• evvelsi gün

Category

🗞
Haberler
Döküm
00:00MÜZİK
00:14Bugünkü konuğumuz gerçekten üç kuşaktır tanıştığımız, birlikte olduğumuz.
00:19Profesör Gencel Gürsoy, Türk Tarifler Birliği eski başkanı.
00:24Ama yaşamının üç dönemini de, yani kitabı çok, onun için hoşuma gitti.
00:30Bu karşılıklı kitap vermeye de yarıyor bu buluşmalar.
00:34Hocanın kitabını görünce bir hayat, üç dönem anılar tanıklıklar diye yaşamını üçe bölmüş.
00:41Gerçekten üçü de konuşmak zorundayız hocam değil mi?
00:45Tabii yani sıkılmazsak.
00:49Çünkü üç dönemde de çok önemli roller, bu ülkenin siyasal yaşamının, toplumsal yaşamının.
00:58Üç kritik dönemi, birisi 70'ler, birisi sonra 80'ler, sonra Türk Tarifler Birliği'nin başkanlık yaptığınız dönemleri.
01:072000'li yıllar.
01:10Bilim insanı olarak başarılarınızı anlatmak, yani yetim yok ama sosyal yaşamdaki katkılarınızı anlatmak ve konuşmak zorundayız.
01:22Birinci bölümden başlamamız gerekecek herhalde.
01:26Çünkü birinci bölümde çok kritik bir 70'li yıllarda, bu ülkenin yaşadığı travmatik bir süreçte,
01:35yani bir başka boyutuyla İlhan Selçuk'un ve Talat Turan'ın şeyde işkence gördükleri yıllarda da yaşanmışlıkların...
01:51Erenköy Padişahı.
01:52Evet, Ziverbey'de ki işkenceleri yaşadıklarının kurgusunun içinde tanıklık yapmış olduğunuz, o kurguyu ortaya çıkmış olduğu sayenizde çok önemliydi o davadaki yargılama sonucunda.
02:10Her ne kadar çok uzun sürdüyse o davanın bitimi ve sonuçları ama sizin tanıklığınızla bir dönemeç yaşandı orada.
02:19Çok önemliydi.
02:20Gerçekten de içinde yaşamış olarak, o kurgunluğuyla tanıklık etmiş olarak, bir ölenin arkasından asla kötü konuşmam.
02:35Mahal kaynaktan söz ediyoruz.
02:37Çok zeki, çok yetenekli ordudan ayrılmış ve istihbaratın başına da üst görevlere getirilmiş.
02:47Ama ana görevi herhalde bu kurguyu yapmakmış.
02:51Çünkü İlhan Selçuk ve Cumhuriyet'teki yakınlarımızı ben eve yemeğe davet ettiğimde, o Madanoğlu'nu ve Talat Turan'ı onların bana geleceğini bilerek davet ediyor.
03:11İki tarafı bir araya getiriyor ve yemekler, sofra buluşturuluyor.
03:17Eşler yukarı gönderiliyoruz biz iki şükran çocuklarla birlikte ve o band düzenlenmiş oluyor.
03:26Ve onun üzerinden bir darbe projesi pazarlanıyor bu ülkeye.
03:34Ünlü Madanoğlu davası, sorgusu.
03:37Siz orada da tanıklık yaptınız.
03:39Onun için oradan girelim isterseniz.
03:41Siz oradan nasıl isterseniz girin.
03:47Önce şeyi düzelteyim.
03:49Bu üç dönemden bahsederken, birinci dönem benim için biraz daha eskiye kadar uzunluyor.
03:55Çünkü eski deyimle teverrütü oldukça gerilerde eski olan bilim.
04:041960'lı yılların son 55'den 60'a kadarki dönemde ben Tıp Fakültesi öğrencisi olarak…
04:13Toplumsal olayların içindesiniz.
04:15Öğrenci olaylarının ilk, daha doğrusu ilk demeyelim de, ilk iki TKB gençlik kollarıdır biliyorsunuz.
04:22Ondan sonra 1960'sı hazırlayan öğrenci hareketlerinin içinde yer aldım.
04:321970'li yıllarda da İstanbul Tıp Fakültesi Nöroloji bölümünde asistanken yurt dışına gönderildim.
04:40Bir görüntüleme, beyin görüntüleme yöntemlerini çalışmak üzere Norveç'e gittim.
04:47O sıralarda Norveç bu konuda çok ünlü, çok gelişmiş bir yerdi.
04:52İsveç ve Norveç.
04:54Norveç'te çalışırken sizin bu bahsettiğiniz Madanoğlu davası, İlhan Selçuk ve Madanoğlu davası ortaya çıktı.
05:04Ben İlhan Selçuk'la yakın dostluğumuz nedeniyle Norveç'e gitmeden bu işin ne menem bir iş olduğunun farkındaydım.
05:17Dolayısıyla İlhan Selçuk'la haberleşmelerimiz, işte Raif Erdem rahmetli, onun da dostluğumuz vardı.
05:27Ondan edindiğim bilgiler ve genel olarak o dönemin entelektüelleri arasında bilinen bir şeydi.
05:36Evet, diyelim ordudan bir beklenti var ama hani böyle bir cunta hazırlığı vs. gibi bir itham hepimizi şaşırtmıştı o dönemde.
05:48Sonra anlaşıldı ki Mahir Kaynak bütün bu senaryoyu şimdiki deyimleriyle bir komplo hazırlayıp
06:03bunun tanıklarını bir araya getirerek, failleri daha doğrusu tırnak içinde o zamanın teknolojisiyle kalem, kayıt araçlarını falan gibi incelikli teknik yöntemleri de kullanarak böyle bir senaryo hazırlamıştı.
06:21Ama sizin çok yakın dostluğunuzu benim anladığım kadarıyla…
06:26Evet, Alkat-Üskat ev sahibiydi o. Biz tesadüfen oraya kiracı olmuştuk.
06:32Böylece benim işte İlhan Selçuk'u, Raif Erdem'i falan yemeğe davet ettiğim geceye o da Madanoğlu ve yaverini davet ediyor.
06:43Ve bu kurgular o kadar yan yana getiriliyor ki sonrası Ziverbe işkencelerinde başrollerde İlhan Selçuk'ta Taraturan yaşıyor onu.
06:55Ve sonra da siz o uzman bilir kişi konumuna düşüyorsunuz.
