Kategori
🗞
HaberlerDöküm
00:00:00Uğur yokuşu, bu aşka kalbime yandı tutuşu, Hüseyin Başkan sen umut oldun,
00:00:09Sırmadım dertime, umumadaştın, Şu güzel toplarım, haline şaştın,
00:00:17Hüseyin Başkan sen umut oldun.
00:00:54Hoş geldiniz.
00:01:09Evet kaçıncı? Dokuzuncu değil mi? Dokuzuncu olağan Samsun
00:01:14İl Kongremiz. Hayırlı uğurlu olsun. Vatana, millete, devlete
00:01:19hayırlar getirsin inşallah.
00:01:24İlk olarak on beş yıla yakın zaman oldu değil mi Lisan
00:01:28Başkan? Yoksa tam on beş yıl mı oldu? On beş yıl. On beş
00:01:34yıldır Samsun'a durmaksızın hizmet eden bağımsız Türkiye
00:01:39fikrini bütün Samsun'a anlatmaya çalışan bağımsız Türkiye
00:01:46ateşinin Atatürk'ün yola başladığı Samsun'da sönmesine
00:01:54hiç müsaade etmeyen Lisan Başkan'a huzurlarınızda çok
00:01:58teşekkür ediyorum.
00:01:58Görevi devralan
00:02:04Başkanımız
00:02:09zannediyorum geçtiğimiz on beş yılın üzerine çok kısa zamanda
00:02:14çok büyük işler koyacak, çok büyük işler yapacak. O yüzden
00:02:21kendisine de bu kutlu görevi büyük bir samimiyetle
00:02:26sahiplendiği için huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
00:02:31Yusuf Kurt'a da hayırlı uğurlu olsun.
00:02:38Şimdi tabii arkadaşlar Samsun'dayız. Samsun çok enteresan bir yer.
00:02:46Niye? Milli mücadelenin başladığı yer. Şöyle ben
00:02:51size anlatmak istiyorum. Yıl bin dokuz yüz on sekiz aylardan
00:03:00Ekim birinci dünya savaşı bitmiş. Osmanlı birinci dünya
00:03:05savaşının son cephesi Suriye Filistin cephesinde savaşa devam
00:03:11ediyor. Ama savaş bitmiş bütün dünyada. Suriye Filistin
00:03:16cephesinde Alman komutan Falkenayf önce var. Sonra bu
00:03:22gidiyor. Yerine Çanakkale'den hatırlayacağımız Limon
00:03:28van Sanders geliyor. Atatürk sürekli İstanbul hükümetine o
00:03:34zaman Mustafa Kemal Paşa Almanların Türk ordusunu
00:03:39yönetmesinden dolayı duyduğu rahatsızlığı bildiriyor.
00:03:42Sürekli bunu değiştirmek ortadan kaldırmak istiyor. Gün
00:03:47geliyor çatıyor Suriye Filistin cephesi Atatürk'ün
00:03:51komutasına girmek durumunda kalıyor. Atatürk Suriye
00:03:56Filistin cephesinde mücadelesini verirken dünyada savaş
00:04:02bittiği için orduyu Adana'ya çekiyor. Adana'ya geldiğinde
00:04:08otuz Ekim bin dokuz yüzde on sekizde Mondros mütearekesi
00:04:12ateşkesi imzalanıyor. Otuz Ekim'de Atatürk'ün eline
00:04:17Mondros sözleşmesi gelince ateşkesi maddelere bir bakıyor
00:04:22diyor ki ya bu ateşkes falan değil bu bildiğin işgal. Lise
00:04:26okuyan herkes hatırlar. Mondros'un yedinci maddesi yirmi
00:04:30dördüncü maddesi yirmi dört müydü yirmi bir miydi? Yirmi
00:04:35dört değil mi? Yirmi dördüncü maddesi yani bu işgal kuvvetleri
00:04:40düşman güçler istediği yeri bir bahane uydurup hani mesela şunu
00:04:47yapıp işte o taraftan buraya bir bomba atıp savaş çıkarmışçasına
00:04:53kalkıp işgal edebileceklerdi. Bunun önü açılacaktı. Atatürk
00:04:57bundan müthiş bir rahatsızlık duydu ve adeta daha sonraki yıllarda
00:05:03sevri de yırtıp atacak olması gibi Mondros ateşkesini kati
00:05:09surette kabul etmiyor ve bütün ordu komutanlarını İstanbul'a
00:05:14davet ediyorlar. Atatürk İstanbul'a tabii büyük bir mutlulukla
00:05:18gidiyor. Diyor ki herhalde bizi İstanbul'a alacaklar ve biz
00:05:23artık orada bir mücadeleye başlayacağız. Atatürk
00:05:27Adana'dan İstanbul'a yola çıkıyor. İstanbul'a geldiğinde
00:05:31tarih on üç Kasım bin dokuz yüz on sekiz. Ve o tarihe
00:05:37altın harflerle yazılmış üç kelimelik cümleyi söylüyor.
00:05:45Haydarpaşa limanından önünde boğazdan geçen İngiliz zırhıllarını
00:05:51görünce diyor ki yaveri yanında yaverine dönüp geldikleri
00:05:55gibi giderler diyor.
00:05:59tabi süreç böyle olmuyor. Bu işler tabi ııı evdeki hesap
00:06:07çarşıya oymuyor. Atatürk İstanbul'da yedi ay kalıyor. Yedi
00:06:12ay kaldığı zaman zarfında bir bakıyor ki İstanbul'un,
00:06:17hükümetin, payitahtın mücadele diye bir derdi yok.
00:06:23Kurtuluş diye bir derdi yok. Bağımsızlık diye bir derdi yok.
00:06:26Şu anda tarih kitaplarında geçtiği itibariyle ifade
00:06:31ediyorum. İstanbul hükümeti teslimiyetçi bir politika
00:06:36izliyor. Tabi bu hafifletilmiş bir tabir. Teslimiyetçi diyerek
00:06:42bunu tabir etmeye tarif etmeye çalışıyoruz bugünlerde. Atatürk
00:06:50yedi ay boyunca eli kolu bağlı İstanbul'da kalıyor. Ama hani o
00:06:55meşhurdur şimdi dizilere de konu oluyor falan. Beyoğlu'nda
00:07:00Pera Palas Oteli'nde yanılmıyorsam yüz bir numaralı
00:07:05odaydı. Yüz bir numaralı odada kurtuluş planları yapmaya
00:07:09başlıyor. Ama Atatürk İngilizlerin çok yakından tanıdığı
00:07:15bir isim. İngilizler Atatürk'ü nereden tanıyor? İngilizler
00:07:20Atatürk'ü bin dokuz yüz on beş Çanakkale'den tanıyor. Bütün
00:07:24dünyada sömürgenin, emperyalizmin yıkılmaz bir kale
00:07:32olduğunu ve bütün dünyayı işgali altına alacağını neredeyse
00:07:38bütün insanlığın kabul ettiği bir ortamda Atatürk
00:07:43Çanakkale'de o İngiliz'e dur diyen nadide ve tek olan bir
00:07:50insan.
00:07:52Çanakkale kongresi yapacağız. Yine inşallah vakti gelince da
00:07:58yakın zamanda yaptık ama orada Çanakkale'yi anlatırız. Şimdi
00:08:02burada Samsun'a giden yolu anlatmaya çalışıyorum.
00:08:05İngilizler buradan Atatürk'ü çok iyi tanıyor. Diyorlar ki
00:08:08Mustafa Kemal Paşa diye bir paşa var. Bu adam problemli. Bunu
00:08:13gözetim altında tutmamız lazım. Ama aynı zamanda çok da
00:08:17kabiliyetli. Yani hem İngiliz için bir problem ama ikna
00:08:22edilebilirse de İngiliz için çok güçlü bir silaha dönüşecek.
