• 4 ay önce
Kaynaklar:
Ernst Muldaşev - Tanrılar Şehri'nin İzinde | 1. Cilt | Kadimin Trajik Mesajı
Ernst Muldaşev - Tanrılar Şehri'nin İzinde | 5. Cilt | Dünyadaki Yaşam Matrix'i
Helena Blavatsky - Gizli Öğreti | Antropogenez

Kanalıma üye olmak için http://wedia.link/KaanUnsalAlphanKATIL linkine tıklayabilirsiniz.
Müzik:
Ender Güney https://www.youtube.com/channel/UCHEioEoqyFPsOiW8CepDaYg
Ross Bugden - Flight Hymn:
https://www.youtube.com/watch?v=k3Sx_JsV9ZE&t=64s
Video kapak tasarımı:
Ramazan Kaba https://www.behance.net/ramazankaba
Kardeş kanallarım:
Mirage Serap Yılmaz https://www.youtube.com/channel/UCRzQKQkZPnUvh9uB60W58bQ
Mesart: https://www.youtube.com/channel/UCf_7KxOeL24quiF6CX3LtCA

"Mucize diye bir şey yoktur, sadece biz evreni çok az biliyoruz..."

Kaan Ünsal Alphan YouTube Kanalına Hoş Geldiniz. Birbirinden özel içeriklerimizden haberdar olmak için http://wedia.link/kaanunsalalphan linke tıklayarak abone olabilirsiniz.

Kaan Ünsal Alphan'ı Facebook'tan takip etmek için: https://www.facebook.com/kagan.alphan linke tıklayabilirsiniz.

Kaan Ünsal Alphan'ı Instagram'dan takip etmek için:
https://www.instagram.com/kaanunsalalphan/?hl=tr linke tıklayabilirsiniz.

Kaan Ünsal Alphanı Twitter'dan takip etmek için: https://twitter.com/KaanUnsalAlphan linke tıklayabilirsiniz.

Bunlar da hoşunuza gidebilir;

Tüm belgesellerimizi izlemek için http://wedia.link/7YDX7 linkine tıklayabilirsiniz.

Şiir ve hikayeleri izlemek için http://wedia.link/JSqvG linkine tıklayabilirsiniz.

Podcastleri izlemek için http://wedia.link/wP3Wo linkine tıklayabilirsiniz.

Kaan Ünsal Alphan videolarını izlemek için http://wedia.link/le5D1 linkine tıklayabilirsiniz.

Sesli Anlatım videolarını izlemek için http://wedia.link/NALHz linkine tıklayabilirsiniz.

Kaan Ünsal Alphan Kanalı

Gerçeğin peşinde; varlığın tüm bilinmeyenlerini, gün yüzüne çıkmaya çalışan hakikati, hasır altı edilmiş fenomenleri, gizemli olayları, belge, bilgi ve tanıklarıyla ortaya çıkarmaya çalıştığımız belgesellerimizle tarihe not düşüyoruz.