07:01Raif Erdem beni aradı Norveç'ten.
07:05İşte İlhan Selçuk'un de selamı var, ricası var. Sonra İlhan Selçuk aradı.
07:12Yani benim gelmem biraz zordu.
07:14Çünkü ta Norveç'ten üniversite tarafından gönderilmiş bir burs yeri olarak oradan kalkıp, gelip, tanıklık edip dönmem hem zaman bakımından çok sıkıntılı hem de biraz riski doğrusu dönemde.
07:36Tekin olmayan bir dönem.
07:38Yani gelirim tamam ama acaba dönebilir miyim korkusu da var.
07:44Her şey olabilirdi o dönemde 1970 askeri darbesinin 12 Mart'ın arkasından.
07:50Neyse kalktım geldim işte Raif karşıladı şeyi de havaalanında tanıklığa geldim.
07:57Ve Mahir kaynağın bana daha önce hasta olarak başvurmasından dolayı bizim Çapa'daki nöroloji kliniğinin poliklinik kayıtlarında
08:10onun o zaman muayene ettiğim zamanki ruhsal ve nörolojik bulgularını yazmışım.
08:18O defterden kalkarak bir tanıklık yani şöyle şeyler anlatmıştı Mahir o zaman bana.
08:26Şikayetçi olarak geldiğinde nöroloji polikliniğinde.
08:33Kendimi birden mesela Haydarpaşa garında buluyorum.
08:38Buraya ben nasıl geldim diye niçin geldim hiç bunları hatırlamıyorum.
08:43Şimdi nörolojide böyle bir klinik tablo vardır.
08:48Bir epilepsi cinsi bir tür temporal epilepsi dediğimizde hakikaten böyle bir normal insan gibi yaşar fakat o bir türlü kayda geçmez.
09:01Kaybolur o.
09:03Buraya nasıl geldim onu hatırlamaz hasta falan.
09:07Böyle bir önleriyle bir hatta o zamanlar elektroansafrografi dediğimiz tek yöntem oydu dönemde.
09:17Onlar çekildi işte bir ilaç tedavisine başlandı falan.
09:21Sonra takip edemedim ben de zaten yurt dışına gitmiştim.
09:26Bu bulgulardan kalkarak yani Mahir kaynağın tanıklığına dayalı siyasi kararların tıbben çok geçerli olmayabileceği konusunda bir beyanatta bulundum.
09:43Şimdi hocam hemen bir şey söyleyeyim.
09:47Kişisel gözlemim değil benim çevremdeki arkadaşlarımla birlikte gözlemimiz gazetecilik öğrencileri grubu da fikir grupları federasyonu toplantısının Mahir kaynak düzenliyor.
10:01Ve orada bir çerçeve çiziyor.
10:05Gazetecilik kökenli arkadaşlar o kadar rahatsız olduk ki kurgu ve senaryodaki agresif yani uçtan uç öneriler biçiminde biz karar verdik.
10:18Biz ayrılıyoruz bağımsız gazeteciler kulübünü kuruyoruz diye ayrıldık ve bağımsız gazeteciler kulübünü kurduk.
10:25Yani onu bir başka biçimde tabii ki tıbben bizim bunu bilmemiz olanak yok ama hep en uçsuzak görüşler savunuyordu.
10:36Şimdi tabii bunun gerçek bir tıbbi rahatsızlıktan mı kaynaklandığını yoksa onu da rol mü yaptığını tıpkı tanıklık şey İlhan Selçuklu'na sizlere bu buluşmaları kaydettiği dönemde onu çok hala çok iyi bilmiyorum.
10:57Belki de hakikaten bana da hasta olarak başvurması bir roldü. İleride olur da bundan dolayı başıma bir şey gelirse işte hastalığıma sığınayım falan gibi bir gerekçe de olabilirdi.
11:10Mahir Kaynak da bizim başka bir kurumda da hukukumuz vardı. Mahir Kaynak Üniversite Asistanları Sendikası'nın üyesiydi. Ben de onun başkanıydım.
11:22Çok yetenekliydi, çok başarılıydı. İktisat asistanı olarak. Şimdi o ÜNAS toplantılarında Mahir Kaynak zaman zaman hatırlarsın o dönemde demokratik kitle örgütleri dışında sivil toplum örgütü diye tanımlanan TÖS vardı.
11:44Öğretmenler Sendikası, Asistanlar Sendikası, ÜNAS vardı. Üniversitede bir sürü örgütler vardı. Şimdi bu örgütler içinde de dönemin koşullarıyla ister istemez siyasi konular tartışılırdı.
12:01Mahir Kaynak bu konular geldiği zaman en frapan, en şiddete ve agresif önerilerde bulunan bir insandı. Hatta hiç unutmuyorum bize ya bu işler biz bir şey yapmak istiyoruz.
12:21Yani bu demokratik, eşitlikçi, insan haklarına saygılı bir düzen her zaman yaptığımız gibi kavgamız bununla ilgili. Mahir Kaynak bize şey derdi, bunları böyle kendi aramızda toplantı yaparak falan halledemeyiz.
12:40Gücü elinde bulunduran kimse onlarla iş birliği yapmak lazım. Yani bizim orduyla iş birliği yapmamız gerektiğini telkin edenlerden biriydim Mahir.
12:53Bu konuda tecrübeli olduğumuz için ama bu konuyu bizden uzak olsun deyip Bülent Tanör vardı hatırlarsın. Bülent Tanör benden sonra başkanlık yaptı. Yönetim Kurulu'nda o da vardı.
13:12Daha gençlerden sonra Vurhanlar geldi. Vurhanlar daha sonra geldi. Murtad Devrim vardı. Onu da hatırlarsınız. Rona vardı. Bülüksel'de yaşıyor Rona vardı. Yani biz hepimiz bunları duymamış olalım diye Mahir'i susturmuştuk o dönemde.
13:30Yani bize çengel atamayınca işte… Evet, günlük yaşamda da benimle hep kavga ederdi. Ben sustururdum. Çok bana rahatsız ediyordu agresif önerileri ve beklentileri falan ama çok onun üzerinden yürüdü yani. Bu visyonu da onun üzerinden yaptı yani o rolü.