00:08:27Tam o sürelerde tarihler on beş Mayıs bin dokuz yüz on dokuzu
00:08:33gösterdiğinde yedi ay sonra İzmir işgal ediliyor. Yunan İzmir'e
00:08:38çıkıyor karaya. Yunan İzmir'e çıkınca Anadolu'da
00:08:42hareketlenmeler başlıyor. O hepimizin bildiği Kuvayi
00:08:46Milliye milisleri artık bu işgale dur deme niyetinde
00:08:49hareketlenmeye başlıyorlar. O süreçte İngilizler ve İstanbul
00:08:56Hükümeti oturup kara kara düşünüyorlar. Diyorlar ki biz bu
00:08:59iş ııı isyanları nasıl bastırabiliriz? Kimle
00:09:03bastırabiliriz? Ne yapabiliriz? Ve Atatürk müthiş bir siyaset
00:09:08izliyor. Hem İstanbul Hükümeti'ne hem İngilizlere gidip
00:09:11diyor ki beni Anadolu'ya gönderin. Normalde İstanbul'da
00:09:15öyle bir gözetim altında ki her attığı adım izlenen bir paşadan
00:09:20bahsediyoruz. Beni diyor Anadolu'ya gönderin ben onlara günlerini
00:09:24gösteririm. Hiç seslerini çıkaramazlar. Tabii Atatürk
00:09:30bunları ikna ediyor. Tarih on altı Mayıs bin dokuz yüz
00:09:34on dokuzda bandırma vapuruna biniyor. Ve yaklaşık seksen
00:09:40kişi mürettebatın ve ekibin olduğu bir gemide Samsun'a
00:09:45doğru üç günlük o büyük mücadele orada başlıyor. Atatürk
00:09:50Samsun'a gelirken bandırma vapurunda yanındaki hiç
00:09:53kimsenin egemenlik milletin olsun diye bir hayali yok
00:09:58arkadaşlar. Hiç kimse bunu hayal etmiyor, düşünmüyor.
00:10:03Hiç kimse cumhuriyet diye bir kavramın belki de varlığından
00:10:08bile haberdar değil. Ama Atatürk'ün kafasında,
00:10:12düşüncesinde, dünyasında çok farklı planlar var. On dokuz
00:10:17Mayıs bin dokuz yüz on dokuzda Samsun'a ayak basıyor.
00:10:20Samsun'a ayak bastığında, Samsun'dan bir genelge yayınlıyor.
00:10:25Ve diyor ki, bir, burada isyan çıkaranlar Türkler değil, Rum ve
00:10:32Ermeni azınlıklardır. İngilizler şok oluyor. Altına da
00:10:36yazıyor, İzmir'in işgali kabul edilemez. Yani Atatürk, o
00:10:42küresel emperyalist çeteye öyle bir gol atıyor ki, tarih boyu bu
00:10:48golü hiç yememişler. Bakın üzerinden yüz beş yüz altı yıl
00:10:53zaman geçti. Hala bir daha o golü yine yemediler. Atatürk öyle bir
00:10:58gol atıyor. Ve maçın galibi olacağını adeta ortaya koyuyor.
00:11:04Samsun'dan başlayan yürüyüş önce Havza'ya. Havza'da genelge
00:11:09yayınlıyor. Diyor ki, bütün yurt çapında mitingler
00:11:13yapılacak. Bağımsızlık mitingleri yapılacak. Işgalin
00:11:17karşısında durulacak. Şimdi kıymetli dinleyiciler,
00:11:22dışarıdan bakıldığında o günün şartlarında bir tane paşa,
00:11:27tamam, kabiliyetli falan ama ne yapabilir ki? Çok da önemli
00:11:31değil. Diye de bir düşünce, bir fikir de var. Ama buradan bizim
00:11:37anlamamız gereken bir kişinin
00:11:42bırakın kendi hayatını, etrafının hayatını, bütün
00:11:47insanlığın hayatını ve hayat sürecini değiştirebileceğini, o
00:11:52küçük küçük adımlarla yürüyerek ne kadar büyük bir iş
00:11:57yapabileceğini bize ispat eden bir insan. Atatürk böyle bir
00:12:02insan. Samsun'a
00:12:05Samsun'a çıktıktan sonra Havza'ya geliyor. Dediğim gibi
00:12:12Havza'dan Amasya'ya devam ediyor. Amasya'da genelge yayınlıyor ve o
00:12:22tarihi şeyi söylüyor. Neydi o tarihi şey? Milletin
00:12:32istiklalini, milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
00:12:38Amasya'dan Erzurum'a, Erzurum'dan Sivas'a uzanan büyük bir yolculuk.
00:12:50Bu süreçten sonra Atatürk tarihler ilerliyor, yıllar geçiyor.
00:12:57Nutuk'ta ne diyor? Diyor ki on dokuz Mayıs benim doğum günümdür.
00:13:06Yani Atatürk Samsun'a çıktığı günü doğum günü olarak tarif
00:13:11ediyor. Aslında ben o cümleyi şöyle okuyorum. Nutuk'a baktığımda on
00:13:17dokuz Mayıs bir milletin küllerinden doğduğu gündür.
00:13:25Şimdi biz o büyük yürüyüşün ilk adımının atıldığı o güzel
00:13:33memlekette Samsun'dayız. Ve Samsun hepimiz için yüz yıldır
00:13:40niye önemliyse bundan sonra yüz yıllar boyu da önemli
00:13:44olacaktır. Atatürk on dokuz Mayıs'ı kendisinin doğum günü
00:13:48olarak tarif ettiği on dokuz Mayıs'ı ne yapıyor? Bugün biz ne
00:13:54diye kutluyoruz? On dokuz Mayıs gençlik bayramı diye
00:13:58kutluyoruz. Yani Atatürk milli mücadele ruhunu bağımsızlığa
00:14:04giden yolun ruhunu ne yapıyor? Gençliğe emanet ediyor. Bu
00:14:10milletin gençliğine. Şimdi biz bugünün gençliğine dönüp
00:14:15bakalım o zaman. Değil mi? Atatürk bize hitabeler yazıyor,
00:14:19on dokuz Mayıs'ı bize bırakıyor. Bu ne demek? Eğer
00:14:23yarın bir işgal daha yaşarsanız ey Türk gençliği ben on dokuz
00:14:28Mayıs'taki yürüyüşümü size emanet ettim. O mücadeleyi siz
00:14:33yapacaksınız diyor.
00:14:38Mesela bin dokuz yüz yirmi yılında yirmi üç Nisan'ında
00:14:42Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açıyor. Nedir Türkiye Büyük
00:14:45Millet Meclisi? Milletin egemenliğidir. Onu da
00:14:49çocuklara bırakıyor. Neden? Bu egemenliği yarınlarda yaşayacak
00:14:55olan o çocuklar olduğu için. Yani arkadaşlar gençlik ve
00:14:59çocuklar bizim hayatımızın bugünü yarını geleceği. Şimdi
00:15:06öyle bir kıskaç altında Türkiye'de yaşıyoruz ki gençlerin
00:15:10yasa dışı bahsin ağına düştüğü çetelerin eline düştüğü okuyup bir
00:15:19iş hayatına girmek için mücadele ederken hiçbir umudunun
00:15:23kalmadığı mücadelesini topraklarında değil başka
00:15:28topraklarda sürdürerek karın tokluğuna çalıştığı bir ülke
00:15:32oluştu. Dün Çorum'daydım. Bugün Samsun'dayız. Çorum'da da
00:15:37anlattım. Burada da tekrar edeceğim. Sadece ben kendi yaş
00:15:41grubumdan örnek vereyim. Ben ortaokula geçtiğimde LGS diye
00:15:47bir sınava hazırlanmaya başladım. Orta birinci sınıfta
00:15:50dedim ki ortaokulu üç yıl okuyacağım. Orta üçte LGS'ye
00:15:54gireceğim. Bize dediler ki ondan sonra hayır sen LGS'ye
00:15:59değil OKS'ye gireceksin. Ben daha OKS'nin kelime anlamını
00:16:04açılımını öğrenmeden bir sınava girdim. OKS diye bir sınava
00:16:08girdim. Hasbelkader kendimizi liseye attık. Lisede üç yıl
00:16:15okuyacağım. Üniversite sınavına gireceğim diye beklerken
00:16:17bana dediler ki hayır sen dört yıl okuyacaksın. Ben üç yıl
00:16:23okuyacaktım dört yıl okuyacağım oldu. Tamam dedik dört yıl
00:16:26okuyalım. Dört yıl okurken bize dediler ki normalde dört yılın
00:16:31sonunda bir tane sınava girecektik. Matematiği, feni,
00:16:35fiziği, kimyası, biyolojisi, edebiyatı, tarihi belli olan bir
00:16:38sınava girecektik. Tuttular dediler ki siz iki kademeli
00:16:43sınava gireceksiniz. Hayda. Neymiş bu ikinci kademe?
