Category
🗞
HaberlerDöküm
00:00Cumhuriyet TV ekranlarından merhaba sevgili izleyenler bildiğiniz üzere dün Halk TV'den 5 gazeteci gözaltına alındı, ardından 1 kişi tutuklandı. 4 gazeteci de adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Kimlerdi bunlar?
00:27Ekrem İmamoğlu'nun işaret ettiği bilirkişiyle yapılan bir sesli röportajı programda yayınlayan gazeteciler Barış Pehlivan, Seda Selek, Serhan Asker ve Kürşat Oğuz'da genel yayın yönetmeni Suat Toktaş, Suat Toktaş tutuklandı sevgili izleyenler.
00:44Diğer gazeteciler de yayınlarına saatler kala Barış Pehlivan, Serhan Asker Türkiye Büyük Millet Meclisi önünden, Barış Pehlivan Halk TV'den, Kürşat Oğuz Halk TV'den tam da gazetecilik yapacakları sırada gözaltına alındılar, ifadeye götürüldüler.
01:00Dünden beri aslında 2 gündür tepkiler ciddi şekilde sürüyor.
01:03Suat Toktaş'ın da bir an önce serbest bırakılması için tüm meslek örgütleri, tüm toplumsal muhalefet ses çıkarıyor diyebiliriz.
01:11Bugün de konuşacağız. Konuğumuz Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir Milletvekili Utku Çakır Özer. Hoş geldiniz.
01:17İrem Hanım hoş bulduk, iyi yayınlar diliyorum.
01:20Evet Utku Bey aslında bir de meslek büyüğümüz olarak sizlere danışacağım bu konuya.
01:25Aynı zamanda Cumhuriyet Halk Partisi'nin de bu konuda ciddi bir tepki verdiğini gördük 2 gündür.
01:30Şimdi başta da vurgulamaya çalıştığım gibi tam da gazetecilik faaliyeti yapacakları sırada aslında bu isimlerin gözaltına alındığını, ifadeye götürüldüğünü gördük.
01:40Bir suçlama var ki aslında ne kadar suç teşkil ettiği çok tartışmalı. Siz nasıl okuduğunuz olanları nasıl değerlendirdiniz?
01:48Tabii çok net bir şekilde ortada basın özgürlüğüne, ortada halkın haber alma hakkına vurulmak istenen bir darbe var.
01:59Bir gazeteci bugün itibariyle bir gazeteci özgürlüğünden mahrum bir şekilde cezaevinde tutuklu durumda.
02:07Türkiye bunu ilk defa yaşamıyor. Keşke sonuncusu olsa ama tüm işaretlere baktığınızda çok sonuncu olacak gibi de gözükmüyor.
02:17Aslında olay benim ya da bakanların zaviyesinden şöyle, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hem İBB hem de İstanbul'daki bazı diğer metropol belediyelerine yönelik yürütülen soruşturmalar açılan davalarla ilgili
02:45önemli bir açıklama yaptı. Tüm Türkiye'nin bence dikkatini çevirdiği bir açıklama yaptı. Neydi o?
02:51Bilirkişi raporlarına yönelik ve hem kendisine hem İstanbul'da yürütülen soruşturmalarda bir bilirkişinin sürekli 8 bin küsur bilirkişi olmasına rağmen İstanbul'da belirlenmiş ve bir kişinin atandığını ortaya koyan iddialar ve belgelere dayanan iddialar ortaya koydu.
03:12Tam da niye böyle oluyor, kim bu bilirkişi sorularının aslında herkesin zihninde yer aldığı soru işaretleri yarattığı bir anda Barış Pehlivan, Cumhuriyet yazarı ve Halk TV yorumcusu Barış Pehlivan, meslektaşımız Barış Pehlivan bu iddiaların odağındaki kişiyle bilirkişiyle bir röportaj yaptı.
03:36Sorularını bu kafalardaki soru işaretlerine ilişkin süpeleri soruları aslında tam da kişisine sordu sorma fırsatı buldu.
03:46Aslında İrema Hanım siz de gazetecisiniz ben de gazetecilikten siyasete giren bir ismim. Hangi gazeteci olsa yani kim olsa hele hele araştırmacı gazetecilik alanında kendini yetiştirmiş isimlerin hepsinin ille de araştırmacı gazeteci olması gerekmiyor ama hangi gazeteciye verirseniz verin bir stajyer dahi olsa ilk aklına gelecek kişi bu bilirkişiyle biz görüşebilir miyiz bu soruları ona yöneltebilir miyiz olur.
