Serdar Yılmaz ile “Hayata Yön Veren Mefhumlar” programında bu hafta “İman ve Amel” mefhumu ele alınıyor.
-İmanın tanımı ve hakikati nedir?
-İman artar ve eksilir mi?
-İslam ümmeti içerisinde akideye ait konular üzerindeki ilk ihtilaf, ilk farklılaşma ve ilk fırkalaşma ne zaman oldu?
-İmanın Lügat Manası
-İmanın Şer'i Manası
-İmanın Şer'i Manasının Delilleri
-Amel, İmanın Tanımına Dahil Olan Bir Cüzmüdür?
-İmanın tanımı ve hakikati nedir?
-İman artar ve eksilir mi?
-İslam ümmeti içerisinde akideye ait konular üzerindeki ilk ihtilaf, ilk farklılaşma ve ilk fırkalaşma ne zaman oldu?
-İmanın Lügat Manası
-İmanın Şer'i Manası
-İmanın Şer'i Manasının Delilleri
-Amel, İmanın Tanımına Dahil Olan Bir Cüzmüdür?
Category
📚
ÖğrenmeDöküm
00:00Eûzu billâhi mineş-şeytânirracîm. Bismillahirrahmanirrahîm.
00:07Ve'l-hamdu lillâhi ve's-salâtu ve's-selâmu alâ Resûlillâh emmâ ve'ed.
00:13Kerim kardeşlerim, kerime bacılarım, öncelikle sizleri Allah'ın selamıyla selamlıyorum.
00:20Esselâmu aleykum ve rahmetullâhi ve berekâtuh.
00:25Kardeşlerim, hayata yön veren mefhumlar derslerimizin bu haftaki bölümünde sizlerle birlikte iman kavramını ele alacağız.
00:36İmanın tanımı ve hakikati nedir? İmanın tanımı üzerindeki tartışmalar, amel imandan bir cüz müdür?
00:45İman artar ve eksilir mi gibi konular üzerinde bir kısım izahatlar yapacağız inşallah.
00:53İmanın tanımına geçmeden önce öncelikle bu kadar önemli bir kavramın yani insanların dünya ve ahiret saadetlerinin kendisine bağlı olduğu
01:05ve İslam'ın en önemli unsuru olan iman kavramı üzerinde neden tartışmalar yaşandı?
01:12Neden birçok fırkalar imanın tanımı üzerinde ihtilafa düştü?
01:18İşte öncelikle bu husus üzerinde durmak istiyorum.
01:23Evet, İslam ümmeti içerisinde akideye ait konular üzerindeki ilk ihtilaf, ilk farklılaşma ve ilk fırkalaşma imanın tanımı üzerinde gerçekleşmiştir.
01:39Ve bu iman kavramı üzerindeki ilk ihtilafın kaynağı da mürtekibi kebire yani büyük günah işleyen kimsenin durumu hakkındaki tartışmaların neticesidir.
01:56Malum, Hazreti Osman'ın şehadeti ve Hazreti Ali döneminde meydana gelen Cemel ve Sıffin savaşlarında Müslümanların birbirleriyle savaşmaları
02:08Müslümanlar arasında büyük bir travmaya ve bazı meselelerin tartışılmasına sebep oldu.
02:15İşte bu tartışma konularından ilki mürtekibi kebire yani büyük günah işleyen kimselerin durumu ne olacak konusuydu.
02:27Zira bu savaşlarda iki tarafta da Müslümanların olması hatta büyük sahabelerin yer alması, birbirlerine karşı silah kullanmaları bu soruları doğal olarak ortaya çıkardı.
02:43Hariciler denilen bir grup büyük günah işleyen kimselerin kafir olacağı görüşünü etrafta yaymaya başlamışlardı.
02:55Haricilere karşı olarak ve daha sonraları kendilerine mürcih edilen bir grup da imanla birlikte günahların hiçbir şekilde zarar vermeyeceği fikrini savunmaya başladılar.
03:12Bu kesime mürcih edilmesinin sebebi hakkında birçok görüş vardır.
03:18Ancak en kuvvetli görüş onların gerek Cemel savaşında gerek Sıffin savaşlarında ölenlerin ve öldürenlerin hükmünü Allah'a irca etme, Allah'a tehir etme, bırakma görüşlerinden dolayı olduğu yönündedir.
