın diyoruz. Suriye barışına
34:36katkı sunun. Orta Doğu'da yaşayan bütün halklara eşit
34:40yaklaşın. Kürt halkı dahil bütün kesimlerle diyaloğunuzu
34:45geliştirin. Enerjinizi Suriye barışına harcayın. Kuzeydoğu
34:50Suriye Türkiye için asla bir tehdit değildir. Istikrar ve
34:55barış bölgesidir. Bugün Türkiye'nin sınırını koruyan en
35:01güvenli yerdir. Kürt halkının oradan uzak iki dakika rica
35:07edeceğim. Çok az kartım kaldı başkanım. Değerli arkadaşlar
35:12ııı görüşmelerin sonuna geldik. Her grubun yetmiş dakika söz
35:17hakkı var. Eğer müsaade ederseniz konuşmacılara sadece
35:20sözlerini tamamlamaları için ilave bir dakika süre vermenin
35:24uygun olacağı kanaatindeyim. Zaten diğer arkadaşımız devam
35:27edecek. Buyurun. Başlatırsanız başkanım. Kürt halkı uzattığı
35:32diyalog elini tutmanız Kürt Türk İttifakı'nı oluşturmanız
35:36burada Kürt sorunun çözümünde tarihsel bir rol oynayacaktır.
35:40Bir yandan Türkiye'de Kürt sorunuyla ilgili adım
35:42açacağını söyleyip diğer taraftan Suriye'de ise tam
35:46tersi bir politika izlemek çözümsüzlüğü derinleştirir.
35:49Bakın günlerdir bu konuyu konuşuyoruz. Çözümü
35:52konuşuyoruz. Bu meselenin çözümü konusunda Türkiye artık
35:56tarihi bir karar aşamasındadır. Inkar, çatışma, şiddet
36:01semininde bu sorunun çözülmeyeceği defalarca netleşti.
36:06Bir yüzyıl daha böyle gitmez ve gitmeyecekti. Sayın Başbakan'ın
36:11Sayın Erdoğan'ın iki bin üç Mart iki bin on üçte bu meclis
36:14kükürsüsüne yaptığı bir konuşmayı hatırlatmak istiyorum.
36:17Şöyle diyordu kendisi. Sorunların üzerine örtmek,
36:20sorunları ertelemek ya da görmezden gelmek Türkiye'yi bir
36:24süre idare etse bile daha sonra tedavisi zor yaralara yol açar.
36:28Bu mesele sadece askeri tedbirlerle çözülebilecek bir
36:32mesele değil.
36:34Teşekkür ederim anlayışınız için. Bu mesele sadece askeri
36:47tedbirlerle çözülebilecek bir mesele değildir. Bugün gelinen
36:50nokta muhasebe noktasıdır diyor. Yine Sayın Öcalan iki
36:54bin on üç iki bin on beş arasında yürüyen diyalog ve
36:56görüşme sürecinde ne demişti hatırlayalım. Türkiye'nin ve
37:00bölgenin kurtuluşuna ve tam bir demokratik cumhuriyetin inşa
37:03edilmesine giden süreçte her kim ki demokratik hamleleri
37:07geciktirirse kaos ve çatışma şartlarına davetiye çıkarmış
37:11demişti. Evet tarih aktı ve bugün aslında bütün
37:16hakikatler ortada. Şimdi İmralı bugün de aslında aynı noktada
37:21durmaya devam ediyor. Çözümü ısrarla savunmaya devam ediyor.
37:25En son kamuoyuna gönderdiği mesajında bunu da açıkladı.
37:29Tecit devam ediyor. Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve
37:33şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve
37:38pratikce sahibim dedi.
37:50Eşit bir uygulama yapacağız. Hakikaten yeterince süre var.
37:54Yetmiş dakika her grup için ııı önemli bir süre. Sadece
37:58sözlerin tamamlanması için bir artı bir ııı vereceğiz. Yoksa
38:02bitmez bu görüşmeler. Buyurun.