• 4 ay önce
Kanalıma üye olmak için http://wedia.link/KaanUnsalAlphanKATIL linkine tıklayabilirsiniz.
Müzik:
Ender Güney https://www.youtube.com/channel/UCHEioEoqyFPsOiW8CepDaYg
Video kapak tasarımı:
Ramazan Kaba https://www.behance.net/ramazankaba
Kardeş kanallarım:
Mirage Serap Yılmaz https://www.youtube.com/channel/UCRzQKQkZPnUvh9uB60W58bQ
Mesart: https://www.youtube.com/channel/UCf_7KxOeL24quiF6CX3LtCA

"Mucize diye bir şey yoktur, sadece biz evreni çok az biliyoruz..."

Kaan Ünsal Alphan YouTube Kanalına Hoş Geldiniz. Birbirinden özel içeriklerimizden haberdar olmak için http://wedia.link/kaanunsalalphan linke tıklayarak abone olabilirsiniz.

Kaan Ünsal Alphan'ı Facebook'tan takip etmek için: https://www.facebook.com/kagan.alphan linke tıklayabilirsiniz.

Kaan Ünsal Alphan'ı Instagram'dan takip etmek için:
https://www.instagram.com/kaanunsalalphan/?hl=tr linke tıklayabilirsiniz.

Kaan Ünsal Alphanı Twitter'dan takip etmek için: https://twitter.com/KaanUnsalAlphan linke tıklayabilirsiniz.

Bunlar da hoşunuza gidebilir;

Tüm belgesellerimizi izlemek için http://wedia.link/7YDX7 linkine tıklayabilirsiniz.

Şiir ve hikayeleri izlemek için http://wedia.link/JSqvG linkine tıklayabilirsiniz.

Podcastleri izlemek için http://wedia.link/wP3Wo linkine tıklayabilirsiniz.

Kaan Ünsal Alphan videolarını izlemek için http://wedia.link/le5D1 linkine tıklayabilirsiniz.

Sesli Anlatım videolarını izlemek için http://wedia.link/NALHz linkine tıklayabilirsiniz.

Kaan Ünsal Alphan Kanalı

Gerçeğin peşinde; varlığın tüm bilinmeyenlerini, gün yüzüne çıkmaya çalışan hakikati, hasır altı edilmiş fenomenleri, gizemli olayları, belge, bilgi ve tanıklarıyla ortaya çıkarmaya çalıştığımız belgesellerimizle tarihe not düşüyoruz.