03:38Yani kimin haklı kimin haksız olduğu ve bunların durumunun ne olacağı hakkında bizler hüküm vermeyiz, Allah onlar hakkında en iyi hükmü verecek olandır demelerinden dolayı bu kimselere mürcihe denmiştir.
03:57İşte kendilerine mürcihe denilen bu kesimde nasıl ki küfürle beraber salih ameller fayda vermezse imanla beraber de kötü ameller zarar vermez şeklinde bir görüş sahibiydiler.
04:16Sonra bu konu tabiinin büyüklerinden Hasan-ı Basri'ye soruldu.
04:21O sırada Hasan-ı Basri'nin talebesi olan Vasıl bin Ata ki bu kişi mutezilenin kurucusudur.
04:30Ortaya atılarak büyük günah işleyenin ne kafir ne de mümin olamayacağını ancak fasık olacağını ve fasığın da ebediyen cehennemde kalacağını savundu.
04:45Böylece Hasan-ı Basri'nin ders halkasından ayrılarak kendisine ayrı bir grup oluşturdu.
04:53İşte Vasıl bin Ata'nın kurduğu bu gruba ayrılanlar anlamında mutezile denmiştir.
05:01Büyük günah işleyen kimsenin durumu ile ilgili tartışmalar doğal olarak başka tartışmaları ortaya çıkardı.
05:10İşte bunlardan ilki iman nedir ve küfür nedir, iman artar ve eksilir mi tartışmaları oldu.
05:20İşte imanın tanımı üzerindeki tartışmaların çıkış kaynağı bu durumdur.
05:27Ve ardından her bir grup iman hakkında tanımlar ortaya koymaya başladılar.
05:35İmanı ilişkin bu tanımları genel hatlarıyla özetleyecek olursak kardeşlerim.
05:41Haricilerin büyük bir bölümüne göre iman kalb ile tasdik, dil ile ikrar ve azalarla amellerdir.
05:51Ve amel yapmayanlar ya da büyük günah işleyenler mümin olamazlar.
05:57Onlar kafirlerdir ve ebediyen cehennemde kalacaklardır.
06:02Haricilerin genel olarak görüşü budur.
06:06Mutezileye göre de iman kalb ile tasdik, dil ile ikrar ve azalarla yani organlarla amellerdir.
06:16Amel yapmayanlar ve büyük günah işleyenler hem dünyada hem de ahirette övülen bir makam ve isim olan mümin olmaktan çıkarlar.
06:29Buraya kadar mutezile ile hariciler aynı görüştedir.
06:33Ancak mutezile onlar inkar etmedikleri için kafir de olmazlar derler.
06:40Bu ikisinin arasında bir makam ve isim olan fasıklar haline gelirler.
06:47Fasıklar da kafirler gibi ebediyen cehennemde kalırlar.
06:53Ancak onların azabı kafirlerin azabından daha hafif seviyede olur.
06:59İşte mutezilenin iman hakkındaki görüşleri bu şekildedir.
07:06Başını Cehim Bin Saffa'nın çektiği ve kendilerine cehmiye denilen grup ise imanı marifetten yani bilgiden ibaret saymışlardır.
07:20Onlara göre iman Allah'ı ve ondan gelen her şeyi bilmektir.
07:26Bu bilgi ve marifet sayesinde kişi mümin olur şeklinde bir görüşleri vardır.
07:34Mürciye ise imanı lügat manasında tasdik olarak kabul eder.
07:43Yani iman mücerret olarak tasdiktir.
07:47Bir haberi doğrulamaktır.
07:49Her ne kadar mürciyenin içinde bazı şahıslar imanın ikrar manasına geldiğini söylese de onların esas aldıkları mana imanın mücerret bir şekilde tasdik olduğudur.
08:04İşte o dönemde bu tartışmalar yaşanırken Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemden gelen hadisleri ve sünnetleri toplamaya gayret gösteren
08:16ve bundan dolayı da kendilerine ehl-i hadis ya da ehl-i sünnet denilen kimseler de bu konuda bir takım görüşler ortaya koydular.
08:27Ehl-i hadisin iman konusundaki görüşleri ağırlıklı olarak imanın kalb ile tasdik, dil ile ikrar ve azalarla amel olduğudur.