#KaanÜnsalAlphan #KadimIrklarınMiraso #TeozofikAntropogenez
Döküm
00:00Astronotlar geminin yakınlığında anlaşılmaz ve açıklanamaz birşeyler anlatan erbe yani alman ırksal araştırma ve eğitim yaklaşık 3500 yıl önce altın çağını yaşamış antik sesler çığlıklara, kurumalara ve telkraf bildirim sesleri anlatıyor.
00:20Dünya tarihinin en korkunç seri katili ile karşılaşmıştır.
00:24İlk olarak koridorda 5-6 hafta sonra kameralar geçişi I. Gordiato yönecek.
00:30KGB su gibidir, bulunduğu ortama okunarak insanın zamanda yorgunluk yapması meselesinin çözülebilir bir mesele olduğu iddiasını ödüyor.
00:55İzlediğiniz için teşekkürler.
01:00İzlediğiniz için teşekkürler.
01:21Şu an net hatırlamıyorum ama sanırım 1989 yılıydı.
01:25Çalıştığımız merkezden arkadaşlarım, başmühendis Yuri Ivanoviç Vasilyev, merkezimizin müdürü, cerrah meslektaşım Amir Yusupoviç Salihov ve ben Mısır'a gitmiştik.
01:35Amacımız gezi değildi, bu tamamen mesleki bir seyahatti.
01:39Mısır'da Alloplant isimli kendi teknolojimizi kullanarak bir dizi göz ameliyatı gerçekleştirecektik.
01:46Yoğun çalışmalarımızdan sonra bir gün boşluk yakaladık ve bunu kullanarak eski Mısır piramitlerine doğru yol aldık.
01:56Muhtemelen buralara gelen herkes ilk olarak aynı şeyle sarsılır.
02:01Piramitlerin, özellikle de Keops'un devasa boyutları.
02:06Büyülenmişçesine istemsizce üçümüz de susuyorduk.
02:11Adeta insan varlığının kökenlerine dek giden derin duygulara dalmıştık.
02:16Bunlar güzel duygulardı çünkü aynı zamanda sizin insan olarak yalnızca bir toz zerresi değil,
02:22evrenin değerli bir parçası olduğunuz duygusuyla ilgili alışılmadık derecede görkemli bir karaktere sahiplerdi.
02:30Keops piramidine geldik.
02:33En yüksek hassasiyetle üst üste dizilmiş devasa taş bloklar,
02:38yapının sadeliği fakat anıtsallığı ilk dikkat çeken şeyler oluyor.
02:44Kimler yaptı bunu?
02:46Gerçekten insanlar mı? diye sordum kendi kendime ve nedense kendimi aptal gibi hissettim.
02:52Hayatımda nadiren kendimi bu kadar bariz ve tatsız bir şekilde tutuk hissediyordum.
02:58O dönemler piramitlerin dünyevi zihni dünya dışı zihne bağlamak da dahil birden fazla işleve sahip olduklarıyla ilgili aktarımlardan habersizdim.
03:07Şu anda kendi aptallığımın o ezici duygusuna rağmen büyük piramidin yanında durduğum için mutluymuşum gibi geldi.
03:15Bir taşra çocuğu olarak ben onun yanında olma ve onun görkemli etkisini hissetme fırsatına sahip olmuştum.
03:23Kendimi büyük, çok büyük ama aynı zamanda çok aptal hissediyordum.
03:29Piramit ise bana bakıyor, zihnimin içine giriyor gibiydi.
03:34O zamanlar bu piramitlerin yapıldığı blokların onlarca kilometre öteden buraya getirildiğini,
03:40birbirlerinin üzerine aralarına bir jilet bıçağını dahi sokamayacağınız kadar dakik bir şekilde kesilerek dizildiklerini,
03:47bunun o dönemin teknolojisiyle nasıl yapıldığının bilinmediği üzerine de düşünmedim.
03:53O zamanlar elbette Helena Blavatsky'nin gizli doktrinini okumamıştım ve onun Mısır piramitleriyle ilgili düşüncelerinden haberim yoktu.
04:02Madame Blavatsky Mısır piramitlerinin yaklaşık 80.000 yıl önce o çağlarda Atlantik okyanusundaki Platon adalarında yaşayan Atlantislilerin inşa ettiklerini anlatıyordu.
04:13Popüler edebiyattan piramitlerin 45.000 yıl önce henüz tekerleği dahi icat etmemiş olan Mısırlılar tarafından yapıldığını okumuştum.
04:22Yarı vahşi kölelerin, zalim rahiplerin rehberliği altında bu muazzam ve aynı zamanda son derece entelektüel çalışmayı yapabilmelerine şaşırmamak elde değil.
04:32Bir efsaneye göre Napolyon Fransa'nın imparatorluk tahtına oturmadan önce buraya gelmiş,
04:39bu piramidin içinde tek başına birkaç saat geçirdikten sonra şok içinde beti benizi atmış bir şekilde dışarı çıkmıştır.
04:46Onun neyin bu kadar korkuttuğunu hiçbir zaman açıklamadı ancak bu olayın onun gelecekteki yaşamına yön verdiğine inanılır.
04:54Anlaşılan bu piramidin yalnızca sade insanların değil büyük liderlerin de hayal gücünü uyandırabilen, onları zorlayan bir gücü var.
05:04Bizi gözetleyen Mısırlı gözekimleriyle biraz konuştuktan sonra nihayet Keops'un içine girmemizi sağladılar.
05:12Rehberin peşinden gittik. Önce yaklaşık bir metre yüksekliğinde bir geçitten geçtik.
05:18Bu yüzden de sadece eğilmemiz yetmedi, dizlerimizi de bükerek ilerlemek zorunda kaldık.
05:24Bu çok zordu. Dört ayak üzerinde ilerlemek daha kolay olurdu ama pantolonlarımızı mahvetmek istemedik.
05:31Geçit otuz derecelik bir açıyla yükseliyordu ve hiç sonu gelmeyecek gibiydi.
05:37Bu geçit neden bu kadar küçüktü? Eski Mısırlılar bu kadar ufak tefek olabilirler miydi?
05:46Sonunda Firavun'un lahitini gördüğümüz büyük salona girdik.
05:51Piramidin içindeki bir salonda duruyorduk ve içimizdeki en baskın duygu bir an önce buradan çıkma isteğiydi.
05:58Bu daha ziyaden nedeni açıklanamayan bir endişe duygusuydu.
06:04Dönüşte aynı dar geçidi inmek daha kolay oldu. Sonunda tanrısal ışığa çıkabildik.
06:11Bu sefer bizi Sfengs'in yanına getirdiler.
06:15Koca Sfengs başını gururla kaldırmış bir şekilde oturuyordu.
06:20Mısırlılar ona çölün koruyucusu derler.
06:24Fransız askerlerinin Sfengs'e top atışları yaptıklarını ve burnunun bir kısmını kopardıklarını dinlemek ise iğrençti.
06:32Sfengs'in bakışlarından etkilenmiştim. Öylece durmuş onun gözlerine bakıyordum.
06:38O ise çevresindeki hiçbir şeyi görmüyor, uzaklardaki meçhul bir noktaya bakıyor gibiydi.
06:44Bu bakışta sadece gurur değil, aynı zamanda baktığı yere bir tür özlem, bir tür hasret de okunabilirdi.
06:52Sfengs nereye bakıyor? Bilmiyordum. Ancak bakışları canlı gibiydi.
06:58Ayrıca onu yapanları hiçbir zaman açıklamayacak gibi.
07:03Yanımdaki Amir'e, ''Sence onu kimler yaptı?'' diye sordum.
07:07''Bilmiyorum.'' dedi. ''Ancak Mısırlıların yapmadığını söyleyebilirim.''
07:12Dönüp tekrar ona baktım. Evet, tüm görünüşünde, heybetinde büyük bir gizem saklıydı.
07:20Tıpta sık sık yaptığımız gibi durumu analiz etmeye ve bazı varsayımlar ortaya koymaya çalıştım.
07:26Ancak kendi aptallığımın can sıkıcı hissinin yeniden yoğunlaşmaya başlamasıyla aklıma hiçbir şey gelmedi.
07:33Şunu da sonradan öğrenecektim.
07:35Büyük İnisiyah Helena Blavatsky dahi Sfengs hakkında açıklama yapamamış, ona çağların büyük gizemi adını vermiştir.
07:44Birkaç yıl içinde insanlığın gen havuzunu, yani en derin meditasyon hali olan Somati'de,
07:50derin zindanlarda oturan korunmuş insanları keşfetmeye başlayacağımı ve insan gen havuzunun varsayılan konumlarından birinin yeraltı boşlukları olacağını hayal bile edemezdim.
08:01Sfengs ve Mısır piramitlerinin altında da bu tür boşluklar bulunmuştur.
08:07Rehberimize döndüm. ''Söyler misin, Sfengs'ı kimler ve ne zaman yaptılar?''
08:12Rehber kendinden emin bir şekilde, ''Onu 45 bin yıl önce eski Mısırlılar yaptı.'' dedi.
08:18''Peki o nereye bakıyor?'' dedim.
08:20''Bu soruyu soran ilk kişi siz değilsiniz bayım.'' dedi.
08:24''Ben bunu tarihçilere sordum. Bu konuda çok farklı görüşler, çok farklı efsaneler var.
08:29Ama onlar, yani bu efsaneler, daha çok peri masallarına benziyor.
08:33Bunlardan en yaygınına göre Sfengs, tanrıların dünyaya indiği yere bakıyor.''
08:39''Peki tanrıların dünyaya indiği yer neresi?''
08:42''Gezegen yüzeyi çok iyi öğrenilmiş çünkü.'' dedim.
08:46''Üzgünüm efendim.'' dedi rehber. ''Ben bir Mısırlıyım ve Mısır dışına hiç çıkmadım.
08:51İşim burada, Kahire'de, piramiklerin yanında.''
08:55Israr ettim. ''O zaman şöyle diyelim, Sfengs doğuya bakıyor değil mi?''
09:00''Evet.'' dedi. ''O zaman tanrıların dünyaya indikleri yer Mısır'dan doğuda diyebiliriz.''
09:06Rehber hafif utangaç. ''Ama efendim anlayın, bunlar sadece efsane, masal.
09:11Ben tabii ki Allah'a inanıyorum ve dünyaya hiçbir tanrı inmemiştir.''
09:16''Evet tabii, belki de.'' derken aklımda dünya haritasını canlandırarak Mısır'ın doğusuna hayali bir çizgi çizdim.
09:24Zihnimi zorlayarak Sfengs'ten doğuda Nil Nehri, Kızıldeniz, Arap Yarımadası, Irak, İran, Afganistan ve Tibet, ardından Çin ve Pasifik Okyanusu, ardından Amerika var.
09:38Tanrılar nereye inmiş olabilirler ki?
09:42O yer belki de Irak'tadır. Orada Mezopotamya, Sümerler ve eski Babil var.
09:48İran ise kişisel gücü elde tutmayı amaçlayan bir dini fanatizm bölgesidir ve bizdeki tanrı anlayışıyla hiçbir ilgileri yoktur.
09:57Tibet? Peki ya Tibet?
10:03Burası yaşam için pek elverişli olmayan yüksek bir taş çöldür.
10:08Arkadaşımın sesine irkildim. Şef gidelim artık, çok sıcak oldu.
10:13Bir anda sanki kendime geldim. Deli miyim ben, neyim?
10:17Dünyaya inmiş tanrılara inanıyorum ve üstelik onların nereye inmiş olabileceklerini belirlemeye çalışıyorum.
10:23Evet, ben üniversitede bize öğretilen ateizme pek güvenmiyorum.
10:27Ancak yine de ciddi bir bilim insanı, dahası bir cerrah, dünyaya inen tanrılarla ilgili hikayelere başvurmamalı.
10:34Bu hiç ciddi görünmüyor. Hatta buna gülerler.
10:39Ama bu fantastik düşünce kafama sımsıkı saplandı ve yıllar sonra tanrıların şehri hakkındaki efsaneyi duyduğumda tekrar su yüzüne çıktı.
10:48Ama çok tuhaftı. İnsanlar yaşamak için evler inşa ederler.
10:53İnsanlar ciddi toplantıların yapıldığı saraylar inşa ederler.
10:57İnsanlar anıtlar diker ve kendilerini ölümsüz kılmak isterler.
11:01Bazen kendilerini bir at üzerinde tasvir ettirirler.
11:05Böylece bu hayvanın zarafeti ve büyüklüğü nedeniyle daha sağlam ve anlamlı görünürler.
11:10Ancak içinde yaşamayacakları ya da ciddi toplantılar yapmayacakları halde,
11:15kalkıp da bu kadar büyük bir piramit inşa etmezler.
11:19Ya da bir devrimcinin yahut ülke başkanının büyüklüğünü anlatmayan bu kadar büyük bir sfengsi niye yapsınlar?
11:27Oysa insanlar öncelikle kendi inançlarına, kendi rahatlıklarına ve kendi değerlerine önem verirler.
11:34Dahası da var. Bildiğim kadarıyla hiçbir firavun kendisi için mezar odası olarak yaptırdığına inanılan yerde bulunmamıştır.
11:43Belki de sonradan çalındılar. Ancak oranın girişleri her mezar soyguncusunun girebileceği türden değildir.
11:50Şef beynim erimeye başladı. Artık gidelim diyorum diyen Yuri'nin sesini bir daha duydum.
11:55Otele gitmeden iki şişe viski aldık.
11:58O dönemler Mısır'da alkol meselesi büyük problemdi.
12:01Bu nedenle de ne olur ne olmaz diye otel odamıza kapanarak içmeye başladık.
12:06Mezesiz içiyorduk. Bu doz biz Ruslar için normal bir şeydi.
12:10Ancak nadiren alkol alan yanımızdaki Mısırlılar kısa sürede sarhoş oldular.
12:15Kendi dillerinde bir şeyler söyleyerek gürültü çıkarmaya başladılar.
12:19Hatta yanakları kıpkırmızı olmuş Mısırlı arkadaşımız diğeriyle bağıra bağıra konuşurken aynı anda masadaki bıçağı da alarak havada sallıyordu.
12:28Yuri bana döndü.
12:29Şef sorar mısın bu bıçakla ne anlatıyor bu Arap?
12:32Ben Araplara döner dönmez kendileri İngilizce'ye geçtiler ve hararetlerinin nedenini kendileri anlattılar.
12:39Sebebi İsrail düşmanlığıydı.
12:41Nasıl olur da kuruş büyüklüğünde bir ülke bizimle savaşa girer dediler.
12:46Onlar Yahudiler tüm Arap dünyasını ele geçirmek ve tüm Arapları köle yapmak istiyorlar.
12:52Ama bu olmayacak. Asla olmayacak.
12:55İsrail bize bir daha saldırırsa silahlı kuvvetlerimiz onlarla baş edemese bile biz bıçaklarla saldıracağız ve hepsini bıçaklayarak öldüreceğiz dediler.
13:04Bunu söyleyen Mısırlı bıçağı tekrar eline aldı ve havada birkaç kez salladı.
13:09Görünüşe göre bir Yahudi'yi öldürme prosedürünü taklit ediyordu.
13:13Yuri her şey yolunda mı Şef dedi. İngilizce bilmiyordu.
13:17Yolunda dedim. Yahudilere kızgınlar.
13:20Şey aramızda Yahudi yoktur umarım dedi.
13:24Biz dünyanın en eski milletiyiz diye devam ediyordu Mısırlı.
13:28Büyük piramitleri biz yaptık. Sfengs'i biz yaptık.
13:32Dünyada bizden başka kim piramit inşa edebilmiş? Hiç kimse.
13:36Yakında ulusumuz yeniden doğacak ve biz dünyanın en büyükleri olacağız.
13:41Çünkü büyük piramitler bize bunu söylüyor.
13:45Bunları dinlerken Mısır Araplarının bu tuhaf kuruntularını düşündüm.
13:50Arap kabilelerinin nispeten yakın bir tarihsel zamanda, Mısır firavunlarının büyük imparatorluğunun artık çökmeye başladığı bir dönemde eski Mısır topraklarına geldiklerini biliyordum.
14:01Ama antik çağın büyük başarılarını kendimize mal etmek ne kadar kolay.
14:06Oysa onların yakınında yaşıyor olmanız onların sizin tarafınızdan yapıldığı ya da neyi semboliz ettiklerini bildiğinize delalet etmez.
14:16Ancak daha sonra, ilk Himalaya keşif gezilerinden sonra biraz daha akıllandığımda ve bu bıçaklı Mısırlıların sahnesini hatırladığımda,
14:24insanların kendilerini tanrılarla karşılaştırabilecekleri konusundaki kendini beğenmişliği ne kadar kolay geliştirebildiklerini anladım.
14:33Piramitleri ise binlerce yıldır ayaktalar ve tüm görünümleriyle insanlara sessizce dünyanın ve saduyunun insanların düşündüğünden çok daha karmaşık olduğunu söylüyorlar.
14:46Daha sonraları, 1993 yılında Meksika'ya gittiğimizde Aztek kökenli olduğunu söyleyen bir yerliden benzer şeyler duyacaktık.
14:57Mayalılara ait olduklarını bildiğimiz piramitlerin aslında Aztekler tarafından yapıldığını iddia eden José Luis adındaki yerli,
15:04bize Amerika Birleşik Devletleri'nin tüm güney eyaletlerinin eskiden Meksika'ya ait olduğunu,
15:10ama Sam amcanın onları sonradan işgal ettiğini anlatmıştı.
15:15Amerika hala bizden güçlü, bizi hala eziyor ama ABD'nin bir tarihi yok.
15:21Bizim Aztek tarihimiz ise antik çağa dayanmaktadır.
15:25Evet eski gücümüzü geçici olarak kaybettik ama onu geri kazanacağız.
15:30Çünkü biz piramitleri inşa eden insanlarız.
15:33Piramitler bizi korur ve tamamen kaybetmemize asla izin vermez.
15:38Biz kimsenin yapamadığı piramitleri yaptık.
15:42O sıralarda 1993'de Meksika Kızılderililerinin, yani Aztekler ve Mayalıların,
15:48insanlığın Tibet'ten dünyaya yayılan, sonra Sibirya, Çukotka, Alaska'dan geçen,
15:54hatta Amerika kıtasının boynuz burnuna da ilerleyen kollarının ayrılmaz parçalarından olduğunu gösteren
16:00oftalmogeometrik çalışmalarımızı tamamlamıştık.
16:04Bu nedenle de en azından bir dereceye kadar Aztek ve Mayalıların da tıpkı Mısırlı Araplar gibi
16:10piramitler artık inşa edildikten sonra şu anki bölgelerine geldikleri düşünülebilir.
16:16Azteklerin sonsuza kadar aynı bölgede yaşadıkları çok şüphelidir.
16:20Çünkü insanlık tarihi halkların hareketleriyle doludur.
16:24Yine piramitlerin yanında yaşamanın onları inşa etmiş olmak
16:28ya da en azından ne için yapıldığını bilmek anlamına gelmediğini düşündüm.
16:33Ben yine de Meksikalılara kimliklerini kaybetmedikleri, Amerikanlaşmadıkları
16:38ve tarihi köklerinden gururla bahsettikleri için derinden saygı duyuyorum.
16:44Yine gece uyku saati geldiğinde beni fantastik düşünceler sardı ve uykularımı tamamen kaçırdı.
16:52Bana sanki dünyada başka bir paralel yaşam varmış gibi geliyordu.
16:57Ve bu paralel yaşamda hiçbir şey bizdeki gibi değildi.
17:01Orada, o paralel dünyada oval uçan makinelerde hareket eden ve bazen bizim dünyamıza da geçen,
17:07bizi gözlemleyen, bize akılsız çocuklar gibi davranan dev boyutlarda insanlar yaşıyor.
17:14İçinde yaşadıkları dünya kozmos ve dünyanın derinlikleriyle ayrılmaz bir şekilde bağlantılıdır
17:20ve onlar, bu muazzam boydaki insanlar oraya seyahat edebilir, yer altına gidebilir
17:26veya kozmosun derinliklerinde anında kaybolabilirler.
17:31Bu dünyada zaman farklı bir şekilde akıyor, farklı bir doğa, farklı hava ve sadece piramitler var.
17:38Sadece görkemli piramitler ve yalnızca onlar her iki boyutta da var.
17:44Dev boyutlardaki insanlar dünyamıza bu piramitler aracılığıyla geçiyorlar.
17:49Onları kozmos yasalarına göre inşa ettiler ve katı matematik yasalara göre konumlandırdılar.
17:55Piramidin yeryüzünün neresinde, su altında veya yer altında olduğu umurlarında değil,
18:00önemli olan var olmasıdır.
18:03Muazzam boydaki bu insanlar piramitleri o kadar sağlam inşa ettiler ki
18:07ne bizim dünyamızda ne de paralel bir dünyada asla yıkılmayacaklar
18:12ve herhangi bir piramit çökse bile aynısını yeniden inşa edecekler.
18:17O muazzam büyüklükteki bu olağanüstü insanlar,
18:20dünyanın derinliklerinde, piramitler ve diğer antik anıtlar alanında
18:25yeryüzüne çıkan özel geçitler yaptılar.
18:29Onlar ne sıradan dünya insanlarının kendi krallarını paralel dünyadaki kudretli devlere yakıştırmak umuduyla
18:35küçük ve yakışıksız piramitler yapmalarını
18:38ne de devler tarafından yapılan piramitleri kendilerine atfetmelerini umursuyorlar.
18:44Sphenx'in bakışları yine gözümde canlandı.
18:48Bilmiyorum belki de bunun nedeni bir göz doktoru olmam
18:51ve bakmak eylemini mesleki açıdan kendime yakın bulmamdı.
18:56Belki de tanrılar olarak bilinen varlıkların dünyaya indikleri bir yer gerçekten de var.
19:03Ya bu bir peri masalı değilse?
19:06Doğal insan merakı beni esir aldı.
19:09Mucizelere inanmak istedim.
19:11Sphenx'in baktığı yere gitmek istedim.
19:14Mucizeleri insan her zaman gündüzden daha romantiktir.
19:18O zaman bir insanın yalnızca bilince sahip fiziksel bir beden olmadığını,
19:22bir kişinin gerçek özünün bilinçaltı dünyasında yaşayan
19:26ve bilinçaltında diğer iç ve dış dünyalarla iletişim kuran,
19:29ruh adı verilen içsel ve ebedi bir beni olduğunu bilmiyordum.
19:35İster ölü olsun, ister diri, sonsuz olan ben.
19:40Bu bilinçaltı dünyasının yasaları dünyadakilerden farklıdır.
19:44Burada bir insanın maddi değerlerine ve maddi özlemlerine yer yoktur.
19:49Burada da dünyadaki gibi iyilik, sevgi ve kötülük var.
19:53Ancak insanın içindeki o güçlü ve sonsuz benin etkisini edindiği bilgiler belirler.
19:59Asıl öz bu bilgilerin birikmesiyle ve doğru uygulanmasıyla gelişmeye ve güçlenmeye başlar.
20:06Çok daha önemlisi bu güç dünyayı iyileştirmek için de yoğun bir şekilde kullanılmaktadır.
20:12Ben bu satırları yazarken artık 2000 yılındayız ve 1993 yılına nispeten biraz daha akıllandığımı ve bilgilendiğimi düşünüyorum.
20:21Ancak en azından insanın öteki dünyadaki dalgalı yaşam formuyla
20:25aynı frekansta olan bilinçaltı yaşamının gerçekten var olduğunu biliyorum.
20:30Aksi takdirde bilimsel araştırmalarım sırasında karşılaştığım birçok tıbbi,
20:34fiziksel ve felsefi paradoksları açıklamak imkansız olurdu.
20:39Bu bilinçaltı yaşam her şeyi tüketen ve bize çok tanıdık gelen bir bilinçle donatılmış,
20:44insan dışsal beninden bağımsız bir şekilde sürer.
20:49Ancak donatıldığı bilinç bize yabancı gelmiyor.
20:53Gizli faaliyetini aralıksız yürüten bu içsel ve ebedi ben bazen dış bene
20:58sezgisel bir fısıltı veya anlaşılmaz bir özlem duygusuyla kendisini hatırlatarak
21:03önce kişiyi rahatsız eder ancak sonra onu yakalar ve yeni,
21:07bazen ise beklemediği bir yöne doğru yönlendirir.
21:11Daha sonraları anladım ki gizledeyken yaşadığım o aptallık hissine aslında sevinmem gerekiyormuş.
21:18Çünkü bu durum içsel beninizin gerçeklik algı seviyenizden memnun olmadığı
21:23ve sizi zorlamak için içsel çalışmasını yürütmeye başladığı anlamına gelir.
21:29O zamanlar şu an artık birebir yaşamış olduğum birçok şeyi hayal bile edemezdim.
21:35Mesela Nepal ve Tibet tapınaklarına çizilmiş, olağanüstü gözleri ciddi bir şekilde incelemeye
21:41ve korunmuş insanlarla gizemli mağaraları aramak için Himalayalar ve Tibet'in vahşi doğasına seyahat edeceğimi
21:47ve bilgeler şehrini arayacağımı.
21:50Bütün bunlar tıbbi düşüncelerimde de değişikliklerle sonuçlanacak,
21:54felsefi yaşam algımı temelden değiştirecek ve ayrıca göz nakli gibi inanılmaz cerrahi başarılara yol açacaktı.
22:05Ancak yolculuk sırasında çok ilginç bir şey yaşandı.
22:09Ben yol arkadaşlarıma Tanrılar şehrinden bahsettiğimde kimse neden bahsettiğimi anlayamadı.
22:15Ama ben bu konuyu konuştuğumuzdan öyle emindim ki…
22:19Acaba konuşmayı düşünmüş ama konuşmamış olabilir miydim?
22:23Peki ya ben bunu nereden biliyordum?
22:27Hafızamdan şikayet edemem ama kafamdaki bir tür kafa karışıklığı ve baş dönmeleri konsantre olmamı engelliyordu.
22:34Fakat yine de bu efsane hakkında çok söylenen şu cümleyi çok net hatırlıyordum.
22:39Tibet'te bir yerlerde Tanrılar şehri gizlidir.
22:43Hatta bu efsanenin kaynağını bulmayı kafama taktım.
22:46Ama bu noktada yalnızca belgeler üzerinden çalışmayı öngören bilimsel içgüdüm kendini belli etmeye başladı.
22:53Ben ne biçim bir maceracıyım böyle dedim kendi kendime.
22:57Bir keşfe çıkıyorum, adamları da yanıma aldım ama Tanrılar şehri efsanesinin kaynağını hatırlayamıyorum.
23:04Utanç verici.
23:07Birkaç gün boyunca bütün keşif kayıtlarını kurcaladım.
23:10Hiçbir şey bulamadım.
23:12Mevcut bütün kitapları inceledim.
23:15Hiçbir şey yoktu.
23:16Keşif gezilerinin tüm üyeleriyle ve onlara katılan insanlarla görüştüm.
23:21Bu efsaneyi ilk kez benden duyduklarını söylediler.
23:25Bu da ne böyle?
23:26Bu efsaneyi ben uydurmuş olamam ya.
23:29Kafam iyice karıştı.
23:31Bu bilgi bana telepatik bir şekilde iletilmiş olabilir miydi?
23:35Çünkü ben bahsettiğim efsanenin edebi veya sözlü onayını bulamamıştım.
23:40Doğu dinlerindeki bütün psikolojik fenomenleri incelediğim için telepatiği de biliyordum ve prensipte ona inanıyordum.
23:47Doğu dinlerinde tanımlandığı gibi Atlantistiler bu fenomene mükemmel bir şekilde hakimlerdi.
23:53Hatta çatışmalar sırasında düşmanlarını telepatik bir yöntemle uyutarak çok zafer elde etmişlerdi.
24:00Ancak biz Aryanlar yani 5. insan ırkı çok daha düşük bir ruhsal potansiyele sahibiz.
24:06Bu nedenle de telepati gibi niteliklerin gerçekleştirilmesi çok sınırlıdır ve yalnızca nadir insanlar da o da zayıf bir biçimde kendini gösterir.
24:15Ayrıca alıcı yani zihinsel bir telepatik sinyali alan bir kişi bu tür etkilere karşı yüksek bir duyarlılığa sahip değilse o zaman telepatinin etkisi genellikle sıfıra iner.
24:28Sonunda gerçekliğin bilinçli bir değerlendirmesine ek olarak şu an için kendini hiçbir şekilde göstermeyen ve derinlerde gizlenen,
24:37ancak bir gün daha yüksek bir komutta tezahür etmeye ve insanı heyecanlandırmaya başlayan bilinçaltı bir bilgi katmanının da var olduğuna inandım.
24:46Tanrılar şehrinin var olduğu fikrini başka türlü açıklayamazdım.
24:51Doğru ya, biz neden edebi kaynaklara, eski el yazmalarına ve otoritelerin görüşlerine inanıyoruz da kendimize inanmıyoruz?
24:59Biz her birimiz o büyük varoluşun temel parçalarından biri değil miyiz?
25:05Her birimiz gerçek ana vatanımıza, ışığa bağlı birer ruha sahibiz.
25:11Biz her birimiz sonsuz bilinçaltı bilgisinin sezgisel tezahürü için aynı potansiyele sahibiz.
25:19Görünüşe göre her insan hayatı boyunca pek çok heyecan verici, uykuya benzer, derin duygular ve düşünceler hissediyor
25:26ama görünüşe göre herkes dikkatini buna odaklamıyor ve elbette pek çok kişiden sadece birkaçı bu bilinçaltı düşüncelerini eylemlerine kılavuz yapıyor.
25:40Sanırım bunu netleştirmek için yoğunlaşmam ve onu hayal etmeye çalışmam gerekiyor.
25:45Zihnimi olabildiğince zorlayarak tanrılar şehrinin öyle evlerden ibaret normal bir şehre benzemeyeceği sonucuna vardım.
25:54Bilim tarafından hala yeterince bilinmeyen ve yogilerin tantrik dediği güçlü enerjileri kontrol etmek amacıyla inşa edilmiş eski anıtlar topluluğudur.
26:05Peki bu antik anıtlar neleri içeriyor olabilir?
26:09Bir dakika…
26:11Piramitler mi?
26:13Çünkü kökleri antik çağlara kadar giden piramitlerin rolleri hala tam olarak anlaşılmamıştır.
26:19Ancak bunların sübtil veya ezoterik dilde ilahi enerji üzerindeki etkilerine ilişkin varsayımsal hesaplamalar var.
26:27Ya da belki de o şehirde başka olağan dışı yapılar da vardır.
26:31Ya da belki de gerçek bilgi denilen şeyin yazıldığı efsanevi altın plakalar oradadır.
26:37Ve muhtemelen o şehir paralel evrene geçiş kapısıdır.
26:42Düşünceler paralel dünyalar sorusu etrafında dönmeye devam etti.
26:46Yine de aklıma anlaşılır bir şey gelmiyordu.
26:49Kafa karışıklığı sürekli bir hal almıştı.
26:52Ancak ben yine de Sphenx'in paralel dünyalarla ilgili olduğunu düşünüyordum.
26:57Baktığı yerde tam o kesişmenin bulunduğu yer olmalıydı.
27:02Sphenx büyük Mısır piramitlerinin yanında yer alır.
27:05Ama atalarının evi burada değil.
27:08Mısır piramitleri belki de bizim dünyamızda ve paralel dünyalarda aynı anda varlar.
27:14Ancak dünyadaki tüm piramitlerin ana birleştirici başlangıcı orada, doğuda, Sphenx'in baktığı yerdedir.
27:23Tanrılar kavramının çok göreceli olduğunu çok iyi anladım.
27:26İnsanlar tanrının her şeyden önce en yüksek kozmik akıl olduğunu düşünmeden,
27:31özel yeteneklere sahip insanları tanımlamak için tanrılar kelimesini kullanmaya meyillidirler.
27:37Örneğin inanılmaz bir materyalizasyon yeteneğine sahip olan üllü Bhagavan Satya Sai Baba'yı ele alalım.
27:44Binlerce kişi Sai Baba'yı görmeye gelen sayısız hacı ona tanrının dünyadaki enkarnasyonu diyordu.
27:51Aslında kelimeyi İngilizceden doğru çevirdiğinizde bu tanrının bedenlenmesi demektir.
27:57Onlar yani prensipte yüksek bir manevi potansiyele ve derin bir tanrı inancına sahip bu insanlar,
28:04tanrının her şeyden önce evrensel ölçekte bir yaratıcı olduğunu
28:08ve dünyanın yarattıklarının sadece bir parçası olduğunu düşünmüyorlar bile.
28:13Tanrının bir yaratığı olan bu insan tanrıya inanmaya meyillidir
28:17ve aynı zamanda her yerde var olan tanrıya inanmadan yaşamak zordur.
28:22Ancak bu doğal tanrı inancının yerini başka, daha yapay bir inancın alması da utanç vericidir.
28:29Anladım ki tanrılar derken kimlerin kastedildiğini tartışırken
28:33esas olarak Helena Blavatsky'nin gizli öğreti kitabına güveneceğim.
28:37Çünkü bu kitabı iyi inceledim ve içinde ortaya konan düşünceler büyük ölçüde dini varsayımlarla örtüşüyor.
28:44Bu sırada Blavatsky'nin dünyevi uygarlıklar sıralaması aklıma geldi.
28:491. Irk, meleksi insanlar.
28:522. Irk, hayaletsi insanlar.
28:563. Irk, Lemuryalılar.
28:58Erken Lemuryalılar dört kollu, son Lemuryalılar iki kollu.
29:034. Irk, Atlantisliler ve 5. Irk, Aryanlar yani biz.
29:09Açıklandığı gibi 1. Irk olan meleksi insanlar ruhun bedenlenmesiyle dünyada yaratıldı.
29:16Boyutları çok büyüktü ve fiziksel bir karasal canlıdan çok bir dalga yaşam formunun özelliklerine sahiptiler.
29:242. Irk olan hayalet benzeri insanlar ortaya çıkan maddi bileşen nedeniyle daha yoğundu.
29:30Boyutları da büyük olan duvarlardan geçebilen 2. Irk insanları aynı cinsiyettendi ve tomurcuklanarak ürüyorlardı.
29:393. Irk olan Lemuryalılar, dünyevi koşullarda dalga süptil enerji ilkelerine dayanan teknolojileri kullanan dünyadaki en gelişmiş insan ırkı olarak kabul edilir.
29:49Daha yoğun bir fiziksel bedenleri vardı.
29:52İlk Lemuryalılar dört kollu ve iki yüzlüydü. Başlarının arkasında üçüncü bir gözleri vardı.
29:58Boyları 40 ile 60 metreydi. Yine hepsi aynı cinsiyetteydiler.
30:04Geç Lemuryalılar 10-20 metre boyunda tek yüzlü, iki elli ve biseksüellerdi.
30:10Onlar tüm dünyevi teknolojinin temelini attılar.
30:14Bilgilerini bugüne kadar bulunamayan efsanevi altın plakalar üzerine yazdılar.
30:20Lemurya uygarlığı milyonlarca yıl var oldu ve büyük olasılıkla 2-3 milyon yıl önce ortadan kayboldu.
30:304. Irk olan Atlantistiler de oldukça gelişmiş bir ırktı. Ancak Lemuryalılardan daha az ölçüde.
30:36Atlantistiler 5-6 metre yüksekliğe sahipti. Dışarıdan modern insanlara benziyorlardı. Ancak birçok ayırt edici özellikleri vardı.
30:45Zarları, uzun dilleri, geri çekilebilen penisleri, kırk dişleri vs.
30:51Atlantistilerin çoğu 850.000 yıl önce tufanda öldü. Ancak bazı Atlantis grupları 12.000 yıl öncesine kadar hayatta kaldı.
31:025. Irk, Aryanlar, yani bizler, yaklaşık 1 milyon yıl önce Atlantis uygarlığının kalıntıları üzerine doğduk.
31:11Tüm modern dünyalılara Aryanlar denir. İlk Aryanlar 3-4 metre boyundaydı. Sonra boyları kısaldı.
31:19Helena Blavatsky gizli doktrin adlı kitabında Lemuryalılar ve Atlantistilerin medeniyetlerinin ölüm nedenlerini açıklarken
31:27bunda insanlara ilahi nitelikler atfetmenin rolünden de bahseder.
31:32O zaman üçüncüler ve dördüncüler de mağrurlandılar. Bizler kralız, bizler tanrıyız.
31:39İnsan vücudu için tapınaklar inşa ettiler. Kimi kadınları ve erkekleri tanrılaştırdılar.
31:46İşte o zaman üçüncü göz yavaş yavaş işlerini kaybetmeye başladı.
31:52Helena Blavatsky'nin bu ifadesinden kendimizi tanrı olarak kabul etmeye çalışma eğiliminin sadece biz Aryanlar da değil,
32:02aynı zamanda önceki uygarlıkların daha gelişmiş insanları arasında da yaygın olduğu sonucuna varabiliriz.
32:08Görünüşe göre bu eğilim en büyük günahkârlığına rağmen insanın özünde vardır ve sanki her insanın ruhsal gelişimi sırasındaki önemli sınavlarından biridir.
32:19Bakın Blavatsky bu konuda ne diyor?
32:22İlahi güçlere sahip olan ve kendi tanrısını kendi içinde hisseden insan,
32:27fiziksel benliğinde bir hayvan olmasına rağmen doğası gereği bir tanrı insan olduğuna inanmaya başlar.
32:34Bu iki tabiat arasındaki mücadele, hikmet ağacının meyvesini yedikleri günden itibaren başlamıştır.
32:40Ruhsal ve pisişik, pisişik ve fiziksel arasındaki yaşam mücadelesi.
32:47Herhangi bir konuda büyük bir başarı elde eden bir insan, onu putlaştırmaya başladıklarında aslında çok zor bir sınava tabi tutulmuştur.
32:57Böyle bir teste nasıl dayanılabilir?
33:00Büyük bir coşkuyla tanrılaştırılmanızdan nasıl kaçınacaksınız?
33:04Bunu gerçekten durdurmak isteyecek misiniz?
33:09Bu soruları yanıtlamak son derece zordur.
33:12Hatta önerilerde bulunmak daha da zordur.
33:15Yine de bana öyle geliyor ki buradaki ana varsayım sürekli olarak kendine şu soruyu sormak olabilir.
33:22Kibirli miyim?
33:24Ardından insanın tanrılaştırılmasının yüksek günahkârlığının iç gözlemi ve farkındalığı.
33:31Tanrılar dedikleri kim sorusunu yanıtlamaya çalışarak tanrılar şehri kavramını en azından teorik açıdan izah edebilmek adına ezoterik tanrılara adanmış hint edebiyatını analiz etmeye başladım.
33:42Bu literatürü analiz ederken çok çeşitli tanrıların olduğu ortaya çıktı.
33:47Tanrım Hintliler nelere tapınmıyorlar ki?
33:50Maymunlar, dört kollu insanlar, fil kafalı varlıklar, faluslu bir adam, hatta sırf falus…
33:58Genel olarak Hindistan'ın ezoterik tanrılarının ortaya çıkış tarihinin bir analizi çok ilginç olurdu ve insanlık tarihiyle ilgili çok şey öğretebilirdi.
34:09Şaşırtıcı olan tek şey Hindu dinlerinin diğerlerine oranla daha bilimsel olması,
34:14yüksek kozmik zekâyı, çeşitli dünyaları, bilincin enerjisini ayrıntılı olarak tanımlaması ve açıkça tek bir tanrının varlığı inancına eğilimli olmasıdır.
34:25Eğer gerçekten de tek tanrıyı kabul ediyorlarsa, Hintliler çeşitli egzotik insansı yaratık türlerini adlandırmak için neden tanrı kelimesini kullandılar?
34:35Belki de antik insanlar, olağanüstü yeteneklere sahip veya insanlığın gelişimine özel katkıda bulunan insanları veya insansı yaratıkları tanrılaştırmaya meyilliydiler.
34:47Daha sonraki hermafrodit insanlığın dört kollu olduğu ifadesi muhtemelen Hindistan'ın ezoterik tanrılarının tüm imgelerinin ve putlarının gizemini açıklıyor.
34:58Lemuryalılar'a tanrı denilebileceği düşüncesi bana çok ilginç geldi.
35:03Çünkü Lemuryalılar, dünya üzerindeki en gelişmiş uygarlık olarak tanrılar şehrinin kurucuları olabilir.
35:11Helena Blavatsky'nin gizli doktrinini yeniden okumaya başladım.
35:15Bu kitap son derece bilgilendiricidir.
35:18Bu kitabı anlamak için sadece her satırını okumak değil, aynı zamanda her kelimesini hissetmek gerekiyor.
35:26Bu da çok zaman alır.
35:28Bu arada ileride İncil ve Kur'an'dan da alıntılar yapacağım.
35:31Bu konuda iki önemli din adamından yardım sözü aldım.
35:35Ama şimdilik Madame Blavatsky'nin üzerinde duracağım.
35:39Helena Blavatsky'nin anlattığı Lemuryalıların ve sonraki alt ırklara olan Lemuro Atlantistilerin tarihini analiz ederek
35:46onların gerçekten ilahi güçlere sahip olduklarını gösteren birçok ilginç faktör buldum.
35:52Blavatsky'nin tanımına göre son Lemuryalılar oldukça zekilerdi.
35:57İnsanın zihinsel gözü bilgiye açılır açılmaz,
36:00üçüncü ırk ebediyen var olanla tek evrensel ilahiyle birliğini hissetti.
36:06Onlar basiret yeteneğiyle dünyaya geldiler.
36:09Tüm gizli şeyleri kapladılar.
36:11Onlar için mesafeler veya maddi engeller yoktu.
36:15Görüşleri sınırsızdı ve her şeyi anında biliyorlardı.
36:20Başka bir deyişle manevi krallar hanedanlığına sahip olan ilk Lemuro Atlantistilerdi.
36:26Onlar tanrıların oğullarıydı.
36:32Fakat Lemurya uygarlığı dünyada milyonlarca yıl önce yaşadı.
36:36Kurdukları şehrin şu ana dek bir yerlerde gizli kalması mümkün müydü?
36:41O zaman ben bu şehrin Lemuryalılar tarafından değil,
36:44belki de Atlantistiler tarafından yapılmış olabileceğini düşündüm.
36:48Sonuçta onlar Lemuryalılara göre daha yakın bir tarihte var olmuşlardı.
36:53Literatüre göre Atlantis'in ana kıtası 850.000 yıl önce tufan sırasında öldü.
36:59Ancak söylediğimiz gibi Atlantistiler 12.000 yıl öncesine kadar dünyada hayatta kaldılar.
37:08Blavatsky gizli doktrinin ikinci cildi Antropogenes'de şöyle yazıyor.
37:13Bu versiyon dünyadaki büyük bilge Manu Vaisvata'nın
37:17beşinci kök ırkı dördüncü kök ırkın kalıntılarıyla birlikte yok edilmekten kurtardığı
37:22Atlantik küresel tufan olaylarını ifade ediyor.
37:25Vaisvata Manu bu genel bir isimdir.
37:29O aslında Nuh'tu. Atlantisli Nuh.
37:35Bu alıntılardan insanlığı kurtaran Nuh'un bir Atlantisli olduğu ortaya çıkıyor.
37:40Bu nedenle Atlantisliler arasında özel yeteneklere sahip ve tanrılar olarak da adlandırılabilecek insanlar olduğu düşünülebilir.
37:48Burada Helena Blavatsky Buda görünümüne sahip olan Atlantislileri de tanrıların oğulları olarak adlandırır.
37:55Ancak Blavatsky burada sürekli tanrılar olarak geçen varlıkların kimler olduğu sorusuna cevap bulamamıştır.
38:04Bu nedenle de Tevrat, İncil ve Kur'an'ı okumaya çalıştım.
38:08Ancak sonunda metinlerin masalsı ve alegorik sunumundan dolayı kafam karıştı.
38:12Bununla birlikte aldığım izlenim dünyaların çok çeşitli olduğu,
38:16bizimkine paralel olabilecek diğer dünyaların temsilcilerinin bazen bizim dünyada da ortaya çıkabileceği
38:23ve yüksek gelişmişlik düzeylerinden dolayı tanrılarla ilişkilendirilmiş olabilecekleriydi.
38:29Rusya'nın Avrupa yakasındaki Müslümanların ruhani lideri Müftü Talgat Tacuddin,
38:35İslam literatüründe 18 bin alemin olduğundan bahsetmişti.
38:39Bu göz ardı edilmemelidir.
38:41İslam'a göre tanrı yani Allah tektir ve bütün bu alemlerin yaratıcısı da O'dur.
38:49Ondan sonra uzaylılarla ilgili bilimsel literatürü incelemeye başladım.
38:53Bu literatürün şaşırtıcı bir şekilde çok olduğu ortaya çıktı.
38:58Evrende yalnız olamayacağımızı, başka akıllı dünyaların da olduğunu
39:02ve onlarla temas kurmanın gerekli olduğunu kanıtlamak için
39:05çeşitli türlerden seçkin bilim adamları birbirleriyle yarışmaktalar.
39:10Matematiksel hesaplamalar verilmiş, uzaya sürekli özel sinyaller gönderilmesi önerilmiştir.
39:16Tüm bu çalışmalardan seçkin Rus bilim adamı Kaznaçeyev okulunun koleksiyonlarından birinde yayınlanan
39:22Selonok'un makalesi bana çok ilginç geldi.
39:26Bu yazıda güneş sisteminin Nibiru adında 10. bir gezegene sahip olduğu,
39:30oranın sakinleri olan Anunnakilerin çok eski zamanlarda dünyaya inerek,
39:35uzaylı ve dünyevi genleri karıştırarak insanları klonladıkları anlatılıyordu.
39:41Bahsedilen tanrıların uzaylılar olabileceği düşüncesi beni biraz kızdırdı.
39:46Çünkü anlaşılmaz veya açıklanamaz olan her şeyi uzaylılara bağlamak, kolaya kaçmak demekti.
39:52Evet, kuşkusuz ki dünyalılar ve uzaylılar arasında bir temas yaşanmıştır.
39:57Helena Blavatsky'de bundan bahsediyor.
40:00Tekrar dünyaya inen, insanları eğiten ve öğreten yılanlar.
40:06İşte şimdi iyice karıştı.
40:09Tanrılar diye kastedilenler ve gizli şehri yapanlar bunlardan hangisi?
40:13Lemuryalılar mı? Atlantisliler mi? Yoksa dünya dışından gelen Anunnakiler mi?
40:19Blavatsky'nin anlatımında şu satırlar dikkat çıkıyor.
40:22Devlerin varlığına tanıklık eden dev harabeler ve devasa taşlar.
40:28Kiklop yapılarının en eski kalıntılarının tümü Lemuryalıların son nesillerinin eseridir.
40:34Gezegenimizde şu anda bilim tarafından insanlığın beşiği olarak kabul edilen yer,
40:39aslında yedi beşikten sadece biridir.
40:44Ancak maalesef Blavatsky kalan altı noktayı belirtmemiştir.
40:48Daha sonra yine Antropogenes'de ilginç ifadelerle karşılaştım.
40:53Orada, Vara'nın inşa edildiği Ariana Viejo'da,
40:57yıldızlar, ay ve güneş yılda bir kez doğar ve sadece bir kez batar
41:02ve yıl bir gün ve bir gece gibi görünür.
41:06Yararlı etkiler kuzeyden geliyor.
41:08Her zararlı etki güney kutbundan gelir.
41:13Burada bahsedilen Vara gerçekten de Tanrılar şehri,
41:16Tanrılar ülkesi ya da temasın gerçekleştiği bir noktayı işaret ediyorsa,
41:21kuzey kutbunda bir yerde olmalı.
41:23Ama kuzey kutbu donmuş bir su çölü.
41:26Orada ne inşa edebilirsiniz ki?
41:29Ya da belki de Vara inşa edilirken kuzey kutbu farklı bir yerdeydi.
41:34850.000 yıl önce meydana gelen tufanı anlatan Helena Blavatsky şöyle yazıyor.
41:40Direkler hareket ettiğinde.
41:43Bundan tufandan önce kuzey kutbunun farklı bir yerde bulunduğu sonucuna varabiliriz.
41:48Orada, eski kuzey kutbu bölgesinde varsayımsal Tanrılar şehri bulunabilir.
41:54Ama orası neresi?
41:56Blavatsky aynı baskıda Son Atlantisler hakkında şunları yazar.
42:01Tuz gölleri ve ıssız olarak çöllerin şimdi buluştuğu yerde,
42:05Orta Asya'da gururlu Himalaya sırtından ve batı mahmuzlarından kuzeye uzanan uçsuz bucaksız bir iç deniz vardı.
42:13Eşsiz güzelliğinde tüm dünyada rakibi olmayan ve bizden önce gelen ırkın son kalıntılarının yaşadığı bir ada var.
42:21Efsaneye göre bu ada bugün hala etrafı çevrili bir vaha gibi,
42:27Gobi çölünün korkunçsızlığıyla.

Önerilen