00:16:48Yıllarca müfredatlı olmayan trigonometriyi, limiti, türevi,
00:16:52integrali bilmem neyi fizikte başka konusunu siz de çalışıp
00:16:57sınava öyle gireceksiniz. Tamam dedik. O sınava girdik. O
00:17:03sınavı bitirdik. Bizden sonra gelenleri dediler ki biz bu sistemi
00:17:07de yapamadık. Şimdi siz bugün sınava gireceksiniz. Haftaya bir
00:17:12daha sınava gireceksiniz. Iki kademeyi böyle ayırdılar. Ondan
00:17:17sonraki nesil geldi. Bunlara döndüler dediler ki yok bu da
00:17:21olmadı siz bir gün aynı sınava gireceksiniz. Şu anda öyle bir
00:17:26yere gelindi ki kim ne sınava giriyor benim vallahi haberim
00:17:30yok. Öyle bir duruma geldik.
00:17:34şimdi bizim zamanımızda biz sınava giriyorduk ama sınava
00:17:42girdikten sonra da bir bölümü kazanmayı becerirsek o bölümden
00:17:47mezun oluruz hayatımızı da kurtarırız diye giriyorduk bu
00:17:51arada. Şu anda üniversite sınavına giren bir arkadaşımız,
00:17:55gencimiz zaten ben boşuna okuyacağım diye sınava giriyor.
00:18:01Bunu hepimiz biliyoruz. Ben boşuna okuyacağım. Ben okuyacağım
00:18:06da ne olacak? Kaç para maaş alacağım? Kim beni işe alacak? Bu
00:18:10düşünen, yaşayan bir gençlik oluşturuldu. Ama aynı gençlik
00:18:16bakın bu ülkede sadece iki bin yirmili yıllarda gençlik olmadı. Bu
00:18:20ülkede bin dokuz yüz ellide de gençlik vardı. Altmışta da gençlik
00:18:24vardı. Ne oldu o gençliğin zamanında? Darbe oldu. Yetmişte de
00:18:30gençlik vardı. Ne oldu? Darbe oldu. Yetmiş dörtte de gençlik
00:18:36vardı. Ne oldu? Ambargo oldu. Seksende de gençlik vardı. Ne
00:18:40oldu? Yine darbe oldu. Doksanlarda gençler vardı. Ne
00:18:44oldu? Terör oldu. Doksanın sonunda gençlik vardı. Ne oldu?
00:18:48Yirmi sekiz Şubat oldu. Bizim yaşadıklarımız ortada.
00:18:52Türkiye'de siyaset bugüne ne yaptıysa bugüne kadar bedelini
00:18:57hep o günün gençleri ödedi. Şimdi siz dün söyledim
00:19:03tekrar edeyim. Uzaktan bakarsınız bizim neslin façası
00:19:07bozuk olabilir. Uzaktan üstü başı kirli görünebilir ama bizim
00:19:12neslin elleri temizdir. Bizim neslin elleri temizdir. Dünün
00:19:19kavgalarıyla hiç kimse sağcı solcu diye sokakta birbirine bir
00:19:24şey yapmamıştır. Birinin gazına gelmemiştir. Kürt, Türk
00:19:28diye birbirine ayırmaz bizim gençliğimiz. Alevi, Sünni diye
00:19:32birbirine ayırmaz. Bizim gençliğimiz birbirinin kardeşi
00:19:37olduğunu çok iyi bilen bir gençliktir. Ve o gençliğe
00:19:41apolitik dediler. Hiçbir iş beceremez dediler. Evde
00:19:45pijamasını kaldıramıyor, yatağını toplayamıyor dediler.
00:19:48Ama sen o gencin bağımsızlığına, hürriyetine,
00:19:53geleceğine azıcık dokunmaya kalktın da bak o gençlik neler
00:19:57yaptı.
00:20:02Yani bu ülkenin gençleri her ne kadar böyle olaylara çok uzak
00:20:09olaylarla alakasız gibi görünse de Atatürk bilincini hazmetmiş,
00:20:16bağımsızlığı ruhuna işlemiş ve dünyada emin olun, emsali
00:20:23olmayan bir gençliktir ve bir nesildir. Şimdi bu gençliğe ama
00:20:28öyle bir siyaset, öyle bir politika izleniyor ki siz deniyor
00:20:33oturacaksınız, hiçbir şey yapmayacaksınız, hiçbir şeye
00:20:39karışmayacaksınız, hiçbir karar alma mekanizmanız işlemeyecek,
00:20:44siz biz ne dersek onu yerine getireceksiniz. Biz ne karar
00:20:49alırsak onları hayata geçireceksiniz. Gençliği bu
00:20:53duruma getirdiler. Ve gençlerin gerçekten siyasete olan inancını,
00:20:59geleceğine olan ümidini ortadan kaldırdılar. Tekrar tekrar
00:21:04anlatmakta fayda görüyorum. Bakın size bir serüven
00:21:10anlatayım. Bir genç elinde imkan yok. Internete sosyal medyaya
00:21:16giriyor. Lüks araçlarla gezen gençler görüyor. Pahalı
00:21:20restoranlarda yemekler yiyen gençler görüyor. Sağ solu dünyayı
00:21:25gezen insanlar görüyor. Ve doğal olarak içinde bir özenti
00:21:29başlıyor. Arkadaşlar ben hep aynı pozisyonundayım. Bir
00:21:34fotoğraf yeter diye tahmin ediyorum. Çok çekince
00:21:38değişmiyor yani. Aynı resim oluyor. Kusuruma bakmayın ama.
00:21:47Bu gençler izliyorlar, bakıyorlar, diyorlar ki benim ne
00:21:53yapmam lazım? Ben ne yaparsam para kazanamayacağım. Ben ne
00:21:58yaparsam zengin olamayacağım. Ben ne yaparsam o arabaya
00:22:01binemeyeceğim. Ben ne yaparsam o dünyayı gezemeyeceğim. O
00:22:05restoranda yemek yiyemeyeceğim. Ne yapmam gerekiyor? Okusam bu
00:22:10iş olmayacak. Gidip bir işe girip çalışsam o iş mümkün
00:22:14değil olmayacak. Ya gidip bir ticaret kurmaya çalışsam bizim
00:22:18mahalledeki esnaf amca kan ağlıyor. O iş yine olmayacak.
00:22:22Benim kısa yoldan vurgun yapmam lazım. Bak bu düşünceye
00:22:27giriyor. Sonra o kısa yoldan tırnak içinde kullandığım
00:22:33tabirle vurgun dediğimiz olayı ya gidiyor kripto para
00:22:38piyasasında ya gidiyor kaldıraçlı döviz alım satım
00:22:42piyasalarında hiçbir alakası olmadan sağda solda gördüğü bazı
00:22:48insanların tavsiyeleriyle elinde avucunda biriktirdiği bütün
00:22:52parayı buraya yatırıyor. Veya gidiyor internette reklamına
00:22:56rastladığı bir sanal kumar sitesinde sanal bahis sitesinde bu
00:23:02parayı ona yüze bine katlarım umuduyla elindeki avucundaki her
00:23:06şeyi oraya yatırıyor. Dönüyor dolaşıyor elindeki bütün parayı
00:23:12kaybediyor. E şimdi çocuk bütün parasını kaybetti. Yarın okula
00:23:19gidecek kantinde yiyecek tost için cebinde para yok. E ay
00:23:24sonu kira geliyor. Fatura ödeyecek. Arkadaşlarıyla ev
00:23:28paylaşıyor. Onlara sözleri var. E ne yapayım? Ne edeyim? Gideyim
00:23:32diyor memleketten bir arkadaştan borç alayım. Kaç para kaybettim? On
00:23:36bin lira. Ben bu parayı buradan çıkarırım. Bir on bin
00:23:41lira borç alayım. O on bin lirayı yirmi bin yaparım. On
00:23:44bini de öderim. Kendimi kurtarırım. Alıyor mu bu parayı?
00:23:47Sonra gidiyor on bin lirayı da batırıyor mu orada? Bundan sonra
00:23:52dönüyor borç oldu yirmi bin. Şu anda yirmi bine ihtiyaç var. Dün on
00:23:56bin lira vardı. Ertesi gün on bin lira borç oldu. Şimdi lazım yirmi
00:24:02bin lira. Gidiyor yirmi bin lirayı başka bir arkadaşından
00:24:05eşinden dostundan buluyor. Onu da gidip kaybediyor mu? Tabii bir
00:24:11bağımlılık. Kendini geri de çekemiyor. Para da lazım. Kötü bir
00:24:16ahlakı da yok. Yapacak başka bir çaresi de yok. Dönüyor dolaşıyor.