08:39İmam Ahmet, İmam Şafi, İmam Malik ve diğer hadis alimleri imanı hep bu şekilde tarif etmişlerdir.
08:48Ancak onlar hariciler ve mutezilelerden farklı olarak amel yapmayanların ve büyük günah işleyenlerin de mümin olduğunu inkar etmedikleri sürece kafir olmayacaklarını
09:04bununla birlikte imanın amellerden dolayı artıp eksileceğini söylediler.
09:11Ve son olarak da İmam Ebu Hanife, İmam Serahsi, Pezdevi, Maturidi, Eşari gibi alimler ise her ne kadar aralarında bir takım farklar olsa da
09:25imanı kalb ile tasdik ve dil ile ikrar olarak tanımlamışlardır.
09:32İşte kardeşlerim imana ilişkin tanımlar genel hatlarıyla bu şekildedir.
09:39Burada vurgulamamız gereken bir husus var ki o da şudur.
09:45İmanı marifet yani ilim olarak tarif eden cehmiye dışında tüm grupların imandaki asli unsurun kalbin tasdiği olduğu noktasında ittifak etmiş olmalarıdır.
10:00Sadece cehmiye denilen grup kalbin tasdiğini asli unsur olarak kabul etmemiş, asli unsur olarak marifet ve ilim olduğunu söylemişlerdir ki
10:13bu görüş gerçekten çok zayıf ve temelsiz bir görüştür.
10:18Bundan dolayı İslam alimlerinin tamamı bu görüşü tenkit etmişlerdir.
10:24Zira bizler biliyoruz ki Mekke müşrikleri Allah Resulü'nün getirdiklerinin hak olduğunu çok iyi biliyorlardı.
10:33Ancak tasdik etmediler. Bu marifet ve bilgi onları mümin yapmadı.
10:39Keza yine Ehl-i Kitap da Resulullah Aleyhisselatu Vesselam'ın kendilerine müjdelenen Resul olduğunu biliyorlardı.
10:48Rabbimiz Bakara Suresi'nde bunu beyan etti.
11:07Kendilerine kitap verdiklerimiz onu yani peygamberi öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar.
11:15Böyleyken içlerinden bir takımı bile bile gerçeği gizlerler buyuruyor Rabbimiz.
11:22Yani Ehl-i Kitap'ın bu bilgisi iman bakımından onlara hiçbir fayda vermedi.
11:29Dolayısıyla bu görüşü bir kenara bırakırsak diğer tüm gruplar imandaki asli unsurun kalbin tasdiği olduğu noktasında ittifak etmişlerdir.
11:44Peki ihtilaf konusu nedir?
11:47İhtilaf konusu olan amellerin imandan bir cüz olup olmaması meselesidir.
11:55Yani azaların amelleri ki hem dilin ameli olan ikrar hem de organların ameli olan farzların yerine getirilmesi ve haramların terki
12:07imanın asli unsuru, asli rüknü ve cüz'ü müdür yoksa değil midir?
12:14Daha derli toplu bir ifadeyle imanın tanımında geçen dil ile ikrar ve azalarla ameller imanın tanımına girer mi yoksa girmez mi?
12:27İşte tarih boyu çeşitli ekoller arasında tartışma konusu olan mesele budur.
12:36Evet kardeşlerim, imanın tanımı üzerindeki tartışmanın aslını bu şekilde ortaya koyduktan sonra gelin öncelikle bu tartışmalardan tamamen bağımsız olarak
12:49imanın mahiyetini, asli tanımını ve şer'i delillerin kendisine delalet ettiği şer'i tarifini ortaya koyalım.
13:00Bu tanımı ortaya koyup delilleri beyan ettikten sonra amellerin imandan bir cüz olup olmadığını daha net anlayabileceğiz inşallah.
13:11Öncelikle imanın lügat manasına baktığımız zaman iman kelimesi Arap lügatinde tasdik etmek ve doğrulamak manasındadır.
13:26İmanın lügat manasının tasdik etmek anlamında olduğuna dair gerek dil alimleri gerek bu konuda görüş bildiren tüm alimler arasında neredeyse ittifak vardır.
13:40Neredeyse diyorum çünkü mesela İbn-i Teymiye gibi bazı alimler iman kelimesinin tasdik değil ikrar manasına geldiğini söylemişlerdir.