13:51Yani benim tanıklığım ne rol şeyin davanın böyle sonuçlanmasında, beratla sonuçlanmasında…
13:59Etkili oldu. Etkili oldu hocam. Yani ben biraz duruşmaları izleyen birisi olarak. Çünkü Mahir kaynağın sürekli o insanları buluşturup bir araya getirip birlikte hep bir şeyler yapmalarını…
14:14Baskısı öne çıktı. Siz istemişsiniz, siz önermişsiniz falan diye birkaç kere dedi. Evet bir araya geldiklerinde ne yaptıklarını öğrenmek bizim görevimizdi. İstihbarat görevlerimiz arasında bu da var diye bir kavram şey etti yani geliştirdi.
14:31Yani savunmasını öyle yapmaya çalıştı, öyle sürdürdü. Yıllarca dava beratla sonuçlanmadı ama yani Madanoğlu davası üzerinden de işkenceler yadigar kaldı.
14:46Çok zor bir dönemdi. Acılar yaşandı. İlhan Selçuk gibi bir adam, Madanoğlu gibi bir insan Bodrum katlarında işkence gördü.
15:01Madanoğlu değil de Talaturanlı yani yaverini üzerinden gittiler. Onun ifadesi üzerinden gitmeye çalıştılar. Zaten buluşturmayı o kanalla yapıyor. Yani İlhan abiler bana geliyor, o onları çağırıyor.
15:23Masabıhi buluşturuyor. Yani tamamen kurgu.
15:27Tabii işin diğer tarihi gerçeklere bakarsak hani hiç mi böyle bir hazırlık yoktu? Çok iyi bilmiyorum. Hala çok emin değilim.
15:39Şöyle savunuyordu zaten bir araya gelirlerse ne yapacakları da bizim istihbarat görevlerimizin arasında var diye.
15:46Yani MIT görevini, istihbarat görevinin tanımını çok genişletmişti.
15:51Hemen 9 Mart'ta olsaydı bu 12 Mart durum biraz farklı olabilirdi. Dolayısıyla gerçek tam nedir?
16:04Onu anlayamadık. Orada tabii bir cümleyle geçeyim. O zaman da Aziz Ağabey meclise birebir partilerin grupları ile görüşmek istedi.
16:16Ve ne rastlantıdır ki biz mecliste Sabi Parti'nin başkan yardımcısının yanındayken 9 Mart mutrası okundu.
16:26Tabii terk ettik meclisi. Aziz Ağabey ile birlikte döndük hepsi bir yere. Aydınlar Dilekçesi olayı.
16:31Yani bu toplum çok sıcak şeyler yaşadı. Çok provokasyonlar yaşatıldı bu topluma.
16:39Hala yaşatılıyor. Beteri yaşatılıyor.
16:42Çok hızlı geçiş oluyor.
16:44Şimdi onu orada bırakalım. Sağ olun diyeyim. Onu göze alarak geldiğiniz ve o görevi yaptığınız için çok önemli bir şeydi o.
16:58Onu yapabilmek riskliydi sizin için ama siz öyle devam ettiniz.
17:04Ben şeyinize bakarken, CV'nize bakarken Ekşi Sözlük'te varsa çok seviyorum çünkü oradaki vurgular çok güzel oluyor.
17:14Sizinle ilgili de vurgular da öyle. Yani öyle bir alanda, öyle bir bilim insanı ve öyle önemli, pahalı alanla dönük çalışmalar yapıyor ki
17:26ama bu hoca hiçbir şekilde bunu bir kazanca dönüştürmüyor, akıl etmiyor.
17:32Aklının ucundan geçirmiyor, hiç köşeye dönmüyor, hiç zengin olmaya kalkışmıyor falan diye espriler var yani.
17:39Bu sizin kimliğinizi anlatan bir şey.
17:41Sonra kitabınızı görünce daha çok sevdiğim, çok teşekkürler böyle karşılıklı kitap armağanı şey diyoruz.
17:48Bir Hayat Üç Dönem Analar Tanıklıklar diye sizin hakikaten üç kritik döneminiz var.
17:54Ben şimdi o üç kritik dönemin geçişini bir özetlemenizi sizden rica edeceğim.
17:59Birincisinden başlayarak yani bu ülkede temiz aydın kalmak, çok kazanabilecekken kazanmamak için direnmek sizin bir özgünüzdür.
18:15Yani birbirinizle benziyorsunuz da.
18:17Sizden önceki duayen Erdal Atabeyk yaş olarak da öyle.
18:21Töpler Birliği Başkanlığı onun 66'lardan sonra.
18:24Siz yine burada onu uğurlamaya birlikte gittik.
18:27Sonraki yıllarda da siz yönetimde Türk Töpler Birliği Başkanlığı yaptınız.
18:31Ama çok benziyorsunuz birbirinize, hepiniz torunadan çıkmış gibisiniz.
18:38Yani torunadan çıkmış gibi derken ahlaken anlamda söylüyorum.
18:44Hiç ticareti düşünmediniz, hiç kazanmayı düşünmediniz ve hiç tıbın kirli alanına bulaşmadınız.
18:51Bulaşmamakta da direndiniz.
18:55Bu çok özel bir şey, çok değerli bir şey bu toplumda.
19:00Az görülen bir şey.
19:01Örnek insanlarsınız.
19:03Onun için öyle dinlemek istiyorum o üç yaşam şeyini.
19:08Yani Genç Ay Gürsoy yaşama nasıl baktı?
19:13Şimdi Erdal Atabek'ten söz edince tabii bizim TTB'nin geleneksel kimliğinden söz etmek zorundayız.
19:25Bu gelenek şeydir, çok özetle hekimliğin, tıbbın paranın arındırılması gerektiğini
19:38Bireysel kazanç aracı olarak kullanılmasının hiç etik bir karşılığı olmadığını
19:47ve kamusal sağlık sisteminin esas olduğunu hem rasyonel hem tıbbi ahlak bakımından da en doğru yöntem olduğunu
19:57en ucuz, hele bizim gibi ekonomik problemleri olan ülkeler için toplumcu, eşitlikçi, kamusal bir sağlık sistemi
20:1050 yıldan beri, ne 50 yıldır, 100 yıldan beri neredeyse.
20:14Hocam hemen orada bir tırnak açayım, Müzaffer Aksoy'u sevgiyle analım.
20:19Dünya çapında parayla tıbbın katli ilişkisinin koparılması gerektiğinin savaşımını vermiş bir insan.
20:28Ve o yüzden de Amerika'daki petrol kararları alındığı zaman Amerikan polisi tarafından öldürülmesin diye
20:35burada bir yıl korunmuş bir insan.