00:24:20ailesinden annesinden babasından şuradan buradan mecbur bu parayı
00:24:25çıkarmak durumunda. Olay büyüyor büyüyor büyüyor yüz bin iki yüz bin
00:24:31üç yüz bin beş yüz bin batığa girmiş oluyor. En son gidiyor bir
00:24:35bankadan zor bir kredi çekiyor. O krediyi de gidip orada kaybediyor.
00:24:41ama bu çocuk çaresiz. Bu çocuk bir umuda sarılmaya
00:24:46çalışıyor. Bakın bu bahis siteleri gidiyor oraya kaybediyor ya. Onlar o
00:24:55çocuğa umut satıyor. Dönüyor. Ne yapayım ne edeyim? Sosyal medyada
00:25:03gördüğüm çok albenili çeteler var diyor. Bu çetelere mensup olayım. Bunlar iki üç
00:25:08tane ufacık iş yaptırıyorlar. Bir dünya para veriyorlar demek ki
00:25:12diyor. Gidiyor çetelere mensup oluyor. Ondan sonra geçmiş olsun.
00:25:16Bir nesli kaybetmeye başlıyorsun. O çetede o çocuğa umut satıyor. O
00:25:22bahis sitesi de o çocuğa umut satıyor. O dolandırıcılar da o
00:25:27çocuğa umut satıyor. Koca devlet çocuğa umut veremiyor. Herkesin
00:25:34umut verdiği çocuğa devlet umut veremiyor. Sonra oturuyorlar
00:25:39diyorlar ki biz gençliğimize sahip çıkacağız. Iki bin yirmi
00:25:43beşi de aile yılı yapacağız. Ya siz ortada aile bırakmadınız.
00:25:47Gençler evlensin diye kredi vereceğiz diyorlar. Kaç para? Yüz elli
00:25:52bin lira. E sekiz yüz elli kaldı. Onu kim verecek? Kalan
00:25:57sekiz yüz elliyi kim verecek? Bu ülke ikiye ayrıldı. Bakın. Bir
00:26:04tane burada okul, özel okul. Oraya giden ailenin çocuğu. Özel
00:26:10özel öğretmenlerle piyano kursları, uçuş kursları, dil
00:26:15kursları aklınıza gelen bütün imkanlarla burada okurken ki çok
00:26:21daha iyi eğitim almaları gerektiğine de inanıyorum. Hemen
00:26:25yanı başında bir tane devletimizin okulu o okuldaki
00:26:30çocuğun başında öğretmen yok. Tuvaletinde sabun yok, tuvalet
00:26:35kağıdı yok. Ve o çocuğun öğretmeni derse giriyor, kafasında
00:26:41tek bir soru var. Bunlar çocukta evde de bizim çocuk var.
00:26:45Akşam oyuncak istedi, nasıl götüreceğim? O öğretmen de
00:26:49akşam eve ekmek götürmenin hesabını yapan bir öğretmen.
00:26:52Şimdi böyle bir ortam oluşturuyorsun. Bu iki okuldan
00:26:57çıkan çocuklar yirmi sene sonra Türkiye sosyolojisini
00:27:02oluşturacaklar. Aynı ortamlarda yaşayacaklar. Aynı şeyleri
00:27:07konuşacaklar. Aynı hayatı paylaşacaklar. Böyle bir şey
00:27:11mümkün mü? Mümkün mü böyle bir şey ya? Koca devlet bu
00:27:15eğitimi bu çocuğa veremiyor. Koca devlet veremiyor. Ama
00:27:21sorsan aile yılı ilan ediyor. Gençlere krediler veriyor. ÖTV'yi
00:27:27kaldırıyorlar cep telefonundan. ÖTV'yi. Kaç paralık cep
00:27:31telefonundan? Kaç? Üç bin liralık mı? Beş bin liralık mı? Ne? Yani
00:27:37dünyadan da haberleri yok. Ya sizin oluşturduğunuz enflasyonla
00:27:41beraber bir telefon oldu elli bin lira yüz bin lira üç beş
00:27:46bin lira telefon var mı zannediyorsunuz? Şimdi böyle bir
00:27:50ortam Türkiye yöneticilerini bugün yetiştiriyor. Yönetilecek
00:27:58olan itiraz etmeyecek, sorgulamayacak nesillerini de
00:28:03diğer taraftan yetiştiriyor. Bu iktidar öyle bir şey kurdu ki
00:28:08ülkede her konuda imtiyazlı öbekler oluşturuldu. Her konuda
00:28:14siyasette imtiyazlı insanlar var. Ticarette imtiyazlı insanlar
00:28:19var. Hukukta imtiyazlı insanlar var. Sokakta imtiyazlı insanlar
00:28:24var. Eğer imtiyazlı gruba yanaşabilir ona dahil
00:28:28olabilirseniz hayatınız kurtuldu. Ama eğer ki o imtiyazlı grubun
00:28:34içine giremezseniz yandınız bittiniz. Soluğu ya yurt dışında
00:28:38alacaksınız ya bir çetenin kucağında alacaksınız ya bir yerde
00:28:42köprü altında alacaksınız. Iş buna dönmüş vaziyette. Şimdi
00:28:46biz istiyoruz ki bunu anlattığım zaman buradaki
00:28:50eğitim aşağı çekilsin diyorum zannediliyor. Hayır. Ben diyorum ki
00:28:57buradaki eğitim yukarı çekilsin. Devlet eğitimini düzgün versin.
00:29:05Devlet bunu yapmadığı müddetçe hükümetler bunu yapmadığı
00:29:11müddetçe hiçbir sorumluluğunu yerine getirmiş
00:29:15sayılamaz. Peki bunun olması için size ne lazım? Önce bir
00:29:21ekonomi lazım değil mi? Atatürk anlattık Samsun'a gelen ve
00:29:27Samsun'dan kongrelere giden sürecini anlattık. Yıl bin
00:29:31dokuz yüz yirmi üçe geldiğinde Atatürk İzmir'de bir iktisat
00:29:34kongresi organize ediyor. Ve diyor ki bağımsızlığını
00:29:39kazanmış milletler eğer bu bağımsızlıklarını ekonomik
00:29:44güçle ekonomik bağımsızlıkla desteklemezse bunun hiçbir anlamı
00:29:48olmaz. Ve İzmir'de iktisat kongresi Atatürk tertip
00:29:52ediyor. En önemli özelliği akıllarda kalması gereken
00:29:57özelliği nedir İzmir iktisat kongresinin? Bakın o
00:30:00kongreye Atatürk işçileri getiriyor. Esnafları getiriyor.
00:30:05Zanaatkarları getiriyor. Hani bizim bugünkü olduğu gibi
00:30:10oturuyorlar asgari ücret belirleyecekler. Asgari ücret
00:30:13belirleyecekler bir tane işçi yok. Asgari ücret
00:30:17belirleyecekler bir tane memur yok. Ya siz kim adına neyi
00:30:22konuşuyorsunuz? Sizin belirlediğiniz asgari ücret üç
00:30:25ayı geçmedi. Bugün açlık sınırının altında. Dört tane
00:30:31asgari ücret yoksulluk sınırına denk geliyor bugün şu
00:30:35anda seksen küsür bin lira. Dün okuduğum haberlerde asgari
00:30:39ücret eee yoksulluk sınırı açıklanmış. Dört tane asgari
00:30:42ücret yoksulluk sınırına geliyor. Siz asgari ücret
00:30:45belirleyeceksiniz. Yok bilmem ne iş başkanı. Bakıyorsun
00:30:51adam Türk iş başkanı. Neydi beyefendinin ismi? Ergün. Ergün
00:30:58Bey. Ergün Bey on dört yıldır yanlış hatırlamıyorsam
00:31:02Türk işin başında. Yani on dört kere asgari ücreti işçi adına
00:31:07belirlenen komisyonun içinde on dört kere. Ya on dört kere de bir
00:31:12kere bu adam istediğini verememiş işçilere. On dört kere
00:31:17oturuyorsun bir masaya. Düşünsenize bir yere elçi
00:31:20yolluyorsunuz. On dört sefer gidiyor geliyor işi beceremiyor.
00:31:24Ne yaparsınız? O elçiyi değiştirirsiniz. Niye değişmiyor
00:31:29bu adamlar? Bana diyin ki bu adamlar bu işlerin başına
00:31:33geldiğinden beri biz şu tarihte istediğimiz parayı aldık. Yok
00:31:38hiç olmadı. Değişilmiyor ama niye değişilmiyor? Çünkü onu
00:31:43da siz seçmiyorsunuz ki. Onu da işçi seçmiyor ki. Onu da
00:31:47seçen bir irade var. Ve Türkiye'de hiçbir ücretin
00:31:54belirlenmesinde bu ücretin muhatabı muhatap alınmıyor.
