TİP Genel Başkanı Erkan Baş, "22 yıldır Türkiye’de her gün işçiler emekçiler daha uzun saatler çalışıyorlar. Eskiden 8 saat çalışma diye bir şey vardı. Şimdi her gün o sayı artıyor. 22 yılın sonunda geldiğimiz noktada çalışma saatleri arttı, yıl olarak çalışma süremiz arttı, ücretlerimiz düştü, sendikalaşma oranı düştü, işçi ölümleri arttı. Bu bir tesadüf olabilir mi? Bir ülke düşünün 22 yıldır aynı iktidar tarafından yönetiliyor. 34 bin işçi hayatını kaybetmiş ve bu işçilerin hayatını kaybettiği yerlere bakıyorsunuz yüzde 98’de sendika yok. İşte biz bunları normal kabul edelim diye AKP diye bir parti var ve her şeyi bilerek isteyerek yapıyor" dedi.
(ANKARA)- TİP Genel Başkanı Erkan Baş, "22 yıldır Türkiye'de her gün işçiler emekçiler daha uzun saatler çalışıyorlar. Eskiden 8 saat çalışma diye bir şey vardı. Şimdi her gün o sayı artıyor.
hbrlr1.com/ctlbddtbkckckl
(ANKARA)- TİP Genel Başkanı Erkan Baş, "22 yıldır Türkiye'de her gün işçiler emekçiler daha uzun saatler çalışıyorlar. Eskiden 8 saat çalışma diye bir şey vardı. Şimdi her gün o sayı artıyor.
hbrlr1.com/ctlbddtbkckckl
Category
🗞
HaberlerDöküm
00:00Türkiye İşçi Partisi'nin genel başkanı ve İstanbul
00:04milletvekili Erkan Bağış açılış sorumlusunu
00:16Sevgili dostlar, değerli yoldaşlar, hepinizi saygıyla,
00:22sevgiyle selamlayarak başlayayım. Ve elbette bugün
00:26Van'da bir kayyum ataması haberiyle uyandık. Iıı özel
00:33olarak Van'daki halk iradesinin gaspı girişimine, aynı zamanda
00:38burada olduğumuz için Sancaktepe Belediye Meclisi
00:41üyesi arkadaşımızın tutuklanmasını ama bunlarla
00:46beraber hiç kuşku yok. Yani işte Hakkari'den Akdeniz
00:50Belediyesi'ne Esenyurt'tan Beşiktaş Belediyesi'ne kadar
00:52Türkiye'nin dört bir yanında halk iradesini yok sayma
00:56girişimlerinde. Bunun için hukuku basit bir enstrüman
01:00haline çeviren yaklaşımlara karşı haksızlığa uğrayan tüm
01:05yurttaşlarımızla beraber bu ülkede herhangi bir yurttaşa
01:10yapılmış haksızlık hepimize yapılan bir haksızlıktır.
01:13Anlayışıyla mücadeleye devam edeceğimizi ifade ederek ve
01:19her birisiyle teker teker dayanışma duygularımızı
01:22paylaşarak başlamak istiyorum. Adını koyalım. Yani bu
01:27Türkiye'de artık iktidar tarafından demokrasinin yük
01:31görüldüğünün bir itirafıdır. Yani bugün Türkiye'de demokrasi
01:36bir yük olarak görülmekte ve bir bütün olarak halkın seçme
01:40seçilme hakkının tasfiyesi hedeflenmektedir. Bununla
01:45başlıyorum, ekonomi temelli bir toplantıya ve aslında tam da
01:50doğru yerde olduğumuzu düşünüyorum değerli arkadaşlar.
01:52Şimdi biz bu toplantıları herhalde bir altı yedi ay önce
01:55ııı başladık. Iıı şunu söyleyerek bir çerçeve
02:01çizebilirim sanırım. Neden böyle bir ihtiyaç duyduk?
02:04Sadece toplantılar değil, pazar ziyaretleri, iş yeri
02:07ziyaretleri, ev toplantıları ve mümkün oldukça da mümkün
02:11oldukça yurttaşlarla sohbet edebileceğimiz zeminleri
02:14arttırmaya karar verdik. Bunun temel nedeni şu. Parlamentoyu
02:18görüyorsunuz. Artık orası konuşulan yer değil. Tarihse
02:21olarak konuşulan yer, tartışılan yerdir. Zaten
02:23işlevsizdir. Şu bu ayrı meseleler tartışırız. Ama
02:26artık orada
02:42göremiyorsunuz, gazetelerde göremiyorsunuz. Bunların
02:45tamamı artık sansürlenmiş durumda. Eee bir süre sosyal
02:50medya aracılığıyla sesimizi yurttaşlara duyurmaya çalıştık.