20:38Ama Müzaffer Aksoy'un elinde koca çantasıyla otobüslere de koşturarak hasta bakmaya gittiği
20:46Görüntülerini hiç unutmuyorum.
20:48Hiçbirimiz unutmuyoruz. Müzaffer Bey bizim şeyimizdi, idollerimizden biriydi.
20:53Siz o kuşaksınız yani, onun öğrencilerisiniz.
20:56Evet, bu sözünü ettiği zannediyorum benim çok kazançlı bir konuda çalıştığım halde, ekşi sözlükteki ifade şuna dayanıyor.
21:15Ben Türkiye'ye beyin görüntüleme yöntemlerini getirenlerden biriyim.
21:23Hatta belki ilk getirenlerden biriyim.
21:27Dönemime kadar çok ilkel yöntemlerle beyin araştırmaları yapılırdı.
21:33Tomografi dediğimiz olay değil mi?
21:35Tomografi, ondan önce anjiyografi, beyin damarlarının hastayı riske sokmadan incelenmesini sağlayan yöntemler
21:45bugün artık bir tedavi yöntemi olarak da kullanılıyor.
21:49Çok gelişli o alan.
21:51Ama çok kirli ticareti araçları olarak da kullanılıyor.
21:55Bu dönemde ben, 1980'de üniversiteden atıldık biliyorsunuz.
21:591402'lik diye ifade ettiğimiz.
22:02Ve mecburen hayatta kalmak için bir laboratuvarda benim ilgili olduğum alan bilgisayarlı tomografi ve MR.
22:15Bilgisayarlı tomografi laboratuvarı özel alanda ilk defa açıldığımda beni gelip,
22:24ben ancak orada çalışırsam ekmek paramı kazanabilirim diye orada çalıştım ama
22:30benim ticaretini yapmam mümkün.
22:35Yapamadınız.
22:36Yapamadım.
22:37Benim bir arkadaşım yaptı.
22:38O da beceremedi.
22:39Hekimler zaten bu işi çok beceremez.
22:42Zaten o da iflas etti.
22:44Ama bütün bu imkanlar, ben zaten dediğim gibi bizim yetiştiğimiz ahlak,
22:50Muzaffer Bey'den ve daha başka hocalardan,
22:54tıbbın yani insanın karnını doyurdu ama zengin olacak araç olarak kullanılması ahlak dışıdır diye bize bellediğimiz terbiye buydu.
23:06Bu terbiyenin sonucudur.
23:09Benim dolayısıyla yani kişisel sadece bana ait bir şey değil,
23:13benim kuşakta birçok arkadaşım ekşi sözlükte geçen ifadelerle söylendiği gibi,
23:20paraya tamah etmeden sağlığı bir kamusal hizmet ve araya maddi çıkar sokulmadan yapılması gereken bir etik görevdir.
23:32Yani şeyi oradan gelir tıbbın.
23:36İşin tabi bu dönemde daha da vahim tarafı teknoloji o kadar gelişti ki 1980-1990'dan itibaren,
23:45görüntüleme yöntemleri bütünüyle batı teknolojisine bağımlı hale geldi.
23:52Yani bilgisayarlı tomografi de MR'da magnetik rezonans görüntüleme dediğimiz,
23:58bunların hepsi gelişmiş tıbbi teknolojinin üretildiği ülkelerin sömürü araçları haline geldi.
24:07Yani bir MR aleti milyon dolarlık bir alet, BT aletleri öyle.
24:14Bunların bakımı, bunların parçalarının değiştirilmesi tamamıyla bizim gibi ekonomik bakımdan
24:23bu tür teknolojik gelişmeleri dışarıdan almak zorunda kalan ülkeler için bir ekonomik sömürü aracı haline geldi.
24:33O yıllarda MR mesela Avrupa ülkelerinde benim gezdiğim, dolaştığım, çalıştığım Avrupa ülkelerinde
24:40hani bir hastanede bir tane olur özel alanda çok enderdir.
24:44O dönemde öyleydi.
24:47Türkiye'de daha benim bu aletler Türkiye'ye tanıtıldıktan kısa bir süre sonra
24:53tıprak gibi MR laboratuvarları çıktı.
24:56Her sokakta bir MR, BT işte buna benzer yeni teknolojinin şeyleri
25:02ve bunlar bütünüyle, yedek parçasıyla, bakımıyla, şu suyla, bu suyla
25:07Dünya Bankası'nın desteklediği büyük teknoloji şirketlerine yani Batı sermayesine bağımlı haline geldi.
25:15Büyük geliri getirmesi isteniyor.
25:17Yani bunu uygulayan ünlü hastaneler bile olsa hep hastalara kullanılmasını istiyorlar.
25:27Şimdi biraz atlamalarla gideceğiz.
25:30Çünkü buradan bırakamam.
25:33Bugünkü iktidarın sağlık meselesini vaktiyle bir reklam aracı adeta kendisinin
25:41belki en başarılı alan, sağlık alanında yaptıklarıymış gibi sunuyor ve bunun hala
25:49bu iktidar bunun ekmeğini yemeye çalışıyor.
25:51Oysa benim TTB başkanlığı yaptığım dönemden itibaren
25:56ki şimdiki sağlık sistemi yani özelleştirilmiş sağlık sistemi
26:03Recep Akdağ'ın sağlık bakanı olduğu 2002'li yıllarda
26:07yani iktidarın akıbeti ilk yıllarında başladı.
26:11Ve Recep Akdağ çok iyi hatırlıyorum.
26:15Yüz yüze de daha başka bakanlarla birlikte yaptığımız toplantılarda da
26:20TTB olarak biz sürekli Türkiye bunu başaramaz.
26:25Türkiye bu konuda çok sorunlar doğurur.
26:29Türkiye'nin şartları.
26:31Çünkü işte bakımı dışarıdan, alet dışarıdan, yedek parçası dışarıdan
26:36ve bu pahalı aletlerin ileride hastalar bakımından da
26:41çok pahalıya mal olacağını falan ileri sürerek
26:45bunun kamusal alana sınırlanmasını talep etmiştik.
26:49Çok önemli bir şey tabii.
26:51Ben o tartışmaları, iç içte geçmiş tartışmaları bilmiyorum tabii.
26:55Sizden duyuyorum şimdi.