00:31:59Mesela fındığın fiyatı açıklanıyor. Fındığın fiyatını
00:32:04kim açıklıyor? Devlet açıklıyor. Buğdayın fiyatı
00:32:10açıklanıyor. Kim açıklıyor? TMO açıklıyor. Pamuğun fiyatı
00:32:14açıklanıyor. Kim açıklıyor? TMO açıklıyor. Yani alıcı
00:32:18açıklıyor. Fiyatı kim belirliyor? Malı alacak olan
00:32:22kişi. Peki siz herhangi bir ürünü ürettiniz. Şunu ürettiniz
00:32:28satacaksınız. Bunun fiyatını kim belirliyor? Satan belirliyor. Ya
00:32:33kardeşim piyasanın her yerinde fiyatı satıcı belirliyor da
00:32:38mesele çiftçi olunca, mesele işçi olunca bu fiyatı niye alıcı
00:32:43belirliyor? Böyle bir ekonomik dengesizlik olabilir mi? Ve Atatürk
00:32:48o İzmir iktisat kongresinde az önce söylediğim gibi işçileri
00:32:53çağırıyor, zanaatkarları çağırıyor, esnafları çağırıyor.
00:32:57Toplumun üreten, çalışan gücünü buraya topluyor ve bunlarla bir
00:33:03ekonomik portre ortaya çıkarıyor. Bu ekonomiye ne
00:33:08diyoruz biz bugün? Aslında milli ekonomi diyoruz. Atatürk
00:33:12milli ekonominin temelini İzmir iktisat kongresiyle atıyor.
00:33:19Atatürk İzmir iktisat kongresiyle bu temelleri atıyor. Bir de Atatürk bir
00:33:37parti kuruyor. Normalde ne beklersiniz? Atatürk'ün partisi
00:33:46Atatürk'ün ortaya koyduğu siyaseti, Atatürk'ün ortaya
00:33:51koyduğu fikri, Atatürk'ün ortaya koyduğu fiili başka hiç kimse
00:33:56hayata geçirmese de hayata geçirsin diye beklersiniz. Bu
00:34:01işin mantığı budur. Mesela bizler bağımsız Türkiye
00:34:05partililer olarak hiç kimse Aydarbaş'ın ortaya koyduğu
00:34:10milli ekonomi modeli fikrini hayata geçirmese bile biz geçirmek
00:34:16için mücadele ederiz. Doğru mu? Normalde kurucu unsur bir
00:34:23siyasetin bir yürüyüşün felsefesini belirleyen
00:34:26unsurdur. Çünkü o siyasetten o felsefeden kurucu unsuru
00:34:31çıkardığınızda ortada kupkuru bomboş bir şey kalır. Yani onu
00:34:37hayata geçiren, onu güçlendiren, onu ayağa kaldıran o
00:34:42kurucu felsefedir. Şimdi bakıyorum ben Atatürk'ün
00:34:47felsefesini sadece lafta mı yaşayacağız? Biz Atatürkçüyüz
00:34:53diyerek Atatürkçü olunabiliyor mu? Biz ülkenin kurucu iradesinin
00:34:58yolundan gidiyoruz diyerek kurucu iradenin yolundan gidilmiş mi
00:35:02oluyor? Bunun bir ispatı lazım. Ne yapman lazım? Atatürk gibi
00:35:07milli ekonomiyi benimsemen lazım. Atatürk gibi devletçi
00:35:13ekonomiyi benimsemen lazım. Atatürk gibi Atatürk
00:35:17milliyetçisi olman lazım. Layıklığı Atatürk gibi tarif
00:35:20etmen lazım. Halkçılığı Atatürk gibi yaşaman lazım. Yani
00:35:25kısacası Atatürk'ün ilkelerini Atatürk'ün ortaya koyduğu
00:35:30mantıklı hayata geçirmen lazım. Dönüyoruz dolaşıyoruz.
00:35:34Atatürk'ün ortaya koyduğu ilkelerin bugün hiçbiri bağımsız
00:35:39Türkiye Partisi haricinde Atatürk'ün ortaya koyduğu
00:35:43şekliyle hayata geçirilmiyor. Tamamı saptırılmış.
00:35:49Tamamı içi boşaltılmış. Bakın size örnek vereyim. Ben bunu
00:35:53her gittiğim yerde anlatırım. Samsun'da anlatmazsam hatırım
00:35:57kalır. Bu adamların şu anda Türkiye'de siyaset yapan bütün
00:36:01iradelerin ortak benimsediği ekonomi politikası neoliberal
00:36:07dediğimiz ekonomik politikalardır. Bunun içerisinde
00:36:10Sayın Cumhurbaşkanı'nın ekonomi politikalarına kıssa da
00:36:15muhalefet aynı ekonomik politikalar içerisinde o politikayı
00:36:20farklı çerçeveden değerli değerlendirdikleri için
00:36:24kızarlar. Yani Sayın Cumhurbaşkanı'na muhalefet
00:36:28liberal ekonomiyi terk ettin diye kızmaz. Liberal ekonomiyi
00:36:34iyi uygulamadın diye kızar. Türkiye'deki mantık bu. Ve bu
00:36:38neoliberal ekonomi ne yapar? Der ki en basit temel mantığı
00:36:43şudur. Işin finans ayağı var. Oraya bakarız belki gireriz.
00:36:48Ama ekonomi politikası ayağı şöyle işler. Der ki devlet
00:36:52ticaretin içinde olmaz. Devletler rekabetin içinde
00:36:57olmaz. Devlet üretimin içinde olmaz. Bu mantıkla birlikte
00:37:02özelleştirme diye bir alan açtılar, bir kapı açtılar. Ve
00:37:08Türkiye'de bakın Adana'da anlattım. Ne anlattım? Adana'daki
00:37:15tekel fabrikasını adamlar satıyor. Satın alanlar
00:37:19kapatıyor. Kapatılan Adana'daki tekel fabrikasının üstüne AVM
00:37:24yapıyorlar. Trabzon'a gidelim. Trabzon'daki tekel fabrikasını
00:37:29adamlar satıyor. Niye? Devlet yapmaz ya. Devlet bu işin
00:37:33içinde olmaz. Trabzon'dakini satıyor. Satın alanlar bunu
00:37:37kapatıyor. Üstüne AVM yapıyor. Geldik Samsun'a. Samsun'da
00:37:41başka mı? Tekelin en büyük fabrikası Samsun'da. Samsun'daki
00:37:46tekel fabrikasını kapatıyor, satıyor. Sattıktan sonra
00:37:50kapatıyor. Bugün üzerinde AVM var. Bak kafaya bak. Koca tekeli
00:37:56binlerce insanın çalıştığı bir devlet firmasını binlerce
00:38:01insanın ailesiyle birlikte maaş aldığı oradaki pazarı
00:38:06ekonomiyi canlandırdığı devletin firmasını adamlar elinden
00:38:10çıkarıp satıyor. Bir de kime satıyor? Gidiyor İngiliz'e
00:38:13satıyor. İngiliz'e. Ondan sonra o fabrikalar kapatılıyor.
00:38:18Çünkü İngiliz'in kendi sigarası var. Senin tütününden
00:38:22niye sigara üretsin? Kendi tütünüyle sigarayı üretiyor,
00:38:26sana satıyor. Sonra o kapıyor. O açıp sana sigara satıyor. Bak
00:38:32kafaya bakar mısın? Böyle bir mantık. Neyi bitirdin? Devletin
00:38:38istihdam gücünü bitirdin. Vatandaşı işsiz bıraktım. Sizi bir
00:38:44kenara bıraktım. Bilyonlarca bütün bir adamın eline
00:38:48bıraktım. Bunu bakıyorum. Allah firmasına firmasına yapmaz.
00:38:54Hanberi AK Parti Türkiye'nin özelleştirme kasasına giren
00:38:59altmış üç mü? Iştirmeler. Bak seks sattılar. O aşı sattılar.
00:39:03Sattılar. Aldık. Sattılar. Yeter alır. Para altmış üç
00:39:11milyon. Ne bu altmış üç? Iki binine. Silyon vatandaşa bu parayı
00:39:16dağıtma. Kişi dolar ediyordu. Ayda üç yüz yıllık emeği satma
00:39:22bahsediyoruz. Samsun durasından. Herkesten şikayetçi. Niye dağıtımını
00:39:29özelleşti? Üretimini özelleşti. Ankara'da çayır ettim.
00:39:32Santral'in özel süreci vardı. Muhalefet siyasi özelleştirme
00:39:36diyor. Istemiyor, özelleştirme diyor. Madenci diyor. Işçi özelleşti.
00:39:42Özelleştiriyor. Iran'da üretilen elektrik ki hane halkının
00:39:48elektriğini basitedeydi. Gittiler özelleştirdiler. Samsun
00:39:53kasını bakır madenini verdiler. Bakır madenini cengize
00:39:57verdiler. Bakır madenini cengize verdiler. Milyarlarca dolarlık
00:40:01bakır madenimiz bu maden. Sizin bu bakır sinerini git tolya
00:40:07mineralse çalık ortaklığı. Kimin bu altın? Milletin altını.
00:40:11yine gitti başkasına. Millet. Onlaştık. Üç dolara yüz yıllık
00:40:17emeği verdi. On dört aşı mı olur? Bak ben dört bin lira üç.
00:40:23Yani biz yine ama takmenin adını da ne koydular? Cumhurbaşkanına
00:40:30hakaret. Halkı kim ve düşmanlığa tahrik. Adil yargılamayı etkileme.
00:40:36hepsini geçtik vatan adama otur FETÖ'nün pisliğini anlat.
00:40:41Maksadını anlat. Yanlışını anlat. Şimdi onlar oldu FETÖ'yü bitiren
00:40:46adam. Onlara kızanlar oldu FETÖ'cü. İşe bakar mısın? Ama bu bizim
00:40:52iktidara kızacağımız bir şey değil. Bizim kendi dersimizi
00:40:56almamız gereken bir konu. Her şeyi özelleştirdiler. Ya bize
00:41:01ait bize. Ben ne dedim? Bak tekrar ediyorum. Neyi özelleştirdilerse
00:41:07geri alacağız. Bak hepsini geri alacağız. Hangi fabrikayı
00:41:12kapattılarsa yine açacağız. Bize ait değil mi? Bize
00:41:16atamızdan miras değil mi? Babanızdan miras kalsa bir
00:41:20metrekare için kardeş kardeşi vuruyor. Bu ülkeyi bana
00:41:23anlatmayın. Tanıyoruz bu ülkeyi. Yahu atadan mil üç yüz
00:41:28milyon metrekare toprak özelleştirmeyle satıldı bu
00:41:31ülkede haberiniz var mı? Üç yüz milyon metrekare toprak
00:41:35özelleştirme diye satıldı. Ve resmi gazete ilanıyla satıldı.
00:41:41kimin bu toprak? Bizim. O üç yüz milyonun her bir metre
00:41:46karesi için yüz binlerce şehit verdi bu vatan ama satıldı.
00:41:53Her şeyi özelleştiriyorlar ama bir şeyi özelleştiremiyorlar.
00:41:57Neyi? TRT'yi. Yani o kadar özelleştiriyorsun git TRT'yi
00:42:04özelleştir. Niye başka şeyleri özelleştiriyorsun? Ama yok.
00:42:09niye özelleştirmez? O onun propaganda makinesi. Geçen
00:42:13gece uyku tutmadı. Açtım bir dizi denk geldi TRT'de. Ben
00:42:17yandaş kanalı izlemeyi çok severim. TRT yandaş kanalı değildir.
00:42:21Devletin kanalıdır. Yersen.
00:42:25bir dizi denk geldi. Aman Allah'ım. Hani der ya filmlerde aman tanrım neler oluyor? Ya biz hava savunma sistemi yapmışız.
00:42:37İsrail'e kuş uçurtmuyoruz. Suriye'de var ya bizden habersiz bizden habersiz babayla oğlu görüşemiyor. Yani bizim ondan haberimiz var. Hani bir dönem Türkiye'de propagandası yapılırdı pompalanırdı. Amerika senin giydiğin gömleğin markasını biliyor. Ulan ben bilmiyorum markasını o nereden biliyor?
00:42:56biliyor. Böyle bir Türkiye manzarası ama insan gurur duyuyor. Yani keşke olsa. Vallahi olsa canımızı benim canım lazım ben veririm. Öyle bir ülke olsun. Çoluk çocuk rahat yaşasın.
00:43:10Şimdi tabii o propaganda makinası izlerken şunu sordum kendi kendime. Biz bütün dünyadaki devletlerin kendi propagandaları yaptığını, propagandalarını yaptığını biliyoruz. Ama şöyle bir problem var. Devletler propagandalarını başka milletlere yapıyor. Bizimki propagandayı bize yapıyor.
00:43:40Bana devamlı bir SİHA'dan bahsediyor. SİHA yaptı. Ya bana mı kullanacaksın? Bana niye anlatıp duruyorsun? Beni korkutmaya mı çalışıyorsun? Yok işte gemi yaptık. Eee ne yapacağız? Yazın Bodrum şeylerinde açılıp denize mi gireceğiz? Bana niye anlatıyorsun bu gemiyi? Bu gemiyi git İsrail'e anlat. Git Amerika'ya anlat. Git İngiliz'e anlat. Git Avrupalı'ya anlat.
00:44:07Ama tabii Sayın Cumhurbaşkanı son zamanlarda bunu çok kullanıyor. Ne? Görülmektedir ki Avrupa Türkiye olmadan güvenliğini temin edemez.
00:44:18Şimdi cümle çok güzel. Bu cümlenin arkasına ben şunu bekliyorum. Bırakalım yansınlar. Değil mi? Yani eğer çünkü adamlar bizi işgal etti bak. Adamlar bizi işgal etti.
00:44:32Hem iktidarıyla hem muhalefetiyle. Az önce anlattığımız o şanlı mücadele milletin, atamızın yaptığı mücadele başkalarıyla yapılmadı. Bak bu mücadele tekrar hatırlatayım. İşçi partisinin hani buradaki ana muhalefete destek olmayan işçi partisinin mensubu olduğu İngiltere ile yapıldı.
00:44:53Hani ana muhalefet diyor ya İngiliz işçi partisi bize destek çıkmadı. O İngiliz bundan daha yüz sene önce Galata'nın üzerinde İngiliz bayrağı asmıştı.
00:45:04İstanbul'un fethi diyoruz ya hepimiz kutlarız Fatih Sultan Mehmet 1453. Ondan sonra Atatürk fethetti o İstanbul'u. Çünkü işgal edildi. Elden gitti o İstanbul.
00:45:15Bunu biz bu mücadeleyi İngiliz'le yaptık. Bu mücadeleyi biz Avrupa'da Fransız'la yaptık. Bu mücadeleyi o günün şartlarında Monro de doktriniyle güya tarafsız gibi görünen Amerika'yla yaptık.
00:45:32Şimdi bakarsınız Hitler nasıl adam? Adını anmak bile yasak. Niye? Bir sürü insan öldürdü.
00:45:40Ne zaman? İkinci Dünya Savaşı'nda. Peki Amerika Hiroşima Nagasaki'ye dünyada ilk defa kullanıldı. Atom bombası fırlattı. Ne zaman? Aynı savaşta.
00:45:51Ya bu Amerika dünyanın jandarması oluyor biz kabul ediyoruz da. Bu Hitler'i niye kabul etmiyoruz? İkisini de kabul edelim madem.
00:46:00Ya da insan olalım. İnsan olalım. Diyelim ki o ne haltı yediyse bu da aynı haltı yedi.
00:46:06Kalkıp da demeyelim ki o bizim dostumuzdur. Kalkıp da demeyelim ki o bizim aynı stratejik çıkarlarımız olan bir ortağımızdır.
00:46:16Bizim Amerika'yla hiçbir stratejik ortak çıkarımız olamaz. Olamaz. Ben bunu bir Türk olarak kabullenemem.
00:46:25Hepsini geçtim ya işte bu da çok ulusalcı sivri konuşuyor. Hayır Amerika seni sallamıyor.
00:46:30Bunu anlamamız lazım. Mesela biz demokrasimizin teminatı kimi görüyoruz?
00:46:37İngiltere, Almanya, Amerika. Çok umurlarında efendim.
00:46:41Çok umurundasın.
00:46:43Belediye başkanı içeri girdi. Kim çıkaracak? İngiltere. Çok beklersin.
00:46:47Böyle bir şey yok.
00:46:49Böyle bir şey hiçbir zaman olmayacak.
00:46:51Dolayısıyla biz kendi demokrasimizi milletimizle elde ettik, milletimizle korumak durumundayız.
00:47:01Bugün muhalefetin fark etmesi gereken durum bu.
00:47:05Bu demokrasiyi millet tesis eder.
00:47:08Bu bağımsızlığı millet temsil eder, tesis eder.
00:47:11Bu milleti çıkarırsan hiçbir ecnebi bu milletin iyiliği için, güzelliği için hiçbir şey yapmaz.
00:47:19Neyse özelleştirme diyorduk.
00:47:22Niye yapılır özelleştirme?
00:47:24Bahsettim ya neoliberal ekonomide devlet hiçbir şeye müdahil olmaz.
00:47:29Olursa ne olur cız.
00:47:31Yasak.
00:47:32Ama bakıyorsun bir yandan devlet hiçbir ticarete müdahil olmayacak.
00:47:37Elindeki bütün varlıkları satış yoluyla çıkaracak.
00:47:40Ama bir yandan da iktidarlarını korusunlar diye devlet her yere kayyum atacak.
00:47:46Böyle bir mantık olabilir mi?
00:47:49Bir taraftan satıyor kiminkini, sizinkini satıyor.
00:47:52İçinizden sivrilmiş olanınkine de kayyum atıyor.
00:47:56Ne diyoruz buna hukukta Ahmet Bey?
00:47:58Müsaadere.
00:47:59Müsaadere.
00:48:00Ne zamanın hukuku, müsaadere hukuku?
00:48:03Bin yıl önce.
00:48:05Beş yüz yıl, bin yıl önceki hukuk.
00:48:07Yani biz ileriye gideceğiz derken her geçen gün geriye doğru gidiyoruz.
00:48:12Böyle bir ülke.
00:48:14Hukuku, adaleti bu ülkeden çıkarırsan ortada millet kalmaz.
00:48:21Milleti çıkarırsan da ortada devlet diye bir şey kalmaz.
00:48:26Hukuku, adaleti nasıl tesis edeceğiz?
00:48:33Bakın dedim ya size bizim nesil üstü başı kirli görünebilir.
00:48:37Eli temiz.
00:48:39Türkiye'de siyaset yıllar yıllar boyu şunu yaptı.
00:48:43Ahmet yönetti, Mehmet'e zulmetti.
00:48:49Sonra Mehmet geldi işin başına, Ahmet geldi, Mehmet'e zulmetti.
00:48:53Sonra Mehmet bir daha kendini toparladı, iktidar oldu, Ahmet'e zulmetti.
00:48:57Bu Ahmet'le Mehmet, filler, tepişti, altta çimler ezildi.
00:49:02Yıllardan beri rovanşist bir siyaset, rovanşist bir yönetim anlayışı ve her zaman bunların bedelini Denizler gibi, Hüseyinler, Yusuflar gibi bugün gibi gençler ödedir.
00:49:18Bizim Türk gençliği olarak bu rovanşizmden uzaklaşmamız lazım ve kim rovanşist bir anlayışla siyaset yürütmeye, sürdürmeye çalışıyorsa ona mesafemizi koymamız lazım.
00:49:32Yani üçüncü yol, üçüncü yol dendiği zaman sanki muhalefetin oyunu bölecek bir siyasi yol gibi algılanıyor.
00:49:39Hayır, bahsettiğim üçüncü yol şu.
00:49:42O birbiriyle rovanş kavgası yapan ve milletin derdini hiç umursamayan siyasi fikirleri bir kenara bırakıp,
00:49:52o küçücük çocuğun okul öncesi eğitiminden üniversitesini bitirene kadar eğitimini düşünen,
00:49:57ondan sonra onun iş hayatını, evliliğini gerçekten düşünen, aile hayatını düşünen,
00:50:03onun da çocuklarını düşünen, nesilleri yetiştirecek olan bir üçüncü yoldan bahsetmek istiyoruz.
00:50:10Yani bizim burada kastımız üçüncü yol derken bu.
00:50:14Peki nasıl olacak?
00:50:15Şimdi çok gaza gelirsiniz, sosyal medyayı izlersiniz, görürsünüz, dersiniz ki sen bana bunu yaptın, ben de geleceğim, seni yargılayacağım.
00:50:25Ooo büyük alkış.
00:50:27Bana sordular, dediler ki siz iktidar olsanız bunları yargılar mısınız?
00:50:31Dedim ki bak ben iktidar olmak istiyorum.
00:50:34Yargıç olmak istemiyorum.
00:50:35Siyasetin işi yargılamak değildir.
00:50:41Böyle bir şey yok.
00:50:42Bu siyasi anlayıştan bir kere bir uzaklaşalım.
00:50:45Zaten bugün problem bu.
00:50:47Beni yargılayacak irade, Türk Hukuk Mahkemesi, bağımsız Türk Hukuk Mahkemesi iradesidir.
00:50:55Beni siyaset yargılayamaz.
00:50:57O yargıyı da tanımam.
00:50:58Tanımam.
00:51:01Çünkü öyle bir hakkı da yoktur, haddi de yoktur, hududu da yoktur.
00:51:06Siyasetin böyle bir gücü olmaz.
00:51:08Yarın ben iktidar olursam da dönüp ben de hiç kimseyi yargılamam.
00:51:13Çünkü ben siyaset yapmaya, milletin derdini çözmeye oraya geliyorumdur.
00:51:18Peki nasıl sağlanacak bu?
00:51:20Bu lafta güzel.
00:51:22Bakın bugün Türkiye'de, dün anlattım tekrar edelim.
00:51:25Bundan sonra bunu sık sık anlatacağım.
00:51:27HSK diye bir yapı var.
00:51:29Hakimler, savcılar kurulu.
00:51:32Nedir bu kurul?
00:51:33Türkiye'deki bütün hakimlerin, savcıların atamasını yapan, bunları belirleyen, bunlara dosyalar gönderen vesaire kurul.
00:51:42Bu kurul Türkiye'de 13 kişiden oluşuyor.
00:51:4613 kişinin biri Sayın Adalet Bakanı.
00:51:50Kaldı kaç?
00:51:5112.
00:51:53Birisi Sayın Adalet Bakan Yardımcısı.
00:51:56Kaç kaldı?
00:51:5711.
00:51:58Dördünü Cumhurbaşkanı atıyor.
00:52:01Kaç kaldı?
00:52:027.
00:52:037'sini meclis atıyor.
00:52:04Tamam.
00:52:05Yani hepsini kim atıyor?
00:52:08Hepsini Cumhurbaşkanı bir şekilde atıyor.
00:52:11E şimdi dönüyorlar, bana diyorlar ki yargı bağımsız.
00:52:15Nasıl bir şey bu ya?
00:52:16Böyle mantık olur mu?
00:52:17Ve bu ne zamandan beri böyle?
00:52:20Asıl soru bu.
00:52:22Ne zamandan beri böyle?
00:52:242017 referandumundan beri böyle.
00:52:272017 referandumundan önce, 2010 referandumu yapıldı.
00:52:31O zaman nasıldı?
00:52:32O zaman da 13 değildi, 17'ydi.
00:52:354 kişi de biz eğlenelim diye.
00:52:37İşte baroları yolladı, adliyeler yolladı.
00:52:40Bir 4 kişiyi de sus payı verdiler.
00:52:442010 referandumunu, bugün dönüp siyasi analiz yaptığınızda, kim bu referandumun geçmesini en çok istedi diye sorarsam ne cevap verirsiniz?
00:52:57FETÖ, hepimiz biliyoruz.
00:53:00Hatta adamlar o zaman çıktı, ne dedi?
00:53:03Ölüler bile mezardan çıkıp oy kullanmalı dedi.
00:53:05O kadar ki istediler.
00:53:08Peki, 2010 referandumundan sonra bu HSK yapısını 2017'de ne gerekçeyle değiştirdiler?
00:53:18Dediler ki, bunu dediler, FETÖ ele geçirdi bu HSK'yı.
00:53:23Böyle dediler mi?
00:53:24Açık açık dediler.
00:53:26Tamam.
00:53:26Ele geçirdi.
00:53:28Ondan sonra bizim bunu değişmemiz lazım.
00:53:31Sonuç, sonuç siz ele geçirdiniz.
00:53:34Yani bu ülkede, bu ülkede hiç kimse yargıyı bağımsız bırakmak bugüne kadar istemedi.
00:53:42Bak, imanım kadar net konuşurum.
00:53:47Vallahi billahi, eğer Allah bize bu ülkede iktidarı nasip ederse, selam vermeyeceğim tek organ o yargı organı olacak.
00:53:56Hiç dönüp bakmam.
00:53:58Ne iş yaparsa başımın üstünde derim.
