Gazeteciler Cemiyeti tarafından 2024 Meslek Onur Ödülü duayen gazeteci Şükran Soner'e takdim edildi. Şükran Soner "Bence bu karanlık bitti. En karanlık gecenin şafağından sonra ışık gelir. Ben bu yıl bu ışığı göreceğimizi ve çok yol alacağımızı düşünüyorum" dedi. Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin de "Özgürlük prangalanmış vaziyettedir. Haklarında hiçbir kayda değer delil olmayan gazetecilerin parmaklıklar arkasına atılmasına, ev hapislerine mahkûm edilmesine maalesef toplum alıştırılmıştır. İşte bu nedenle 10 Ocak bayram değil dayanışma ve mücadele günüdür" ifadelerini kullandı.
(ANKARA) - Gazeteciler Cemiyeti tarafından 2024 Meslek Onur Ödülü duayen gazeteci Şükran Soner'e takdim edildi. Şükran Soner "Bence bu karanlık bitti. En karanlık gecenin şafağından sonra ışık gelir. Ben bu yıl bu ışığı göreceğimizi ve çok yol alacağımızı düşünüyorum" dedi. Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin de "Özgürlük prangalanmış vaziyettedir.
hbrlr1.com/ctfidiffkckckl
(ANKARA) - Gazeteciler Cemiyeti tarafından 2024 Meslek Onur Ödülü duayen gazeteci Şükran Soner'e takdim edildi. Şükran Soner "Bence bu karanlık bitti. En karanlık gecenin şafağından sonra ışık gelir. Ben bu yıl bu ışığı göreceğimizi ve çok yol alacağımızı düşünüyorum" dedi. Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin de "Özgürlük prangalanmış vaziyettedir.
hbrlr1.com/ctfidiffkckckl
Category
🗞
HaberlerDöküm
00:00Bugün çalışma şartlarımızı düzenleyen yasanın yürürlüğe
00:05girişinin yıl dönümü ve aynı zamanda cemiyetimizin yetmiş
00:10dokuzuncu kuruluş yıl dönümü. On Ocaklar'da bildiğiniz gibi
00:15son beş yıldır sadece cemiyetin kuruluş yıl dönümünü ve
00:20çalışan gazeteciler gününü kutlamak için değil, aynı
00:23zamanda meslek onur ödülünü meslektaşlarımız arasında bir
00:29meslektaşımıza takdim ettiğimiz günler olarak da aynı zamanda
00:32kutluyoruz. Bugün üç farklı önemli günü bir arada
00:39değerlendiriyoruz. Birincisi gazeteciler cemiyetinin
00:44kuruluşunun yetmiş dokuzuncu yıl dönümü ikincisi biraz önce
00:49genel sekreterimizin de söylediği gibi bin dokuz yüz
00:53altmış bir on Ocağında yürürlüğe giren eee meslekte
00:59çalıştıranlarla çalışanlar arasındaki münasebetleri
01:02tanzim eden asıl ismi iki yüz on iki sayılı yasanın yürürlüğe
01:07girişinin yıl dönümü ve üçüncüsü de önemli bence
01:12bugün bir meslek abitesi sükransonere eee verilecek
01:20meslek onur ödülü. Önce isterseniz iki konuya ben
01:25değineyim. Zannediyorum on on iki dakikanızı alacağım. Fazla
01:28bir vaktinizi almayacağım. Yetmiş dokuz yıl önce bugün
01:33yani on Ocak'ta Mekki Sait Esen başkanlığında yedi kişilik bir
01:41heyet dönemin Ankara valisi Nevzat Tondoğan'a giderek bir
01:49gazeteciyeri bir araya getirecek bir dernek kurmak
01:54istediklerini dile getirirler. Bu Nevzat Tondoğan'ın da çok
01:58hoşuna gider amaçlarını sorar, anlatırlar ve o gün imzalanır
02:03ve yürürlüğe girer. Aradan geçen yetmiş dokuz sene
02:07içerisinde çok önemli kişiler bu cemiyete başkanlık yaptı.
02:14Mekki Sait Esen'den sonra Ejvet Güresi, Gazanfer Kunt, Atilla
02:20Bartınlıoğlu, İbrahim Yüceoğlu, Metin Toker, Doğan Kasaroğlu,
02:25Beyhan Cenkçi rahmet diliyoruz bunların hepsi maalesef
02:31aramızdan ayrıldı. Onları rahmetle minnetle
02:33selamlıyoruz. Cemiyetimizin başkanlığını yapan Altan Öğmen'e
02:39de uzun ömür ve başarılı bir ömür diliyoruz. O da
02:44başkanlarımızdan çünkü. Türk basınında aslında bugün basın
02:51günü veya basın bayramı olarak diyor ama biz beş yıldır bir
02:57dayanışma günü olarak meslek dayanışma günü olarak
03:02kutluyoruz bunu. Demin de söylediğim gibi bin dokuz yüz
03:08altmış birde Ecevit'in çalışma bakanlığı döneminde çıkmış bir
03:15yasadır bu. Sayın Ecevit aynı zamanda cemiyetimizin de
03:19üyesiydi. Onu da rahmetle anlıyoruz. Bin dokuz yüz altmış
03:22bir ara yasasının getirdiği özgürlükler paralelinde ona ona
03:29ona uygun bir şekilde çıkarılmış bir yasa çağdaş
03:33bir yasadır. Evet iki yüz on iki sayılı yasadan geriye
03:37elimizde ne kaldı? Hemen hemen hiçbir şey. Koruyamadık. Yani
03:42bunda suç kimdeyse onun bir kısmını üzerine alırız.