26:58Dolayısıyla bu sağlıkta dönüşüm diye başlangıçta 2003'li yıllarda...
27:08Tam tersi yapıldı.
27:10İki üniversitenin büyümemesi için her şey yapılıp
27:15şehir dışında şu meşhur şehir hastanelerini yaratma projeleri.
27:21Bunlar hem laboratuvarlar artık taşeron şirketler tarafından idare ediliyor.
27:27Yani bir şehir hastanesi düşünün.
27:30BT ve MR laboratuvarı, pahalı laboratuvarlar,
27:33özel bir şirketin elinde.
27:37Yani parçasını da o getiriyor.
27:40Dolayısıyla bu ekonomik çarpık yapı hekimleri şeye zorluyor.
27:49Son yaşadığımız bütün skandaller herhalde onlarla bağlantılı.
27:52Aynen. Ne kadar çok hasta bakarsanız o kadar çok para alırsınız.
27:56Biz de bundan kazanç da alırız diye bir ahlaksız tabiri caizse şeyle,
28:04motivasyonla hekimleri de çığırından çıkaran
28:08ve sağlık alanında bir sömürü alanı haline getiren sistemler doğdu.
28:13Yani son dönemdeki yeni doğanlarla ilgili skandalın ortaya çıkması buna benzer.
28:20Bugün mesela son zamlarla katkı payı dedikleri,
28:24sigortalı hastanın emekli sandığına bağlı veya işi sigortalarına bağlı hastaların
28:30hekime gittikleri zaman, hastaneye gittikleri zaman bir katkı payı öderler.
28:34Eskiden bu katkı payı biraz sembolik maliyetteydi.
28:38Yani insanların bütçesini çok sarsmazdı.
28:41Şimdi %40 civarında büyüklük arttırıldı.
28:45Daha şimdiden TTB'nin bütün tezleri Sağlık Bakanlığı tarafından reddedildi
28:52ve tarih teker teker bu tezlerin doğrulandığını bize gösterdi.
28:58Yani hala Türkiye sırtında bir kambur olarak bu sistemi taşımaktadır.
29:06Ve yeniden kamusal sağlık alanına gitmek zorundadır
29:11eğer Türkiye ekonomisini biraz toparlamak diye bir niyetleri varsa.
29:16O zaman hocam siz bu gözle baktığınızda satır aralarını daha iyi okuyorsunuzdur olaylarla ilgili.
29:25Son yaşadığımız yıllarda üst üste birbirine binen,
29:29yani üstelik de bakanların işin içinde olduğu bütün işlemler ve eylemlerin sonuçlarında
29:38giderek bu kirliliğin patlama halinde bir büyümesini yaşıyoruz.
29:44Maalesef yani şeyin bir bu ifadeyi kim kullanmıştı şimdi hatırlamıyorum ama
29:51bugünlerde Türkiye bir fırtınaya gebe diye yorumlanan bir tabloyla karşı karşıyayız.
30:03Ben yaşım itibariyle 1960 öncesine de yani Demokrat Parti dönemine de
30:10o zamanlar tıp fakültesi öğrencisi olarak olup bitenin farkındaydık.
30:17O dönemlere tanıklık ettim.
30:191960 askeri darbesinin her şeye rağmen 1961 anayasasıyla getirdiği
30:26demokratik haklar ve çalışan kesimin örgütlenmesi, sendikal faaliyetlere izin vermesi.
30:33Sonraki örgütlenmelerin içinde oldunuz zaten.
30:3560 darbeye rağmen bir geleneğin darbe geleneğinin başlangıcı olması itibariyle
30:43tabii ki teslim edilecek bir şey değil ama 61 anayasasının Türkiye'ye getirdiği
30:50demokratik örgütlenme hakları, işçi sınıfının örgütlenmesi ve kültürel alanın sansürden arınması konusunda
31:02önemli adımlar atıldı.
31:041961'den sonra kültürel hayatımızda da çok değişiklik oldu.
31:08Ben öğrenciydim.
31:09İlk defa o zamana kadar mesela sosyoloji alanında bir sürü temel kitap bulunamazdı, yasaktı.
31:16Marxist yayınlar yasaktı.
31:18Bunların hepsi 61'den sonra çevirebildi.
31:22Sosyoloji alanı, her alan daha doğrusu,
31:27atçağdaş literatürü iyi kötü takip edebilecek kuşakların yetişmesini sağladı.
31:35Onun için 1960 askeri derbesiyle 61 anayasasını ayrı değerlendirmek lazım.
31:4261 anayasasının yapıcılarını bugün hepimiz rahmetle anıyoruz.
31:48Belediye Doğulu Hoca'dan başlayarak, kaleme alanı olarak, hepsi birden davet hocalar falan, hepsi çok katkıları oldu.
31:55Dolayısıyla bugünkü iktidarım, yani sadece tıp alanında değil,
32:01o kadar böyle temel kuralları, anayasayı,
32:07işte 1961'den sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarını uygulanma konusundaki pervasızlığını,
32:18reisin, cumhurbaşkanının açık açık anayasanın kararını, anayasa mahkemesinin kararını dinlemiyorum ve saygı da duymuyorum diye
32:29açık açık kamuoyu karşısında ifadelerini, bütün bunları ve yargının bir siyasi araç haline gelme sürecini
32:39bugün yaşadığımız düzene tercüme ettiğimiz zaman,
32:45bu yaşadığımız düzen artık demokrasiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir cins tek adam yönetiminin
32:55çeşitli isimlerle artık Batı'da da anılıyor.
32:58Çünkü Batı'da da benzer rejimler pıhtak gibi sağdan soldan gelişmeye başladı.
33:05Bir taraftan hastalık halinde ve dünyada da toplumsal yaşam geriye gitti yani.
33:12Son seçimde Trump gibi yarı marazi bir tipin seçilmesi ve kapitalizmin en kanlı en insafsız
33:22neoliberal usullarının aracısı olan, sözcüsü olan bir insan Amerika Birleşik Devletleri'nin başkanı.
33:31Avrupa'da İskandinav demokrasisi, İskandinav sosyal demokrasisi gitti gider.
33:36Eller esiyor.
33:37Elinde eller esiyor.
33:38Fransa, Almanya gibi iyi kötü yani Kuzey Avrupa'nın standartlarını az çok şey yapmayan onlar da perişan durumda.
33:48Tabii üçüncü dünya ülkelerini hiç saymıyorum.