04:14Barış Pehlivan da tam da bunu yaptı ama nereye geldik şimdi bugün baktığımızda Barış Pehlivan bu isme ulaştı sorularını sordu bu haberi yapıldı yayınlandı ve ondan sonra Barış Pehlivan yaklaşık 30 saat süren bir gözaltı süreci yaşadı.
04:32Sadece o da değil işte Seda Selek Serhan Asker sorumlu müdür olarak Kürşat Oğuz yine yayın koordinatörü olarak ve Suat Toktaş genel yayın yönetmeni olarak Barış Pehlivan daha uzun Seda Selek ve Serhan Asker diğer isimler biraz daha kısa gözaltıları oldu sonrasında Suat Toktaş tutuklandı.
04:58Baktığınızda ortada bir gazetecilik faaliyeti var tamamen gazetecilik ne diyelim gazetecilik hızıyla duyusuyla inisiyatife ile hareket edilen bir durum var.
05:10Bir kasıt yok bir çok ulaşılamaz birine ulaşma gibi bir şey yok bilirkişi bütün raporlarını tamamlamış bu süreçlerde herhangi bir şekilde bilirkişinin raporuna etki edecek bir durum da yok.
05:24Ortada tamamen bir gazetecilik inisiyatifi var hızı var hele hele televizyonda televizyon gazeteciliği yapıyorsanız gerçekten süratle gelişiyor olaylar zaten siz de takip etmişsinizdir ifadelere yansıyan şeylere baktığınızda böyle dakikalarla ölçülen yani karar anında genel yönetmenin karar verdiği anda gazetecilik refleksiyle hareket ettiği ve belki bir iki dakika geçmiş olsa aynı refleksle hareket etmeyebileceğim o anda sorumlu olarak bu haberdir.
05:52Tüm bunları anlatılmışken yani konunun bir kasıt unsuru olmadan gazetecilik refleksiyle yapılan ve saniyeler dakikalarla yarışılan bir süreçte gerçekleşen bir durum olduğu anlatılmışken maalesef yargının Halk TV'nin en tepesine genel yönetmenini tutuklamış olması siyasi sahiplerle alınmış bir karar olarak önümüzdedir.
06:20Oysa bakın biz neyi tartıştık dün İrem Hanım gün boyu işte Barış Pehlivan'ı tartıştık, Suat'ı tartıştık, onların özgürlüğünü tartıştık, işte bu haber miydi değil miydi vesaire bunları tartıştık.
06:34Ama ortada büyük bir vahim iddialar hala bulunmakta ve onlara ilişkin hiçbir açıklama yapılmıyor.
06:52Ekrem İmamoğlu'nun ortaya koyduğu ve hepsinde belgeleriyle ortaya koyduğu dosyalar, iddialar hakkında bakın üzerinden 48 saat geçmiş ama tek bir açıklama yapılmış değil.
07:06Yani işte bilirkişi raporlarından bahsediyor biliyorsunuz, 3 imza olması gerekiyor, 2 bilirkişi imza vermemiş, bir imzayla bir rapor sanki varmış gibi diğerleri de imzalamış, onaylamış gibi hayata geçiriliyor ya da işte soruşturmalara konu olabiliyor.
07:22Yine Cumhuriyet Halk Partili belediyelere yönelik hep aynı bilirkişinin atandığı yönünde belgeler, iddialar var. Bunların hiçbirine bakın bir yanıt verilmiş değil farkındaysanız.
07:35Bunların hiçbiri konuşulmuyor ama bunların üstü örtülsün diye sanki sadece bunların değil Türkiye'nin diğer meselelerinde neden bahsediyorum?
07:4278 kişinin maalesef büyük ihmaller neticesinde yanarak hayatını kaybettiği Kartalkaya'daki katliam, başka hangisi konuşulmuyor Türkiye'nin gündeminde?
07:54Emeklinin durumu, asgari ücretlinin durumu, Türkiye'nin fakirliği, yoksulluğu, hayat pahalılığı altında ezilen milyonlar bunların hiçbiri konuşulmuyor.