13:51Ancak çoğunluğun ittifak ettiği görüş ve özellikle Arap dili üzerindeki alimlerin ittifak ettiği görüş tasdik etmek anlamında olduğudur.
14:04İşte bazı naslarda iman kelimesi bu lügat manasında geçmiştir.
14:10Örneğin Yusuf suresinin 17. ayetinde iman kelimesi lügat manasıyla geçmiştir.
14:17Biliyorsunuz Yusuf aleyhisselamın kardeşleri babalarından izin alarak onu yanlarında götürmüşler ve onu bir kuyuya atmışlardı.
14:27Gömleğini de kana bulayıp babalarına Yusuf aleyhisselamı kurdun yediğini söylemişlerdi.
14:35Estağfirullah
14:55Ey babamız biz bir yarışa girmiştik Yusuf'u da eşyalarımızın yanında bırakmıştık.
15:02Bir de ne görelim onu kurt yemiş.
15:05Her ne kadar doğru söylesek de sen bize inanmazsın dediler.
15:11İşte bu ayetteki iman kelimesi lügat manasıyla yani tasdik etmek ve bir haberi doğrulamak manasıyla kullanılmıştır.
15:23Evet iman lafsının lügat manası tasdik etmek demektir.
15:30Yani iman kelimesini Araplar mutlak anlamda tasdik manasında vaz etmişler koymuşlar ve kullanmışlardır.
15:41Sonra şeriat gelmiş ve bu mutlak anlamdaki tasdik manasını alıp onu hususi bir tasdik manasına nakletmiştir.
15:54Burası önemlidir kardeşlerim.
15:56Yani ona şer'i bir mana yüklemiştir.
16:01Bu ise bu mana ise delile dayalı ve delilden neş'ed eden vakaya mutabık kesin tasdik yani tasdikul cazim manasıdır.
16:17Artık bu şer'i mana lügat manasına galip gelmiş ve şer'i ıstılahta delile dayalı kesin tasdik tasdik manasında kullanılır olmuştur.
16:30Nasıl ki salah lafsını Araplar mutlak ve genel anlamda dua manasında koymuşlardı.
16:38Sonra şer'i bu mutlak ve genel anlamdaki dua manasını alıp onu belirli rükünleri ve şartları olan hususi bir dua manasına naklettiği gibi.
16:53Yani bizim bugün bildiğimiz namaz manasına naklettiği gibi.
16:57Aynı şekilde iman lafsı da genel ve mutlak anlamda tasdik manasında konulduğu halde şer'i bu lafsı alıp ona delilden neş'ed eden ve vakaya mutabık olan kesin tasdik manasını yüklemiştir.
17:18Kesin tasdik demek kardeşlerim şüphe taşımayan ve kendisine hiçbir surette şekkin, şüphenin ve zannın bulaşmadığı kesin kanaat demektir.
17:32Bundan dolayı iman herhangi bir haberi doğrulamak değildir.
17:38Aksine o haberin zanna, şüpheye, tereddüde yer bırakmayacak şekilde kesin tasdik edilmesi demektir.
17:48Vakaya mutabık olmak ise onu tasdik eden, onunla çelişmeyen vakalar demektir.
17:57Yani vakaya mutabıklık bir akidenin veya iman edilen bir şeyin sahih ve doğru olduğunun vakanın hakikatiyle intibak etmesi uyumlu olması demektir.
18:13Mesela Hristiyanların Allah haşa üçün üçüncüsüdür demeleri ve üç uknumdan bahsetmeleri vakaya asla intibak etmeyen bir inançtır.
18:27Yine Hinduların ineğin kutsallığından bahsetmeleri hiçbir şekilde vakanın doğrulamadığı ve intibak etmeyen bir inançtır.
18:38Materyalistlerin maddenin ezeli olduğu ve bir yaratıcısının olmadığı hakkındaki inançları kesinlikle vakaya intibak etmeyen boş bir söylendir.
18:49İşte bunlar gibi bir akidenin doğruluğunun ve sıhhatinin şartı vakaya mutabık olması uygun olmasıdır.
19:01Kesin tasdik olması ve vakaya da mutabık olması için akli ya da nakli doğruluğu kesin olan bir delilin varlığı kaçınılmazdır kardeşlerim.