33:51Oralar zaten bir taraftan işte Müslüman dünyanın çeşitli iç problemlerle, bölgemizi de içine alan problemlerle sarsılmış olması.
34:07Şimdi hocam size orada bir şey soru sormak istiyorum.
34:11Yani bilim insana olarak insanlığın teknolojide ne kadar büyük sıçramalar yaşadığına tanığız.
34:19Ama insanlığın ne kadar geriye gitti götürüldüğünü de bu süreç içinde tanıklık ediyoruz.
34:25Bu çelişki ne kadar daha sürebilir?
34:31Çok önemli bir adeta felsefi bir probleme dokunmuş oldunuz.
34:38Hakikaten yani ben yapı itibariyle çok böyle hani kolay heyecanlanan ve ilimser bir dünya tasavvuru konusunda biraz dikkatli davranma eğilimi olan bir insanım.
34:57Yani evet yaşam güzel bir şey tabii her şeye rağmen işte bu hani gezegenin yaşanmaz hale getirilmiş olmasına, iklim değişikliklerine…
35:08Yani bilime, teknolojiye bu kadar ihanet etmiş bir yaşam var ortada.
35:12Alakın çökmesine, teknolojinin bir insanlıktan çıkaran bir nitelik kazanmasına adeta tanık olmak tabii çok vahim bir şey.
35:23Yani geçmişle kıyasladığımız zaman teknolojik gelişmenin boyutlarıyla orantılı bir diyelim problem sessizliğiyle yaşardık.
35:34Şimdi teknoloji o kadar gelişti ki onun su istimaliyle doğan problemler kat ve kat geniş yüksek problemler.
35:45Şimdi bilgisayar teknolojisi ve yapay zeka bunun getireceği problemleri tartışmak başlı başına günlerimizi alabilecek bir şey.
35:59Bir kere eğitimde çok çeşitli sorunları daha bugünden yaşıyoruz.
36:07Öyle yerler var ki, öyle üniversiteler var ki hoca iktidarın desteklediği Boğaziçi Üniversitesi'ne mesela yukarıdan atamalarla gönderilen hocalardan birkaçının tamamen ders notlarını yapay zekaya sorarak
36:28diyelim ki mesela şeyi şahsiyet psikolojisi ya da işte bir teknik konuyu tartışıyor.
36:38Bunu yapay zekaya sorup karşılığını alıyor ve dersi bununla veriyor.
36:46Ve öğrenciler bunu fark ediyorlar.
36:48Hocam biz bunu zaten yapay zekadan kendimiz alıyoruz, siz bunu derse anlatıyorsunuz diyorlar.
36:54Böyle skandallar yaşanmaya başlandı eğitim alanında.
36:59Boğaziçi bunun tipik örneklerinden biridir.
37:03Çocuklar sorgulayabilecek yeteneğe de sahipler.
37:06Yüz akı bir üniversite her konuda dünya ölçeğinde öğrenci yetiştiren ve onlar yabancı ülkelerde, Amerika'da, Avrupa'da en iyi kürsülerde çok kolaylıkla iş bulabilen,
37:20çalışabilen ve oralarda katkıda bulunabilen düzeydeki bir üniversiteyi bu hale getirdiler.
37:26Şimdi işte her direnişleri devam ediyor ve onlarca işine son verilen ve yaşadığı koşullara dayanamayıp istifa etmek zorunda kalan,
37:39onlarca dünya ölçeğinde yetişmiş öğretim üyesi bugün Boğaziçi'ni terk etmiş durumda.
37:45Ve artık Boğaziçi eski cazibesini taşımıyor.
37:51Yani her alanda dediğim gibi insan geleceğe böyle iyimser bakabilme için elimizde o kadar az done var ki.
38:06Yani siyaset bir taraftan sadece Türkiye'de değil bütün dünyada bir tekelci vahşi kapitalizmin eline geçmiş durumda.
38:19Türkiye'de her şeye rağmen hala bu düzene alışmamış olan, bu düzenin getirdiği inanç sistemine müdahale ve dinselleştirme,
38:34birini devre dışı bırakarak eğitimi yuvalardan başlayarak orta öğretimde, yüksek öğretimde dinselleştirme çabalarına
38:47hala direnen Türkiye'de layıklığın önemli bir kural olduğunu, önemli bir kavram olduğunu bilen milyonlarca insan var.
39:01Dolayısıyla birikim var hem de iktidarla siyaset alanına ilgi henüz batıdaki kadar kesilmiş değil.
39:11Batıda seçimlere çok az katılma oranı çok düşüktür. Türkiye'de %80'ler olduğu zaman katılma düşük diye anlatılır.
39:20Yani bütün bunlar işte geçmişteki bugün hani suçlanan gezi gibi toplumsal duyarlılığı gösteren hareketler var.
39:30Hani yakın tarihimizde her şeye rağmen Türkiye'de %30 civarında layık, demokratik, barışçı bir toplum hayali gören ve bunun için her türlü fedakarlığa hazır olan,
39:46%30 fazla sayılsa bile %20'nin üzerinde bir kesim var ki özellikle gençler arasında bu Türkiye'nin geleceğe yönelik bir ümit potansiyelidir.
40:02Dolayısıyla zannediyorum ki bütün bu olup bitenlerin geleceğimizi...
40:10Hocam biraz da uzmanlık alanına dayanarak bu soruyu sormak gereğini duyuyorum.
40:15Gençlik çok kopuktu, çok kötü eğitimden geçti, birikimi yoktu.
40:22Birdenbire yaşananlara başkaldırı gibi bir biçimde sorgulamaya başladı.
40:29Geçmişi, tarihi falan öğrenmeyi ve çok hızlı tabi teknolojiyi de kullanabildikleri için çok çabuk öğreniyorlar.
40:36Siz bu dinamizmi niye bağlıyorsunuz?
40:39Valla biraz koşullar diyelim.
40:41Yani teknoloji genç insanların adeta hayal dünyalarının unsurları olarak batıda izlenip,
40:52buraya oldukça çabuk hızlı gelmeye başladı.
40:57Dolayısıyla hem beyinsel gelişme bakımından erken yaşta teknolojiyle ve...
41:07Bir düşmanın getirdiği bir şey var.
41:09Bunların beyinde nörolojik olarak ifade edersek ağ sistemini geliştiren şeylerdir.