08:03Yine konuşulması gereken evlatlarımızın eğitiminden tutun da sağlık alanında yaşadığımız her gün sıkıntılar, hiçbiri konuşulmuyor.
08:10Ama dün, bugün hep gündem gördüğünüz gibi işte bu haber miydi, bu haber yapılır mıydı, yapılmalı mıydı vs.
08:18Oysa öncelikle yapılması gereken o habere konu olan bilirkişiye ilişkin iddialara hem başta savcılık tarafından ama aynı zamanda Adalet Bakanlığı tarafından verilmesi gereken yanıtlar ya da hakimler, savcılar kurulu tarafından aslına bakarsanız verilmesi gereken ya da sorulması gereken onların da sorması lazım belki de aynı soruları.
08:43Ama Türkiye maalesef bunu tartışamıyor. Tartışamasın diye de işte gördüğünüz gibi gazeteciler süratle gözaltına alınıyor, özgürlüğünden mahrum bırakılıyor saatlerce.
08:53Daha sonra da bir gazeteci, benim çok iyi tanıdığım, sizlerin de tanıdığı gazetecilik dışında hiçbir amacı olmayan çok iyi bir gazeteci, ben yıllardır tanıyorum, Suat Toktaş, şu anda tutuklu.
09:05Evet, şimdi aslında dediğiniz gibi o iddianın belki de gazeteciler peşine düşeceklerdi. Bu ismin imza atmış olduğu raporlara ilişkin, daha önce yapmış olduğu işlemlere ilişkin pek çok araştırma yapılabilirdik ama oyu pek çok daha farklı şey öğrenebilirdi.
09:21Belki Ekrem İmamoğlu'nun açıkladıklarının dışında ama sizin de bunu tespit ettiğinizi zannediyorum. Barış Pehlivan, Seda Selek, Serhan Asker ve ardından Kürşat Oğuz'la Suat Toktaş'ın başına gelenler medyada da bu konuya dair bir otosansür yarattı.
09:39Şu anda ben de bu yayını yaparken söz konusu bilir kişinin ismini Ekrem İmamoğlu kamuoyuna açıklamış olduğu halde söylemiyorum. Gazeteciler özellikle imza attığı haberlerde ismi kapalı olarak yazmayı tercih ediyor. Belki de bu refleksi bu bilir kişiye ilişkin kamuoyunun öğrenebileceği yeni bilgilerin de önü bu şekilde kesilmiş olmadı mı?
10:01Aslında oldu. Her gazeteciye yönelik her türlü baskı Türkiye'de uzun süredir bakın AKP iktidarının son nereden baksanız herhalde 13-14 yılında gazetecilere yönelik her kısıtlama, her baskı aynı zamanda gazetecilerde, basın kuruluşlarında bir otosansürde neden oluyor.
10:24Otosansürün ötesinde de soruşturmalarla aynı şekilde gözdağı veriliyor, sindiriliyor, susturuluyor. İşte yaşadığımız süreçte olduğu gibi. Ben hukukçu değilim. Takip etmişsinizdir.
10:35Yani özellikle dünkü tartışmalar sırasında ve ondan öncesinde de yani bu bilir kişinin kendisi ve raporları hakkında haber yapılabilir mi, yapılamaz mı? Hukukçular yapılabileceğini düşünüyorlar, ortaya koyuyorlar.
10:48Dünkü tartışmalarda da hem savcılık soruşturmasında hem hakim karşısında bunlar ortaya konuyor. Neden? Çünkü raporlar bitmiş. İkincisi bilir kişi dediğimiz şey bir gizli istihbarat etkilisi değil, bir asker değil.
11:06Hani özel çok büyük kanunlarla sadece bilir kişinin sürdürdüğü bir rapor vs. varsa onun etkilenmemesi söz konusu bizim ceza kanunlarımıza göre benim görebildiğim kadarıyla. Burada bilir kişinin şahsına da yönelik bir şey yok. Yürüttüğü soruşturmalarla ilgili iddialar soruluyor bir gazetecinin yapması gereken şekilde.
11:28Bir de dikkatiniz çekmiştir. Barış Behlivan yalnız değil. Ertesi gün Yeni Şafak Gazetesi'nde benzer bir röportaj yayınlandı. Görmüşsünüzdür, neredeyse aynı sorular soruluyor ve neredeyse aynı yanıtları veriyor. İddiaların doğru olmadığına ilişkin görüşlerini kamuoyuyla, Yeni Şafak Gazetesi'yle paylaşıyor aynı bilir kişi.