19:14Bundan dolayı delil olmazsa iman olmaz.
19:18Sadece bir haberi doğrulamak olur.
19:21Ve yine iman ancak bir delille olur.
19:24Delil olmadığı takdirde kesin tasdik gerçekleşmez.
19:29İşte bu kendisine sevap ve cezanın tertip ettiği sahip olan kimseye şer'i açıdan mü'min ismi ve mü'min vasfı verilen küfür ve kafirin karşılığı olan imanın şer'i manasıdır.
19:50Yani şer'i manasıyla iman İslam akidesine ve Rasul'ün getirdiklerine bir bütün olarak kesin delille sabit olanlara da ayrı ayrı gönül rızasıyla isteyerek ve teslimiyetle iman etmek anlamına gelir.
20:10Yani iman Allah'a ahiret gününe melekleri, kitapları, nebileri kaderin, hayrının ve şerrinin Allah'tan olduğunu kesin olarak tasdik etmek demektir.
20:24Bununla ilgili biliyorsunuz birçok ayet-i kerimeler vardır.
20:28Estağfirullah.
20:58Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, Rasullerini ve ahiret gününü inkar ederse derin bir sapıklığa düşmüş olur buyuruyor Rabbimiz.
21:12Yine meşhur olan Cibril hadisinde iman nedir sorusuna verilen cevap da şöyle geçmektedir biliyorsunuz.
21:28İman Allah'a, meleklerine, kitaplarına, Rasullerine, ahiret gününe bir de hayrı ve şerri ile kadere inanmandır buyuruyor Rasulullah Aleyhisselatü Vesselam.
21:47İşte şer'i manasıyla iman ve mü'min budur. Bu manasıyla küfrün mukabili ve karşılığıdır.
21:58Mü'minin dışında kalan kimse ise kesinlikle kafirdir.
22:03İmanın karşılığının küfür olduğunu Allah subhanı ve teala bizlere birçok ayetinde bildirmektedir kardeşlerim.
22:13Estağfirullah.
22:19Kimi iman ettiği kimi küfre saptı.
22:30Yani imanı küfre değişen kimse artık düz yolun ortasında sapıtmıştır.
22:38İşte bunlar gibi imanın zıttının ve karşılığının küfür olduğunu açıkça belli eden onlarca ayet vardır.
22:48Peki bu neden önemlidir?
22:50Yani imanın zıttının küfür olduğunu neden vurguluyoruz?
22:55Çünkü siz imanın tanımına bir kısım amelleri katarsanız o zaman o amel olmadığında o amelin terkinin küfür olması ve o kişinin kafir olması icap eder.
23:10Çünkü imanın zıttı ve karşılığı küfürdür.
23:15Hem ameli imanın bir cüzü sayıp hem de amelin terkinin küfür olmadığını söylemek bir çelişki olur.
23:24Yani şunu ifade etmeye çalışıyorum ki şer'i hükme muhalefet etmek imana, akideye muhalefet etmekten farklıdır.
23:35İmanın olmaması küfürdür.
23:38Şer'i bir hükmün gereğinin yapılmaması ise haramdır, fısktır, isyandır ama küfür değildir.
23:47Bile bile karşı çıkılmadıkça veya inkar edilmedikçe ya da küfür akidesiyle alakalı bir davranış olmadığı müddetçe küfür sayılmaz.
24:00Ancak bu şekilde olunca küfür sayılır.
24:03Zira bunlar tasdiyin olmadığını ve inkar olduğunu ortaya çıkartır.
24:10Zekatın farziyetini inkar ederek zekat vermeyen, içkinin haram olduğunu inkar ederek içki içen, putlara secde eden veya kafirlerin ibadet şekilleri gibi ameller yapan kimseler açıkça kafirlerden sayılırlar.
24:27Evet değerli dostlar imanın şer'i tanımı delilden neşet eden vakaya mutabık kesin tastiktir dedik.
24:39Şimdi buna dair şer'i delilleri zikredelim.
24:43Öncelikle dediğimiz gibi şer'i deliller imanda delilden kaynaklanan kesin tastiğin zaruri olduğuna ve asla zan, şek ve şüphenin imanda bir yeri olmadığına delalet etmektedir.