02:54Ama orada da hem iktidarın baskıları eee o alanı terörize
02:59etmesi, insanları korkutması, sindirme girişimleri hem de
03:03uluslararası sermayenin orada açık bir sansür, onu da
03:07şiddetle protesto edelim. Bakın çok basit bir örnek geçtiğimiz
03:10hafta gazeteci dostumuz Metin Cihan sadece bu iktidarın eee
03:14İsrail kapsamındaki suçlarını belgeli olarak teşhir ettiği
03:19için Türkiye'deki iktidarın talebi doğrultusundur. Doğrudan
03:22Twitter genel merkez tarafından Türkiye'de yasaklı hale geldi.
03:26Şimdi bütün bu baskıcı ortamda yapabileceğimiz tek şey var.
03:30Birbirimizin elini tutacağız, birbirimizin gözüne batacağız,
03:33kapı kapı gezeceğiz, işleri işleri gezeceğiz, mahalle
03:36mahalleye gezeceğiz, pazar pazar gezeceğiz. Ve herkesten
03:38şunu isteyeceğiz. Diyeceğiz ki arkadaşlar, dostlar,
03:41kardeşler, yoldaşlar, yurttaşlar gördüğünüz
03:45gerçeklere haykır. Gördüğünüz gerçekleri her yerde gerekiyorsa
03:49bir kişiye gerekiyorsa milyonlarca kişiye. Hangi
03:52araçla ulaştırabiliyorsak ulaştıralım. Çünkü şu anda
03:55dünyanın en önemli şeyi budur değerli arkadaşlar. Bakın
03:57uzatmayacağım. Işin o kısmını gerçekten önemsemiyorum.
04:00Hepimize görev düştüğü zaman. Şimdi akşam eve gittiğinizde
04:03seyrettiğiniz televizyon kanalı ne ise kendinize şu soruyu
04:06sorun. Oradaki o ışıklar altındaki sunucu, oradaki
04:10kameraman, oradaki çaycı, çorbacı, emin olun hiçbirisi
04:13sendika üyesi değil. Sabahtan akşama kadar haksızlıkları
04:16anlatan gazeteci arkadaşın aslında haksızlığa uğruyor.
04:21Anayasal hakkını kullanması engelleniyor. Hangi kadının
04:24sorusu? Hiçbirine ait etmiyorlar. E şimdi bu
04:27haksızlıkları dile getirdiğiniz zaman bu gerçeklerin duyulmasını
04:30engellemek için tabii ki sizi sansürleyecekler. Tabii ki sizi
04:33engelleyecekler. Tabii ki sizi susturmayacaklar. Ama biz de
04:36sizlere güveniyoruz. Yurttaşlara güveniyoruz. Doğruya
04:40güveniyoruz. Gerçeğin gücüne güveniyoruz ve bunları elimizden
04:44geldiğince gördüğümüz kadar ııı anlatmaya çalışacağız. Bu
04:48toplantıdan arkadaşlar birkaç tane sonuçla çıkmamız gerekiyor
04:51bana sorarsanız. Bir tanesi şu. Sıklıkla tekrar ediyorum. Belki
04:56bazı konuşmalarda gelenler daha önce bazı bulgular duymuş
05:00olabilir ama şunu son derece önemli buluyorum. Şimdi iki
05:05yüz yıl önce Türkiye'sine gidelim ya da dünyanın
05:07herhangi bir yerine üç yüz yıl, beş yüz yıl önceye gidelim.
05:10Iktidarlar nasıl yönetiyordu? Hepimiz biliyoruz. Cahil
05:14bırakarak yönetiyordu. Insanları çok büyük bölümü
05:17okuma yazma bile bilmiyordu. Bilgiye ulaşamıyordu.
05:19Bilimsel gelişim düzeyi gerilerdeydi. Şimdi gittikçe
05:23insanlık ilerledi, ilerledi, bir takım engelleri aştı ve bana
05:26göre bu çağın şöyle bir özelliği var. Artık geldiğimiz
05:28nokta şu. Bilginin insanların ulaşmasını engelleyemiyordu.
05:33Okuma yazma oranları çok arttı, bilim arttı, teknoloji arttı.
05:36Fakat artık yeni bir taktikleri var. Sürekli olarak yalan
05:41söylüyorlar, çokça yalan söylüyorlar, bolca yalan
05:43söylüyorlar ve gerçekte yalan doğruyla yanlış hepsi iç içe
05:49geçerek ve bir neden sonuç ilişkisi kurulmadan insanların
05:53karşısına boca edilerek onların bir bütünlük kurması,
05:58düşünebilmesi, sorgulayabilmesi, değerlendirebilmesi,
06:01eleştirebilmesi engellenmeye çalışılıyor. Bakın bu çok
06:05önemli arkadaşlar. Şimdi mesela hepimiz Kartalkaya yangınını
06:09hatırlıyoruz. Yakın bir tarihte gerçekleşti. Yetmiş sekiz
06:12yurttaşımız hayatını kaybetti, öfkelendik falan. Ben mesela o
06:17gün neyi düşündüm biliyor musunuz? Aladağ'da kız
06:21çocuklarının öldüğünü yangında öldüğünü mesela kaç kişi
06:24hatırlıyor şu anda? Esenyurt'ta bir inşaatın barınma alanında
06:29işçilerin yattığı yerde bir yangınç on iki kişinin öldüğünü
06:33Beşiktaş'ta yine bir yangında yirmi sekiz işçinin hayatını
06:36kaybettiğini sizce şu anda Türkiye'de kaç kişi
06:38hatırlıyor? Sürekli olan yeni felaketler, yeni felaketler,
06:43yeni felaketler ve her karşılaştığımız yeni felaket
06:46aslında bu felaketlerimi burada insan hayatının kaybedilmesini
06:49normalleştiriyor. O yüzden mesela artık dikkat edin mesela
06:55çok fazla şiddet görüntüleri yayılmaya başlanıyor.