11:47Aslında benzer yanıtları biliyorsunuz. O Barış Behlivan'ın yayınlanan röportajında, Halk TV'nin haberinde de söylüyordu yani iddiaları kabul etmediğini söylüyordu. Tek farkı hani Halk TV'de bunları yapar mısınız, bizim karşımıza çıkar mısınız? Hayır, hiç istemiyorum vs. diyordu. Çok doğal hakkıdır, ona da bir şey diyemiyorum. İstediği yere çıkar, konuşur vs.
12:06Ama hani böyle sanki hiç konuşulmamış, hiç yazılmamış şey değil. Aynı şekilde bu biliyorsunuz yayınlanan Halk TV'nin yayınladığı iki ya da üç dakikalık ses kaydı. Daha sonra biliyorsunuz sosyal medyada başka isimlerce, başka kanallarda da yayınlanıyor. Onu da gözlemişsinizdir.
12:28Ama bunların hiçbirine ne Yeni Şafak ne diğerlerine bir soruşturma açılmadı. Ben açılsın demiyorum zaten yani doğru da bulmuyorum. Ama burada gerek başta Barış Behlivan ama tüm diğer isimlerin sayılan ve şu anda tutuklu olan Suat Toktaş'ın niyetinin gerçekten iyi olduğunu, iyi niyet nedir o iyi niyet? Bir iddia var, Türkiye o iddiayı konuşuyor.
12:50Yani bir haber var ve o haberin bir eksik kalan yanı var. O da iddiaların o dağındaki kişinin görüşleri olumlu ya da olumsuz. Yani ne olursa yani tamamen onu ortaya koydular ve o da gördüğünüz gibi yayında bu iddiaların doğru olmadığı düşüncesini paylaşıyor. O yüzden ben bunun böyle görülmesi gerektiğini, bunun daha sağlıklı bir bakış açısı olduğunu, daha hukuk devletine yakışır, daha hak ve özgürlükler sistemine yakışır bir düşünce olduğunu düşünüyorum.
13:15Yani siz şu yasalarla uymadınız vesaire şeyi etkilemeye çalıştınız gibi bir yaklaşım yerine aslında tam da Suat Toktaş'ın ya da Barış Behlivan'ın ve diğerlerinin sunduğu gibi biz gazetecilik refleksiyle hareket ettik.
13:30Hızlı bir şekilde böyle bir yayın yapıldı ve net bir şekilde niyetimiz bizim gazetecilikte onun ötesinde bir şey değildi. Bir kişiye zarar vermek ya da kamuoyuna şöyle yönlendirmek falan değil. Tam tersine kamuoyunda bu konudaki şüphelerin, soru işaretlerinin giderilmesine yönelik bir girişimdi.
13:49Noktasında değerlendirilmesi gerekir de öyle değerlendirilmiyor. Tam tersine sizin de işaret ettiğiniz gibi biz nasıl gözdağı veririz, nasıl gazetecileri hem gözaltına alırız, hem mesela bakın Barış Behlivan avukatı diyor ki biz gelebiliriz diyor yarın ifade vermeye biliyorsunuz akşamüstü dört buçukta biz gelebiliriz hazırız diyor yarın sabah verebiliriz ifademizi.
14:15Hayır gerek yok diyorlar. Sonra kırk beş dakika sonra gidip Barış Behlivan'ı Halk TV'den alıyorlar. Sehran Askeri nerede gözaltına alıyorlar? Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne takip ediyorlar bakın orada meclise gelmiş bazı milletvekilleriyle görüşmüş. Meclisten ayrılışında daha kapıdan çıkar çıkmaz meclisin kapısında gözaltına alıyorlar.
14:34Benzer şekilde işte evinde gözaltına alıyorlar vs. O yüzden burada baktığınızda tamamen bu insanları siz çağırdığınızda hiçbirimiz siz de ben de yargılanamaz dokunulmaz isimler değiliz. Her birimiz çağrıldığında gidip yargıya soruşturmalara ifade vermek durumundayız.
14:58Ama bunun bir gazeteci için ne bileyim bir büyük Türkiye'nin en çok izlenen haber kanalının yöneticisi için ya da çalışanı için, yorumcusu için, sunucusu için yani çağırırsınız gelirler insanlar.