#KaanÜnsalAlphan #Blavatsky #Kehanet
Döküm
00:00Astronotlar geminin yakınlığında anlaşılmaz ve açıklanamaz birşeyler dener be.
00:09Yani Alman ırkçılar araştırma ve eğitim yaklaşık 3500 yıl önce altın çağını yaşamış antik sesler çığlıklara, vurmalara ve telgraf bildirim sesleri vardır.
00:20Dünya tarihinin en korkunç seri katili ile karşılaşmıştır.
00:24İlk olarak koridorda 5-6 hafta sonra kameralar gidişi I. Gordiato yönecek.
00:30KGB su gibidir. Bulunduğu ortama okunur.
00:33İnsanın zamanda yorgunluk yapması meselesini çözülebilir bir mesele olduğu ihtiyacımız yok.
00:39Bu akşam yine de sizlerden gelen istekler üzerine Blavatsky çalışmamızda eksik bıraktığımız,
00:59daha doğrusu konu çok fazla uzadığı için artık daha fazla uzatmamak adına bir başka bölümü ertelediğimiz Blavatsky'nin kehanetleriyle ilgili bir yayın yapacağız.
01:09Tabi bu arada Gizli Doktor'in de çok fazla ilgi görüyor, çok fazla soru soruldu onunla ilgili.
01:14Ancak Gizli Doktor'in çok büyük bir, çok kapsamlı bir kitap olduğu için ve her zamanda söylüyoruz Muldashev örneğinde de gördünüz,
01:21belli bir alt yapıya sahip olmadan yani konuya birazcık aşina olmadan o kitabı okumanın insanlara faydası olmaz.
01:29Bu yüzden de benim o kitabı alıp okumadan önce okumam gereken başka kitaplar var ve bunun için maalesef çok fazla fırsat bulamıyorum, fırsatım olmuyor.
01:38Muhtemelen bunu yapan arkadaşlarım var bu arada, bunu başarmış arkadaşlarım var.
01:42Kutluyorum onları.
01:43Bende zaman yönetimi biraz kötü galiba.
01:46Bu yüzden çok fazla çalışıyorum ve çok fazla yoruluyorum.
01:50İstediğim şeyleri, kendim için istediğim şeylerin birçoğunu yapamıyorum.
01:54Neyse çok uzatmadan konuya girelim.
01:56Blavatsky'nin kehanetleri dedik, gizli öğretisi dedik.
01:59Bu kitapla ilgili daha sonra birçok kitap yazıldı.
02:02Hem bu kitaptaki kehanetler üzerine hem de bu kitaptan ilham alan ve bu kitabı kaynak olarak gösteren birçok teozofist onun üzerine kendi yorumlarını kattı.
02:12Bunlardan biri de az önce ismini verdiğimiz Muldaşev'di biz.
02:16Kaylaş Dağı Efsanesi olsun ve şu anda hala devam etmekte olan kadim ırkların mirası serimizin de kaynağı Muldaşev'dir.
02:23O ise dediğimiz gibi Blavatsky'den ilham alarak bu eserleri ortaya koyuyor.
02:28Bugün de bizim kaynaklarımızdan birisi yine de Blavatsky'den ilham alan onun çağdaşlarından, devamcılarından biri olan bir Rus yazardır.
02:36Dudinsky isimli bu yazar 2003 yılında Blavatsky'nin Yüz Kehaneti adlı bir kitap yazmıştır.
02:42Biz de o kitabı kaynak alarak şu anda bakalım hangi kehanetlerde bulunmuş Blavatsky, hangileri gerçekleşmiş.
02:501988 yılında gizli doktrinin yayınlanmasından 100 yıl sonra hem Amerika'da hem Avrupa'da ve hem Hindistan'da bu kitapla alakalı bir dizi sempozyum gerçekleştirildi.
03:02Ve bu sempozyumlardan birinde de Amerikalı bir teozofist Jerry Haig Eakins isimli bu adam California Culver City'de şunları söyledi.
03:111888 yılında gizli doktrin kitabını alan bir eleştirmen bu kitabın ömrünün bu kadar uzun olacağını tahmin bile edemezdi.
03:20Evet bu aslında çok ilginçtir.
03:22Kitabın içi doğu felsefi ve dini terimleriyle dolu ve 1500 sayfalık dev gibi bir eser.
03:29İçinde 19. yüzyıl batı bilimiyle çelişen çok fazla şey vardı.
03:33Gerçi 19. yüzyıl bilimi artık değişti, birçok şey reddedildi, birçok şey kabul edildi.
03:39Ancak gizli doktrin hala aynı ve hala yeniden basılıyor, inceleniyor, okunuyor, dünyanın bütün dillerine çevriliyor vs.
03:47Peki soru şu, diğer birçok eser, o türden olan eserler de dahil birçok eser unutulmuşken
03:53gizli doktrin neden hala modern insanın düşüncelerini etkilemeye devam ediyor?
03:58Bu sorunun bir cevabı olmalı ve bahsettiğimiz yazar bu sorulara cevap vermeye çalışıyor.
04:04Buna göre bu kitabın bu kadar çok ilgi görmesinin nedeni onun aslında 20. yüzyıla ait bir kitap olmasıdır.
04:10Yani çağının ötesinde bir eser olmasıdır.
04:13Hem de öyle az buz değil, neredeyse yüzyıl.
04:16Ve eğer gizli öğretinin yazarı pek çok bilimsel buluşu öngörememiş olsaydı,
04:22bu kitabın modası kesinlikle geçerdi birçoğu gibi, benzerleri gibi veya diyelim ve güncelliğini kaybederdi.
04:28İlginçtir ki Blavatsky'nin kendisi de bu kitapta yazılanların 20. yüzyılda,
04:33tabii tamamının olmasa bile bir kısmının onay alacağını öngörmüştür.
04:38Şöyle devam ediyor yazar.
04:40Evet, Blavatsky'nin tahminlerinin çoğu 20. yüzyılda gerçekleşti.
04:44Bugün doğruluğu kanıtlandı ve bunun yaygın olarak inanıldığından çok fazla kanıtı var.
04:50Hatta kehanetlerinin doğrulandığı alanların tam bir listesi oluşturuldu.
04:55Buradaki delillerin bazıları açık ve kesindir.
04:58Ancak bazılarının açıklığa kavuşturulması gerekir.
05:01Yani şöyle diyelim, Vanga veya Nostradamus gibi şu tarihlerde şunlar olacak veya gelecekte bunlar olacak şeklinde değil.
05:09O çağda 19. yüzyılda henüz bilinmeyen ve bazıları 10 yıl sonra, bazıları 50 yıl sonra,
05:15bazıları 100 yıl sonra bulunacak olan bilimsel bazı konulardan bahsediyor.
05:20Ve bu delillerin bazıları demin söylediğimiz gibi biraz sisli olduğu için
05:24onun açıklamalarına girmeden önce bir açıklama yapmak gerekiyor.
05:28Blavatsky daha sonra bilim insanlarının sık kullanmaya başladığı o teknik terimleri kullanmamıştır.
05:35Bu nedenle de belki dili bazen belirsizdir.
05:38Bildiğimiz kadarıyla ve anladığımız kadarıyla o sahip olduğu gizli bilimleri
05:42onların bütün temelleriyle ayrıntılarıyla birlikte insanlara açıklamayı düşünmüyordu.
05:47Bazı konuları kendine bıraktı.
05:49Ancak bazen açıkladı fakat gizli bir şekilde, bazı metotlarla açıkladı.
05:54Mesela saklamadığı bilgileri şifreli olarak verdi.