25:00Bu hususta onlarca ayetler vardır kardeşlerim.
25:04Estağfirullah.
25:11Ey insanlar Rabbinizden size bir bürhan yani kesin bir delil gelmiştir buyuruyor Rabbimiz.
25:19Yine
25:26Bu husus hakkında onlarda kesin bir delil yoktur.
25:29Onlar ancak zanna tabi oluyorlar buyuruyor Rabbimiz.
25:43Onların çoğu ancak zanna tabi olurlar, zanna uyarlar.
25:47Zann ise haktan hiçbir şey ifade etmez.
26:02Müminler ancak Allah'a ve Resulüne iman edenler ondan sonra asla şüpheye düşmeyenlerdir.
26:11Yine başka bir ayet-i kerimedeyse Rabbimiz
26:42Ey inkarcılar şimdi Lat, Uzza ve bundan başka üçüncüleri olan Menat'ın ne olduğunu söyler misiniz?
26:51Demek erkekler sizin, dişiler Allah'ın öyle mi?
26:56Öyleyse bu haksız bir paylaşma.
26:59Bunlar sizin ve babalarınızın taktığı isimlerden başka bir şey değildir.
27:07Allah onları destekleyen bir kesin delil Sultan indirmemiştir.
27:12Onlar ancak zanna uymaktadırlar.
27:16Subhanallah.
27:17Bu ayetlerin kafirlerin inançlarının vakaya mutabık olmadığını,
27:23onların buna dair bir delillerinin olmadığını,
27:27ancak kuru bir zanna tabi olduklarını nasıl ortaya koyduğunu gördünüz mü?
27:33Bu konuda daha onlarca ayet vardır.
27:36Ancak burada vaktimiz kısıtlı olduğu için hepsini zikredemeyeceğiz.
27:41Yine imanın dilin ya da organların ameli değil,
27:47kalbin ameli olduğunu, imanın mahallinin yani yerinin kalp olduğunu
27:54açıkça ortaya koyan da onlarca ayet-i kerime vardır.
27:59Estağfirullah.
28:00Ya Eyyuhel Resul!
28:02Lâ yehzûmkellezîne yusâri'ûne filkuf.
28:07Minel lezîne kâlû âmenne bi'efvâhihim.
28:12Velem tu'min gulûmum.
28:15Ey Resul!
28:16Ağızlarıyla iman ettik deyip kalpleri iman etmeyenlerden
28:22küfürde yarışanlar seni üzmesin buyuruyor.
28:27Yine,
28:28Ulâike ketebe fî kulûbihimil îmân.
28:32İşte onlar Allah'ın imanı kalplerine yazdığı kimselerdir buyuruyor Rabbimiz.
28:40Yine,
28:41Gâletel e'râbû âmenne.
28:44Gul, lem tu'minû.
28:46Velâkin gulû eslemne.
28:51Velem mâ yedhulul îmâne fî kulûbihim.
28:56Bedeviler iman ettik dediler.
28:58De ki siz iman etmediniz.
29:00Ancak teslim olduk deyin.
29:03Fakat iman henüz kalplerinize girmemiştir buyuruyor Rabbimiz.
29:09Ve yine,
29:10Kalbi imanla dolu olduğu halde zorlanan kimse hariç
29:16inandıktan sonra Allah'a inkar eden
29:19ve böylece göğsünü küfre açanlara
29:23Allah'tan bir gaza biner
29:25ve onlar için büyük bir azap vardır buyuruyor
29:29Mahil suresinde Rabbimiz subhanehu ve teala.
29:32Tüm bu ayetlerde ve bunlar gibi birçok ayette
29:36Rabbimiz imanın mahallinin kalp olduğunu,
29:41dil ya da azalar olmadığını apaçık beyan ediyor.
29:47Yine,
29:48Dilleriyle iman ettiklerini söyledikleri halde
29:52ve birçok amelleri işledikleri halde
29:55kalpleriyle tasdik etmeyenlere Rabbimiz
29:58mümin ismini değil,
30:00münafık ismini verir.
30:02İnsanlardan öyleleri vardır ki,
30:12Allah'a ve ahiret gününe iman ettik derler.
30:16Oysa onlar iman etmiş değillerdir.