15:11Niye insanları böyle işte sanki kamuoyuna tamamen baştan bunlar suçluymuş havasını verecek şekilde bir itibar suikasti yaparak gözaltına alıyorsunuz işte daha önce Özden Gürses'de yaşandı biliyorsunuz.
15:26Şafak baskınlarıyla çağırırsanız gelecek insanlar bunlar nereye kaçacaklar yayın yapıyorlar her gün bu ülkeyi sevdikleri için gazeteciyi sevdikleri için yani böyle gel dediğinde gelmeyecek insanlar değil ama baştan bu insanları sanki milyonların gözünde suçlu ilan etmek onları işte polis arabasına bindirerek almak işte onları ki bazen eli kelepçeli almak bazen işte ne bileyim yani sanki kafalarda bunlar zaten suçlu imajını yaratacak.
15:54O imajı pekiştirecek hamleler de yapılması yanlış mesela hani biz buruk bir sevinç hani çıkanlara sevindik biliyorsunuz aman özgür kaldılar ama adli kontrol, yurt dışına çıkış yasağı yani ne yapmış şimdi?
16:06Haftada 3 bin imzaya gideceklermiş Hukuki Bey.
16:09Şimdi ne yapmış bu insanlar hiçbir şey yok ki yani niye bu böyle olsun biz hani aman tutuklanmadı diye seviniyoruz ama alınan önlemler de yani aslında bakarsanız hak-ı hilali net bir şekilde mesela özlem görüyorsunuz evinde kelepçeli biliyorsunuz.
16:25Ya ne yaptı? Bir yorumu var. Yorum yanlış anlaşılıyor. Dil sürçmesi diyor. Siz bunu özgürlüğünden mahrum bırakıyorsunuz. Biz de aman tutuklanmadı diye sevinmek zorunda bırakıyoruz insanları. Bu demokrasi değil.
16:37Şunu da söylemek istiyorum yani bugün Suat Toktaş'ın yaşadığı özgürlüğünden mahrum kalma hali aslında 85 milyonun cezaevinde olma halidir. Yani o içeride tutuklu biz Türkiye'de yarı açık cezaevinde bulunuyor gibiyiz.
16:57Biz de burada tutukluyuz gibi bir şey aslında. Çünkü o Barış ve dün gözaltında olan ve böyle bir hak etmedikleri muameleyle karşılaşan gazetecilerin hepsi bizlerin haber alma hakkı için uğraştılar. O yüzden bu mesele sadece Suat Toktaş'ın bu mesele sadece Halk TV'nin meselesi değildir.
17:16Aynı sizin yaptığınız gibi bu mesele aynı zamanda İrem Karataş'ın, Cumhuriyet TV'nin, diğer gazetelerin ve hatta onları da aşan bir şekilde milyonların meselesidir, meselesi olmalıdır. Halk TV'ye yönelik destek görüntülerini, mesajlarını ben olumlu buluyorum.
17:34Ama bu oraya verilen mesaj aynı zamanda Cumhuriyet'e, aynı zamanda sözcüğe, aynı zamanda adlarını hemen sayamadığım ama sayıları çok olmayan, bir elini iki parmağını geçmeyen yayın kuruluşlarına yönelik bir destektir. Onların bizlerin haber alma hakkı için ve Türkiye'de gerçeklerin bilinmesi, üstünlüğün örtülmemesi için verdikleri mücadeleye verilen bir destektir. Öyle olmalıdır.
17:59Evet. Sayın Çakır Özer aslında burada bitirmeden çok kısa bir farklı tartışmayı da sormak istiyorum. Çünkü biliyorsunuz işte gazeteciler gözaltına alındıktan sonra aslında muhalif olarak kendini tanımlayan bir başka televizyon kanalının ana haber sunucusu da Sayın Pehlivan'ın, Sayın Seley'in ve Serhan Asker'in de bu yapmış oldukları ses kaydını yayınlama eylemine ilişkin bir gazetecilik etiği tartışması yaptı.
18:24Ardından da çok tepki aldı. Fikrinizi soracağım çünkü siz de söylediniz. Biz aslında birebir sahada birlikte çalıştığımız için de birbirimizi tanırız ve çoğu zaman da bütün görüşlerimiz birbirine uymaz. Kurumlarımızın görüşleri, yayın politikaları birbirinden farklıdır ama bir gazeteci gazetecilik yaptığı için herhangi bir soruşturma, gözaltı ya da tutuklamayla karşılaştığında koşulsuz, şartsız dayanışırız.