05:58İşte bütün bunlar bu kitabı gerçekten bir altyapıya sahip olmayan,
06:02bu alanda bir altyapıya sahip olmayan modern, çağdaş okuyucular için iyice anlaşılmaz hale getiriyor.
06:08Fakat daha sonra bilim geliştikçe, bu keşifler yapıldıkça Blavatsky'nin haklı olduğu ortaya çıkıyor yer yer.
06:15Bazı durumlarda Blavatsky bir gizleme yöntemi kullanıyor, şifreleme gibi.
06:20Mesela anlamsal materyali metin boyunca dağıtıyor, farklı farklı yerlere saçıyor tabiri caizse.
06:27Bu nedenle de bütün bunların dışında, kitabı anlamanın dışında
06:31burada, metinde birbirinden ayrılan pasajları birbirine bağlamak da gerekiyor.
06:35Bilirsiniz, bu da yazar bunu örnek olarak gösteriyor,
06:39cesurca savunulan fikirler bazı zamanlar, eski zamanlarda sapkınlık olarak görülür.
06:44Ancak bugün o fikirlerin birçoğu, bizim için artık banal ve hafife alınacak şeyler, yani çok oldu kanıtlanalı.
06:51Blavatsky'e göre modern bilim, insanlığın bilgisinin tacı olduğuna inanmaya başladı
06:56ve bu yanılgıda eski bilimin görüş alanına giren birkaç parçasını kibirli bir şekilde yargılamayı mümkün kıldı.
07:04Yani öyle bir kibir sahibi ki modern bilim, eski çağların çok büyük gelişmelerini yargılıyor
07:11ve açıkça şu cümleleri kurmuş,
07:13Modern bilim, yalnızca çarpıtılmış bir antik düşünceden başka bir şey değildir.
07:19Ve bu fikirler, bilim insanları tarafından kabul edilinceye kadar,
07:23bilim, yani eskilerin düşüncelerinden bahsediyor,
07:26onlar da kabul edilinceye kadar modern bilim, hipotezlerinin karanlığında dolaşmaya
07:31ve genellikle de yönünü kaybetmeye mahkum kalacaktır.
07:35Göksüz bir ağaç, geçmişi ve geleceği olmayan ayrı bir fenomen olarak devam edecektir hayatına.
07:41Şu cümle de gizli doktrindendir.
07:43İnsanlık, Homo sapiens'in ortaya çıkışından bu yana,
07:46dünyada şimdiye kadar var olan bütün fikirlerin ve keşiflerin kaynağı olan
07:51bir kozmik zeka kalesi olduğunu nihayet kabul etseydi,
07:54bilincin gelişme süreci son derece hızlanırdı.
07:58Burada kozmik zeka size belki bir şey anımsatmıştır.
08:02Diyazofistlerin çok inandıkları bir evrensel bilgi merkezi diye bir nokta var.
08:07Ve gerçekten de doğaüstü güçleri olan insanların,
08:10tabii eğer böyle bir şey gerçekse o da ayrı bir konu,
08:13bu tür insanların o evrensel bilgi merkezine bir şekilde bağlanabildikleri
08:18ve oradan o bilgiyi alabildikleri söylenir, buna inanılır.
08:21Evrensel bilgi merkezi ise bütün evrendeki bilgilerin,
08:25biliyorsunuz hiçbir şey kaybolmuyor, konuşmalarımız kaybolmuyor,
08:28yaşananlar kaybolmuyor, duygular kaybolmuyor,
08:31onlar bir yerlerde birikiyor ve orada bölünüyor, taksimleniyor
08:34ve doğaüstü güçlere sahip insanlar oraya bağlanarak istedikleri bilgiyi oradan alabiliyorlar.
08:40Burada da bu zamana kadarki bütün fikirlerin ve keşiflerin kaynağı olan bir kozmik zekadan bahsediliyor, ortak zekadan.
08:47Bunun dışında Hindistan'ın Mağaralarından ve Vahşi Doğasından adlı kitabında
08:51Hindistan'ın eski felsefesini inceleyen bilim insanlarının,
08:55eski bilim insanlarının modern meslektaşlarından çok ileride olduğuna ikna olduklarını yazar.
09:00Örneğin bilim insanları elektriğin özelliklerinin çok eski zamanlardan beri bilindiğini artık keşfettiler.
09:07Bunun dışında yine Blavatsky'e göre, diye altını çizelim, hiçbirisi bizim düşüncelerimiz değil,
09:13modern tıbbın gurur duyduğu birçok sistem, Avrupa tıbbının babası olan Hipokrat'ın doğumundan yüzyıllar önce
09:19eski Hintliler Çaraka ve Şuşrut tarafından açıklanmıştır.
09:24Devam ediyor Blavatsky,
09:25Vişnu Tapınağı'nda Suriye ve Sithenta tarafından üzerinde birçok matematik hesaplamalar yapılmış bir taş var
09:33ve şu kısma dikkat edin, bu hesaplamalar,
09:36buhar motorlarının Batı Avrupa uygarlığının başlangıcından çok önce Hindistan'da ortaya çıktığını göstermektedir.
09:43Yine kitaba göre ışık hızını ilk olarak Hintliler buldu, daha doğrusu hesapladılar.
09:49Ve Avrupa biliminin doğuşundan binlerce yıl önce onun dağılım yasalarını formüle ettiler.
09:56Hipotenüs'ün karesinin özelliği ile ilgili ünlü Pisagor teoremi bile eski Jyotishi kitabında bulunuyor.
10:02Trigonometrinin babası da Hindistan'da bulunuyor Blavatsky'e göre,
10:06çünkü bu arada Hindistan'da bunu kanıtlayan bir el yazması bulunmuş.
10:11Ve çok daha tuhaf bir şey, Hint Vedalarında, ki bunlar Hinduizmin din kitaplarıdır,
10:17Blavatsky onlara yirmi bin yıldan çok daha eski bir tarih biçiyor.
10:21Ona göre bu kitaplarda atom enerjisinin formülleri var.
10:27Blavatsky dünyada sürekli değişen ve yenilenen beş bin yıllık bir döngüden bahsediyor
10:32ve o bu döngünün sonunu birçok bilimsel keşfin ortaya çıkmasıyla ilişkilendiriyor.
10:38Gerçek arayan Kali Yuga'nın beş bin yıllık döngüsünün en sonundayız
10:42ve bir zaman dilimi içinde, ki bu zaman dilimini 1888-1897 olarak gösteriyor Blavatsky,
10:49doğanın perdesinde geniş bir yırtık oluşacak ve materyalist bilim ölümcül bir darbe alacaktır.
10:56Yani doğayla ilgili bir perde ortalıktan kalkacak demek istemiştir.
11:02Şimdi bakalım gizli öğretide daha önceden geçip daha sonra bilim tarafından keşfedilen neler varmış,
11:08birkaç örnek de verelim.
11:10Bu önermelerden bazıları Blavatsky zamanında bilim tarafından reddedilmiştir.
11:15Bununla birlikte henüz keşfedilmemiş başka gerçeklerin de ipuçlarını içermesi mümkündür Dudinsky'e göre.
11:22İşte gizli doktrinde tahmin edilen fizik alanındaki üç keşif örneği.
11:271. Atomun bölünebilirliği
11:29Sir Isaac Newton optik kitabında şöyle yazıyor.
11:33Tanrı maddeyi ilk önce katı, kütleli, nüfuz edilemez parçacıklar biçiminde,
11:38bir tür boyut ve şekillerde, bu tür özelliklere ve uzaysal konuma sahip olarak yarattı