03:49Onun için beş yıldan beri on Ocağı basın bayramı olarak
03:54kullanmıyoruz. Çünkü bugün meslektaşlarımızın iç
04:00güvencesinden uzak her an işten atılma korkusuyla haber yazmak
04:06zorunda bırakılıyor. Çünkü bugün üzerinden iki yıl
04:12geçmesine karşın deprem bölgesindeki gazeteciler
04:16hayatta kalma savaşı veriyor. Çünkü bugün Hatay'da,
04:22Adıyaman'da, Kahramanmaraş'ta, Malatya'da meslektaşlarımızın
04:27çalıştığı gazete ve televizyonlar çadırlarda ve
04:32konteynürlerde. Çünkü bugün depremde milyonların sesi, solu
04:40sözü kulağı olan yerel medya maalesef depremden hala
04:46kurtulamamış, enkazın altında kalmış vaziyette ve hala bir
04:52ışık göremiyor.
04:56Peki başka ne nedenler var? Çünkü bugün haberleri ve
05:03yorumları nedeniyle gazeteciler sabaha karşı evlerinden alınıp
05:09kelepçelerip gözaltına alınıyor. Uzun gözaltılardan
05:14sonra bazen serbest bırakılıyor. Bazen gerekçesi
05:19hiç de inandırıcı olmayan sebeplerle tutuklanıyor. Yani
05:25özgürlük prangalanmış vaziyette. Çünkü
05:33bugün eleştiren yayın yapan tüm medya kuruluşları ağır
05:39ekonomik ambarga ve ceza tehdidi altında. Yaşıyoruz ve
05:47biliyoruz. Çünkü bugün altmış birde kazandıklarımızın çok
05:52gerisindeyiz. Basın iş kanunumuzla güvence de olması
05:59gereken haklarımız parça parça koparılmış. Bu arada bir
06:05öz eleştiriye de müsaade ederseniz yapmak istiyorum.
06:09Maalesef Türkiye'de sendikalı gazeteci sayısı iki elin
06:18parmağıyla kadar az. Biliyorum. Özellikle medya işkola
06:24alanında görev yapan sendikalar burada temsilcileri
06:29de var. Başta ııı onların da temsilcileri burada. Çok çaba
06:34gösteriyorlar. Ama bu zinciri kırmak kolay değil. Iş yerlerinde
06:39sendikalı adam çalıştırmak demek işverenin gözünde haydut
06:45çalıştırmakla eş değerde. Ve ne yazık ki bugün Türkiye'de
06:50sendikalı gazeteci sayısı yüzde onlarda, on beşlerde.
06:57Işte onun için bu çok azını saydığım sebeplerden dolayı
07:07biz beş yıldır on aşağı medyada dayanışma ve mücadele
07:15yünü olarak değerlendiriyoruz ve o şekilde bir araya
07:19geliyoruz. Girerken yetmiş dokuzuncu yılımızdayız. Bu
07:26cemiyete yetmiş dokuz yıldır korku ve korkaklar girmedi.
07:34Bundan sonra da gireceklerini zannetmiyorum. Yetmiş dokuz
07:40yıldır bu meşaleyi bu inançlı güvençli arkadaşlarımıza
07:49yürüyerek bazen koşarak ama meşaleyi hiç yere düşürmeden
07:55taşımaya çalıştık. Bu benim son dönemim. Onlara dairce
08:00şükranlarımı sunuyorum. Bu kutsal yürüyüşte elbette bize
08:08katılamayanlar hiçbir eylemde yürüyüşte bulunmayanlar işçi,
08:14iş yeri sözcüğü önlüğünü hiç giymeyenler
08:21gecenin ayazında ceza ve mahkeme ceza ve mahkeme
08:27kapılarında beklemeyenler gecenin ayazında varil ateşiyle
08:34ısınmayanlar o olacaktır. Onlara bizimle yürüyüşe
08:44katılmadıkları için kızmıyoruz. Onlara yazlı, kışlı, keşanit
08:53taşhanelerinde hayırlı oturmalar diliyoruz. Yolları
08:58açık olsun. Bizimle yürüyen ve koşanlara da selam olsun.
09:04Ve
09:08ve son olarak diyorum ki yaşasın kardeşlik, yaşasın basın
09:16özgürlüğü, yaşasın demokrasi, yaşasın cumhuriyet ve yaşasın
09:23Atatürk ve onun hepimize saygılar sunuyorum.
09:30Bu yılda meslek onur ödülü jüri üyesi olarak başkan başta
09:36başkan Nazmi Bilgin, Doğan Bulgun, Remzi Dilan, Sedat
09:40Bozkurt, Doktor Çağrı Kadereoğlu Bulut ve Kıvanç El
09:44görev yapmıştır. Onların oy birliğiyle meslek onur ödülünün
09:48bu yıl şükran sonere eee verilmesi kararı alınmıştır.
09:52Kendisini kutluyoruz, tebrik ediyoruz.
09:56Bu kadarı bir şey