18:46Dün aslında belki uzun zamandır böyle bir durum görmüyorduk. Bu yaşanınca çok tepki çekti. Barış Pehlivan'ın özellikle arkadaşlara ciddi tepkiler verdiler. Siz nasıl yorumlarsınız? Özellikle bu yapılan habere ilişkin bir etik tartışması sizde yapılması gerektiğini düşünüyor musunuz? Hem de böyle bir konjonktürde bu çifte standart bu kadar ortadayken.
19:06Yapılan bu bahsettiğiniz tartışmayı tüm detaylarıyla değil ama sosyal medya üzerinden çıkan şeylere çünkü biz gün boyu, hatta önceki geceden itibaren önce Ankara Emniyeti'nin önündeydik Seherhan Asker'e dayanışma göstermek için.
19:26Sonra dün İstanbul'a bir heyet olarak gittik, Çağlayan Adliyesi ve Halk TV'deydik ve gün boyu böyle bir trafik vardı. Ama yapılan bu yorumun da iyi niyetle yapıldığını, onu yapanın da söylediği sözlerin de iyi niyetle olduğunu,
19:46Barış Pehlivan'ın iyiliğini, kötülüğünü isteyen değil, iyiliğini isteyen ve dediğimiz etik tartışma bağlamında. Ama benim ilk görüşüm, belki içinde bulunduğumuz konjonktüre bakmak.
20:00Konjonktüre bakmak, bunun için size ayrıntılı söyledim. Bu haber hangi koşullarda yapıldı? Bu haber Türkiye'nin bilir kişinin raporlarını tartıştığı bir ortamda yapıldı.
20:10O yüzden tabii ki gazetecilik etiği önemlidir. Ama öncelikli olan burada benim gördüğüm kadarıyla bir gazetecilik, ne diyeyim, hızlı bir şekilde gazeteci perspektifidir.
20:26Ya da bir an önce bu haberi yapayım, ben vereyim vs. Türkiye'nin de konuştuğu bir mesele. O yüzden haber ve haberin odağındaki kişi de önemli diye düşünüyorum.
20:38Etik tartışma tabii ki önemlidir. Sadece biliyorsunuz o tartışma şeyde de yapılmış değil. Sadece bahsettiğiniz karşılıklı mesajlaşmalar değil.
20:50Genel anlamda gazeteciler, meslek örgütleri de yapmakta. Hatta yargılama esnasında da ifadelere de yansıyan boyutu da var.
20:58Ama ben öncelikli boyutun, hala şunu soruyorum, o iddialara bir yanıt vermezken kimse ne Başsavcılık ne Adalet Bakanlığı ne hukukla ilgili herhangi bir kurum,
21:12bu bilirkişi sürekli aynı belediyelerin davalarına mı atanıyor, bu bilirkişi tek başına diğer iki kişiyi dışlayarak bir raporu soruşturma sürecine mi kattı,
21:21bu bilirkişi şunu yaptı mı yapmaması gereken vs. Bunlara hiçbir yanıt verilmezken biz şimdi gazetecilik etiğini tartacağız.
21:31Bu kişiyle işte şey yapılması, işte röportaj yapılması, yayınlanması doğru muydu, eğri miydi vs. Yani bence biraz daha içinde bulunduğumuz,
21:41hem ülkenin konjonktürü yani o gazete, yani onlardan ari değiliz. Hani böyle bir izole olmuş da hani tamamen ideal koşullarda gazetecilik yapılıyormuş gibi bir noktada değiliz.
21:51Zaten hatırlarsanız ilk yorumda hani öyle bir Türkiye'de miyiz diyor ya iyi niyetle söylüyor.
21:56Ama öyle bir Türkiye'de değiliz ve işte o olduğumuz Türkiye'de de maalesef soran, sorgulayan gazetecisi olsun, siyasetçisi olsun, belediye başkanı olsun, kim olursa olsun hepsine gözdağı verilmek isteniyor.
22:11Böyle bir ortamda. O yüzden de öncelikle belki de özgürlüğü elinden alınan işte önce Barış'tı, Sedai'di, Serhan'dı ama sonra Gürşat ve Suat da içine girdi.
22:25Hepsinin bence yanında olmak lazım. Tabii ki bu etik tartışmayı yapabiliriz. Yani bunu yapmayalım demiyorum. Önemlidir, yapılmalıdır, benzer durumlarda ne olacaktır.
22:34Mesela bakarsanız ifadede yani dakikalarla yani bunu yayınlayalım, yayınlamayalım. En sonunda biz bir sorumlu, hani sizde de var biliyorsunuz bir sorumlu evet biz bunu yayınlıyoruz diyecekler ya da yayınlamıyoruz diyecekler.
22:44Bunları gazetecilik sorumluluk mevkinde olan gazeteciler her gün yaşarlar bunları. Hele hele internet ya da televizyon gibi daha hızlı mecralardaysa anlık yaşarlar.
22:54İçinde biraz daha biliyorsunuz marj vardır ama işte dijitaysa işte televizyonsa hemen anında işte havaya verdiğiniz bir yayın saati anlık yaşarsınız. O yüzden biraz daha bunu içinde bulunan koşullarda değerlendirmek lazım.
23:07Ben yine de yani iyi niyetle yapılmış olduğunu düşünüyorum ve bu noktada ya işte hani tabii ki birbirimizi eleştirelim ama bak asıl mesele de Türkiye'de gazetecilik mesleğinin, gazetecilerin bizlerin her gün susturulmak istenmesi meselesidir.
23:25Ona da hepimizin bir söyleyecek sözünün olması gerekir diye düşünüyorum.
23:32Evet. Sayın Çakır Özer çok teşekkür ediyorum vakit ayırdığınız için. Umalım ki ilerleyen günler bizler için daha aydınlık olsun. Elbette bütün baskılara rağmen de bu mesleği diyorlar ya bu şart ve koşullarda uyum sağlayarak değil bu şart ve koşullara rağmen yapmayı sürdüreceğiz. Çok sağ olun.
23:49Ve düzelterek bu şart ve koşulları düzelterek yani düzeltmeye çalışarak. Çok teşekkür ederim. İyi yayınlar diliyorum.
23:55Ben teşekkür ediyorum. Hoşçakalın.
23:58Sevgili Cumhuriyet TV izleyenleri gazetecilere yönelik baskıları konuştuk. Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir Milletvekili ve aynı zamanda meslektaşımız Utku Çakır Özer'le 5 gazeteci Halk TV ekranlarında yayınlanan bir röportaj sebebiyle gözaltına alındı.
24:14Gördüğü serbest bırakıldı ancak adli kontrol şartıyla genel yayın yönetmeni Suat Toktaş ise tutuklu bulunuyor. Tutukluluğuna karar verildi. Umalım ki ilerleyen günlerde serbest bırakılsın.
24:24Peki neden olduğunu da hemen tekrar vurgulayalım. Tüm kamuoyunun merak ettiği bir kişiyle yapılan bir röportajın yayınlanması. Bu röportajın yapılması kişiden habersiz değil bir ses kaydı var.
24:37Kişi de bu sorulara yanıt veriyor. Hatta bir başka medya kuruluşu için de aynı yanıtları veriyor. Onlar da yazılı bir biçimde gazetelerinde yayınlıyorlar. Ancak Barış Pehlivan, Seda Selek, Serhan Asker, Kürşat Oğuz ve Suat Toktaş bu sebeple gözaltına alındılar.
24:52Dediğim gibi 4'ü serbest ancak Suat Toktaş hala tutuklu bulunuyor. Gazetecinin görevi elbette kamuoyunu aydınlatmak, kamuoyu denetlemek ve eğer bir yanlış varsa bunu ortaya çıkararak bir kamuoyu yaratmaktır.
25:05Bir bilir kişi de bildiğiniz üzere kamu görevlisidir. Onun herhangi bir kamu görevine ilişkin yapmış olabileceği hatayı araştırmak, kendisine sormak gazetecinin görevidir ve bunu elbette kamu ile buluşturmak da gazetecinin görevidir.
25:20Bahsettiğimiz meslektaşlarımız yalnızca gazetecilik faaliyeti yapmışlardır. Suat Toktaş da dahil olmak üzere. İlerleyen günlerde umalım ki Suat Toktaş özgürlüğünden ve gazeteciliğinden daha fazla mahrum bırakılmasın. Hoşçakalın diyorum.