00:54:02Ne iş yaparsa başımın üstünde derim.
00:54:06Hiç kimseyi de ona müdahale ettirtmeyiz.
00:54:09Yönetim budur.
00:54:10Ve size çok önemli bir şey söyleyeyim.
00:54:14En makbul siyasetçi kimdir?
00:54:17Hiç yargıç tanımayan siyasetçidir.
00:54:21En makbul yargıç kimdir?
00:54:23Hiç siyasetçi tanımayan yargıçtır.
00:54:28Seçimlerinizi buna göre yapın.
00:54:31Son şuna da gireyim, oradan da yavaştan bitirelim.
00:54:35Tabii bu 2010 referandumu, 2017 referandumu denince akıllara ne geliyor?
00:54:40Türkiye'de anayasa bir türlü rahat bırakılmadı.
00:54:432002'den bugüne kadar anayasamızda 135 madde değiştirildi.
00:54:492002'den bugüne kadar.
00:54:50Yani anayasanın üçte ikisinden fazla yeni bir şeyler yapmaya niyetliler.
00:54:57Bütün vatandaşa, esnaf komşusuna, evdeki komşusuna, bütün bağımsız Türkiyelilere bugün bir görev veriyorum.
00:55:07Ve o görev şudur.
00:55:09Yarın önünüze anayasa değişikliği televizyonlarda konuşulmaya başlandığında her biriniz, çevrenizdeki herkese şunu söyleyeceksiniz.
00:55:18Anayasayı neden değişmek istiyorlar?
00:55:20Ve hangi maddelerini değişmek istiyorlar?
00:55:24Sadece soru bu.
00:55:25Şimdi öyle bir şey oluyor ki Türkiye'de, bu diyorlar darbe anayasası bunu değişmemiz lazım.
00:55:33Bizim özgürlükçü bir anayasa yapmamız lazım.
00:55:35Ya sizin sivil ve özgürlükçü dediğiniz anayasanın diğerinden daha özgürlükçü olacağının ispatı ne?
00:55:44Yani belediye başkanını içeri atanların, siyasi parti genel başkanlarını içeri atanların, siyasi parti genel başkanlarına adli tedbirler uygulayanların, adli kontrol tedbirleri,
00:55:57sokağa çıkan gençleri içeri atanların nasıl özgürlükçü bir anayasa yapacağını biz düşünebiliriz.
00:56:04Dolayısıyla burada demek ki özgürlükçü kavramı içi boşaltılmış, altı oyulmuş sadece sloganda kalmış bir kavram.
00:56:16Maksat başka ve bu maksadı farkındaysanız ısrarla açıklamıyorlar.
00:56:23Anayasayı değişmek istiyoruz diyorlar.
00:56:26Neyi neden değişeceklerini hiç kimse söylemiyor.
00:56:29Dolayısıyla düşen nedir?
00:56:31O kritik soruyu sormaktır.
00:56:33Anayasayı neden değişmek istiyorsunuz?
00:56:36Size diyecekler ki özgürlükçü anayasa olsun diye.
00:56:39Tamam o zaman bana benim özgürlüğümü kısıtlayan maddeyi söyle.
00:56:43Bu maddenin yerine hangi maddeyi koyacağını da söyle.
00:56:48Sorulacak soru anlaşıldı mı?
00:56:53Bu niye kritik?
00:56:55Bu şundan kritik.
00:56:57Yıllarca bu ülkede bir hikaye okudular.
00:57:01Dediler ki Lozan diye bir anlaşma var.
00:57:0524 Temmuz 1923'te imzalandı.
00:57:08Türkiye'nin tapusudur Lozan, tapusu.
00:57:13Ama bunu Atatürk imzaladı ya, o başardı ya, ona bir şey yapacak.
00:57:21Vay efendim bunda gizli madde var.
00:57:23Yıllarca bu hikayeyi okudular.
00:57:25Yıl 2022.
00:57:27Büyük kongremizdeyiz kurultayda.
00:57:30O zaman dedim ki, ya dedim bu sorunun muhatabı tarihçiler, sizler, bizler değilsiniz ki.
00:57:36Eğer bu madde gizliyse bunu bilecek bir tane irade var, o da Cumhurbaşkanı.
00:57:41Gidin dedim, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'ne CİMER'e yazın.
00:57:46Lozan'da gizli anlaşma var mı yok mu?
00:57:48O söylesin.
00:57:51Bizim gençler yazmışlar, CİMER cevap vermiş, demiş ki Lozan'da gizli madde yok.
00:57:55Yıllarca konuştukları yalanı kendi ağızlarıyla, tabii ki bunu Cumhurbaşkanı'nın konuştuğu olarak söylemiyorum şimdi.
00:58:07Bir hakaret soruşturması da buradan yemeyecek.
00:58:10Polisler geri dönün, yok öyle bir şey yok.
00:58:14Cumhurbaşkanını destekleyen bazı tipler bu yalanı konuştu.
00:58:18Aklı yerinde olmadığını bildiğimiz, deli raporları olan tipler, daha tarif etmeme gerek var mı kimlerin olduğunu?
00:58:31Neyse, dolayısıyla bu çok kritik ve önemli bir yöntem.
00:58:35Biz her duyduğumuza, her şeye inanmayacağız.
00:58:38Her şeyi kuzu kuzu kabul etmeyeceğiz.
00:58:41Gizli madde var, tamam soralım Cumhurbaşkanı'na var mı?
00:58:45Bak yok, anayasa değişeceğim diyor.
00:58:47Tamam kardeşim, neyi değişeceksin?
00:58:49Anlat bana, ikna et beni, gel beraber değişelim.
00:58:52İkna et beni, beraber değişelim.
00:58:55Bunu sormamız lazım.
00:58:57Aynı şekilde ne var Türkiye'de?
00:58:59Kürt sorunu.
00:59:01Ya her yere soruyorum, her kese soruyorum.
00:59:03Diyorum ki, şu Kürt sorununun ne olduğunu bana biri anlatsın.
00:59:09Diyorum ki, sorun ne?
00:59:11Yani sorunu anlamak istiyorum.
00:59:12Bunu itiraz getirmek için de söylemiyorum.
00:59:15Şeyi geçtim artık, Kürt sorunu var mı yok mu?
00:59:17Burayı geçtim.
00:59:18Bir şey merak ediyorum, sorun ne?
00:59:21Abi bana hiç kimse bir sorundan bahsetmiyor.
00:59:24Bazı haklardan bahsediliyor.
00:59:26Ama siz bir devlet içerisinde bir etnik gruba bir hak verdiğiniz zaman bu,
00:59:31onun sorununu çözmek olmuyor ki.
00:59:33Onu imtiyazlı hale getirmek oluyor.
00:59:35Hani biz eşittik?
00:59:36Hani kardeştik?
00:59:37Ne oldu şimdi siz daha üstün olmuş oldunuz?
00:59:41E öyle olunca yarın diğer taraftaki de çıkacak, diyecek ki, bana da imtiyaz ver.
00:59:45Dolayısıyla, Kürt sorunu diye de bunu sorun.
00:59:48Deyin ki, sorun ne?
00:59:50Bu sorunu ortaya koysunlar, ondan sonra hep beraber çözelim diyorum.
00:59:55Ve girişte bahsettiğim, Atatürk'ün Samsun'dan Havza'ya giderken arabası bozuluyor.
01:00:02Bununla bitireyim.
01:00:04Araba bozulunca herkes diyor ki, ne yapacağız, ne edeceğiz?
01:00:06Babam o tarihi çok güzel anlatırdı.
01:00:08Derdi ki, araba var, tekeri yok.
01:00:10Teker'i var, benzini yok.
01:00:11Benzini var, bilmem ne, şoförü yok.
01:00:14Böyle bir ortam.
01:00:15Araba bozuluyor.
01:00:16Yanında arkadaşları da var, ne yapsak, ne etsek, işte bir yerde tahmin mi etsek, bir şey mi yapsak ama atanın acelesi var.
01:00:25Gidecek, mücadeleyi başlatacak.
01:00:26Başlıyor yürümeye ve şu gençlik marşının o satırlarıyla dağ başını duman almış, gümüş dere durmaz akar, güneş ufuktan şimdi doğar, yürüyelim arkadaşlar diyor.
01:00:41Biz de Atatürk gibi yürüyelim arkadaşlar.
01:00:44Hepimize hayırlı uğurlu olsun, sağ olun, var olun.
01:00:51Canımıza.
01:00:56Çeviri ve Altyazı M.K.