30:21Yine,
30:22Kerim kardeşlerim,
30:23Birçok ayet-i kerimede bildiğiniz gibi
30:26Rabbimiz iman edenleri ve salih amel işleyenleri
30:31birbirinden ayırarak ifade eder.
30:35Birbirine atfederek ifade eder.
30:38İnnellezîne âmenû ve'amilûs salihât
30:43Yani,
30:44İman edenler ve salih amel işleyenler buyurur.
30:48Birçok ayet-i kerime vardır.
30:50İşte birçok dil alimi ve İslam alimi kimseler demişlerdir ki,
30:55Arap dilinde kesin bir kuraldır ki,
30:59Bir şey üzerine diğeri atıf harfi ile atfedildiğinde,
31:04ikisi başka şeyler olmak zorundadır.
31:09Yani,
31:10Atfedilen şey, atfedildiği şeye dahil olmaz.
31:14Yani,
31:15Amel imana atfedildiğine göre,
31:18imandan başka bir şey olur ve imana dahil olmaz demişlerdir.
31:24Yine,
31:25Allah-u Teala bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur.
31:28Men amile seyyâten fe lâ yüzzâ illâ mislehâ
31:33ve men amile sâlihen min zekeri e unse
31:38ve huve mu'min feulâike yedhulûnel cenneh
31:43Kim bir kötülük yaparsa ancak onun misliyle cezalandırılır.
31:47Kadın veya erkek, her kim mümin olarak salih bir amel işlerse,
31:53işte onlar cennete girecektir.
31:56Bu ayet-i kerimede,
31:58iman salih amelin şartı olarak ortaya konulmuştur.
32:03Kim mümin olarak salih amel işlerse denmiştir.
32:09Yine,
32:10Arap dili üzerinde fakih olan alimler demişlerdir ki,
32:13şart meşruta dahil olmaz.
32:17Yani burada,
32:18salih amel kendisine şart koşulandır.
32:22Meşruttur.
32:23İman ise şarttır.
32:26Bir şeyin kendisi yine kendisi için şart olamayacağına göre,
32:31iman salih amelden başka bir şeydir,
32:35demişlerdir.
32:38Amelin imandan bir cüz olmadığına diğer bir delil ise,
32:43bir kısım salih amelleri terk eden kimselerin,
32:47mümin olarak isimlendirilmeye devam edilmestir.
32:53Rabbimiz,
32:59Yani eğer müminlerden iki taife birbirleriyle savaşırlarsa,
33:05bir şey rüknü olmadan asla var olamaz.
33:09Şayet amel imandan bir rükün, bir cüz olsaydı,
33:13ameli terk eden asla mümin diye anılmazdı.
33:17Oysa ki Rabbimiz,
33:19birbirlerini öldüren iki taifeye müminler ismini kullanıyor.
33:24Yine şeriat, hırsızlık, zina, içki gibi haramlara,
33:30belirli cezalar koymuş,
33:32ancak bu kimseleri mürted,
33:34yani imandan çıkanlar olarak vasfetmemiştir.
33:39Evet kardeşlerim,
33:40işte tüm bunlar ve daha fazlası,
33:43imanın şer'i tanımının delilden neşet eden,
33:48vakıaya mutabık, kesin, tasdik olduğunun,
33:51amelin imandan bir cüz ve rükün olmadığının şer'i delilleridir.
33:58Evet, iman ile amelin çok sıkı bir ilişkisi ve bir bağlantısı vardır.
34:04Ancak bu ilişki, amelin imanın bir cüz'ü olma ilişkisi değil,
34:12amellerin imandan doğma,
34:15bu imanın gereği olma ve imanın neticesi olma ilişkisidir.
34:21Yani şer'i hükümlere bağlanmak imanın gereğidir.
34:27Sadece iman etmek asla yeterli ve kafi değildir.
34:31Bir müminin Allah'ın tüm emir ve yasaklarına sıkı sıkıya bağlı olması zaruri ve vaciptir.
34:39Her kim ki Allah'ın farzlarını terk eder ve haramlarını işlerse,
34:44Allah'ın azabına ve gazabına uğrar.
34:47İnkar edenler ve kafirler için hazırlanmış olan cehenneme girmesine sebep olur.
34:54Allah bizleri ve tüm müminleri böyle bir akıbetten muhafaza etsin.