11:44ve bu amacın gerçekleştirilmesine en fazla katkıda bulunacak şekildir.
11:49Daha sonra bilim insanları Newton'ın ifadesindeki o teolojik yönü çıkardılar,
11:54yani maddeyi Tanrı'nın yarattığı kısmı çıkardılar,
11:57ancak katı ve nüfuz edilemez parçacıklar veya evrenin yapı taşları olarak hizmet eden atomlar fikri değişmeden kaldı.
12:05Ancak 1897'de elektron keşfedildiğinde yapı taşları çatladı.
12:10Atomun bölünebilirliği ortaya çıktı.
12:13Glavatsky ise gizli doktrinde şöyle diyor.
12:16Atomlar kesin olarak bölünebilirdir ve parçacıklardan veya alt atomlardan oluşmalıdırlar
12:22ve okültizmin bilimi de maddenin aldatıcı doğası ve atomun sonsuz bölünebilirliği öğretisi üzerine kuruludur.
12:31Bir bilim insanı atomun sonsuz bölünebilirliğinden bahsederken şöyle yazdı.
12:36Bilim ayrı adımlarla bu yönde ilerliyor.
12:39Önce elektronları, sonra protonları, sonra nötronları, kuarkları ve diğer parçacıkları keşfettik
12:45ve her seferinde de en son parçacığı bulduğumuza inandık.
12:49Şu anda süpersicim teorisiyle nihayet saf dalgalara ulaşıldı ve bu da gizli doktrinle oldukça tutarlıdır.
12:58Dudinsky bu bilim insanının ismini vermemiş maalesef.
13:01Ona ayrıyeten bakmak lazım.
13:03Kuarklar maddenin temel parçacıklarıdır ve bunların varlığı teorisi ilk defa ortaya atıldığında
13:09Alman teorik fizikçi Werner Heisenberg şunları söyledi.
13:14Bildiğimiz kadarıyla kuarklar bulunsa bile her biri tekrar iki kuark ve bir antikuark vs. gibi bozulabilir
13:21ve bu nedenle de bir protondan daha temel olmayacaklardır.
13:24Demokritos'un felsefesini ve temel parçacıklar kavramını terk etmek zorunda kalacağız.
13:29Bunun yerine Platon'un felsefesinden kaynaklanan temel simetri kavramını kabul etmek zorunda kalacağız.
13:36Ve ikinci örnek Plavatski'nin öngördüğü atomların sürekli hareket halinde olmaları.
13:42Plavatski zamanındaki bilim insanları sadece atomun bölünmez olduğunu değil,
13:46aynı zamanda gaz hariç maddenin tüm hallerinde hareketsiz olduklarına inanırlardı.
13:52Gizli öğreti ise şöyle der.
13:54Okültizm maddenin en hareketsiz göründüğü zamanlarda bile son derece aktif olduğunu iddia eder.
14:01Bir tahta veya taş parçası pratik olarak hareketsizdir ve geçilmezdir.
14:05Bununla birlikte fiili olarak parçacıkları kesintisiz ve ebediyen titreşir.
14:10O kadar hızlı ki fiziksel göze bu kesinlikle hareketsizmiş gibi görünür.
14:15Ve salınım hareketlerinde bu parçacıklar arasındaki uzamsal mesafe,
14:20başka bir varlık ve algı düzeyi açısından düşünüldüğünde
14:23tek tek kar taneleri veya yağmur damlaları arasındaki mesafeye karşılık gelir.
14:28Ama fizik bilimi için bu çok saçma olurdu.
14:31Böyle bir fikrin bir zamanlar saçma göründüğüne inanmak da zor.
14:36Gizli öğretiye göre katı olarak kabul edilen bir cismin atomlarının aralıksız hareketi,
14:41Einstein'ın görüşleriyle oldukça tutarlı olan,
14:44doğada hareketin durması veya sükunet diye bir şeyin olmadığını belirten evrensel kozmik yasaya tekabül eder.
14:51Servis bunu şu şekilde ifade ediyor.
14:54Bilimsel araştırmalar sonsuz büyüklükte olduğu kadar,
14:57sonsuz küçüklükte de her şeyin hareket halinde olduğunu,
15:00hareketsiz hiçbir şey bulamayacağımızı gösteriyor.
15:03Böylece Einstein, hareketin maddenin doğal ve gerçek bir hali olarak görülmesi gerektiği sonucuna varır.
15:10Evrenin yapısından kaynaklandığı için açıklamamızı gerektirmeyen bir durum olarak.
15:15Çünkü o varlığın özüdür.
15:18Gizli doktrinde de Plavatsky,
15:20mutlak soyut hareket mutlağın kendisinin kişileştirilmesidir, der.
15:25Üçüncü örnek, madde ve enerjinin karşılığı.
15:2919. yüzyılın bilimi 1905'te,
15:32enerji eşittir kitle çarpı ışık hızının karesi ortaya çıkana kadar bunu tamamen reddediyordu.
15:38Einstein'ın meşhur denklemi.
15:40Robert Milliken bunu şöyle açıklıyor.
15:54Bilinen mühendislik diline tercüme edersek,
15:56her saniye 1 gramlık bir madde kütlesi ısıya dönüşüyorsa,
16:00sürekli olarak 90 milyar kilovatlık enerjinin açığa çıktığını söyleyebiliriz.
16:05Bu çok önemlidir, çünkü maddenin kendisinin ışıma enerjisine dönüştüğü anlamına geliyor.
16:11Artık kanıtlanmış olan bu gerçek,
16:13maddenin yoğunlaşmış enerji ve enerjinin saçılmış madde olduğu gerçeğiyle açıklanmaktadır.
16:20Gizli doktrinde Plavatsky,
16:22Judge tarafından yayınlanan The Way dergisinden alıntı yapıyor.
16:26Bir Amerikalı teosofistin dediği gibi,
16:29Leibniz'in monadları bir bakış açısından kuvvet,
16:32başka bir açıdan madde olarak adlandırılabilir.
16:35Gizli doktrin için kuvvet ve madde aynı maddenin iki yüzüdür.
16:40Plavatsky'nin prakriti dediği bu madde,
16:43birincil maddeden veya mula prakritiden yani maddenin kökünden kaynaklanır.
16:48Ve Peçesiz İsis kitabında Plavatsky kuvvet ve maddenin karşılıklı olduğunu savunuyor.
16:54İster canlı bir uzgun hareketi, isterse inorganik bir cismin hareketi olsun,
16:59her nesnel tezahür için iki koşul gereklidir.
17:02İrade ve kuvvet.
17:04Artı madde veya bu hareketli nesneyi gözümüze görünür kılan şey
17:08ve tüm bu üçlü birbirlerine dönüştürülebilir güçlerdir.
17:13Şu alıntı son derece ilginçtir.
17:15Yalnızca atomik enerji sözcükleri atomların enerjiye sahip olduğunu ima ettiği için değil,
17:20görünüşe göre Plavatsky'nin bu kelimeyi kullanan ilk kişi olduğu için.
17:25Bu canlı parçacıkların dalga benzeri hareketi,
17:29manevi tek yaşam teorisi temelinde,
17:31maddemizden bağımsız ve atom enerjisi olarak sadece bilinç seviyemizde tezahür eden
17:37evrensel yaşam ilkesi temelinde anlaşılır hale gelir.
17:41Meselesiz Teknoloji Enstitüsü'nde kimya bölümündeki fakülte ve öğrenciler,
17:46gelecekteki uzmanlıklarıyla ilgili olarak gizli doktrin üzerinden ders planları hazırladılar.
17:511988'de ise önde gelen bir kimyacı olan Philip Purchin,
17:56bu enstitüde gizli doktrinin sistematik olarak incelendiğini
17:59ve bunun bir simya topluluğu tarafından yürütüldüğünü yazdı.
18:03Yine de Purchin'a göre zaman zaman New York Harvard Club'da,
18:07başta o enstitünün profesörleri olan eski meslektaşlarıyla gizli doktrini tartışmak için bir araya geliyorlar.
18:15Şimdi ise biyolojik bilimlere dönelim ve genetikle başlayalım.
18:20Bilim dünyası James Watson ve Francis Crick'in genetik kodu deşifre etme çalışmalarını
18:25çok büyük bir heyecanla karşılamıştı.
18:27Çünkü canlı hücrenin en büyük gizemi çözülmek üzereydi.
18:311953'te DNA'nın uzamsal yapısının bir modelini oluşturdukları için de
18:36bu bilim adamlarına Nobel Fizyoloji Ödülü verildi.
18:40Ancak bugün biyologlar yaşamın gizemlerinin düşündüklerinden çok daha karmaşık olduğunu
18:46her zamankinden daha iyi anlamaya başladılar.
18:49Bu genetik kodun kökeni bugün hala gizem olarak kalmaya devam ediyor.
18:54Yani bilim insanları onların doğal ortamda nasıl oluştuğunu henüz tam olarak açıklayamadılar.
19:00Sir Fred Hoyle, her hücrenin çekirdeğindeki genetik materyalin
19:04çok karmaşık bir yapıda organize edilmiş olan yaklaşık 200 bin aminoasit zinciri içerdiğini söyler.
19:10Hoyle'a göre böyle bir yapının doğal seleksiyon ve istemsiz mutasyonlar sürecinde
19:15rastgele meydana gelme olasılığı bir zar oyununda arka arkaya 5 milyon altılık atma olasılığına eşittir.
19:23Başka bir gizemde gen mekanizmasının açılıp kapanma sırasıdır.
19:28Vücudumuzdaki her hücrenin çekirdeği eksiksiz bir gen seti içerir.
19:33Yani yeni bir insanın üremesi için yeterli tüm kalıtsal bilgiler depolanır.
19:37Yapısal ve işlevsel özellikler hücrede hangi proteinlerin sentezlendiğine bağlıdır.
19:43Biyologlar aktivatör genler tarafından açılan ve düzenleyici genler tarafından kapatılan
19:49operatör genler olduğunu öne sürüyorlar ve genetikçilerin çok uzun zamandır aradığı
19:54yaşam sırrının anahtarının bu gen tetikleyicisinde yatıyor olması mümkündür.
20:00Ünlü bir doktor ve biyolog olan Louis Thomas, hücre biyolojisi ve genetiğinin
20:05karşılaştığı sorunların karmaşıklığını vurgulamak için insan beyninin kökeni ve
20:10gelişiminin gizemine dikkat çekiyor.
20:12İşte gerçekten şaşırtıcı olan budur.
20:15Bir çocuk düşünün önce tek hücredir ama sonra bu ikiye, sonra dörde, sonra sekize
20:21bölünür ve bu bu şekilde devam eder ve belirli bir aşamada da hücreler farklılaştıkça
20:26daha sonra insan beynine dönüşecek olan bir grup seçilir.
20:30Bu özel hücrelerin varlığı doğanın en büyük harikalarından biridir.
20:34Çünkü burada bir grup hücre, mantıksal ve yaratıcı düşünme için tasarlanmış
20:39trilyonlarca hücreden oluşan tek bir büyük aygıt haline gelmek üzere açılır.
20:44Okumayı, yazmayı, piyano çalmayı ya da uzanıp bir ağaca yaslanmayı öğrenmek için
20:49ihtiyacınız olan bütün bilgiler bu ilk hücrede zaten vardır.
20:54Tüm gramer, tüm aritmetik ve tüm müzik.
20:58Bu açılmanın nasıl gerçekleştiği bilinmiyor.
21:01Bazı cenin hücrelerinin aniden nasıl olup da belirli bir beyin maddesi niteliği
21:06kazandığına dair en ufak bir fikir yok.
21:10Bu arada arkadaşlar bir kez daha hatırlatalım ki şu anda kaynaklandığımız kitap
21:152003 yılında yazılmış ve dolayısıyla o dönemin bilimsel buluşları veya bilimin
21:20o dönemdeki seviyesine göre yazılmıştır.
21:22Ondan sonra 2003 yılından sonra çok fazla bilimsel gelişme yaşandı.
21:26Birçok şey değişti.
21:28Ben yine hatırlatayım ki bu o döneme aittir ve yazar o dönemin bilimine göre
21:32konuşuyor ve yorumluyor.
21:35Fortune Science editörü Tom Alexander, beynin kendisinin şaşırtıcı derecede
21:40karmaşık olduğunu ve böyle karmaşık ve son derece organize bir yapının
21:44bileşenlerinin birbirleriyle nasıl iletişim kurduğunun uzun süredir devam eden
21:48bir gizem olduğunu belirtiyor.
21:51Ve şunları ekliyor devamında.
21:53Temel hesaplamalar vücudun genetik planını oluşturan DNA moleküllerinde
21:58bu en basit beyin bilgisayarları olan iki nöronun bile etkileşimini belirlemek
22:02için gerekli olan bütün bilginin kodlanamayacağını gösteriyor.
22:06Bilim insanları beynin her gün dünyadaki tüm telefon sistemlerinin toplamından
22:11daha fazla bağlantı kullandığını ve bir saniyenin çok kısa bir bölümünde
22:16milyonlarca ara bağlantıyı da kullanabildiğini söylüyorlar.
22:20Gizli doktrinde ise Blavatsky şöyle diyor.
22:23Sıradan ve ezoterik bilimler arasındaki anlaşmazlığın çözümü,
22:27fizikselin içinde bir astral bedenin varlığına olan inanca ve bunun kanıtına dayanır.
22:32Bu birincisi ikincisine bağlı değildir.
22:35Fiziksel hücrenin iç ruhunun germ plazmasını kontrol eden bu ruhsal plazmanın açılması gerektiğine
22:42ve bunun bir gün biyologların bu terra incognita kapılarını
22:46İtalyanca bu arada gizli ülke demektir.
22:49terra incognita kapılarını açacak anahtar olduğuna dikkat çekiyor.
22:52Dudinsky burada Blavatsky'nin kastettiği şeyin,
22:55alanın, bilim dalının bugünkü embroloji olduğunu söyler.
22:59Bu konu gizli öğretide çok fazla önemlidir.
23:02O derece ki ikinci cildin üç temel taşından biri
23:05astral bedenin fiziksel bedenden önce doğduğunu
23:08ve onun prototipi olarak hizmet ettiğini söyler.
23:11Az önce örneğini verdiğimiz William Judson,
23:14Teozofi Okyanusu adlı kitabında şu satırlar geçer.
23:17Astral beden görünür bedene kıyasla çok ince bir yapıya sahip maddeden oluşur
23:22ve yüksek bir gerilme kuvvetine sahiptir.
23:25Bu nedenle de yaşam boyunca çok az değişirken fiziksel beden her saniye değişir.
23:30Astral, plastik, elastik ve güçlüdür.
23:33Oluştuğu madde esasen elektriksel ve manyetiktir.
23:37Bu prototip bedeni olmadan fiziksel beden basitçe parçalanır.
23:41Prototip bedenin fiziksel bedenle aynı anda büyüdüğüne
23:44ve gebe kalma anında mikroskopik ancak form olarak mükemmel olduğuna inanılır.
23:50Yine Dudinsky'e göre, şu anda bu bilgileri aldığımız kitabın yazarı olan Dudinsky'e göre,
23:55astral bedenin varlığının kanıtlarından biri,
23:58kesilmiş uzuvların hayali duyumları gibi iyi bilinen bir fenomen olabilir.
24:03Yani duydunuz mu bilmiyorum,
24:05vücudunun bir organını, kolunu veya bacağını kaybeden insanlar da
24:09bazen kaybettikleri kısmın ağrıdığını hissederler halbuki o bölüm artık yok.
24:14Mesela kaşındığını hissederler kaybettikleri kollarının.
24:18Ve Judge da onu söylüyor,
24:20amputasyon sonrası astral uzuv etkilenmeden kalır.
24:24Bu nedenle de insan onu vücudunun gerçek bir parçası olarak hissetmeye devam eder.
24:29Çünkü ne bıçak ne de asit astral prototipe zarar veremez.
24:34Oliver Sash, nörolog ve yazar, hastalarından birinin şunları söylediğini aktarıyor.
24:40Bu şey, bu hayaletimsi bacak bazen cehennem gibi acıyor.
24:44Parmaklar bile bir şey onları sıkıştırıyormuş gibi bükülüyor.
24:48Geceleri veya protez olmadığımda ve ayrıca hiçbir şey yapmadığımda daha kötü.
24:53Protezi takıp yürüdüğünüzde bu his kayboluyor.
24:56Sonra bacağı canlı gibi hissediyorum.
24:58Ama bu farklı bir hayalet.
25:00Güzel bir şey. Protezi canlandırıyor ve yürüyebiliyorum.
25:061981 yılında biyokimya ve hücre biyolojisi uzmanı Rupert Sheldrake'in bir çalışması,
25:12İngiltere'de yeni yaşam bilimi biçimlendirici nedensellik hipotezi adı altında yayınlandı.
25:18Ve bu kitap tabi ki çok çok yoğun çok şiddetli tartışmalara yol açtı.
25:23İngiltere'nin önde gelen bilimsel dergilerinden biri olan Nature,
25:27onu yıllardır yanmaya en uygun aday olarak nitelendirdi.
25:31Neoscientist dergisinde ise şunlar yazılmıştı.
25:34Burada biyolojik ve fiziksel gerçekliğin doğasına ilişkin önemli bir bilimsel çalışmayla uğraştığımız açıktır.
25:41Görünüşe göre doğanın bir kez aldığı bilgiyi aktarma eğilimi vardır.
25:46Bu en yoğun şekilde mesela kristallerde olur.
25:49Suyun da aynı özellikleri olduğu söylenir.
25:52Hannah'nın belirttiği gibi ilk kez sentezlenen kimyasal bileşiklerin kristalleştirilmesi genellikle zordur.
25:59Zamanla kristal bir formda organize olma yeteneği artar.
26:03Yüz yıl önce teozofistler astral dünyanın sunduğu çeşitli olanaklara işaret ettiler.
26:09Bu Judge'ın Doğudan Yankılar adlı makalesinde de belirtilmişti.
26:14Teozofi araştırma alanında belki de astral ışıktan daha ilginç bir şey yoktur.
26:19Hindular buna akaşa diyor. Bu kelime eter olarak da çevrilebilir.
26:24Batı dünyasının bildiği duru-görü, duru-işit, medyumluk ve inayetin ancak astral ışık aracılığıyla mümkün olduğu da belirtilmektedir.
26:33Eylemlerimizi ve düşüncelerimizi düzeltir, dünyada olan her şeyin devasa bir panoramasıdır
26:39ve insan bu sayede her zaman geçmiş veya gelecekteki herhangi bir olaya bakmayı başarabilir.
26:46Astral ışık dünyanın her atomuna, her moleküle nüfuz eder.
26:50Çekim ve itme yasalarına uyarak titrer, olumlu ya da olumsuz olur.
26:54Bu da ona bir yılanla sembolize edilen rotasyonu verir.
26:58Bu kozmik olarak konuşursak sadece bitkilerin değil,
27:01aynı zamanda insan kalbinin, sistol ve diastolünün de korunmasını sağlayan,
27:06büyük ve her şey kapsayan faktör veya ana hareket ettiricidir.
27:11Astral ışık aynı zamanda her anın fotoğraflarını çekiyor ve koruyor.
27:15Bu nedenle de Mısırlılar ona katip derlerdi.
27:18Hristiyanlıkta bu, iyi işleri ve günahları işaretleyen bir melektir.
27:23Hindu pantheonunda ise yama, ölülerin yargıcı.
27:26Çünkü karma bizi akaşada bıraktığımız resimlere dayanarak yargılar.
27:31Bir başka deyimle akışık kayıtlara.
27:34Dudinsk'e göre astral ışığın çok daha fazla özelliği var.
27:39Dünyamız söz konusu olduğunda var olan her şeye nüfus eden astral ışığın her yerde olduğu söylenebilir.
27:45Düşüncelerin, eylemlerin, olayların, ruh hallerinin, sesin, rengin ve diğer her şeyin resimlerinin sabitlendiği bir baskı gücü vardır.
27:55Yine astral ışık hipnozun altında yatan ve bilim tarafından tanınmayan güçlü bir faktördür.
28:01Baynett, Charcot ve diğer araştırmacılar tarafından formüle edilen problemlerin bir çoğunu açıklamayı mümkün kılar.
28:08Ancak özellikle bir kişi, olduğu gibi iki veya fazla farklı kişiliği kendi içinde birleştirdiğinde
28:14ve her birinde de hatırladığında bu fenomenin ne olduğunu açıklamayı mümkün kılar.
28:19Bunlar ise sadece bireysel deneyim alanına giren şeylerdir.
28:22Bu garip fenomenler de astral ışık akımlarından kaynaklanmaktadır.
28:26Bu tür her bir akışta belirli bir dizi yansıma bulunacaktır
28:30ve bunlar kendi varlık alanımızda konuşma veya eylemler yoluyla onları ifade eden içsel insan tarafından seçilir.
28:37Bu aynı akışları kullanarak yaşamın gizli sayfalarını okur.
28:42Bu ışık hem iyi hem de kötü fotoğraflar çekebilir ve hepsi her insanın bilinç altına yansır.
28:47Astral ışığı kötülük resimleriyle doldurursak o bizim şeytanımız ve yok edicimiz olur.
28:53Ama bu ebedi tuval daha saf nitelikte olaylarla boyanırsa o bizim ilahi asansörümüz olacaktır.
29:00Bedenin astral prototipi kavramı bizi daha da temel bir soruna yönlendiriyor.
29:06Bunu yaratan şey kimdir veya nedir?
29:09Bu sorunun cevabı gizli öğretinin konusu olan teozofik evrim kavramında ve onun temel itici güçlerinde aranabilir.
29:16Kadim ırkların mirasının birinci bölümünde bu konuya değinmiştik, teozofik antropogenes diye.
29:22Temel olarak gizli doktrine göre evren içeriden dışarıya doğru hareket ettirilir ve yönlendirilir.
29:29Her biri görevini yerine getiren, tüm kozmosu yönlendiren, ona rehberlik eden ve onu canlandıran akıllı varlıkların neredeyse sonsuz bir hiyerarşisi dizisi.
29:39Bu varlıklar bizden çok daha bilinçli ve çok daha akıllılar.
29:43Bu öğretiye göre en gelişmişleri evrenin mimarları olarak adlandırılır.
29:48Onlar bir zamanlar insan olan varlıklardı ve şimdi kendilerine verilen güç ve görevlerde tanrılar gibidirler.
29:56İlginçtir ki Blavatsky'nin bu teorisi geçen yüzyılın önde gelen evrimcisi ve ateşli bir şüpheci olan İngiliz biyolog Thomas Huxley'den destek gördü.
30:06Bazı tartışmalı problemler üzerine bir deneme adlı çalışmasında şunları yazdı.
30:11Çok uzun ve karmaşık cümleleri var. Böyle ağır cümleler çeviride de anlatımda da sorun olabiliyor.
30:17Bu nedenle ben bunu birkaç cümleye bölerek basitleştireceğim.
30:21Basitçe şunu yazıyor.
30:23Olayı en titiz bilimsel bakış açısıyla ele aldığımızda şunu görüyoruz.
30:27İnsan zekasının bir hamam böceğine kıyasla ne kadar gelişmiş olduğunu düşünün.
30:32Bu bize milyarlarca gezegenin bulunduğu evrende bizim dışımızda da zeka olabileceğini
30:38ve hatta bizimle karşılaştırıldığında o zekanın ulaştığı seviyenin bizimle hamam böceği arasındaki zeka seviyesi kadar uzak olabileceği ihtimalinin çok yüksek olduğunu gösterir.
30:49Bunu tamamen reddetmek, tamamen gözden çıkarmak bilimsel açıdan sadece savunulamaz bir fikir değil, hatta gülünçtür.
30:57Yani burada aslında bir istatistik ölçüm yapıyor Huxley.
31:01Biliyorsunuz birçok bilim insanı istatistik açıdan evrende mutlaka bizim dışımızda da canlı
31:07ve hatta akıllı varlıkların, uygarlıkların olması gerektiğini düşünüyorlar.
31:12Bunun nedeni de en az bir tanesinin yani bizim var olmamız, evrenin genişliği gibi faktörler göz önüne alınır
31:20ve hatta tam bir sayı da vermişti bir bilim insanı, en az şu kadar, şu sayıda başka akıllı uygarlıkların da olması gerekiyor diye.
31:27Yani mutlaka varlar ancak onlara ulaşamadık henüz. Bir ihtimal hiçbir zamanda ulaşamayacağız.
31:35Huxley zihin hakkındaki fikirlerini de sonradan değiştirmiştir.
31:40Anladığım kadarıyla diyor, materyalizmin ana ilkesi evrende madde ve kuvvetten başka hiçbir şeyin olmadığıdır.
31:47Hatta buna Kraft und Stoff diyor, yani kuvvet ve madde.
31:52Bunlar varoluşun alfa ve omegası gibi davranırlar.
31:56Ve bu doktrinin ateşli destekçileri ona uymayan herkesi aptallar ve ikiyüzlüler için ayrılmış cehenneme mahkûm ediyorlar.
32:04Yani burada Dante'nin cehennemini kastediyor.
32:07Ancak Huxley diyor ki ben bütün bunlara inanmıyorum.
32:11Evrende üçüncü bir şey var.
32:13Yani ne maddeye ne de kuvvete ya da bu ikisinin herhangi bir olası değişikliğine atfedemeyeceğim bir akıl.
32:23Doğal seçilim teorisini Darwin'den bağımsız olarak geliştiren Alfred Russel Wallace bu mekanizmanın sınırları olduğunu söylemiştir.
32:31Yüksek zekalardan gelen rehberliği madde evreni yöneten büyük yasaların ayrılmaz bir parçası olduğunu söylüyor.
32:39Ve özellikle bir vurgu yapıyor.
32:41Mesela sanatsal, müzikal ya da başka herhangi bir estetik yeteneğin doğal seleksiyonla açıklanamayacağını,
32:48çünkü bunların hiçbirinin hayatta kalma mücadelesinde avantaj sağlamadığını söylüyor.
32:56Gizli doktrinde de şunları okuyoruz.
32:59Doğal seçilim nesnel olarak var olan bir şey değildir.
33:02Yalnızca var olma mücadelesinde uygun olanın hayatta kaldığını ve uygun olmayanın nasıl yok edildiğini açıklamak için uygun bir ifadedir.
33:11Doğal açıdan güç olarak seçilim aslında sadece efsaneden ibarettir.
33:16Özellikle türlerin kökenini açıklamak için başvurulduğunda.
33:20Kendi başına bu mekanizma hiçbir şey üretemez ve sadece ona sağlanan ham madde ile çalışır.
33:26Ve soru şudur.
33:28Hangi neden diğer ikincil nedenlerle birlikte canlıların kendilerinde değişiklikler üretir?
33:34Bu ikincil nedenlerin çoğu iklime, yiyeceğe vs.ya bağlı olarak tamamen fizikseldir.
33:40Harika.
33:41Ancak organik evrimin ikincil yönlerinin arkasında daha derin bir ilke aranmalıdır.
33:47Materialistlerin kendiliğinden değişimler ve rastgele sapmalar dediği şey özellikle insan vücudunun inanılmaz karmaşıklığını ve şaşırtıcı özelliklerini açıklayamıyor.
33:58Çünkü türlerin fizyolojik değişiminin altında yatan sebep bilinçaltıdır.
34:03Maddeye nüfuz eden ve nihayetinde ilahi bilgeliğin yansımasına ve daha çoğansın bilgeliğine kadar izlenebilir bir zeka.
34:12Ve işte Prof. Rozak, Volos'un doğal seleksiyonla ilgili benzer görüşleri hakkında şunları yazıyor.
34:18Ona göre türlerin uygunluğu özünde muhafazakardı ve deneyimsizdi.
34:23Yalnızca yatay olarak işliyor.
34:25Eğer evrim gerçekten de en uyumlu olanların hayatta kalma yolunu izleseydi, o zaman gezegenimizde hala sadece üretken bakteriler yaşıyor olurdu.
34:35Ama bunun arkasında Volos, dikeye doğru da cesur bir hareket görüyor.
34:40Bu da evrimi daha yüksek karmaşıklık ve zeka seviyelerine iter.
34:44Ve bu dikey hareket manevi bir kaynaktan güç alıyor.
34:49Gizli doktrinde dikey hareketin esas olarak evrim yolundaki stratejik noktalarda meydana geldiğini gösterir.
34:56Newsweek 3 Kasım 1980'de şunları bildirmişti.
35:01Günümüzde giderek daha fazla bilim insanı türlerin milyonlarca yıl içinde çok az değiştiğini ve sonra bir kuantum sıçramasında olduğu gibi aniden hızla evrimleştiğini düşünmeye meyillidir.
35:13Ünlü antropolog Lauren Eesley, The Never Ending Journey'de paleoneuroloji alanında önde gelen bir uzman olan Dr. Tilly Edinger'in gözleminden alıntı yapıyor.
35:23Bir insan pitekantropos aşamasından bu noktaya geldiyse beyninin evrimi yalnızca ulaştığı sonuçlar açısından değil, aynı zamanda gelişim hızı açısından da eşsizdir.