41:17Yani zihinsel faaliyet ve yeni şeylerle, yeni teknolojilerle barışma ve onlarla hemhal olma,
41:25içli dışlı olma bu asal beyin nöronlarının gelişmesinin temel unsurlarından biri olduğu hayvan deneylerinden bile gösterilmiştir.
41:38Hocam orada ben bir şey sormak istiyorum size.
41:41Yani sizin alanınıza girdiği için.
41:44Bu kirliliğe özenmek yerine insanca yaşamaya özenme duygusuyla bir arayış.
41:52Sizi dinliyorum ben yeni kuşaklar için.
41:55Bu kadar böyle hani beyni bir takım bedensel şeyler bakımından, yetiler bakımından geliştirme düşünülebilir bir teori olarak.
42:12Ama ahlaki bakımdan bu söylediğiniz insana ait değerlerin böyle bir nöral müdahalelerle düzelmesi mümkün değil.
42:23Bunlar toplumsal olaylardır belirleyen ahlak kuralları.
42:28Bu pozitif değişim nereden geliyor o zaman?
42:31Pozitif değişim gençlerin bu koşullar içinde yaşayan gençlerin daha çabuk daha hızlı öğrenmesiyle ilgili bir şeydir diye düşünüyorum.
42:43Yani geleceği tasarlama bakımından mesela bu iklim değişikliği konusundaki felaketleri gençler çok daha duyarlı.
42:54Çünkü şey değil henüz gelişmiş yetişmiş yetişkin bir insanın sahip olduğu şeyleri kaybetme korkusuna sahip değil gençler.
43:05Yani çok daha hem mantalite bakımından hem de iklim değişikliğinin kendi gelişmeleri döneminde ne hale geleceğini bizde iyi görüyorlar.
43:17Hani bizde mesela farkındayız kendi adımıza bugün yarın hepimiz bu kuşaklar göçüp gidecekler.
43:24Bizden sonra gelen kuşaklar yaşanmaz hale gelmiş olan bir gezegenin insanları olarak yaşayacaklar.
43:33Bu çocuklar bunun farkında.
43:35O yüzden genç insanlar çok daha duyarlı iklim değişikliklerine ve teknolojik gelişmelerin kötüye kullanmasını önlemeye çalışan sistemlere, anlayışlara, felsefelere ve teknolojilere çok daha yatkınlar.
43:51Ama bir taraftan da küçük yaşta bu bilgisayar ve benzeri şeylerle haşır neşir olmak beyinsel gelişme bakımından biraz ket vurucu usulları da var.
44:05Bazı ülkelerde mesela Brezilya'da bilimsel araştırmalar çocukların 12-13 yaşına kadar bilgisayarla, cep telefonlarıyla haberleşmesini yasakladılar.
44:19Batı ülkelerinde de böyle bir eğilim düşünülüyor.
44:23Çünkü telefon başlı başına bir oyun aracı, aynı zamanda bilgiyi beyinde biriktirme konusunda tembelleştiren bir aracı.
44:35Yani kerrat cetveli vardı bizim eskiden değil mi? Hatırlarsın kerrat.
44:42Onu bilmiyor çocuklar.
44:44Geniş çocuklar bilmiyor.
44:46Peki kerrat cetveli, daha doğrusu çarpım bölüm gibi bizim ezberden söyleyebildiğimiz şeyler bizim beynimizde bir gelişim aracı olarak yer etmişken bu çocuklarda bu yok.
45:00Karşınıza gelen her soruyu Google'a girerek cevabını bulmanız mümkün.
45:07O zaman bu çocukların beyinsel gelişmelerinden endişe duyuyorum doğrusu.
45:13Bu kadar erken yaşta bilgisayarı bir bilgi edinme aracı olarak kullanmak başka bir şey.
45:20Her konudaki soruyu oradan cevap alarak düşünmeden o cevapları kullanmak başka bir şey.
45:28Yani bu teknolojileri doğru dürüst bir stratejiyle genç kuşaklara özellikle küçük çocuklara öğretemeyeceksek ellerinden alalım da çok daha iyi.
45:43Yani ben benim istiyorum cep telefonu kullanmasını 10-12 yaşına kadar çocuklara yasaklamak lazım.
45:51Çünkü o cep telefon sadece haberleşme için kullanılmıyor.
45:55Yani içinde hem haberleşme konusunda her türlü medya kirliliğine kapı açıyor.
46:05Hem de her zihin, beyninin almayacağı sorunların cevaplarını hazmetmeden karşılığını buluyor.
46:15Çünkü o cevaplar da aslında %100 doğru cevaplar değil.
46:20Onu üreten teknolojinin emboze ettiği sorular, cevaplar.
46:25Yani sanki biz Google'a gelip bir cevap aldığımız zaman onun %100 doğru olduğunu zannediyoruz.
46:31Tabii ki o da bir filtreden geçiyor.
46:34O da bir belli teknolojinin, üretici kişilerinin, beyinlerinin ve işte ortamlarının ya da içinde bulundukları koşulların sonucu olarak belirlenen cevaplar oluyor.
46:48Hocam en son soru, en zor soru.
46:52Yani geleceğinizi nasıl görüyorsunuz?
46:56Valla ben bunu cevap vermeyeyim en iyisi.
47:01Çünkü biraz kötümser bir tablo görüyorum ben karşımda.
47:10Gerek Türkiye için gerek dünya için önümüzdeki kuşaklar çok daha ciddi derin problemlerle yüz yüze geleceğimizi gösteriyor.
47:23Ama doğa yaşama gücünün aykırı değil mi bu doğaya aykırı?
47:26Evet ama doğa artık bizim zamanımızda anladığımız kavradığımız doğa değil.
47:31Doğa teslim alınmış bir doğa.
47:33Yani siz yapay zekayla dünyanın bütün bir geçmişini, encamını yapay zekaya yükleyebilecek bir duruma geldikten sonra doğa kirlenmiş,
47:51doğa ekonomik bakımdan bir sömürü aracı haline gelmiş olan bir doğa.
47:58Ama diyeceksiniz ki insan doğası yani yapımız, fizyolojimiz buna karşı bir savunma refleksi geliştirmez mi?
48:09Göreceğiz onu.
48:10Ümit ediyorum ki olur ama benim beklediğim bu gelişmeler dünya ölçeğinde ve Türkiye ölçeğinde siyasetin, ahlakın, ekonominin karşılaşacağı problemleri karşılayabilecek
48:31ya da ondan etkilenmeyecek kadar meseleyi çözemez.
48:36Yani toplumsal gelişmeler maalesef iyi bir mutlu ve huzurlu bir gelecek vaat etmiyor bize.
48:46Yani her şeyi bırakalım bugün açık açık Türkiye'nin içinde bulunduğu bölgeyi ve dünyayı düşünelim.
48:53Hiçbir yerde huzur yok.
48:55Amerika Birleşik Devletleri gibi bir ülkede deminden beri tekrarlayıp duruyorum.
49:00Trump gibi bir yarı marazi bir tipin elinde nükleer gücü kullanma potansiyeli ve imkanı olan bir kişinin öte tarafta Rusya'da Putin gibi bir nevi şahsına münhasır diktatörün
49:20Türkiye'yi saymıyorum gazetenizin başına bela açmamak için ve suç musluğu yaratmamak için ama Türkiye'nin de başında kendini ekonominin patronu ve hocası olarak algılayan bir insanın bir liderin sebep olduğu ekonomik krizin bugün içinde yaşıyoruz.
49:48Savaşmaya devam etmeyecek misiniz?
49:50Tabii ki edeceğiz.
49:52Zaten ben artık meseleyi şöyle düşünüyorum.
49:55Bugünden yarına biz bir zamanlar hepimiz devrim özlemi içindeydik biliyorsunuz.
50:01Yine o özlemi taşıyorum ben.
50:03O devrimi ben toplumsal mücadelenin, toplumsal mücadelenin yasal ve bugünkü kurallar içinde bir iktidar değişikliğine ve dünyadaki siyasetin kirlilikten temizlenmesine uzun vadeli bir mücadele ile
50:25yine de insan sağduyusunun, insan zihninin bu cehennemi problemin üstesinden gelebilme ümidini taşımak istiyorum.
50:38Ama taşıyor muyum diye sorarsanız çok emin değilim.
50:42Değerler ittifakı oluşabilir mi?
50:45Değerler ittifakı bugünlerde çok sözü ediliyor.
50:49Ortak siyasal çizgiler değil, ortak değerler ittifakı.
50:54Çok önemli bir şey tabii bu.
50:58Bunları uzun uzun saymaya ihtiyaç yok.
51:04Yani savaşsız bir toplum sevdasını, beklentisini, iklim değişikliği konusunu, kirliliğe karşı mücadeleyi, ekonomik gelişmeyi sadece teknolojik gelişmeden ibaret bir meta zenginliği haline getirmeyen bir anlayışı.
51:31Sağlıktan daha kamusal, daha çıkar merkezli olmayan bir sistemin getirilmesi.
51:38Bütün bu şeyler insan haklarına saygılı, barışçı, demokratik, özgürlükçü bir ahlak anlayışı, değerler anlayışını paylaşabilecek çok insan var.
51:51Fakat siyaset öyle bir hale geldi ki, bugün yaşadığımız Türkiye'de olduğu gibi bunun mücadelesini verebilecek kişilerin eyleme geçmesinin bütün yolları kapatılıyor.
52:07Yani işte şu yaşadığımız gezi davasının 15 yıl önce Ayşe'nin soyadını Barın'ın soyadını hatırlamıyorum.
52:23Bu kızcağız 12 yıl önce Gezi Park'ın eylemlerine gittiği için, şimdi itiraf edeyim ben de Gezi Park'ındaydım.
52:32Yani hepimizin içinde bulunduğu, milyonlarca insanın katıldığı bir özgürleşme talebinin dile getirildiği bir toplumsal hareket,
52:43bugün geriye doğru bir suç unsuru olarak kullanılıyor ve yüzlerce insan adını almak zorundayım.
52:52Osman Kavala gibi çok iyi tanıdığım ve hiçbir şeyle ilgisi olmayan, Selahattin Demirtaş gibi sayısız.
53:02Ama hocam bu kadar çok güçlü bir yakın tarih birikimiyle, toplum tarihi birikimiyle olan bir kadrolar yaşıyor yani.
53:12Bu ittifak çok zor gelmemesi gerekiyor.
53:17İttifak olur, ittifak olacaktır ama bu ittifakın kitlesel bir güç, siyasi iktidarı değiştirmek üzere yeni bir düzen kurabilecek potansiyele gelmesinin bütün maddi yolları tıkanmış durumda.
53:33Yani sokağa çıkamıyorsunuz, üstünüze gazdan tutun da kurşun çıkar.
53:39Ama yine çıkmıyor, bak çıktıyor insanlar şu anda.
53:42Şöyle düşünmek lazım, ben artık bu noktaya geldim.
53:46Yani mücadele bir yaşam tarzı olarak ancak benim istemek zorundayız.
53:53Yarından öbür güne bunun başarıya ulaşmasını beklemek zorunda değiliz.
53:59Ama bir şey yapmalıyız yani.
54:01Ama tabii ki yapmalıyız.
54:03Her birimiz kişisel çıkarlarımızı bir yana bırakıp toplumsal değerlerle ittifak yapmalıyız.
54:12Toplumsal değerlerle bir yaşam tarzı kurmalıyız kendimize.
54:16Yani gerçek hayatta kuramıyorsak beklentilerimiz bakımından kurmak zorundayız.
54:22Bunun mücadelesini de böyle kısa vadeli başarı beklentisiyle sınırlamamak lazım.
54:29Bu uzun bir mücadele ve toplumsal bir mücadele.
54:32İttifak çok sayıda insanın ve gücün katılması lazım.
54:36İşte çevreci hareketleri Karadeniz sahilindeki köylü kadınlarla tutunca bacak kadar çocuklar bile bu meseleye sahip çıkıyor.
54:46Bunları geliştirmek lazım, örgütlemek lazım.
54:51Benim naçizane kanaatim de siyasi alanın bugün yaşadığımız aktüel siyasi alana tercüme edersek
55:00Türkiye'de yaşadığı bütün bu sorunların çözümü için iktidarın değişmesi lazım.
55:06Yapacak çok işimiz var ama.
55:08Yeni gelecek iktidar bütün bunları başarabilir mi başaramaz mı bilmiyorum ama
55:13bu iktidarın kesinlikle başaramayacağından eminim.
55:18Çok teşekkür ederiz hocam.
55:20Ben teşekkür ederim.
55:21Ayağınıza sağlık.
55:23Sizinize sağlık.

Önerilen