34:58Yani kardeşlerim, iman ve amel ilişkisi birbirleriyle son derece iç içe geçmiş bir ilişkidir.
35:07Ameller imanın gereğidir ancak imanın bir cüz'ü değildir.
35:14İmanın tanımına dahil değildir.
35:17Çünkü bir şeyi tanımlamak cüzleri ve rükünleri ile tanımlamaktır.
35:23Tanıma dahil ettiğiniz şey olmadığı takdirde tanımladığınız şey de olmaz.
35:31Aslında imanın tanımına söz ve ameli ziyade ederek tarif edenlerin büyük bir çoğunluğu
35:38asli unsurun ve rüknün kesin tasdik olduğunu, söz ve amelin ise ya asli olmayan şart,
35:48ya kemal şartı ya da rüknü zait olduğunu söylemişlerdir.
35:55Yani imanın tarifinde asıl rükün kesin tasdik olduğu noktasında her biri kabul etmektedir.
36:04İkrar ve amel ise fazladan bir şart.
36:08Yani ya da imanın tam kamil olması için gereklidir demişlerdir.
36:15Zira şart meşrutun yani şartın kendisi için olduğu şeyin tamamlayıcı bir vasfıdır.
36:24Cüzlerinden bir cüz değildir.
36:27Rükün ise bir şeyin cüzlerinden bir cüzdür ve ondan ayrı değildir.
36:32Dolayısıyla amellerin imanın bir rüknü olması söz konusu olamaz.
36:38Ancak imanı kuvvetlendiren, kemale ulaştıran kemal şartıdır denilebilir.
36:46Yani kıymetli dostlar ameli imandan bir cüz kabul edip amel yapmayanların kafirler olduğunu söyleyen hariciler
36:56ve imandan çıktıklarını söyleyen mutezile dışında aslında tüm alimler iman konusunda aynı anlayıştadırlar.
37:07Aradaki ihtilaf ve farklar ıstılahi ve tanımlama farklarıdır.
37:13Ve iman ile islamı birbirinin yerine ve aynı manada kullanmaları sebeb iledir.
37:21Dolayısıyla günümüzde bir kısım heyecanlı gençlerin veya tekfirde haricilerle yarışanların
37:29ya da meseleleri kapsamlı bir şekilde ele almaktan aciz selef mukallitlerinin
37:36bu konuyu sürekli müslümanlar arasında ihtilaf ve fırkalaşma konusu haline getirmesi
37:42hatta ameli imandan saymayanları neredeyse tekfire kadar işi götürmeleri
37:49bir cehalet ve basiretsizlikten başka bir şey değildir.
37:54Evet değerli dostlar imanın en doğru tanımı şer'i delillerin kendisine delalet ve işaret ettiği tarifi
38:05kesin delilden çıkan vakaya mutabık kesin tasdik olduğudur.
38:12Ameller ise imanın bir cüz'ü değil ancak imanın neticesi ve gereğidir.
38:20Peki amelleri imanın bir cüz'ü kabul edenlerin delilleri nelerdir?
38:28Neden bir kısım alimler imanı tarif ederken ısrarla ameli imana dahil etmişlerdir?
38:35Evet kıymetli kardeşlerim bu hafta süremizi doldurduğumuz için bu önemli konuyu haftaya ele alacağız inşallah.
38:44Özellikle imanın artıp eksilmesi meselesi ve bir kısım naslarda ameller için iman lafzının kullanılması
38:55ameli imana dahil edenlerin en önemli delilleridir.
39:00İşte amel imandan bir cüz'dür diyenlerin en önemli delillerini ve hususen imanın artıp eksilme meselesini
39:09sizlerle birlikte haftaya etraflıca inceleyip açıklayacağız inşallah.
39:15Rabbimizden imanlarımızı kalplerimize ziynet kılmasını,
39:20müminler olarak yaşayıp müminler olarak ölmeyi bizlere nasip etmesini,
39:25amellerimizi ve taatlerimizi salih ameller olarak kabul edip lütfuyla ve keremiyle bizleri cennetine dahil etmesini niyaz ediyoruz.
39:35Haftaya iman konusunda kaldığımız yerden devam etmek üzere hepinizi Allah'a emanet ediyorum.
39:43Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu.