"Üniversiteli buzağılar"a titiz bakım - ADANA - Buzağıların özel kulübelerinden detay görüntü - Serap Göncü'nün konuşması - Yem yiyen buzağılar"Üniversiteli buzağılar"a titiz bakım - Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümünde yeni doğan buzağılar, bağışıklık sisteminin güçlenmesi, hastalıklardan korunması ve ölüm oranlarının en asgari düzeye indirilmesi için özel kulübelerde besleniyor - Prof. Dr. Göncü: - "Geçmiş yıllarda yüzde 16 olan buzağı ölümlerini, hayvanların sadece barınak, bakım koşulları, çevresini değiştirmek ve ağız sütüyle beslemeyi de devreye alınca yüzde birlere kadar düşürdük"ADANA (AA) - İSMİHAN ÖZGÜVEN - Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümünde yeni doğan buzağılara, ölüm oranlarını en aza indirmek, bağışıklık sistemlerini daha güçlü hale getirip kaliteli yaşamla ileri dönemdeki süt verimlerini en yüksek seviyede sağlamak amacıyla özel kulübelerde bakılıyor.Üniversite yerleşkesinde oluşturulan alandaki 50 kulübede bakılan buzağılar, kendileri için ayrılan bölmelerde en iyi şekilde besleniyor.Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Hayvan Yetiştirme Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serap Göncü, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1970 yılında kurulan işletmelerinde 170 civarında hayvanın bulunduğunu ve günlük ortalama 4 ton süt aldıklarını söyledi.
Hayvanların doğumundan süt verimine kadar her aşamasıyla ilgili çalışmalar yürüttüklerini ifade eden Göncü, bu kapsamda, "Buzağıların Grup veya Bireysel Barındırılmasının Büyüme Performansları ve Bazı Davranışlarına Etkisi" adlı proje yürüttüklerini kaydetti.
Doğumdan sonra üç gün kadar annelerinin yanında kalan buzağıları daha sonra kendileri için ayrılan özel kulübelere taşıdıklarını ifade eden Göncü, burada yaklaşık iki ay boyunca özel bakımla beslenen ve her türlü bakımları yapılan buzağıların, kaba yem yemeye başlamasının ardından grup hayatıyla tanıştırdıklarını belirtti.
Göncü, alanlarında her bir buzağı için ayrı kulübenin bulunduğunu, bunlara günde iki defa süt verilmesinin yanı sıra kaliteli yemler verilerek beslendiklerini söyledi.
İşletmelerinde 1990'lı yılların ortalarında buzağı kayıplarının yüzde 16'lara çıkması üzerine Avrupa ve ABD'deki gibi bunları kulübelere taşıma çalışmasını gerçekleştirdiklerini dile getiren Göncü, şöyle devam etti:"Bir buzağının ciddi bir hava hareketine ihtiyacı var. Yaklaşık 20 metreküp bir havası olsun istiyor. Bunun da temiz, havadar hafif esintili olması gerek. Bir de kemiklerinin gelişmesi için güneş istiyor. Eski koşullarda yüksek oranda buzağı kayıpları vardı. Proje kapsamında buzağıları ABD ve Avrupa'daki gibi kulübelere taşıma çalışmasını gerçekleştirdik. İlk etapta tahtadan, saçtan tente gibi kulübe oluşturduk. Hangisi, hangi koşulu sağlıyor performanslarına baktık. Geçmiş yıllarda yüzde 16 olan buzağı ölümlerini, hayvanların sadece barınak, bakım koşulları, çevresini değiştirmek ve ağız sütüyle beslemeyi de devreye alınca yüzde birlere kadar düşürdük. 200 buzağı dünyaya geldi ve kaybımız bir ya da iki. Bugün bu buzağılarda amacımıza ulaştık."Bugün birçok işletmede yüzde 30'lara varan kayıpların söz konusu olduğunun altını çizen Göncü, bunun da ülke için büyük bir ekonomik kayıp olduğunu, bakım, besleme ve çevre koşullarıyla bu kaybın yüzde bir seviyesine indirilebileceğini kaydetti.
- "Yarım saat içerisinde ağız sütü verilmeli"Buzağılarla ilgili "kolostrum" denilen ağız sütüyle ilgili de çalışmalarının bulunduğunu vurgulayan Göncü, şöyle konuştu:"Çiftçilerimiz buzağının emmesi için ayağa kalkmasını bekliyor. Oysaki bir buzağının ayağa kalkması kimi zaman üç saati bulabiliyor ama ağız sütünü ilk yarım saatte verilmesi gerekiyor ki bağışıklığın en yüksek miktarda olduğu dönemde alabilsin. Biz, doğumdan hemen sonra ayağa kalkmadan kolostrumu anneden sağıyoruz, böylece yavrunun kontrollü miktarda zamanında almasını sağlıyoruz. Ne kadar geç emerse o kadar geç bağışık oluyor. Anne sütü alamazsa bağışıklık tüm hayatı boyunca düşük kalabiliyor."Göncü, bu şekilde ağız sütü alıp, kulübede yaşama hazırlanan hayvanların yaşam kalitesinin ve süt veriminin de yüksek olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Göncü, işletmelerinde aldıkları günlük 4 ton süt geliriyle masraflarını karşıladıklarını, asıl gelirlerini ise yılda iki kez gerçekleştirdikleri damızlık düve satışından yaptıklarını sözlerine ekledi.