35:34Jeolojik bir bakış açısından beyin yarımkürelerinin en az %51 büyümesi neredeyse bir anda gerçekleşmiş ve bu vücut boyutlarında önemli bir artışa neden olmamıştır.
35:46Muhtemelen burada da insan ruhlarının önceki dünyadan şimdiye kadar rastgele insan biçimlerine enkarnasyonuyla gizli doktrinde açıklanan zihnin ateşlenmesi dönemiyle bir paralellik vardır.
35:58Bir önceki yaşamında insan aşamasına ulaşmış ruhların hayvanlar aleminde yeniden enkarne olmalarına gerek yoktur.
36:05Bu arada Blavatsky'nin doğal seçilim ve rastgele mutasyonun kendi başına bizimki kadar karmaşık bir dünyanın oluşumuna yol açamayacağı görüşü bazı bilim insanları tarafından, tabii bağımsız olarak, şahsi görüş şeklinde destek görmüştür.
36:20Örneğin Princeton Araştırma İstitüsü'nde fizik profesörü olan Freeman Dyson'ın Her Yönde Sonsuz adlı çalışmasından yapılmış bir alıntı 1988 Nisan'ında Time dergisi tarafından yayınlandı.
36:32Şöyle diyor Dyson,
36:34Evrenimizin tesadüfen oluştuğunu düşünmüyorum. Zekanın evrende çok gerçek anlamda var olduğuna inanıyorum.
36:41Soru şu, bir incir mi yoksa başka bir şeyin tesadüfi bir sonucu mu?
36:46Biyologlar arasında hakim görüş bunun zihnin DNA moleküllerinden ya da buna benzer bir şeyden rastgele ortaya çıktığı yönündedir.
36:54Bu pek olası görünmüyor.
36:56Zihnin doğanın ana bileşenlerinden biri olduğu ve tarihin mevcut aşamasında onun tezahürü olduğumuz fikri bana daha mantıklı görünüyor.
37:05Buradaki mesele zihnin kendi kendine yeterli olması değil, evrenin inşasının ayrılmaz bir parçası olması ve hayatın, doğanın zihne başka türlü sahip olamayacağı yeteneklerle donatılması şeklidir.
37:18Bu arada Dyson'da George Wald'ın 1985 tarihli Evrende Yaşam ve Zeka konuşmasından da alıntı yapıyor.
37:25Harvard Üniversitesi'nde eski biyoloji profesörü olan Wald 1967'de Nobel Fizyoloji Ödülüne layık görülmüştür.
37:33Şöyle diyordu,
37:35''Neredeyse bütün biyologlar ve birçok insan gibi bilincin veya aklın hayvan evriminin en son ürünü olduğuna inanıyordum.
37:42Ama sonra tam tersine maddeyi belirli yönlere doğru evrimleştiren şeyin aslında zihnin her yeri kaplayan sürekli varlığı olduğu aklıma geldi.
37:52Ve sonra kendimi güzel bir noktada buldum.
37:55Bu tür fikirler eski doğu felsefelerinde binlerce yıldır var ve 20. yüzyılın ilk yarısında fizik alanında çalışan bazı seçkin araştırmalarda aynı düşüncelere sahipti.''
38:06Eddington zihnin maddeye göre önceliği hakkında da konuşmuştur.
38:10Felsefeci fizikçi Von Weizsäck'a madde ve bilincin gerçekliğin ikiz yönleri olduğu anlamına gelen özdeşlik ilkesi dediği şeyden bahseder.
38:19İşte bu tür yansımalar kaçınılmaz olarak yaşamın sadece Dünya'da değil evrenin başka bir yerinde de var olabileceği fikrine yol açar.
38:28Bu bağlamda da şu soru ortaya çıkıyor.
38:30Gezegenimizin ve tüm Güneş sisteminin ölümünden sonra dünyevi evrimsel gelişimin sonuçları ortadan kalkacak mı?
38:41Zamanımızın önde gelen fizikçilerinden biri kabul edilen Stephen Hawking hatta kimilerine göre en önemli fizikçisi.
38:48Bu adam Cambridge'de bir zamanlar Isaac Newton'ın tuttuğu pozisyondaydı.
38:52Ve onun çok popüler olan ''Zamanın kısa tarihi, büyük patlamadan kara delikleri'' adlı kitabında başlangıçta Kozmos'u nihayi yok olmaya mahkum eden açık evren modelini kabul ettiğini söylüyor.
39:04Daha sonra ise hem kendisi hem de meslektaşları evrenin sürekli titreştiği sonucuna varmışlar.
39:10Önce genişler sonra büzülür ve bunun ne başlangıcı ne de sonu vardır.
39:15Buna göre ''Big Bang'' yani büyük patlama türünün ne ilk ne de son olayıdır.
39:20Şunları belirtiyor.
39:2220. yüzyıldan önce kimsenin evrenin genişliyor mu, daralıyor mu diye sormadığı zamanlardaki genel zihniyetin bu özelliğini belirtmek ilginçtir.
39:31O zamanlar evrenin ya her zaman değişmeden var olduğuna ya da geçmişte yaklaşık olarak bugün gözlemlediğimiz gibi belirli bir anda yaratıldığına inanılıyordu.
39:41Blavatsky ise Peçesiz İsis adlı kitabında bazı satırları o kadar önemsemiştir ki onları gizli doktrinde de tabi bazı düzeltmelerle tekrarlamıştır.
39:51Budizm ve Brahmanizm ve hatta Kabbala gibi ezoterik ilimler sonsuz ve bilinemez bir özün ya pasif ya da aktif olarak düzenli ve uyumlu bir dizi şeklinde ezelden beri var olduğunu öğretir.
40:03Manun'un şiirsel anlatımında bu durumlar Brahman'ın günleri ve geceleri olarak adlandırılır.
40:09Yani ya uyanıktır ya da uykudadır.
40:13Gizli öğretiye göre harekete geçme zamanı geldiğinde ezeli ve değişmez yasaya itaat sayesinde bu ilahi öz dışarıdan içeriye ve içeriden dışarıya yayılır.
40:23Fenomenal veya görünür dünya art arta harekete geçirilen uzun bir kozmik güçler zincirinin çalışmasının nihai sonucudur.
40:31Aynı şekilde pasif duruma dönüş gerçekleştiğinde ilahi öz küçülür ve bu yaratmanın sonucu yavaş yavaş ve aşamalı olarak çözülür.
40:40Görünen dünya parçalanır, malzemesi dağılır ve biricik olan karanlık yine uçurumun yüzünü kaplar.
40:48Bu fikri daha da net bir şekilde aktaran gizli kitaplardan bir metafor kullanmak gerekirse bilinmeyen özün üflenmesi dünyayı doğurur.
40:57Solunması ise kaybolmasına yol açar.
41:00Bu süreç sonsuzdur ve mevcut evrenimiz ne başı ne de sonu olan sonsuz bir diziden yalnızca biridir.
41:07Büyük patlama teorisinin özü evrenin sonunda tüm yıldızların ve galaksilerin ortaya çıktığı küçük bir madde kıvılcımı patlamasıyla başladığı fikridir.
41:17Gizli öğretide de evrenin gelişiminin çeşitli aşamalarının sembolik anlatımları var ve burada biz Big Bang'e benzer bir ifade buluruz.
41:25Ancak burada evrenin maddeden değil ruhtan doğduğu yazar.

Önerilen