06:58Normalleştirmeye çalışıyorlar. Ölümleri normalleştirmeye
07:01çalışıyorlar. Kayıpları normalleştirmeye çalışıyorlar.
07:03Hesap sorulmamasını normalleştirmeye çalışıyorlar.
07:06İstifa olmamasını normalleştirmeye çalışıyorlar.
07:09Şimdi bunun karşısında biz ne yapacağız? Hafıza oluşturmak
07:14zorundayız. Toplumun hafızası olmak zorundayız. Birbirimize
07:16sürekli hatırlatmalıyız. Diyelim ki ben burada
07:18hatırlıyorsam sizi hatırlatmalıyım. Siz iş yerinizdeki
07:21arkadaşınıza hatırlatmalısınız. Evinizde çocuğunu çocuğunuza,
07:24eşinize, sevgilinize hatırlatmalısınız. Mahallede
07:27komşunuzu hatırlatmalısınız. Ama asla unutulmasından
07:30normalleşmesine izin vermemeliyiz. Şimdi ve burada
07:35yalanla arkadaşlar binlerce yalan söylemelerinden korkmayın.
07:39Onların çok parası var, çok gücü var, medya organları var,
07:41şu var. Ama şuna inanalım, şuna güvenelim. Bir gerçek bin
07:46yalanı yok edebilir. Yeter ki o gerçeğin arkasında biz bir
07:49güç oluşturalım. O gerçeği güçlü biçimde haykıralım. Ama
07:53bakın biraz sonra birkaç tane örnek vereceğim. O kadar basit
07:56şeyler, o kadar kötü yalanlar, o kadar büyük bir egemenlik
08:00alanı kuruyor ki biz yeteneğe mücadele etmediğimiz için.
08:03Meltemcim vergiden bahsetti. Mesela bakın şöyle bir ezber
08:07var. Ta Berat Albayrak'tan bu yöne geliyor. Vergeyi tabana
08:11yaymamız lazım. Kimse buna itiraz etmiyor. Oysa tam tersi
08:15Türkiye'de vergi zaten tabana yayılmış durumda. Sadece biz
08:18vergi veriyoruz. Tavandakiler vergi vermiyor. Çok açık
08:22Türkiye'de devletin kazasına giren yüz liranın yetmiş
08:26lirasını taban tabandakiler veriyor. Ama devletin
08:29kazasındaki yüz liranın seksen beş lirası tepedekilere
08:32gidiyor. Verdiklerinden çok daha fazlasını alan bir
08:37zenginler sırası var ama mesela vergiyi tabana yaymak lazım
08:40deyince kimse itiraz etmiyor. Zaten tabana izliyorsunuz.
08:43Sizin bütün olayınız bu. Mesela bir örnek olarak söylüyorum.
08:47Bunu sadece. Dolayısıyla mesela başka bir örnek veriyorum.
08:52Bunlar ekonomi bilmiyor. Bunlar cahil. Arkadaşlar şimdi bir
08:56şeyi bilmemek suç mudur mesela? Öğrenirsin. Birisi bilmeden bir
09:01hata yaptıysa onu düzeltirsin. Ben tersini söylüyorum. Adalet
09:04ve Kalkınma Partisi iktidarı ekonomide bilerek, isteyerek
09:08tahammülen suç işliyor. Yani mesela bilmese arkadaşlar,
09:13bilmese şöyle bir şey olur mu ya? Adam yirmi iki yıldır
09:16iktidarda zenginler her gün daha zengin oluyor, fakirler her
09:20gün daha fakir oluyor. Şimdi bilmeden böyle bir şey
09:21yapılabilir mi? Istemeden planlamadan programlamadan bunu
09:27bir yola sokmadan bir düzen oluşturmadan. Bakın yemin
09:30ediyorum bir gün bulamazsınız. Yirmi iki yıldır hani bütün
09:34grafikler böyle böyle böyle oynuyor. En zengin yüzde birin
09:38aldığı pay her gün artıyor. Böyle bilmemek olabilir mi ya?
09:41Bu ne demek her gün onların aldığı pay artıyorsa yüzde
09:45doksan dokuzumuzun aldığı pay her gün azalıyor. Bakın yirmi
09:50iki yıldır her gün Türkiye'de işçiler, emekçiler daha uzun
09:54saatler çalışıyordur. Eskiden sekiz saat çalışma diye bir şey
09:58vardı.