http://beyazgazete.com/video/webtv/guncel-1/universiteli-buzagilar-a-titiz-bakim-adana-494886.html
Hayvanların doğumundan süt verimine kadar her aşamasıyla ilgili çalışmalar yürüttüklerini ifade eden Göncü, bu kapsamda, "Buzağıların Grup veya Bireysel Barındırılmasının Büyüme Performansları ve Bazı Davranışlarına Etkisi" adlı proje yürüttüklerini kaydetti.
Doğumdan sonra üç gün kadar annelerinin yanında kalan buzağıları daha sonra kendileri için ayrılan özel kulübelere taşıdıklarını ifade eden Göncü, burada yaklaşık iki ay boyunca özel bakımla beslenen ve her türlü bakımları yapılan buzağıların, kaba yem yemeye başlamasının ardından grup hayatıyla tanıştırdıklarını belirtti.
Göncü, alanlarında her bir buzağı için ayrı kulübenin bulunduğunu, bunlara günde iki defa süt verilmesinin yanı sıra kaliteli yemler verilerek beslendiklerini söyledi.
İşletmelerinde 1990'lı yılların ortalarında buzağı kayıplarının yüzde 16'lara çıkması üzerine Avrupa ve ABD'deki gibi bunları kulübelere taşıma çalışmasını gerçekleştirdiklerini dile getiren Göncü, şöyle devam etti:"Bir buzağının ciddi bir hava hareketine ihtiyacı var. Yaklaşık 20 metreküp bir havası olsun istiyor. Bunun da temiz, havadar hafif esintili olması gerek. Bir de kemiklerinin gelişmesi için güneş istiyor. Eski koşullarda yüksek oranda buzağı kayıpları vardı. Proje kapsamında buzağıları ABD ve Avrupa'daki gibi kulübelere taşıma çalışmasını gerçekleştirdik. İlk etapta tahtadan, saçtan tente gibi kulübe oluşturduk. Hangisi, hangi koşulu sağlıyor performanslarına baktık. Geçmiş yıllarda yüzde 16 olan buzağı ölümlerini, hayvanların sadece barınak, bakım koşulları, çevresini değiştirmek ve ağız sütüyle beslemeyi de devreye alınca yüzde birlere kadar düşürdük. 200 buzağı dünyaya geldi ve kaybımız bir ya da iki. Bugün bu buzağılarda amacımıza ulaştık."Bugün birçok işletmede yüzde 30'lara varan kayıpların söz konusu olduğunun altını çizen Göncü, bunun da ülke için büyük bir ekonomik kayıp olduğunu, bakım, besleme ve çevre koşullarıyla bu kaybın yüzde bir seviyesine indirilebileceğini kaydetti.
- "Yarım saat içerisinde ağız sütü verilmeli"Buzağılarla ilgili "kolostrum" denilen ağız sütüyle ilgili de çalışmalarının bulunduğunu vurgulayan Göncü, şöyle konuştu:"Çiftçilerimiz buzağının emmesi için ayağa kalkmasını bekliyor. Oysaki bir buzağının ayağa kalkması kimi zaman üç saati bulabiliyor ama ağız sütünü ilk yarım saatte verilmesi gerekiyor ki bağışıklığın en yüksek miktarda olduğu dönemde alabilsin. Biz, doğumdan hemen sonra ayağa kalkmadan kolostrumu anneden sağıyoruz, böylece yavrunun kontrollü miktarda zamanında almasını sağlıyoruz. Ne kadar geç emerse o kadar geç bağışık oluyor. Anne sütü alamazsa bağışıklık tüm hayatı boyunca düşük kalabiliyor."Göncü, bu şekilde ağız sütü alıp, kulübede yaşama hazırlanan hayvanların yaşam kalitesinin ve süt veriminin de yüksek olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Göncü, işletmelerinde aldıkları günlük 4 ton süt geliriyle masraflarını karşıladıklarını, asıl gelirlerini ise yılda iki kez gerçekleştirdikleri damızlık düve satışından yaptıklarını sözlerine ekledi.
http://beyazgazete.com/video/webtv/guncel-1/universiteli-buzagilar-a-titiz-bakim-adana-494886.html
Category
🗞
Haberler